Bugün Kur’an’ın anlaşılması ve uygulanabilmesi için iki önemli sorun vardır.
Birincisi, Kur’an Allah’ın sözü müdür?
Müspet ilimlere dayanarak bunu çözmemiz gerekir.
Yoksa çağımızın şüpheci insanı haklı olarak şöyle düşünür; neden 1400 sene önce Arabistan’da ilkokul seviyesinde bile tahsili olmayan, hatta okur-yazar bile olmayan birinin söylediklerine biz bugün bu sözlerin Allah’ın sözleri olduğuna inanacağız?
Kur’an’ı öğreten Peygamber belki zamanında kavmine mucize göstermiştir ve o sebeple inanmıştır.
Bugün Peygamber sağ olmadığına göre bize mucize göstermesi mümkün değildir; biz neye dayanarak Kur’an’ın Allah sözü olduğuna inanacağız?
Bu konuda geçmişte kıymetli yazarlar ortaya çıkmış, Kur’an’ın mucizeleri üzerine durmuş ve eserler yazmışlardır.
Biz de henüz basılmayan Kur’an’ın 25 mucizesini kitap seviyesinde kaleme aldık ve her mucizeden onar adet misal verdik.
*
İşte…
Bu seminerlerin birinci vazifesi Kur’an’ın ilahi söz olduğunu müspet ilimin verileri içinde ispatlamaktır. İlmin çok büyük gücü vardır. Elektronlara kadar iner kâinatın on milyar yıllık çapına ulaşabilir, yaratılış tarihini ortaya koyabilir. İşte bu gücü burada da kullanacağız ve Kur’an’ın Allah sözü olduğunu kanıtlayacağız.
Bu sebepledir ki Akevler çalışanlarının çoğu bir taraftan Arapçayı öğrenirken öbür taraftan teknik ilimlerle matematiğe sahip mühendisler ve doktorlardan oluşmaktadır.
Yenibosna’daki seminerlerin en büyük özelliği bu seminerleri yürütenlerin iyi Arapça ve iyi matematik bilmeleridir, bilgisayar programlarının üstatlarıdır.
Yeryüzünde bu şekilde her iki ilme sahip ilim adamlarını bulabiliyorsanız bize haber verin, biz de oraya gidelim ve onlarla çalışalım.
Siz gençler bizi bırakıp klasik bin sene evvelki kitapları anlamadan okuyarak hizmet verenlerin yanına gidiyorsunuz.
Onlara karşı saygımız vardır, sevgimiz vardır, çünkü onlar olmasa biz 1400 sene evvel gerçekleşmiş olan İslam uygarlığını öğrenemez durumda oluruz.
Onlara ihtiyaç var ama onlarla yukarıda anlattığımız sorun çözülmez.
Siz onlardan öğreneceksiniz ama haftada bir gün Yenibosna’daki seminerlere katılacak ve o öğrendiklerinizi uygulayacaksınız.
Bunu sizden başka yapabilecek kimse olmadığından dolayı size farzı ayndır.
Benden duyurmak.
*
Bugün Yenibosna seminerlerinin ikinci hedefi ise Kur’an’ı müspet ilme göre yorumlayıp çağımızın fıkhını oluştururken uygulamaların yapılmasıdır.
Akevler 50 senedir bunu yapmaktadır, İzmir’de hala devam etmektedir.
Yalova’da İstanbul’la İzmir’in birlikte çalışması sonucu bugün örnek gösterilebilecek seviyeye ulaşılmıştır.
Bilgisi vardır, yeri vardır, imkânları vardır ama uygulayacak insanları yoktur.
Bu bakımdan da size görev düşmektedir.
Her türlü fırsatları değerlendirerek Yalova’daki bu çalışmalara katılmanız gerekir.
Bunun için Yenibosna’daki seminerlere devam edeceksiniz, ne yapmanız gerektiğini orada kararlaştıracaksınız, sonra da kendinize bir görev vereceksiniz ve o görevde sabırla çalışacaksınız.
“Kendinize görev vereceksiniz” cümlesi çok önemlidir.
Sahabelerden farkımız budur.
Onlara Peygamber görev vermişti, biz ise şimdi peygamber olmadığından dolayı kendi kendimizi görevlendirmeliyiz.