MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَلْقِ عَصَاكَ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ
“Ve Musa’ya ‘Asanı koy” diye vahyettik. (Asa) hemen onların uydurduklarını kapıverdi.” (Araf 7/117)
***
فَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْبَحْرَ فَانْفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظِيمِ
“Ve Musa’ya ‘Asanla denize vur” diye vahyettik. (Deniz) Hemen yarıldı, her parçası koca dik yamaçlı dağ gibi oldu.” (Şuara 26/63)
***
فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الطُّوفَانَ وَالْجَرَادَ وَالْقُمَّلَ وَالضَّفَادِعَ وَالدَّمَ آيَاتٍ مُفَصَّلَاتٍ
“Onlara tufanı, çekirge sürüsünü, haşeratı, kurbağaları ve kanı ayrıntılı ayetler halinde gönderdik.” (Araf 7/133)
***
وَاضْمُمْ يَدَكَ إِلَى جَنَاحِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ آيَةً أُخْرَى
“Elini kanadına uzat, başka bir ayet olarak kötülükten gayrı beyaz çıksın.” (Taha 20/22)
***
تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ فِي تِسْعِ آيَاتٍ إِلَى فِرْعَوْنَ وَقَوْمِهِ وَأَدْخِلْ يَدَكَ فِي جَيْبِكَ
“Elini cebine koy, Firavun’a ve onun kavmine dokuz ayet içinde kötülükten gayrı olarak beyaz çıksın.” (Neml 27/12)
***
اسْلُكْ يَدَكَ فِي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ وَاضْمُمْ إِلَيْكَ جَنَاحَكَ مِنَ الرَّهْبِ فَذَانِكَ بُرْهَانَانِ مِنْ رَبِّكَ إِلَى فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ
“Elini cebine sok, kötülükten gayrı beyaz olarak çıksın ve korku sebebiyle kanadını kendi üzerine çek. O ikisi Rabbinden Firavun ve onun bürokratlarına iki kanıttır.” (Kasas 28/32)
***
Bugünün dokuz ayeti nedir?
Birinci Ayet: Asa/عَصَا
- Herkesin bir asası vardır. Asa marifedir. Bugünün asası nedir?
Bugünün asası altın bonosudur.
- Nasıl tanımlanmaktadır?
Kişi ürettiği malı kamu ambarına teslim eder, mal belgesini alır. Mal belgesi ile kamu bankasına gider. Rehin bırakır, karşılığında bankaya tanzim ettiği bonoya kefil imzasını koyar. İşte bu bono, kişinin maruf bonosu bilinen Musa’nın sopası olmaktadır.
- Musa sopasına dayanmaktadır. Bugün bonoya nasıl dayanıyoruz?
Bu bono ile pazara gidiyoruz. Banka garantisi olduğu için herkes kabul ediyor ve istediğimiz malı alıyoruz ve bu sayede yaşıyoruz. Demek ki altın bonomuz bizim yaşama ve çalışma kaynağımızdır.
- Musa “Ğenemimi onunla (asamla) güderim.” diyor. Bugünkü ğanem/غَنَم nedir?
(Taha 20/18)
Bugünkü ğanem sermayedir, varlıktır. İnsan zenginliğini kullanarak üretim yapmaktadır. Girdileri bono ile almakta, üretmekte sonra bono ile satmaktadır. Üretim sopaya dayanmakla ifade edilmiş; değiştirme, mübadele ve borçlanma ise ğanemin girdisiyle ifade edilmiştir.
- “Benim onunla başka işlerim de vardır.” diyor. Bugün o başka işler nelerdir?
Borç verme, borç alma, biriktirme sonra harcamadır. Paranın fonksiyonları vardır: değerlendirme, değiştirme, borçlanma ve biriktirme. Onlara işaret etmektedir.
- Asanın bir ayeti de diğer yılanları yutmasıdır.
Altın bonosu bugün mevcut olan, karşılığı olmayan tüm ulusal paraları ve karşılıksız bonoları, banknotları yutacaktır. Biraz sonra artık sahte nakit geçersiz olacaktır.
- Asanın başka bir görevi daha vardır. Musa onunla denize vurdu ve deniz yarıldı. Böylece İsrailoğulları denizi geçti. Firavun’un ordusu boğuldu. Altın bonosu ile bugün ne yapılacak?
Deniz insanlıktır, makro düzendir. Biz Adil Düzen çalışanları semtlere taşınamıyoruz. Faizli düzenden kurtulamıyoruz. 50 yıllık İzmir çalışmaları ve yirmi yıllık İstanbul ve Yalova çalışmaları bizi faizli işçilik sisteminden kurtaramadı. Şimdi altın bonosunu uygulayacağız. Tayibet Erzen doğal gıda marketini kurma kararını verdi. Karagülle genel hizmet ortağı olarak katıldı. Akdemir sermaye ortağı olarak ortak oluyor. Bu market bu bono ile işleyecek. Deniz yarılacak ve biz karşı sahile geçmiş olacağız. Musa’nın çölde yaptıklarını biz üçüncü bin yıl uygarlığına kavuşunca yapmış olacağız.
Musa’nın dokuz mucizesinden biri olan sopa mucizesini bugün böyle temsil ediyoruz. Kur’an’ın temsil usulü, kıyas usulü budur. Biz bugünün asası olarak bunu bulduk. Siz de başka bir şey bulur, ona ‘asa’ dersiniz. Sonunda birimizin dediği gerçek olur.
İkinci Ayet: El/يَد
- Musa elini koltuğuna koyuyor, el herhangi bir arıza göstermeden beyaz olarak çıkıyor. Bugünkü dünyamızı da يَد/el temsil ediyor. Bugünkü yed nedir?
جَبُوب doğadır, جَيْب ambar, جَنَاح işyerleridir, يَد ise emektir.
- “Yedini cenahına koy.” ne demektir?
(Taha 20/22)
- Emeğini işyerine koy, makinalardan ve iş yerinden yararlanarak üretim yap demektir. Böylece emek ve tesis ortaklığı üretimi gerçekleştirecektir.
- “Elini ceybine idhal et.” ne demektir?
وَأَدْخِلْ يَدَكَ فِي جَيْبِكَ (Neml 27/12)
Emeğinin elde ettiğini ambara koy demektir. Tesislerde üretilen mallar ambarlara idhal edilir. Orada saklanır. Karşılığında mal belgesi alınır.
- “Elini ceybine suluk et.” ne demektir?
(Kasas 28/32)
Ambara mal iki şekilde konur. Ya üstüne kişinin adı yazılır öyle konur. İçinde ne olduğu belirtilmez. Alınan belge, malı koyana verilir. O da başkalarına devreder. Belgeyi getirene ambar malı veya sandığı açılmamış şekilde teslim eder. Bu suluktur.
‘Duhul etme’ ise verilen malın içeriği etikette yazılıdır demektir. Ambara misliyat olarak verilir. Alınan belgeyi getirene o mal verilmez o malın misli verilir. Aynı özelliği taşıyan verilir. Böylece şimdi teslim ettiğin malın mislini aylar sonra alabilirsin. Buna duhul denmekledir. “Emeğin yapıdır” anlamındadır. Yani emeğini ortaya koyuyorsun yıllarca orada kalıyor. Sen başka emek alıyorsun.
- “Cenahını sana(kendine) dammet” diyor. Bu ne demektir?
(Kasas 28/32)
oradaki makinalardır. Çalışan önce tesisin makinalarından birini kiralar sonra onun üzerinde iş yapar. Makina belli saatlerde kiralanır. O saatlerde başkaları o makinada çalışmaz. Ayet bu işletmelere işaret etmektedir.
- Elin beyaz çıkması ne demektir?
(Taha 20/22)
Emek değerlenmiş olarak mamul olarak ortaya çıkar.
Hammadde olarak girer, mamul olarak çıkar. Beyaz çıkma demek emeğin mala dönüşmesi anlamındadır. غَيْرِ سُوءٍ demek يَد yani ele bir şey olmaz demektir. Üretime girer, girdiği gibi sağlam çıkar. Mamul madde içinde elin zaman girişi olur. Ayetlerde bu tekrar edilmektedir.
- Ayette أُخْرَى diyor. Bu ne demektir?
Asa ve yed, tesis ve emek. Asıl değerler bunlardır. Sermaye ve emek bugünkü iki sorundur. Allah Musa’ya verdiği mucizelerle o gün bu sorunları çözdüler. Bugün de biz çözeceğiz. İki şey bugün ayettir. Biri tesisler-teknoloji, ikincisi ise emektir. Kur’an bu ikisine önde işaret etmektedir.
- Neden dokuz ayet içinde diyor?
(Neml 27/12)
Dokuz ayetten ikisi önemlidir. Tesisler ve emek. Diğer ayetler onların tamamlayıcısıdır.
Çağımızın iki sorunu çözülmelidir. Bunlar emek ve sermaye sorunudur. Asa sermayeyi, yed ise emeği temsil etmektedir.
- Firavun ve kavmine diyor. Bugün bu iki ayet nedir, Firavun’un kavmi nedir?
İki ayetten biri bonodur. Altın, buğday, demir ve toprak bonolarıdır. Ayetlerden diğeri de mal senetleridir. Ambara giren veya komisyoncuya teslim edilen taşınmazların belgeleridir, malların belgeleridir. Piyasada borç ve alacakları, bonoları; malları ise mal bonoları temsil eder. İki ayet yeni düzeni kurar.
Üçüncü Ayet: Musa’nın kaçışı
Musa’nın kavmini alarak Mısır’dan kaçmasıdır. Firavun ve orduları onları kovalamaktadır. Musa ve kavmi bir yere geliyorlar deniz var, geçemiyorlar. Firavun ve orduları görünüyor. Yakalanmak üzereler. Musa sopasını vuruyor, deniz yarılıyor. Musa ve kavmi denizi geçiyor. Firavun ve ordusu denizde kalıyor. Bugün deniz nasıl yarılacak?
Biz semt kooperatiflerinin sahiline geçmek istiyoruz. Bugünkü Sermaye’nin ve yönetimin zulmünden kurtulmak için köylere gidip çadır, ahşap evler ve yüz lojmanlı yerler kurmak istiyoruz. Bizi kovalamaktalar. Ne yapsak engel çıkıyor. Arsa alıyoruz, her şeyimiz var. İnşaatı yapacak her şeyimiz var. Sermayemiz de var ama bir türlü ruhsat alamıyoruz. Belediye zorluk çıkarıyor, bürokrasi zorluk çıkarıyor. Bir türlü işçilik sahilinden ortaklık sahiline geçemiyoruz. Nasıl geçeceğiz?
Allah’ın yardımıyla altın bonosu ve mal belgelerini çıkaracağız. Doğal gıda ticaretine başlayacağız. Sermaye ve onunla işbirliği halindeki bürokrasi yine bize saldıracak ama bir ara deniz açılacak, işçilik sistemi kenara çekilecek ve biz karşı tarafa geçmiş olacağız.
Bu geçiş sermaye ile yönetime ait değil. Sermaye ve yönetim sadece bizi yakalayamayacak ve bizi kapatamayacak. Herkes varlığını sürdürecek.
- Biz Yalova’da artık kendi düzenimizi kurarken bir daha sermaye ve bürokrasi bizi takip edemeyecek mi?
Evet, artık 50 senedir onlarla uğraşıyoruz. Varlığımıza son veremediler. Bu son saldırıları olacak ve artık onlar kendi dertlerine düşecekler. Biz kendi çölümüzde onlar da saraylarında sorunları ile uğraşacaklar.
- Siz geleceği böyle benzeterek mi istidlal ediyorsunuz?
Kâinatı Allah yarattı. Her şeyi aynı kanalla anlatabilir. Temsillerle olayları anlatmaktadır. Hep benzer olaylar cereyan etmektedir. Yusuf’u kardeşleri kuyuya attı. O sayede Mısır’da vezir oldu. Karagülle’yi 60 da işten attılar. İzmir’e gitti. Akevler öyle kuruldu. Herkes kendi hayatını böyle yorumlayabilir.
Dördüncü ayet: Musa’nın rahata kavuşması
Bize göre dördüncü ayet Musa’nın denizi geçtikten sonra rahat etmesidir. Firavun’un onları takip etmeye mecalinin kalmamasıdır. İsrail oğullarında meydana gelen iç olaylardır.
- Firavun’a ve kavmine nasıl ayet olmuştur?
Firavun’un kavmi helak olmuştur. Musa’dan sonra da varlıklarını devam ettirmişlerdir. Sadece ordusu boğulmuş kendisi boğulmamıştır. Kesin ayet olmuştur. Artık Mısırlılarla bir daha İsrailoğulları bile uğraşmamışlardır.
- Bugün ne olacaktır?
Biz bonoları ve belgeleri çıkarırken bize saldıracak bu bonoların ve belgelerin çıkışını önlemeye çalışacaklardır. İşçilik düzeni yara alacak ve biz geçme zamanı bulacağız. Belki Sermaye ile bürokrasi birbirleri ile boğuşurken biz rahatlıkla işçilikten ortaklığa geçmiş olacağız. Bizi tam kapatacakken, mallarımızı, mülklerimizi elimizden alacakken biz altın bonosunu kullanarak onları yeneceğiz. Altın bonosu sahte bonolara galip gelecektir.
- Bu benzetmeye göre denizi geçtikten sonra ne olacak?
Musa saltanatını devam ettirdi. Hititler büyüdü, saltanatını devam ettirdi. Aralarında çatışma oldu. Kadeş’te birbirlerini yenemediler, anlaştılar. Bu arada İsrailoğulları Kudüs’ü aldılar, devletlerini kurdular. İsrail Devleti büyüdü. Her iki gücünü kaldırdı onlara varis oldular.
- Bundan sonra ne olacak?
ABD büyüyecek, kapitalizmle büyük güç olacak. Çin büyüyecek, sosyalizmle büyük güç olacak. Birbirleriyle çatışacaklar, bizimle uğraşacak zamanları olmayacak. Biz semt kooperatiflerini kurarak yeni uygarlığı hazırlayacağız. Müslümanlar ve Hristiyanlar bizimle olacaklar. Onlar boğulurken biz güçleneceğiz. Yine şark fethedilecek. İsrailoğulları ile beraber üçüncü bin yıl uygarlığını devam ettireceğiz. Sermaye ticaret yapacak ama faizli düzen olmayacak.
- İsrailoğullarının rolü ne olacak?
Kendileri bilir. Faizli işçilikten vazgeçer, kendileri ortaklığa geçerlerse, sadece ilim ve ticaret yaparlarsa, siyasete ve dinlere hükmetme sevdasından vaz geçerlerse onlar da varlıklarını sürdürüp üçüncü bin yılın oluşmasına hizmetli olacaklardır.
Beşinci ayet: Tufan/ الطُّوفَانَ
- Kur’an’da tufandan bahsetmektedir. Tarihte Nil’in taştığı, evleri su bastığı hikâye edilmektedir. Bugünün tufanı nedir?
Su aslında hayattır. Yeteri kadar olduğu zaman ondan daha kıymetlisi yoktur. Ama her şeyin fazlası azı kadar zararlıdır, kötüdür. Tufan yeterinden fazla suyun olması demektir. Biz bugün “sosyal tufan” diyoruz. Bir şeyin yeterinden fazla olmasını kastediyoruz. Misal verelim; Sermaye malları üretir, stok yapar sonra da pahalı satar. Faizli sistemde üretim dengesi sağlanamaz. Patron işçiye az ücret verir, malları ürettirir. Sonra onları iki misli fiyatla satmak ister. İşçinin eline yarısını alacak para geçtiği için ürettiği malları alamaz. Sermaye’nin elinde nakit sonsuz olduğu için stoklar yapmaya başlar. Piyasada nakit yığılır, ambarlarda mal yığılır. Ne var ki mallar dayanıklı olmadığı için o mallar çürümeye başlar. Sermaye bu malları piyasaya ucuz fiyatla sürer. Üretim durur. Çünkü kimse pahalı mal almaz. İşte bu tufandır. Piyasada gereğinden fazla malın bulunması, piyasada gereğinden fazla nakit bulunması tufandır. Musa’nın hayatında buna benzer krizler olmuştur. Bugün de ekonomik krizler olmaktadır. Ayette bahsedilen tufan budur. Yani piyasada gereğinden fazla mal ve nakdin bulunması, ekonomik faaliyetleri felce uğratması ve nihayetinde dengenin oluşmamasıdır.
- Musa bu tufanları nasıl def etmiştir?
Firavun’a çözüm yolları getirmiş bir de haber vermiş, “Sular kapanacak, boşaltın.” Demiş. Onlar da buna uyarak tufana karşı kendilerini korumuşlardır.
- Bugünkü krizler tufanlara nasıl cevap verecektir?
Önce ön ödemeli sipariş senedi çıkarılacak, herkes yıllık ihtiyaçlarını yıl başında sipariş verecektir. Halk siparişini kendisi verecektir. Onlar tüccarlara peşin ödeme yapacaklar, tüccarlar da işyerine ödeme yapacak, işyerleri işçilere peşin ödeme yapmış olacaktır. Veresiye satış yerine ön ödemeli sipariş, dengeli üretimi sağlayacak ne fazla ne de eksik üretim yapılacaktır. Sipariş senetleri arz ve talep kanunları ile alınıp satılacağı için serbest piyasa eksiksiz çalışacaktır.
- Artık emek ne olacaktır?
Artık emeğe de çalışma kredisi verilecek, onunla yatırım yapılacak. Kim inşatta çalışanı bulursa o hem işçinin ücretini kredi alarak ödeyecek, hem de malzeme kredisini alacaktır.
- Müteahhit kredisini nasıl kapatacaktır?
İnşaatı teslim ederek borcunu ödemiş olacaktır. İnşaatı değerlendirme kooperatiflere aittir.
- Üretim-yatırım dengesi nasıl sağlanacaktır?
Yatırımda ücretler sabittir. Artan emek buraya gelir, bunlar asgari ücretlerdir.
Böylece tufan önlenmiş olur. Ekonomik kriz olmaz. Ekonomik denge korunmuş olur.
Altıncı Ayet: Çekirge sürüsü/الْجَرَادَ
- Çekirgelerin özelliği nedir?
Dişi çekirgeler yumurtalarını bırakırlar. Çekirgeler kurt olarak çıkar ve hemen yeşilliği yemeye başlarlar. Kanatlananlar sıçramaya başlar, sürü halinde göç ederler. Günde 150 km yol alırlar. Yani iki günde İstanbul’dan Ankara’ya varırlar. Erkekler erken ölürler. Bedenleri çürür, hastalıkları taşırlar.
Bugün çekirge sürülerine ilaç bulunmuştur. Ne var ki onlara karşı ilaç kullanınca bu sefer toprak kirlenmekte artık o toprakta sağlıklı besin elde edilememektedir. O halde bugün çekirgeye tekabül eden şey hormonlu besinlerdir. Besin kirliliği meydana gelecektir. Bir toprak bir yerde kirlendi mi artık bir daha onu temizleyemiyorsunuz, orada yetişen bitki ve hayvanlar bozuk canlılar olmaya başlıyorlar.
Bugün en büyük sorun canlıların kirlenmesidir. Canlıların vücuduna bir defa istenmeyen bir madde girdi mi, o canlının besin olduğu bütün canlılara da girmekte ve sonunda canlılık intihar etmektedir. Çekirgeler toprağı kirleten canlılara misaldir.
- Kuran bugün bunlara ne önermektedir?
Büyük tarım işletmeleri yerine semtlerde aile tarım işletmeleri önerilmektedir. Çok ürün üretme yerine sağlıklı ürün üretmeliyiz. Gerek üretimde gerekse pazarlamada sıkı kontrol sistemini kurmak gerekir. Bunun için: - Kamu kontrolü karşılıksız yapılmalıdır.
- Kontrolör kabul ettikten sonra üretici sorumlu olmaktan çıkmalıdır.
- Kontrolöre kontrol ettiği ve kabul ettiği malla orantılı pay verilmelidir.
- Yapılan işlemler dayanışma içinde sigortalı olmalıdır.
Aileler tarımla geçinmeli, tarımda işleri varsa tarımda çalışmalı ve oradaki gelir sanayidekinden fazla olmalı. Sanayide artık zamanlarını değerlendirmeliler. Böylece tarım maliyetleri düşmeli.
- Tarım sanayi dengesi nasıl kurulacaktır?
Kamu payı sanayiden alınmalı, tarımdan ise az alınmalı. Sipariş kredisi çalışma kredisinden fazla olmalı.
Yedinci Ayet: Haşerat/الْقُمَّلَ
- Kummel/ الْقُمَّلَ nedir?
İnsan vücudunda çoğalan, insanı rahatsız eden hastalıkları taşıyan canlılardır, örneğin bittir.
Bugün bunlara çare bulunmuştur. İnsanlar bunları öldürmektedir. Ne var ki bunlar için kullanılan ilaçlar kirlilik meydana getirmektedir.
Bugün kanser en tehlikeli hastalık olmaktadır. Kanser çekirge gruplarının hastalığıdır. Kummel ise tüm bulaşıcı hastalıkları içermektedir. Bugünkü virüs de bu afetlerden birdir.
- Bulaşıcı hastalıklar nasıl önlenecektir?
Öncelikle temizliğe ihtiyaç vardır. Evler temiz olacak, giysiler temiz olacak, sık sık el yüz yıkanacak, beden yıkanacak. Su, hava, toprak ve canlı kirliliği önlenecek. Bu da ancak semt kooperatifleri ve yüz lojmanlı yerleşim alanlarıyla mümkündür.
- Aşının rolü var mıdır?
İnsanlar birbirleri ile sık temasta olmalı, devamlı olarak mikroplar, virüsler yayılmalı, vücut bunlara hazır olmalıdır. Namaz, oruç, zekât ve hac insanları sürekli temasta tutar böylece sağlıklı nesiller oluşur. Korunmalı düzen ise devamlı hastalığın yayılmasına sebep olur.
- Çevre temizliği ve bağışıklık öneriniz nedir?
Çevremizi temiz tutarak temizlik içinde yaşamalıyız. Fıkhın ilk bölümü taharet bahsidir. İkincisi birbirimizle sık temaslar kurarak bedenimizi sağlam bulundurmalıyız. Tarih boyunca hep tokalaşmışlar, hep sarılmışlar. Tüm dini ayinler ile toplulukları sağlık içinde yaşatmalı bunun için de yeryüzünü temiz tutmalıyız.
Yapmamız gerekenler vardır:
- Sanayi atıklarını değerlendirmeliyiz. Eskimiş parçaları ve makinaları satın almalıyız. Yeni makinaların yapımında bunları hammadde olarak kullanmalıyız.
- Bacaların gazlarını kuracağımız vakıflarla biz arıtmalıyız. Pis suları vakıflarla arıtmalıyız.
- Çevre kirliliği yapmayan teknolojileri geliştirmeliyiz. Krediyi o işletmelere vermeliyiz.
- Suni gübre ve suni ilaç kullanımını yasaklamalıyız. Doğada bulunmayan, ışığı çeviren molekülleri temizleme teknolojisini geliştirmeliyiz.
Sekizinci Ayet: Kurbağalar/الضَّفَادِعَ
- Kurbağanın ayetteki yeri nedir?
Kurbağanın canlılar içinde bir özelliği vardır. Kurbağalar omurgalı hayvanlardır. Omurgalıların taşıdığı tüm hastalıkları onlar da taşır. Kurbağa sudan balık olarak çıkar. İlk günlerini suda geçirir. Sonra başkalaşır, solungaçlarını atar, ciğerleri oluşur, karaya çıkar. Yumurtalarını yeni sulara yerleştirir. Kurbağa kara canlıları ile deniz canlıları arasındaki köprüyü kurar.
- Ne ile geçinir?
O da çekirge gibi otlarla geçinir. Çekirgenin yaptığını yapar. Fazla içeri girmez ama tatlı sularda da yaşadığı için hemen her yerde vardır.
- Ne zararı vardır?
Karadaki kirliliği denizlere, denizdeki kirliliği karalara taşır.
- Bugünün kurbağası nedir?
Sanayi atıklarıdır. Canlıların ürettiklerini canlılar tüketirler ama sanayi atıklarını canlılar tüketemez. Tüketirlerse kendi yapılarını bozarlar. En büyük tehlike sanayi kirliliğinden gelmektedir. Bugün sanayi kirliliğine yasaklarla çare aranıyor.
- Sanayi kirliliğinde çözüm var mıdır?
Sanayi atıkları yine sanayide değerlendirilmeli. Çevreye sanayi atıkları salınmamalıdır. Naylon poşetler tekrar kullanılacak hale getirilmeli. Suni üretilen maddelerin atıkları doğaya salınmamalıdır, sanayide kalmalı, doğaya geçmemelidir. Çok zorunlu olanlar da toprak kazıyıp çukurlara gömülmelidir. İlerde sanayide kullanılabilir hale gelmelidir.
Dokuzuncu Ayet: Kan/الدَّمَ
- Kuran’da dokuz ayet içinde kan da geçmektedir. Bu nedir?
Halk arasında çıkan kabile anlaşmazlıkları ile Mısır terör olaylarıyla dolup taşmaya başladı. Musa bunlara hakemlik ve diyet müesseseleri ile çözüm buldu. Mısır yeniden huzura kavuştu.
- Bugünkü kan nedir?
Bugünkü kan terör olaylarıdır. En büyük tehlike buradadır. Devlet gücünü kaybediyor, cahiliye devrine dönülüyor. Devlet yok oluyor. Bürokratlar da teröristlerle bir oluyor ve yenen yaşıyor.
- Buna çare nedir?
Bunun çaresi semt kooperatifleridir. Semtler kendi güvenliklerini kendileri sağlayacak ve yerinden yönetimler olacak. Semtler oluşacak. Merkez bunları destekleyecek. Ayrıca teröristler ceza semtlerine yerleştirilecek. Terörü besleyen kaynaklar kurumuş olacaktır. Herkese aş, herkese iş, herkese eş bulununca kitleler olur. Hele kişilere sosyal yapıda mevki verilince herkes mevkiini yükseltmeye çalışacaktır.
SONUÇ
Dokuz mucize bugün karşılaştığınız tehlikeleri anlatmaktadır. Biz bunu yazarak insanlığa sunduk. İnsanlık ilgilenirse biz de çalışmaya devam edeceğiz. Bu makalenin yazılmasında Kuran’dan yararlanılmıştır. Gelecek baskılarda Tevrat’tan da yararlanılacaktır. Gelecek baskıların olması için sizlerin bu çalışmaları takip etmeniz gerekmektedir.
Yayına hazırlayan: Tayibet Erzen