KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
-SEMİNERLERİ TERK EDEN GENÇLERE UYARI VE DAVET-
22 senedir seminerleri hazırlıyor, yapıyor ve yayınlıyoruz. Üsküdar’da İslam Medeniyeti Vakfı’nda başladığımız bu seminerlerde zamanla format olarak az değişmeler olmuşsa da ciddi gelişmeler kazanılmıştır.
Seminerler, Kur’an’ın günümüzün sorunlarını çözecek bir biçimde yorumlama çalışmalarıdır. Bu yorumlama çalışmalarında dünyanın hiçbir yerinde şimdilik uygulaması yapılmayan bir metot uygulanır. Bazı -özellikle genç- katılımcılar biraz devam ettikten sonra ayrılırlar, kendileri başka Kur’an çalışmalarına katılmayı tercih ederler veya hiçbir çalışmaya katılmazlar. Seminer çalışmalarını yürütenler yaşlanmaya başlamışlar, bu çalışmaları devam ettirecek gençlerin katılmasını sağlayamaz hale gelmişlerdir. Muhammed Zübeyir Erol, Emin Özdemir, Mücahit Hafız, Recep Erol Vve daha niceleri… bu çalışmaları bırakanlar arasındadır. Bunların Kur’an’a inançlarında samimi olduklarına kaniyim.
Özellikle bu makalemi bu tür seminerleri bırakan arkadaşları yeniden seminerlere davet etmek üzere kaleme alıyorum.
Bu seminerlerin benzeri başka bir yerde maalesef yoktur. Diğer tür çalışmaları yapan pek çok yerler vardır. Oralarda çalışma farzı kifayedir, çünkü herkes yapmaktadır. Bu çalışma ise tek çalışmadır ve bundan haberdar olan arkadaşların buna devam etmeleri onlara farzı ayındır. Çünkü farzı kifaye yerine getirilmediği müddetçe herkese farz olur. Bilhassa bu farzı yerine getirebilme yeteneğine sahip kimselere farzdır.
Seminerlerimiz ile diğer Kur’an çalışmaları arasında önemli farklar vardır:
- Kur’an üzerinde iki türlü çalışma yapılır. Birincisi, Kur’an’ı çağımızın laik anlayışına uyarlamak için yürütülen çalışmalardır. Bunlar kendimizi Kur’an’a uydurma yerine, Kur’an’ı bize uydurma şeklinde gerçekleştirilir. Biz bu çalışma usulünü kabul etmediğimiz gibi şiddetle karşıyız. Bize karşı olanlardan bir kısmı bizim de böyle çalışmalar yaptığımızı ileri sürer. Bu gençleri yanıltan da belki budur. İkinci çalışma ise; Kur’an’ın bin sene önceki uygulamalarını Kur’an kabul ederek bugünkü sorunları o zamanki sorunlara göre çözmeye çalışmadır. Bin sene evvelki sorunlarla bugünkü sorunlar çok farklı olduğundan, o günkü çözümler bugün işe yaramaz. Dolayısıyla uygulanamaz halde olan şeriat sembolik hale gelir ve sorunları çözen bir şeriat yerine kendisi sorun olan bir şeriat anlayışı ortaya çıkar. İnkılapçılarla bunlar arasındaki kavga buradan doğar. Akevler ise Kur’an çalışmalarını başka bir usul ile yapar. Önce Kur’an’ı kendi kaynaklarından doğrudan öğrenmeyi esas alır. Bunun için Kur’an Arapçası üzerinde çalışmalar yapar, yeniden ele alıp öğrenir. Bundan dolayı klasik Arapçanın öğrenilmesi esas alınır. Süleyman Tunahan’ın öğretim metotlarından yararlanır. Kur’an’ın anlaşılması için müspet ilimlerin bilinmesi gerekir. Kur’an “Biz onu ilim ile tafsil ettik” der. Bundan dolayıdır ki Akevler çalışmalarına Diyanet’e mensup ilim adamlarının dışında, diğer meslek sahibi ilim adamları da bu çalışmalara katılır ve “Adil Düzen” adı altında büyük bir ilmi müktesebat elde edilir. “Adil Düzen” günümüzde Prof. Dr. Necmettin Erbakan sayesinde bütün dünyaya duyurulmuştur. Ayrıca Akevler’de yetişmiş ilim adamları “Adil Düzen” üzerine birçok eserler telif etmiş ilim dünyasını aydınlatmıştır. Bu çalışmalara 50 sene evvel başlanmıştır. Şimdi yeniden bunları değerlendirmeden, yeniden sıfırdan başlamak en az 50 sene gerisin geriye gitmek demektir. Bir binanın temeli atılır ve birinci katı çıkarsa o bina artık bitirilir, ondan sonra ikinci binaya başlanır. Başlanmış olan bir binayı bitirmeden ikinci binanın temelini atmak mescidi dırardır. Genç arkadaşlarımızı bu açıklamamla uyarıyorum; görevlerine dönsünler.
- İnsanlık uygarlaşan bir topluluk olarak var edilmiştir. Uygarlığın ömrü 1000 sene civarındadır. Birinci Kur’an uygarlığının ömrü sona ermiştir. Yeni Kur’an uygarlığı gelmek üzeredir. Uygarlıkların ömürleri biner senedir dedik. İslam dini 1500 sene önce doğmuş ancak birinci Kur’an uygarlığı miladi bin yıllarında ortaya çıkmıştır. Bugün de ikinci Kur’an uygarlığının oluşma zamanıdır. Yeni peygamber gelmeyecek, onun yerine peygamberlerin vârisleri olan bugünkü âlimler o görevi yapacaklardır. Yeni kitap inmeyecek, Kur’an bugünkü sorunları çözecek şekilde bugünkü âlimler tarafından yorumlayacaktır. Seminerleri bırakıp bize göre idlal eden bu arkadaşlarımıza tekrar hatırlatıyoruz. 3. binyıl uygarlığını Allah size vermiştir. Sizi Yenibosna’ya getirip Kur’an seminerlerine katılmanızı O takdir etmiştir. Günümüzün âlimi olacaksınız, Kur’an’ı ve mevcut uygarlığı öğreneceksiniz. Mevcut uygarlığı ve uygarlığın sorunlarını bilmeniz için öğreneceksiniz. Kur’an’ı da o sorunlara çözüm bulmanız için öğreneceksiniz. Bugünün peygamberler vârisleri sizlersiniz. Allah diyor ki; “Eğer sen Kur’an’dan bazı şeyleri gizlersen senin şah damarını koparırız”. Onun bunun hatırı için Kur’an’da söylenenleri söylemezsek Allah’ın gazabına uğrarız.
Kur’an’ı anlamak için anladığını uygulayacaksın. Başarırsan doğru anlamışsındır. Başaramazsan yanlış anlamışsındır. Yeniden içtihat yapıp uygulamaya devam edeceksin. Bu da tek başına olmaz, Kur’an’ı birlikte uygulayarak yorumlamak zorundayız.
Akevler’in ikinci temel kuralı başkalarına öğretmek değil, öğrenip uygulamaktır. Şimdiye kadar Adil Düzen diye bir “Kur’an düzeni” ortaya konmamıştır ve Kur’an’ın ortaya koyduğu şeriatın uygulama denemeleri yapılmamıştır.
Herkes Batılı faizli sistem içinde para kazanmaya, herkes Batılı ekseriyet sistemi içinde iktidar olmaya uğraşmaktadır. Yalnız Akevler faizsiz uygulamayı 50 senedir yapmakta ve hiçbir kararı ekseriyet oyuyla almamaktadır. Sizin katıldığınız çalışmalarda ya seçim yoktur ya da ekseriyet sistemi ile seçim vardır. Yalnız Akevler’de biat sistemi ve istişare sistemi uygulanmaktadır. Gittiğiniz yerlerde bizden daha ileri bir uygulama yapıyorlarsa bize de haber verin, biz de gelelim. Veremezsiniz, çünkü onlar seçerek üye alıyorlar. Bizi almazlar. Hâlbuki biz, bize katılanları biz seçmiyoruz, onlar bizi seçiyor. Sadece bu sistem bile bizimle onlar arasındaki farkı açıklıkla ifade eder. Biz, bize gelen herkesle virüslü de olsa görüşüyoruz. Bize katılmak isteyen herkese istediği kadar söz veriyoruz, onunla tartışıyoruz, ortak olursa ortak ediyoruz. Ancak hakemler kararı ile ortaklıktan çıkarıyoruz.
Bugün seminerlerin hakkında söyleyeceklerim bunlardır. Bu ayrılan gençlere sorum şudur: Akevler’de neyi yanlış gördünüz de bıraktınız? Cevabınız yoksa serapların peşine koşuyorsunuz demektir.