Türkiye’nin ve dünyanın birçok sorunları var. Dünya Sermaye’ye dayanarak yönetiliyor. Faizli işçilik sisteminde varlıklarını koruyorlar. İktidarları faizli işçilik sistemine dayanıyor. Faizli işçilik sisteminden vazgeçip kredileşmeli ortaklık sistemine geçebilmeleri bugün için mümkün gözükmüyor. Dolayısıyla onlar belli bir zamana kadar bu sistem içerisinde çırpınıp duracaklardır. Onların sıkıntıları bizim kadar değildir.
Türkiye son derece sıkıntılı günler yaşıyor. Diğer sıkıntılar dünyadaki sıkıntılara benziyor. Biraz daha bu durumu sürdürme Türkiye içinde mümkün olabilir.
Türkiye’nin en büyük tek sıkıntısı vardır. Bu sıkıntı veya bu problem Dolar problemidir. Ekonomisini dolara dayandıran Türkiye artık dolar bulamaz duruma düşmüş durumdadır. Türkiye’yi kendi taraflarına çekmek isteyenler kılıçlarını çekmiş, “Benim tarafa gel yoksa indiririm ha” diyor. Türkiye’nin bir tarafa gitmesiyle kendisini kurtarması mümkün değildir. O tarafa gittiği zaman diğer kılıçların hepsi Türkiye’nin üzerine iner. Kim olursa olsun bizi koruyamaz. Çünkü onların arasında da denge yoktur. Birisi hâkim değildir.
Türkiye büyük devlet değildir ama güçlü devlettir. Ekonomi sorununu çözdüğü zaman Türkiye dünyaya hükmedemez ama kimse de Türkiye’ye hükmedemez. Türkiye bağımsız ileri bir devlet olur. Üçüncü binyılın ortaklık düzeni içinde ilk devlet olur.
Türkiye’nin Dolar problemini çözmesi için çok fazla uğraşı vermesi gerekmez. Beş yaşındaki bir çocuğu bakkala gönderdiğimiz zaman sakız alacaksa elindeki parasıyla kaç sakız alacağını bilir. Yani ekonominin temel düsturu olan “para=fiyat*mal”dır. Bunu bilmeyen insan yoktur. Ama buna inanan insanı bulmak gündüz fenerle adam aramaya benzer. Para dediğin satın alma gücüdür. Eğer paranı mevcut piyasada arttırırsanız enflasyon olur. Parayı mevcut piyasada azaltırsanız üretim durur kriz olur. Bunu da herkes yaşayarak bilir.
Bütün sorun parayı piyasaya gereği kadar sürmekten ibarettir. Faizli para devamlı çoğalma durumunda kalır. Üretimin arttığı kadar para artarsa bu enflasyona sebep olmaz, krize de sebep olmaz. Milli hasılattaki artış reel ekonomide %2 ile %5 arasında gerçekleşir. Bu kadar bir faizle işleyen sistem dengesini koruyarak devam eder. %10’u aşan faiz enflasyonu körükler, enflasyon faizi körükler ve sonunda devrilme olur. Bütün paralar için bu kaçınılmaz bir kaderdir. Faizli işçilik sisteminde TL’nin değerini korumak mümkün değildir, olamaz. Dünya piyasalarından da kendimizi tecrit edemeyiz. Onun için Akevler 50 senelik çalışma içinde problemi basit olarak çözmüştür.
Altın bonosunu çıkarıp altın ile altın bonosunu birebir değiştireceksiniz. Altın bonosunun TL ile değerini öyle ayarlayacaksınız ki, altın kendisini korusun. Yani her zaman altınla altın bonosu değiştirilebilsin.
Bu gerçek enflasyondur.
Bize göre Allah, inanmayanlara göre doğa altını para olarak var etmiştir. Altın zaman ve yer olarak değerini kaybetmez. Siz TL’yi altına kota ederseniz, gerçek enflasyonu saat saat bilirsiniz.
Enflasyonun kötü etkisini yok etmek için aşağıda vereceğim ve devamlı önerdiğim kuralı yasallaştırmanız gerekir.
- Ödemeler TL ile yapılır, borçlanmalar altın bonosu ile olur.
Türkiye bunu kabul ederse, Türkiye’nin başka sorunu yoktur.
Türkiye büyük devlet olmaz ama en ileri güçlü devlet olur.
Akevler bunun üzerine yarım asırdır uygulayarak araştırmalar yapmaktadır.
Millî Görüş’te bu hususta uygulamalar yapılmaya çalışılmıştır. Şimdi Berat Albayrak’ı gönderenler her seferinde engellemişlerdir. Türkiye bütün bu müdahalelere direnmiş ve bugüne kadar gelmiştir. Bunu da geçecektir, İnşallah…