Bir sistem kötü olur yahut sistem kötü çalıştırılır. Kapitalizm sosyal bakımdan kötüdür ama ekonomi bakımından düzgün çalıştırıldığı zaman başarılı ekonomik sonuçlar elde edilir. Ne var ki onu iyi çalıştırmazlar, çünkü çıkarlarına aykırıdır. Sosyalizm de normal çalıştırınca o da çalışır ama onlar onu da çalıştırmadılar.
Gazali felsefe kitabını yazar; o kadar güzel yazar ki bütün filozoflardan daha güzel anlatır. Ona kızarlar. Kızanlara der ki; ben onu yapmasam sonra bana inanmazlar, bilmediği için böyle diyor derlerdi.
İşte, bugün ben de size iyi kapitalizmin nasıl çalışacağını yazacağım.
Merkez Bankası anonim şirketlerin tahvillerini satın alır. 1000 liralık tahvili 800 liraya satın alır. Dört sene sonra tahsil edecektir. Fabrikalar işçileri çalıştırırlar. Mal üretirler. Bu malların satılması için de Merkez Bankası tüccarlara yüzde 10’la kredi verir. Tüccarlar bu para ile fabrikalardan malları alırlar, işçilere satarlar. Böylece devre tamamlanmış olur. Fabrika çalışır. Fabrika kazanır, tüccarlar kazanır. İşçiler de kazanır. Merkez Banaksı da faizini almış olur.
Merkez Bankası bu krediyi vermeseydi üretim olmayacaktı. Dolayısıyla kredi veren bankaların faizini alması gerekir. Merkez Bankası bunu yapmıştır.
Buraya kadar kapitalistlerle beraberiz.
Yalnız bir sorun çıkmaktadır. O sorun da şudur. Banka bu sene bin lira kredi verdi; gelecek sene tüccardan bin yüz lira istemektedir. Peki, bu tüccar bu paraları nereden bulup da Merkez Bankası’na yatıracaklardır? Para kendi kendine doğuramaz.
Bunun için şu yapılmaktadır.
Merkez Bankası bu sefer inşaatçılara faizli kredi açmakta, yirmi sene vadeli bu kredilerle inşaat yapılmaktadır. Böylece onların verdikleri paralar tüccara ve fabrikaya gitmekte ve bu sayede faiz ödenmektedir. Artık emeğe iş bulunmakta, memleket imar edilmektedir. Ne kadar yararlı ve düzgün bir şeydir.
Tam istihdamın olmadığı geri kalmış ülkeler mamur hâle getirilerek uygarlaşma sağlanmaktadır. İşte bu da yararlı bir iştir. Tüm dünya uygarlaşınca, herkese iş bulununca sorun çıkmaktadır. Çünkü gelen faiz parası tekrar halka dönememektedir. O zaman da yeni par basılmamaktadır. Yeni para basılmayınca bu sefer Merkez Bankası faizini tahsil edememektedir. Bu sefer Merkez Bankası iki yoldan birisini tercih etmek zorundadır.
Ücretlere zam yapılacak, yeni üretim yerine daha fazla para halkın eline geçecek. Böylece devamlı enflasyonla ekonomik düzen sürecektir. Faiz kadar enflasyonla yine ekonomik denge sağlanmış olur.
Piyasadaki yirmi kadar büyük firmalara kredi verirsin, onlar rekabet içinde üretim yaparlar. İflas edenlerden krediyi kesersin, onların yerine yeni girişimcileri koyarsın. Bunların zarar etmesi Merkez Bankası’na hiç dokunmaz. Çünkü biri kaybetmişse diğeri kazanmıştır, faizini ondan alacaktır. Zaten enflasyon bu faizi tahsildarsız tahsil etmektir. Tekel oluşmayacak, serbest rekabet içinde ekonomi tıkırında çalışacaktır.
Merkez Bankası ikinci bir yol da tutabilir. Bu uygulamada yeni para çıkarmaz, yani yeni krediler vermez. Onun yerine yirmi büyük firmayı borçlandırır. Borcu vasat sermeyenin iki misline çıkınca ondan krediyi keser. Başka girişimciyi devreye sokar. Elenmiş olanın borcunu ödemeyişi Merkez Bankası’nı asla rahatsız etmez. Taş atıp da kolu yorulmamıştır. Karşılıksız kâğıt (para) üretimi çalışan baskı makinelerinden oluk oluk para akmaktadır. Yine serbest rekabet içinde dengesini kurmuştur.
Dolar artık altın gibidir. Artan nüfus kadar artırılmaktadır. Piyasada dolaşarak ekonomiyi yürütmektedir.
Peki, Merkez Bankası sahiplerinin kârı ne olacaktır?
Önce kendilerine sonsuz imkân sağlanmıştır. Ne isterlerse alırlar ve satarlar. Bunun dışında dünyayı idare edeceklerdir. Devletlerin yöneticileri birer kâhya olarak çalışacaklar. İşletmeler ise taşeron olacaklardır. Dünyada bundan daha büyük bir şey elde edilemez.
Bu durum dünya için de çok iyi olacaktır. Bu sayede tek sermaye devleti oluşacak ve bu tek sermaye devleti insanlığa huzur ve saadet getirecektir. Marx’ın istediği komünizmin ütopik olmayan varyantı gerçekleşmiş oldu.
Şimdi ben size kapitalizmi anlattım. Bugünkü bozukluğun sebebi kapitalizm değil, sadece ellerinde Merkez Bankası bulunduranların bilgisizliğidir dedim.
Bakınız, insan aklı ne kadar güzel savunmaktadır. Eğer ben aklımla konuşsaydım böyle konuşurdum, kapitalistlerin gözde adamı olurdum. Oluk oluk milyarlarım olurdu. Dolar değil de altın biriktirirdim.
Ama ben nenden hiç böyle savunmalar yapmıyorum?
Çünkü Kur’an Allah’ın sözüdür. O benden akıllıdır. O böyle söylemiyor.
Kur’an kapitalistlere diyor ki: Yenileceksiniz ve cehennemde haşr olacaksınız.
Allah nasip ederse gelecek yazımda Allah’ın ekonomik mekanizmasını anlatacağım.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92