Bizim karşımızda, “Adil Düzen”in karşısında iki grup var.
BİRİNCİ GRUP:
Bugün Müslümanlar sefil durumda, zelil durumda…
Bunun sebebi nedir?
Sebebi şeriattır!
Herkes aklına gelene haram demiş, helalleri haram yapmış... Müslümanları hareketsiz hâle getirmiş, iş yapamaz yapmış... Fakirleşmişler, yenilmişlerdir... Gereksiz ibadetlerle vakitlerini doldurmuşlar, böylece işlerini aksatmışlardır... Biz Kur’an’a tâbi olmalıyız. Kur’an’da açıkça ne varsa sadece onu yapmalı veya yapmamalıyız. Domuz eti diyorsa sadece onu yemeyelim. Birçok şeyi ne diye hâlâ yapıyoruz? Namaz duadır. Duamızı yapalım; secde, rükû isteyen yapsın. Cemaatle değil ayrı ayrı kılalım. Vakitlerinde değil istediğimizde kılalım.
Sitemizde tartışan Sam Adiyan, Yaşar Nuri Öztürk, Zekeriya Beyaz bunlardandır.
*
İKİNCİ GRUP:
Kur’an geldi. 13 sene içinde bir devlet kurdu. Peygamber uyguladı, 10 sene içinde Arabistan’ı birleştirerek ulus devlet yaptı. Fukaha geldi, içtihatlar yaptılar, bir asır gibi bir zamanda tüm dünyada etkin süper güç oldular. Bu durum bin sene sürdü…
Hangi delilinize dayanarak haram ve helallerin bizi geri bıraktığını iddia ediyorsunuz? Tam tersine şeriata uymadığımız için geri kaldık.
M. Şevket Eygi, Davutoğlu gibi İstanbul uleması da bu görüşte.
Cevat Akşit bile şimdi onların yanında.
*
BİRİNCİLERE SÖYLEYECEKLERİMİZ
Önce siz haklısınız. İslâm âleminin geri kalmış olmasının sebebi bin sene önceki içtihatlarla bugünkü hayatı yaşamaya çalışmasıdır. Bu iddianızda yerden göğe kadar haklısınız. Ama bunun sebebi şeriatın yanlışlığı değildir, Kur’an değildir, Sünnet değildir. Fukahanın icma ve içtihatları değildir. Kur’an’ı bizim bugün anlamamız gerekmektedir. Bu hususta da sizden ayrılığımız yoktur.
Sizden ayrıldığımız nokta şudur. Siz sorunlarımızı fıkıhla değil de Batının modaları içinde çözelim diyorsunuz. Herkes ne yapıyorsa biz de onu yapalım, biz de zengin olalım diyorsunuz. Hata ediyorsunuz. Onların zenginlikleri bizi sömürmelerinden ileri geliyor. Biz sömürülen kimseleriz. Biz sömürmek istesek bile kimi sömüreceğiz? Onların istediklerini yapmak demek sömürmek demektir. Faiz sömürme aracıdır. Biz faizle sömürülüyoruz. Biz borçluyuz. Biz onları nasıl sömüreceğiz? Onların çözümleri onlara aittir, hiç bize uyar mı?!.
*
İKİNCİLERE CEVABIMIZ
Siz de Kur’an’ın, Sünnetin, icma ve içtihatların ne kadar büyük başarılar kaydettiğini söylüyorsunuz. Batı uygarlığının da bu dört delilden yapılan istinbatlarla oluştuğunu söylüyorsunuz. Bunda da siz yerden göğe kadar haklısınız.
Sizin hatanız bin sene önceki içtihatları taklit etmenizdir.
Kur’an bilemeyecekseniz sorun diyor, tâbi olun demiyor. Sorulan kimsenin hayatta olması gerekir. Önce ölü müçtehitler taklit edilmez. Bu kural sebebiyle de yeniden içtihat yapacağız. Onların içtihatları zamanımıza uyuyorsa reddetmeyeceğiz ki. O halde yeniden içtihat yapmamızda ne sakınca var. Böyle yaparsanız günümüzün problemlerini çözemezsiniz. O zaman fiilen laik hayat yaşarsınız. Birincileri haklı hâle getirirsiniz.
*
BİZ NE DİYORUZ?
İslâmiyet bir bütündür. Dört delil bir masanın dört ayağıdır. Birini çıkardığımız zaman o masa artık kullanılamaz olur. Çünkü o masa dört ayak üzerinde duracak şekilde yapılmıştır. Tevrat düzeninde kıyas ayağı yoktur. O üçayak üzerinde duracak şekilde düzenlenmiştir. Kur’an her devre, her döneme uysun diye dört ayaklı yapılmıştır. O halde Kitabı, Sünneti, icmaları ve kıyası kaynak kabul ederek bugünkü dünyanın sorunlarını müsbet ilimlerle tesbit ederek yeni şeriat oluşturacağız. Bu “Adil Düzen”dir.
“Adil Düzen”i reddeden fiilen İslâmiyet’i reddediyor demektir. Günün sorunlarını Batının ekseriyet kanunları ile çözelim diyor demektir.
Birinciler savunuyor, ikinciler fiilen bunu yapıyor.
Bizimle kimse tartışmıyor. Sadece beyanlarda bulunuyor. Sadece Sam Adıyan tartışıyor. Üçüncü bin yıl uygarlığına büyük katkıları olacaktır. www.akevler.org sitesi bunun için vardır.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92