Süleyman Karagülle
Müteşebbis (Girişimci)
19.12.2011
5792 Okunma, 1 Yorum

Cengiz Demirci’nin İddiası

 

Kırmızı ile işaretli kısım karanın eri 2007deki bir tefsirinde tasdiki. Allah ayete göre eri tasdik etmiş, karayı ise tasdik etmemiştir.


Buna göre işletmenin girdileri 4 değil 5tir. Müteşebbis beşinci ortaktır.


Buna göre karanın 4lü sistemi yanında erin 5lli sistemi de vardır.


Madem er islami ilimleri bilmezdi, ve madem kara 80 yıldır islami ilimlerde rusuh idi, neden Allah karayı tasdik etmedi de eri haklı çıkardı...


Çünkü o müçtehidi mutlaktı, tüm zamanın alimlerinin içtihatları onun içtihatları ile değer kazanır. Onun içtihatları ile çelişen içtihatlar hatalı çıkacaktır. Onun içtihatları ise zamanla icma haline gelecektir. Tıpkı Milli Görüşün ilkelerinin, ileride tüm siyasi partilerin icmaları haline gelerek, Milli Görüşün siyasi askeri düzene gönüşmesi gibi..


İşin garibi kara bu içtihat değişikliğini tekrardan unutmuş gibi, eski içtihadına dönmüştür.

 

 

فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ (FaLaHuM EaCRuHuM GıNDa RabBiHiM)  

 

“Rablerinin indinde olan ecirleri onlarındır.”

 

Buradaki “Fa” harfi “Ellezîne Yunfikûne Emvâlehum”un haberine gelmiştir. Mübteda “ellezîne” ile başlarsa şart cümlesi olabilir ve “Fa” gelir. “Ellezî Darabenî Fa Hüve Maktulün” derseniz, kim beni dövmüşse o öldürülecektir denmiş olur. Burada da kim infak ediyorsa onlara ücret vardır denmiş oluyor.

 

“Lehum Ecruhum” ücretleri kendilerinindir denmiş olur. Yani ücretleri başkalarına verilmez, kendilerine verilir. Yahut ücretlerini kendileri kazanmışlardır. “Ecruhum” mübteda, “lehum” haber olur. Haber mübtedan önce gelmiş olur.

 

“Ecr” tekildir. Çok olan infak edenler bir ücreti istihkak ediyorlar; ortak ücreti istihkak ediyorlar. Buradaki bu durum da “işçilik sistemi” yerine “ortaklık sistemi”ni ortaya koyuyor. Birlikte çalışacaklar ama elde ettikleri ücret ortaktır. Sonra kendi aralarında bölüşecekler, hattâ bir kısmını ortak işlerde harcayacaklardır. Ücret bunun için tekil gelmiştir.

 

Bir işletmede dört çeşit girdi vardır: Bir pay tesislerin kirasıdır. Bir pay genel hizmet karşılığı kamu payıdır. Bir pay ham madde payıdır. Bir pay da işçilik ücretidir.

 

 Burada önemli bir ifade vardır. Yukarıda “mallarını infak ederler” deniyor, sonra da “ücretleri” deniyor; yani “malların bedelleri” denmiyor, “ücretleri” deniyor. Yani mallarını satıp semenlerini almıyorlar, mallarının karşılığını almıyorlar, ücretlerini alıyorlar. Ham maddeyi verenler karşılığında mamul madde alıyorlar, bu aldıkları semen değil ücrettir. Yani emek verenler neyi istihkak ediyorlarsa, ham madde verenler de onu istihkak ediyor demektir.  

 

Burada şu sonuçlara varıyoruz: Dört girdinin istihkakı aynıdır. Hepsi ücret alanlar gibi karşılık  alıyorlar. Peki, sorumlu kimdir, sorumlular kimden alacaklı oluyorlar?

 

İşletmeden alacaklı oluyorlar, yani işletmenin kurucularından alacaklı oluyorlar.

 

Onlar işletme sermayesine sahip değildirler, onlar bina sahibi değildirler, onlar emek sahibi değildirler, onlar genel hizmet yapmıyorlar. Bunlar kuruculardır. Bu kuruculara kamu kefildir, dayanışma ortaklığı kefildir, taşınmazlar kefildir. İşletmenin kurucuları onlardır. İşte herkes onlara karşı sorumludur. Buna bugün “müteşebbis” denmektedir.

 

Bu âyette bugün ikinci noktada içtihadımızı değiştirme durumunda kalıyoruz; bu da dört girdinin yanında bir de beşinci olarak “müteşebbis” vardır.

 

Erbakan’la ihtilafımızda Erbakan haklı çıkmaktadır, yani demek ki “müteşebbis” de varmış.  

 

Yeni içtihatlarımıza göre;

 

-Ticarî işletmelerde gizlilik vardır.

 

-Bir de beşinci girdi “müteşebbis” vardır.

 

O halde müteşebbis kimdir?

 

a)      Müteşebbisten önce dayanışma ortaklığı vardır, ona müteşebbis olma yetkisini vermiştir. İşletmede başarısızlık olursa dayanışma ortaklığı sorumludur.

 

b)     Müteşebbisler işletmeyi teminata alacak taşınmazlara sahiptirler. Bunlar kendilerinin olabilir veya birileri ile anlaşır ve onları ortak ederler; müteşebbislikte ortak ederler. Bir taşınmaz yalnız değeri kadar işletmeye konabilir. Dolayısıyla ülkedeki bütün işletmeler sınırlanmış bulunmaktadır.

 

c)      İşletme sözleşmesini yapacaklar ve işletme taahhüdünde bulunacaklar, bir işetme senedi ortaya koyacaklar, yani yazılı belge hâline getireceklerdir.  

 

d)     Nihayet, tesis sahiplerini bulacak ve ortak edeceklerdir; emek sahiplerini bulup ortak edeceklerdir; tüccar ortakları bulup ortak edeceklerdir; genel hizmet sorumlusunu bulup ortak edeceklerdir. Bunlardan biri ortadan kalktığı zaman yerine birisini bulup koyacaklardır.

 

Ben şimdiye kadar bunu emek sorumlusuna yaptırıyordum. Ancak burada “ecr” kelimesinin müfret gelmesi ve infak edenlerin de semen değil de ücret almaları bizi bu istidlâle götürmektedir.

 

Demek ki müteşebbis olacaktır. Müteşebbisin sadece kredisi olacaktır. Tüm sorumlulardan sonra müteşebbis sorumlu olacaktır. O da cirodan bir pay alacaktır. Bu müteşebbislerin tekelleşmeleri ancak tüm taşınmazların bunların olması ile mümkündür; bunun olması da mümkün değildir. Çünkü inşaat kredisi işçiye verilmekte, dolayısıyla yapılar halkın olmaktadır.  

 

“İnde Rabbihim” denmiştir. Bu âyette başka bir çözüme daha gitmiş oluyoruz, o da “Rablerinin indindedir” denmektedir. Bunun mânâsı nedir? Kâinatı var eden Allah’ın indindedir” denmiyor, “Rablerinin indindedir” deniyor. “Allah” devleti temsil ediyor. “Rab” neyi temsil ediyor?

 

Bunun için bir varsayım ortaya koyabiliriz. Şimdi biz bu varsayıma göre “dayanışma ortaklıklarının yanındadır” denmiş olur diyebiliriz. Eğitim görevi dayanışma ortaklıklarına aittir. Öyleyse âlemlerin Rabbi olan Allah’ın yeryüzündeki rab sıfatının tecellisi dayanışma ortaklıklarıdır.

 

Bu varsayımı şimdi ortaya koyuyoruz. Doğruluğunu tahkik etmek size ait olacaktır. Kur’an’ı baştan sonuna kadar okuyup “Rabb”e bu mânâ verildiği zaman ne sonuçlar çıkacağını denetleyeceksiniz. Eğer uygun ise bu varsayım doğru olacak, değilse bu varsayım yanlış olacaktır.

 

Bu çalışmalardan maksat sizlere sonuçları sunmak değil, usûlü anlatmak, içtihada doğru götürmektir. Bu sebepledir ki sadece varsayımlar için de örnek vermiş oluyorum.

 

 

Süleyman Karagülle’nin açıklaması

 

Biz  bağımsız adaylığımızı koyduk. Erbakan milletvekili oldu. Parti kurdular, beni kurucu yapmadılar. Bunu hiç sorun yapmadım, yetki belgesini alarak Ege bölgesinin teşkilatlanmasını sağladım.

Necip Fazıl’ın etkisiyle Millî Görüş kelimesini kendilerine slogan yapmışlardı. Bu yanlıştı. Tüm insanlığa rahmet olan bir düzeni getiriyorduk. Sadece Türkler için faaliyet göstermek şeriata aykırı idi. Başkan içtihat yapmamış ve sloganı ortaya koymuştur. Buna karşı çıkmam meşru olmazdı. Hatayı düşünmemiz gerekir. Ama başkanın içtihatlarına da karşı çıkmamamız gerekir.

Spor salonunda bölge konferansı yaptık. Ve oradaki açış konuşmamda Milli Görüş’ü açıkladım: Herkes kendi içtihadıyla hareketle mükelleftir. Her topluluk da kendi icmaları ile amel etmek zorundadır. Türkler kendi kanunları ile idare edilmelidir. Milli Görüş demek kendi içtihat ve icmalarımızla yönetilecektir diye açıkladık. Erbakan’ın hatalı içtihatlarını zımnen tashih ederek tasdik ettik.

Yine Erbakan hatalı olarak beşinci müteşebbisi ortaya koydu. Buna uymamız mümkün değildir. Çünkü biz daha önce kitaplarımızı yazmıştık. Bir işletme senedinin çıkarılması var. Ondan sonra işletilmesi vardır. Dört girdi işletme senedi çıktıktan sonra işletmesi ile ilgilidir. Baştan ise müteşebbis dört girdiyi temin ettikten sonra iki şey daha bulmak zorundadır.

Bu da dayanışma ortaklığı ve bir de bir gayri menkulu rehin olan kimseyi bulma durumundadır. Dayanışma ortaklığı genel hizmet içindedir. İpotek edilen gayri menkulun tesis içinde sayılması olabilir. Ayrı da olabilir. O taktirde işletmeden pay alanlar dört değil beş grup olur. Beşincisi senet gayri menkulü rehin edenler olur.

Erbakan’ı desteklemek, ona karşı çıkmamak için onu da beşinci pay sahibi olarak değerlendirdim. İçtihadımda değişme aslında olmamıştır. Çünkü rehin payı her zaman ayırdım. Sadece bunun ayrı girdi olup olmadığı konusudur. Sadece sınıflamada adlandırmadan ibarettir. Bu da uygulamada herhangi farklılık yapmaz. Sadece ifade şeklini değiştirir. Başkana uymak için de ben ifademi değiştirmiş oluyorum.

Ben hata etmiş olabilirim. Ben hatamı düzeltmiş olabilirim. Bu benim içtihatlarıma zafiyet değil sağlamlık getirir. Siz delil isteseniz benim delilimle sizin deliliniz eşit seviyede olsa ben sizin delilinize uyarım. Çünkü sizin o görüşte olmanız güçlendirir.

Erbakan siyasetçidir. O içtihadını kolay kolay değiştiremez. O zaman Cengiz gibiler ortaya çıkar onun siyasi gücünü kırarlar. Ben ise siyasi bir emele sahip değilim. Kimsenin benim içtihadıma uymasını da istemiyorum. Cengiz kardeşimizin işi, Karagülle’yi düşürmek Erbakan’ı yukarıya çıkarmak. Erbakan hayatta değildir. Yükseltemezsin. Çünkü siyaseti hayatta olanlar yapabilir. Benim de seviyemi düşüremezsiniz. Çünkü ben siyasette zaten en az seviyedeyim. İlimde ise rütbe yoktur. Her meselenin doğrusu ve yanlışı vardır.

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
20.12.2011
18:26

GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)

Akevler Çalışmalarında işletmelerin girdilerini tesis, emek, ham madde ve genel hizmet olmak üzere dört olarak tesbit etmiş bulunuyorduk. Çalışmalarımız esnasında Erbakan buna beşinci girdiyi ortaya koydu, “müteşebbis” olarak koyduk. Biz bu görüşü benimsemedik ama onunla da tartışmadık. Kendi görüşü idi. Herkes kendi içtihadına göre amel eder. Eğer o benden olur isteseydi açıklardım. İstenmedi. Benim de bir şey deme yetkim olamazdı. Aksi halde onun içtihatlarına müdahale etmiş olurdum. Ben niye onun içtihadına katılmıyorum? İşçilik sisteminde bir müteşebbis vardır. İşletme merkezden yönetilir. Dolayısıyla bir baş sorumlu olmalıdır. Ortaklık sisteminde herkes müteşebbistir. Herkes kendi işini kendisi yapar. Kimse kimsenin emrinde değildir. Herkes sözleşmedeki kurallara uymak durumundadır. İşletmelerde işçiler arasında çalışırken bir merkezi sistem vardır. Ama dört girdi arasında bunlara emreden, bunları yöneten biri yoktur. Herkes içtihadına göre hareket eder. Yanlış yaparsa hakemlere hesap verir. Burada da işlerin aksamaması için bir Genel Hizmet Sorumlusu vardır. O aynı zamanda işletmenin sorumlusudur. Geçici olarak kararları o alır, ona göre hareket edilir. Mağdur olan olursa hakemlere gider. 25 Genel Hizmetin ilki bu kimsedir. İşletmeyi ancak bu şekilde kabule edersek ortaklık olur. Bunun dışında yani Genel Hizmet Sorumlusu dışında bir işletmeci koyarsanız, o ortaklık olmaz, işçilik olur. Erbakan onun yetkilerini ve sorumluklarını ortaya koymamıştır. Kur’an seminerlerinin birinde (âyet), infak edenlerin ücretlerinden bahsedilmektedir. Demek ki onlar da ecirlerini alıyorlar. O halde dıman kimin yani sorumlu kim? Zarar kime ait olacaktır? O zaman bunun girişimci olduğunu söylemiş ve orada öylece Erbakan’ın haklılığını belirtmişim. Cengiz Demirci kardeşimiz bunun benim hatam olduğunu, Erbakan’ın hata etmez biri olduğunu yazdı. Zafer Kafkas kardeşimiz de bana; unuttun mu yoksa, içtihadını bir daha değişti mi diye sormaktadır. Bu makalem Zafer Kafkas’a açıklama mahiyetindedir. O âyetten onu istidlâl ettim. Ne var ki sistemde yerine oturtamadığım için ondan sonra da girdileri dört olarak korudum. Çünkü onun yetki ve görevlerini bilememiştim. Sonra da o sorunu unuttum. Şimdi bu kardeşlerim hatırlattılar, Allah onlardan razı olsun. Cengiz Demirci kardeşimizin hatası Erbakan’la Karagülle’yi tartışmasıdır. Şahısları değil konuyu tartışmalı idi. Mesela, girişimcinin görev ve yetkilerini ya sormalı ya da kendisi koymalı idi. Onun yapması gerekeni şimdi ben yapıyorum. Bir araba yapmak ayrıdır, arabayı kullanmak ayrıdır. Uçağı yapan fabrikanın sahibi pilot olacak, yaptığı uçağı da o kullanacak demek değildir. O halde bir işletmeyi kurmak ayrı, bir işetmeyi işletmek ayrıdır. Ben işletmenin girdilerini sayarken dört girdiden bahsediyorum, tamamen haklıyım. Orada beşinci bir müteşebbis yoktur. Bu içtihadım hep böyledir, böyle devam ediyor. İşletmeyi kurarken de yani sözleşme yaparken ve işletme senedi çıkarırken ise bu girdiler yoktur. İşletme senedinin tarafları farklı kimselerdir. 1- İşletme senedi bir dayanışma ortaklığının kefaleti altında çıkar. 2- İşletme senedi senet için ipotek edilen bir taşınmaz karşılığı çıkar. 3- İşletme senedi bir senet sorumlusu tarafından çıkarılır. 4- Nihayet hamiline yazılmış bir işletme senedi çıkar, bunun genel hizmet sorumlusu vardır. Burada işletme sorumlusu kimdir? Dört girdiden biri olabilir. Yani tesis sahibi senedi çıkartır, tesisleri öyle kiraya verebilir. İşletme genel sorumlusu olabilir, tesisleri kiralar, işetme senedini çıkarabilir. Yahut bir tüccar böyle bir tesisi kiralar, işletme senedini çıkartmış olabilir. Hattâ bunlardan hiçbirisi olmayan biri genel hizmet içinde bir işletme senedi çıkarabilir. Bunun payı genel hizmetten karşılanır. Burada beşinci bir girdi vardır. O da işetme senedine rehin koyan kişidir. Taşınmazı ipotek ettiği için işletmenin cirosundan bir pay alır. Başka hiçbir şeye karışmaz. Peki bunun görevi nedir, sorumluluğu nedir? 1- Önce bu taşınmazı koymazsa işletme senedi çıkarılamaz. Her senet için değeri kadar bir taşınmazın rehin edilmesi gerekir. O halde kurulurken birinci derecede rol oynar. Çünkü önce taşınmazın bulunması gerekir. 2- Sonra, eğer işletme tasfiye edilirse, önce bunun taşınmazı satılır, devlet alır. Senetleri iflas ettirenden tasfiye eder. Sonra dayanışma ortaklığına rücu eder ve onlardan tahsil eder. Aldığı parayı ipotek sahibine öder. Yahut dayanışma ortaklığı önce öder, sonra daireyi satar. Bu da tartışma konusudur. Hangisinin olacağını âyetlerden istihraç etmek gerekir. İşte bu sorumluluğu olan ipotek sahibine bir yetki veriyoruz. İflasa gitmekte olan işletmeyi hakemlere giderek tasfiye ettirmiş olur. Bu şekilde düşündüğümüz zaman beşinci girdi de ipotek sahibidir. Bu anlamda girdiler beş olur. Sonuç: İşetme kurulurken ve tasfiye edilirken girdi beş tanedir, işletme devam ederken dört tanedir. İpotek sahibi mahkeme kararı alınmadan hiçbir yetkiye sahip değildir, hiçbir sorumluluğu da yoktur. SÜLEYMAN KARAGÜLLE





Son Eklenen Makaleler
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 187 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 113 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 181 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 134 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 111 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 188 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 128 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 105 Okunma
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 100 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 95 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 75 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 99 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 96 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 79 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 66 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 86 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 160 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 133 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 139 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 97 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 91 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 100 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 113 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 115 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 110 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 112 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 92 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 110 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 114 Okunma
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 2507 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 2565 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
İÇKİ YASAĞI
3.05.2021 2118 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Dünya
30.04.2021 1854 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ POLİTİKA
29.04.2021 1760 Okunma
Süleyman Karagülle
HEDEF
29.04.2021 1796 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 2871 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve son uyarılarım… (15)
11.04.2021 1825 Okunma
Süleyman Karagülle
SOYLU'NUN BEYANI
7.04.2021 2463 Okunma
Süleyman Karagülle
BUNDAN BÖYLE
6.04.2021 1663 Okunma
Süleyman Karagülle
UYARI
6.04.2021 1651 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜDAHALE
4.04.2021 1651 Okunma
Süleyman Karagülle
Seminerler; kendinize görev vereceksiniz (14)
4.04.2021 1643 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK ÇIKAR YOL
3.04.2021 1879 Okunma
Süleyman Karagülle
PARTİ KAPATMAK
3.04.2021 1841 Okunma
Süleyman Karagülle
ANAYASA MAHKEMESİ
1.04.2021 2007 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 2693 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 2492 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Muhterem Abdurrahman Dilipak’a Açık Mektup
31.03.2021 1944 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 2454 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
31.03.2021 1650 Okunma
Süleyman Karagülle
EMİN SARAÇ HOCA HAKKINDA
31.03.2021 2300 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 2446 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 2456 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 2425 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 2330 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
31.03.2021 1570 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
31.03.2021 1466 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
31.03.2021 1628 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK PROBLEM VE ÇÖZÜM
31.03.2021 1671 Okunma
Süleyman Karagülle
RAKAMLAR
31.03.2021 1688 Okunma
Süleyman Karagülle
YASTIK ALTI
30.03.2021 1771 Okunma
Süleyman Karagülle
TEMİZLİK
29.03.2021 2208 Okunma
Süleyman Karagülle
MEŞGALE
28.03.2021 1866 Okunma
Süleyman Karagülle
BAKAN OLMAK
27.03.2021 1981 Okunma
Süleyman Karagülle
MECRALAR
27.03.2021 1771 Okunma
Süleyman Karagülle
YALANCI LİDERLER YAZISI
25.03.2021 1842 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR FARKLARI
24.03.2021 1792 Okunma
Süleyman Karagülle
FESAT
24.03.2021 1711 Okunma
Süleyman Karagülle
MUTLU OLMAK
22.03.2021 2236 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞ VE SİYASET
21.03.2021 1855 Okunma
Süleyman Karagülle
BEYHUDE
21.03.2021 1805 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
20.03.2021 1582 Okunma
Süleyman Karagülle
NEDEN TEKERRÜR
20.03.2021 1750 Okunma
Süleyman Karagülle
KİM KARAR VERİYOR?
20.03.2021 1717 Okunma
Süleyman Karagülle
YANLIŞ HESAP
17.03.2021 1904 Okunma
Süleyman Karagülle
PALAS
17.03.2021 1706 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
17.03.2021 1516 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETLERİN REKLAMI
17.03.2021 1574 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞLAR
15.03.2021 1701 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
14.03.2021 1528 Okunma
Süleyman Karagülle
İNGİLTERE
13.03.2021 2022 Okunma
Süleyman Karagülle
AK PARTİ İKTİDARI
11.03.2021 1596 Okunma
Süleyman Karagülle
BARIŞIN KURALI
10.03.2021 1889 Okunma
Süleyman Karagülle
SERMAYE TAKTİĞİ
9.03.2021 2218 Okunma
Süleyman Karagülle
CİNAYETLER
8.03.2021 1865 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAMİ HAREKETLER
7.03.2021 1764 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATA GÖRE
7.03.2021 1773 Okunma
Süleyman Karagülle
DENGE
5.03.2021 1863 Okunma
Süleyman Karagülle
YAPILANLAR, SÖYLENENLER
4.03.2021 1838 Okunma
Süleyman Karagülle
REFORMLAR
3.03.2021 1951 Okunma
Süleyman Karagülle
CEMAL KAŞIKÇI
2.03.2021 2030 Okunma
Süleyman Karagülle
GAZ ODASI
1.03.2021 1806 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’NİN YERİ
28.02.2021 1931 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
28.02.2021 2238 Okunma
1 Yorum 28.02.2021 11:03
Süleyman Karagülle
AŞI OLMAK
27.02.2021 1779 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATIN HÜKMÜ
26.02.2021 1795 Okunma
Süleyman Karagülle
İKTİDARDA VERASET
25.02.2021 1897 Okunma
Süleyman Karagülle
ZAFER
25.02.2021 1583 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA
23.02.2021 1621 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’DE SEÇİMLER
22.02.2021 1710 Okunma


© 2024 - Akevler