Canlılar, çalışıp yaşarlar. Kimi ağaçlar gibi ayrı ayrı üretip ayrı yaşar. Kimi arılarda olduğu gibi ayrı ayrı üretip birlikte yaşar, kimi insan hücreleri gibi birlikte üretip birlikte tüketirler. Sadece insan birlikte üretip ayrı yaşar. Üretirken kişi topluluğun ferdidir, topluluğun kurallarına uyar, tüketirken ise bölüşüp ayrı ayrı tüketir. Özgürdür. Yani insan hem topluluğun üyesidir, hem de özgürdür.
Canlılar birlikte yaşarken kurallara uyarlar. Bu kurallar başkaları tarafından konmuştur. O kuralları değiştirme yetenekleri yoktur. İnsanlar ise kendi koydukları kurallara göre yaşarlar. Kural koyarken özgürdürler. Kurallarını değiştirme özgürlüğüne sahiptirler.
Canlılarda türden türe evrim vardır. Başkaları evrimleşirler. Oysa insan kendi kendisini evrimleştirir. Kişi özgürlüğü ile yeni düzen getirerek topluluğu evrimleştirir. Sonra da kendi koyduğu kurallara uyarak topluluğun ferdi olur.
Topluluk içinde kural koyma sistemi karar alma şekilleri oluşturur. Kişiler topluluğu oluştururken kuralları nasıl koyacaklardır. Bunun için kabul edeceğimiz ilkeler vardır. Peygamberler tarafından geliştirilen bu ilkelere bugün bütün insanlık uymaktadır.
1- İnsanlar eşit kişiliğe sahiptir. Yaşı, sağlığı, soyu, mali durumu ne olursa olsun eşit kişiliğe sahiptirler. Topluluk içinde onların hakları korunur.
2-Herkes özgürdür. Kendi alanında istediğini yapar. Başkalarının onun alanına karışma yetkisi yoktur. Tamamen özgürdür.
3- İnsanlar topluluk içinde kendi koydukları kurallar içinde özgürdürler. Kurallara uymakla yükümlüdürler. Topluluk daraldıkça kural koyma özgürlüğü artar. Daha az kimse ile anlaşarak kural koyarsınız. Ama daha çok kural koyma zorunluluğu vardır. Oysa topluluk büyüdükçe kural koyma özgürlüğünüz azalır. Ama kurallar da azalır. Bu sebeple kurallar kademe kademedir. Ocakta, bucakta, ilde, ülkede ve insanlıkta konan kurallar vardır. İnsan bu kurallara uyarak yaşar.
4- Kurallar konurken dört var sayıma göre kurallar oluşur.
a) Herkes başkaları tarafından doğrulup büyütülür. Bu sebeple yakınlık hukuku vardır. Kişi bunu değiştiremez. İnsanın kardeşi ile hukuku vardır. Kimse kardeşini değiştiremez. Yakınlık derecesine göre bu hukuk doğar. İnsanlar, derece derece birbirinin akrabasıdır. Hepsi âdemin çocuklarıdır.
b) İnsanlar başka insanlar arasında yaşar. Tek başına yaşayamaz. Böylece komşuluk hakları doğar. Komşuluk hukukunda insanın özgürlüğü var, komşusunu her zaman değiştirebilir. Yeni komşularıyla yeni hukuk doğar. İnsanlara derce derece yakın veya uzak komşulardır. Yeryüzü sınırlıdır ve tüm insanlar komşudur.
c) İnsanlar emeklerini kullanarak üretim yaparlar. Herkesin ürettiği kendisine aittir. Yani emekle elde edilen doğal olarak elde edenin hakkıdır. İnsan emeğini serbest anlaşmalarla değiştirir. Ürünü de serbest anlaşmalarla değiştirebilir. Kimse zorla çalıştırılamaz, kimsenin çalışıp elde ettiği ürünü elinden alamaz.
d) Dördüncü esas kısas kuralıdır. Herkes başkasına yaptığının kendisine yapılmasını baştan kabul etmiş demektir. Bu eşitlik ilkesinden gelmektedir. Tüm sözleşmeler ve hükümler buna dayanmaktadır.
Kurallar dil ile ifade edilir ve sözleşmeler şeklini alır. İnsan hayatı aşamalardan oluşmaktadır.
1- Karar alma. Bu sadece insana ait bir özelliktir. Karar alır, ondan sonra hareket eder. Topluluk içinde karar alma demek sözleşme yapma demektir. Sözleşmelerle birlikte ne yapacağınıza karar veririz. Hepimiz o karara ayrı ayrı uyarız. Buna yasama denmektedir.
2- Alınan kararları karar alanlar ayrı ayrı uygularlar. Sözleşmeyi kendileri yorumlar ve ona göre uygularlar. Uygulamada sözleşme yapılamaz. Sözleşme önce yapılır. Uygulama sonra kişiler tarafından kendi içtihatları ilke yaparlar. Buna yürütme denmektedir.
3- Uygulamada içtihat farklılıklarından veya bilerek ayrılıklar ortaya çıkar. Bu ayrılıkları çözmek için hakemlerden oluşan yargı vardır. Hakemlerden birini bir taraf diğerini diğer taraf seçer, başhakemi hakemler seçer. Herkesin özgürlük sınırını onlar belirleyip haksızlıklarını giderir. Buna yargı denmektedir.
4- Yargı kararlarına uymayanları yargı karalarına uydurmak, yani haklıyı kuvvetli kılmak için dayanışma ortaklıkları oluşturulur. Böylece güç oluşur. Haksızı etkisiz hale getirilir. Buna da yönetme denmektedir.
Şimdi sözleşmelerden oluşacak kuralları kim koysun. İşte tarih bunun üzerine oturmuştur.
a) Sözleşme din adamları tarafından konmakta idi. Sezileri ile önlerinin gören insanların çevresinde insanlar toplanmakta ve sevgiye dayanan birlik oluşmaktadır. İşte böylece bir din adamının çevresinde toplananlar, o din adamının koyduğu kurallara uyarak yaşarlar. Buna teokrasi denir.
b) Sözleşmeyi siyasiler koyar. Güçlü olan önce birini korkutur. Yanına alır. Bunlar iki kişi olduğu için güçlü olurlar. Sonra birlikte olup başkalarını korkutur, sonunda bir topluluk oluşur. Korkuya dayanan bu topluluğun kuralları herkesi korkutmuş olur. Sonra onların yerine çocukları geçer ve korkutmaya devam ederler. Bunlar kural koyarlar. Buna sosyalizm denir.
c) Sözleşmeyi zenginler koyar. Servet edinmiş olanlar, halka çıkar temin ederler. Çıkarları sebebiyle servet sahiplerini dinlerler. Bunların koyduğu kurallar o topluluğu oluşturur. Buna kapitalizm denir.
d) Topluluğu kandırarak veya korkutarak veya çıkar sağlayarak kural oluşturma çoğu zaman kolay olmaktadır. Çünkü insanlar topluluğa katılmak zorundadırlar. Ne var ki konan kurallar, topluluğu istediği biçimde yaşatamamaktadır. Sorunlar çıkmaktadır. İnsanları saadete götürecek kuralları ancak ilim koyabilir. İşte Kuran’dan önceki dinlerin yasaları din, kuvvet veya çıkar koyduğu halde Kuran içtihat ve icmalarla kural koyma işini ilme vermiştir. Bununla beraber ilim sadece şekilleri üretir, örnekler verir. Zorlama yapmaz. İsteyenler kabul eder.
Topluluklar sevgiye, korkuya veya çıkara dayanacaktır. Ne var ki bunlar eğer bu topluluğu ilmin verilerine dayandırırlarsa o zaman güçlü olurlar. Ve komşularını geçerler. İlerleme saptanır. İşte hicret demokrasisi budur. Ocaklar ve bucaklar kurulacak. Bucak ister inanca, ister korkuyla, ister çıkara dayansın eğer ilmin verilerine göre iyi bir düzen içinde oluşmuşsa bu sefer inanç, kuvvet ve çıkar birbirine uyumlu hale gelir refah ve saadeti sağlayan bir topluluk olur. Komşulardan oraya göç başlar. Bucak büyüyünce bölünür. İki bucak olur, dört bucak olur ve o sistem hakim olur. Eğer ilmin verilerine uymamışlarsa orada darlık olur, zorluk olur, baskı olur halk oradan göç eder ve o bucak ortadan kalkar. Böylece sağlıklı topluluklar gelişir, sağlıksız topluluklar elenir.
Kuran’ın getirdiği ve ilmin önerdiği karar şekilleri nelerdir. Ona göz atalım.
Karar Şekilleri |
Kişi Kararları | Veli Kararı | Temsilci Kararı | Hakemin Kararı | Vekil Kararı |
Sayısal Kârlar | Orta Değer | Sıralama | Ölçme | Hesaplama |
Sözleşme | İcab(teklif) | Katılma(sözleşme) | Girme (yere) | Kabul |
Ortak kararlar | İcma | İttifak | İttiba | İçtihat |
Uzlaşma Kararları | Dil | Sanat | Teknik | Hukuk |
Kuvvetliyi savaş belirler. Savaşı da ya iman gücü kazanır, ya da para gücü kazanır. Tarihte böyle savaşmalarla uygarlılar gelmiş ve geçmiştir. Yunanistan’da Solon yeni bir çözüm yolu bulunmuştur. Ekseriyet sistemi. Aristokratlar aralarındaki rekabetten dolayı güçlerini kaybedince Solon’a başvurmuşlar o da aralarında ekseriyet sistemi ile karar almalarını önermiştir. Sonra bari bu aristokratların ekseriyetlerine halkın yenilikçilerinin ekseriyetini kabul etmiştir. Savaşacağımızı halkı kişinin daha çok korkutursa o iktidar olsun. Bu görüş sosyalistlerin görüşüdür. Halk kim çok çıkar sağlarsa o iktidar olsun demişler. Seçim yapmışlardır. Seçim kimin güçlü olduğunu belirleme mekanizmasıdır.
Adil Düzen’de ekseriyetin yerini alan karar şeklini açılayarak yazıma son vereceğim.
Bir konuda başka karar şekilleri ile karar alınamıyorsa, önce karar alınması hususunda ittifak edilir. Yani mesela herkes sağdan veya soldan gidilmesi gerektiğinde ittifak etmiştir. Sağdan veya soldan gidilmesi hususunda anlaşamamışlarsa, ortak hakem seçerler, o istişare eder ve kararı o verir. Vekilin kararı, aslının kararı gibi olduğu için ittifakla karar alınmış olur. Buna istişari karar denir.
İstişari kararların bazı şartları vardır.
1) istişare kararı ilgilenenlerin katılması ile alınır. Karara ilgisi olmayanlar bu karara katılamazlar.
2İstişari karar ilgili herkese açık olmalıdır. Görüşlerini ortaya koyabilmelidir. Katılmayanlar, katılmış sayılırlar.
3- Herkesi dinledikten sonra içinde oluşan kanaati orada beyan etmelidir. Başka kimselerle görüşmemelidir.
4- İstişari kararı yanlış buyan ilgililer hakemlere giderek kararı iptal ettirebilirler.
İstişari kararlar yine istişari kararlarla değişebilir. Ekseriyet kararı yoktur. Yerinde hakemler denetiminde ortak hakem kararı vardır.