Süleyman Karagülle
Adil Düzen, N.Erbakan - S.Karagülle-17
28.01.2012
4687 Okunma, 0 Yorum

BİRİNCİ BÖLÜM

(MEVCUT DÜNYA NİZAMI

FAİZCİ KAPİTALİZM)

Not: Parantez içindeki ifadeler Necmettin Erbakan’ın ifadeleridir. Parantez dışındakiler Süleyman Karagülle’ye göre söylenmesi daha uygun olan ifadelerdir. Karşılaştırma siz okuyuculara düşer…

 

***

 

TEŞHİS

Erbakan teşhise önem vermiş, tedavi kısmını ikinciye almıştır. Etkisi olmuş, sömürü sermayesini sarsmış, tepetaklak gitmektedir.

Ne var ki yerine “Adil Düzen” gelmemiştir.

Biz bu sebeple önce “Adil (Ekonomik) Düzen”i tanıtmaya çalıştık.

Şimdi teşhis kısmını takip edeceğiz, Erbakan’ın ortaya koyduğu hastalıklara “Adil Düzen”in nasıl çareler bulduğunu anlatacağız.

 

(I. APİTALİZM BEŞERİYETİN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜNÜ SAFALETE MAHKÛM ETMİŞTİR)

I. ADİL DÜZEN SERMAYE SÖMÜRSÜNE SON VERECEKTİR

(Komünizm 70 yıl insanlığa zulmettikten sonra iflas etti, dağıldı ve yok olma noktasına geldi.

Şimdi komünizmin ikiz kardeşi olan kapitalizm de son dünya krizi ile apaçık görüldüğü gibi aynı şekilde iflas noktasına gelmiştir. Ve yok olmak mecburiyetindedir.)

Sanayileşmek için sermaye terakümüne ihtiyaç vardı. Kapitalizm ekonomik kurallarla, sosyalizm devlet zoruyla sermaye terakümünü sağladı. O zaman para altın ve gümüştü. Buna gerek vardı. Allah izin verdi. Şimdi kağıt para bulunmuştur. Sermaye terakümüne gerek yoktur. Uygun para politikasına gerek vardır. Görevlerini yapmış, ömürlerini doldurmuş merkezi yönetimler sona ermiştir. Kuyumculardaki altın karşılığı çıkarılan altın para, komisyonculardaki taşınmaz karşılığı  çıkarılan imar parası, mağazalardaki satılık mal karşılığı çıkarılan demir para ve halkın siparişleri için çıkarılan buğday parası, artık ülkeyi sağlıklı  ekonomiye kavuşturacak, sosyalizm gibi kapitalizm de sona erecektir.

 

(Niçin? Bu gerçeği görmek için Birleşmiş Milletler Raporuna bir göz atmak kâfidir. Kapitalizmin insanlığı karşı karşıya bıraktığı sorunlar, Birleşmiş Milletler raporundaki verilerden yararlanılarak hazırlanan aşağıdaki bilgilerde açıkça görülmektedir. Aşağıda takdim edilen veriler gerçekleri açıkça ortaya koymaktadır.)

“Adil Düzen”de dört çeşit para ve sipariş senedi, mal senedi, hisse senedi ve işletme senetleri çıkarılacaktır. Bunların fiyatları ekonomik göstergeler olacaktır. Birleşmiş Milletler’in istatistiğine gerek bırakmayacaktır.

 

(Kapitalizm beşeriyetin büyük bir bölümünü sefalete mahkûm etmiştir!

Kapitalizm beşeriyetin büyük bir bölümünü yoksulluk ve sefaletle baş başa bırakmış, mağdur ve mustazafların sayısını artırmıştır.

İçinde bulunduğumuz dünyadaki çarpıklıklar, mevcut global sömürü sisteminin iflas ettiğinin göstergesidir.

Hiç kimse bu dünyanın adil temeller üzerine kurulduğunu iddia edemez.

Bugün dünyamızda yaklaşık 7 milyar insan yaşıyor.

Bu insanların hepsi eşit yaratılmasına rağmen, nimetlerin bölüşümüne gelince, hiç de eşit olmadıkları çok açık bir şekilde gözler önündedir.)

“Adil Düzen”de herkes sigortalıdır. Yeryüzündeki kira payından yararlanmaktadır. Aidat ödememektedir. “Adil Düzen”de herkesin çalışma kredisi vardır. İsteyen istediği işverenin yanında çalışır, işveren borçlanır, çalışan ücretini alır. Açlık ve işsizlik bu şekilde ortadan kalkmış olacaktır.

 

(Bugün dünya nüfusunun neredeyse üçte biri, 2 milyar insan sefalet (açlık, hastalıklar, kötü beslenme) içerisinde yaşıyor. Her gün 150,000 insan ölüyor. Bunların 40,000’i çocuk.

Yaklaşık 800 milyon insan her gün aç yatıyor ve yaklaşık 500 milyon insan kronik olarak kötü beslenmeden dolayı hasta. Ancak diğer yandan, 1,7 milyar insanın en az 15 kilo vermesi gerekiyor!

Endüstriyel ülkelerde bile 100 milyondan daha fazla insan yoksulluk sınırının çok çok altında yaşıyor.

1.5 milyar insan içilebilecek derecede temiz suya sahip değil.

2.4 milyar insan doğru düzgün bir sağlık kontrolüne sahip değil ve tedaviye ulaşamıyor.

Her gün ortalama 30,000 çocuk tamamen önlenebilir hastalıklardan ölüyor.

1990’lı yıllarda toplam 13 milyon çocuk çatışmalarda arada kalarak can verdi. Bu rakam II. Dünya Savaşı’ndan bu yana yapılan çatışmalarda ölen insan sayısından çok daha fazladır.

Gelişmiş ülkelerde okul çağına gelmiş 160 milyon çocuk çelimsiz ve yanlış beslenmiş.

840 milyon yetişkin çocuk okuma yazma bilmiyor. Bunların 538 milyonu ise kadın.

1990’lı yıllarda 54 ülkenin kişi başına düşen milli gelirinde azalma oldu.

Son on yılda, 21 ülke, yaşam beklentisi ve okuma yazma açısından incelendiğinde geri gitti.

Örneğin Zimbabwe’de ortalama yaşam beklentisi 1970’li yılların başında 56 iken bu rakam 1990’lı yıllarda 33,1’e kadar düşmüştür. Bu rakamı İngiltere için kıyasladığımızda 72’den 78,2’ye ulaşmıştır.

Yaklaşık 110 milyon kara mayını 68 ülkede patlamamış olarak kurbanlarını bekliyor.)

Sermaye sömürüsünü sürdürmek için üretimi yarıya düşürmüştür. İnsanlık tam istihdama ulaştığı zaman tam verimle çalışacaktır. Krediyi para kazananlara değil üretim yapanlara yönelttiğimiz zaman açlık ve yoksulluk son bulmuş olacaktır. Çünkü üretilen mal tüketiciye gitmek zorunda olur.

 

(Dünyada tescilli yaklaşık 23 milyon insan öldürücü ve dermansız HIV/AIDS virüsü taşıyor. Bunların % 93’den fazlası ise az gelişmiş ülkelerde yaşıyor.)

Evlilik dışı ilişki yasaklanıyor, herkese evlenme imkanı sağlanıyor. AİDS kendiliğinden yok oluyor.

 

(II. KAPİTALİZM, SERVETİN SINIRLI SAYIDA İNSANIN ELİNDE TOPLANMASINA VE İSRAFA YOL AÇMAKTADIR)

II. SERMAYE VAR OLACAK, TEKEL YOK OLACAK

(Irkçı, tekelci mihrakların yönetim ve denetiminde bulunan kapitalizm tekelleşmeye yol açmakta ve dünya kaynaklarının belli bir zümre elinde toplanmasına yol açmaktadır. Aşağıdaki hususlar global tekelleşme ve adaletsizliğinin boyutlarını ortaya koymaktadır.

Dünya kaynaklarına hükmeden bugünkü global elitler bu fakirliği çok kısa bir zamanda yok edebilecek kadar zengin durumdadır.

Dünya toplam üretimi yaklaşık 31,5 trilyon dolar.

Fakirliğin ortadan kaldırılması için gereken kaynak dünya üretiminin yüzde 1’i. Yani 315 milyar dolar. Sadece ABD, yılda 10 trilyon dolar mal ve hizmet tüketiyor.)

Bugünkü teknolojide ve doğa şartlarında bir kişi dört saat çalıştığı zaman ailesini geçindirebiliyor. Geri kalan 4 saat ise imar ve uygarlaşmada harcanır. Bunun için üretici işçiye faizsiz kredi verilecektir. İşverene de işçisine göre faizsiz kredi verilecektir. Ortak ambar, ortak nakliye, faizsiz kredi ve genel hizmet tam istihdamı sağlayacaktır. Herkese refah gelecektir.

 

(Dünyanın ilk 10 zengininin toplam serveti 133 milyar dolar. Bu rakam, gelişmemiş ülkelerin (nüfusu yaklaşık 2,5 milyar!) toplam üretiminin yaklaşık 1,5 katıdır.

En fakir 20 ülkenin borçlarının tamamı 5,5 milyar dolar eder ki bu bir Euro Disney inşa etmenin maliyeti.

Yoksulların sosyal imkânlara tam olarak kavuşabilmesi için gereken kaynak 80 milyar dolardır ki bu dünyanın en zengin 7 insanının gelirinden daha azdır. Gelişmiş altı ülkenin köpek ve kedi mamaları için 9 günde harcadığı para 700 milyon dolardır.)

Tekel yönetimler isteseler tam istihdamı sağlayabilirler. “Adil Düzen”i onlar uygular ve sonuç elde edebilirler. Ama o zaman insanlar güçleneceğinden sermayeyi veya devleti dinlemeyeceklerdir. Adil siyasi ekonomi kurulmadan adil ekonomik düzen kurulamaz. Bu sebepledir ki biz dört “Adil Düzen”in aynı zamanda oluşması gerektiği görüşündeyiz; ilmî, dinî, siyasî ve ekonomik düzenler adil olacak.

 

(Günümüz dünyasında insanlar:

92 milyar doları ıvır-zıvır yiyecekler için,

66 milyar doları kozmetik için ve

Yaklaşık 800 milyarı doları da 1995 rakamlarına göre (!) savunma için harcanmıştır.

Gelecek Karanlık Gözüküyor!)

Tekel ekonomi israf ekonomisidir. Halkı daha çok çalıştırmak için onları israfa alıştırmaktadır. “Adil Düzen”de insanlar artırdıkları zamanlarını imara ve uygarlığa harcayacaklardır. Her hafta imtihan yapılır ve başarılarına göre mesleki dereceleri yükselir. Herkes ilimle meşgul olur, zararlı veya boş işlerle uğraşmaz.

 

(III. KAPİTALİZM, İNSANLIĞA KARANLIK BİR GELECEK VADEDİYOR)

III. KAPİTALİŞZM KENDİ KENDİNİ YIKIYOR

(Kapitalizm mevcut yapı ve kurumları beşeriyete aşağıda belirtilen karanlık bir tablo vaat ediyor.)

Faiz çıkmazdadır. Tam istihdam sağlandıktan sonra gelen faiz artık piyasaya giremez. Ekonomi enflasyonla çalışır. Tam istihdamdan sonra faiz enflasyona sebep olur. Reel faiz için faizi yükseltmek gerekir. Böylece enflasyon sarmalı ekonomiyi devirir. “Adil Düzen”de enflasyon yoktur, gelir vergisi yoktur, sermeye vergisi vardır. Bu da azami sermayeyi sınırlı kılar. Sermeye sahibinin sermayesini koruması için tam gayretle çalışması gerekir. Denge sürüp gider.

 

(Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütü (UNDP)’nün araştırmasına göre, 2015 yılında eğer mevcut global düzen devam ederse günde 1 doların altında bir gelirle yaşayacak olanların sayısı dünya nüfusunun yarısını oluşturacak. Onun için başta enerji kullanımı olmak üzere birçok kaynağın bölüşümü şimdiden adil kriterler üzerine yeniden yapılması gerekir.

ABD Enerji İdaresi’nin hazırladığı rapora göre, küresel enerji talebi 2025 yılına kadar yüzde 54 artacak, varil fiyatı ise nominal 51 dolar olacak. Petrol ve diğer enerji kaynaklarına olan talep genel olarak gelişmekte olan ülkelerden gelecek.)

Enerji tekeli insanlığı çıkmaza götürüyor. “Adil Düzen”de serbest rekabetin sağlamadığı işler vakıflarca yürütülür. Üreticiler halka satarlar, tüketiciler vakıftan alırlar. Vakıf belli yüzde alır. Tekel sömürüsüne imkan verilmez.

 

(Bugün dünyada 2 milyar insan klasik enerji kaynakları ile (odun, tezek, çerçöp)  ısınma ve yemek pişirme işini hallediyor. Diğer bir ifade ile dünya nüfusunun yüzde 40’ı modern enerji hizmetlerinden yoksun. Toplam nüfusu yaklaşık 900 milyon olan Afrika’da bu rakam yüzde 80’e çıkıyor.

2 milyar insan kırsal kesim şartlarında yaşıyor. Elektrik ve elektriğin getirebileceği kolaylıklardan faydalanamıyor.)

“Adil Düzen”de üretilen enerjinin yarısı kişi başına insanlara parasız verilmektedir. Geri kalan yarısı ise iki misli fiyata satılmaktadır. Böylece herkes vasat miktarda enerjiyi bedava kullanmaktadır.

 

(Sadece 800 milyon nüfus gelişmiş ülkelerde 2015’e iyi hazırlanıyor.Fakir bölgelerdeki insanlar gelirlerinin zengin bölgelerde yaşayanlara göre çok daha fazlasını enerji için harcıyor.

Fakir bölgelerdeki enerji kaynakları çevreyi zengin bölgelerdekine nazaran daha çok kirletiyor.

Yoksul bölgelerdeki kadınlar zengin bölgelerdekine göre çok daha fazla meşgul oluyor ve yıpranıyor, dolayısıyla yeni neslin yetişmesi de eksik oluyor.)

Zenginler daha çok eğitim alıyor. “Adil Düzen”de imtihana girip kazanan önce mesleki derecesini yükseltiyor. Üniversitelerde öğretmen ve öğrenciler çalışarak okuyacaklar. Selem kredileriyle sübvanse edilerek hem çalışma hem de okuma imkanı sağlanacaktır. İsteyen her kabiliyetli her zaman okuma imkanı bulacaktır.

 

(Yoksul bölgelerde HIV-AIDS gibi hastalıklar çok daha hızlı yayılıyor.)

Sağlık hizmetleri içindedir. Herkese eşit imkanlar içinde tedavi sağlanır. Bulaşıcı hastalara tecrit siteleri kurulacak ve bulaşma önlenecektir.  

 

(IV. MEVCUT DÜNYA DÜZENİ İFLAS ETMİŞTİR)

IV. TEKEL ÖMRÜNÜ DOKDURMUŞTUR

(Yukarıda özet olarak verilen Birleşmiş Milletler Raporundan alıntılara göre mevcut dünya düzeni iflas etmiştir. Raporda aşağıdaki hususlara yer verilmektedir: “İçinde bulunduğumuz dünyadaki çarpıklıklar, mevcut global sömürü sisteminin iflas ettiğinin göstergesidir.” Birleşmiş Milletler söylüyor. “Hiçbir kimse bu dünyanın adil temeller üzerine kurulduğunu iddia edemez. Bu gün dünyamızda yaklaşık 7 milyar insan yaşıyor. Bunların hepsi eşit yaratılmasına rağmen nimetlerin eşit olmadıkları çok açık bir şekilde göz önündedir. Bu gün dünyanın nüfusunun yaklaşık üçte biri, iki milyar insan sefalet, açlık, hastalıklar, kötü beslenme içerisinde yaşamaktadır. Her gün 150 bin insan ölüyor, bunların 40 bini çocuk. Yaklaşık 800 milyon insan aç yatıyor. Yaklaşık 500 milyon insan kötü beslenmeden dolayı hasta, 1,5 milyar insan içebilecek derecede temiz suya sahip değil. 2,5 milyar insan doğru düzgün bir sağlık kontrolüne sahip değil ve tedaviye ulaşamıyor. Her gün ortalama 30 bin çocuk tamamen önlenebilir hastalıklardan ölüyor.”)

Emeğin beşte ikisi üretici olarak, beşe ikisi destek hizmetleri, beşte biri de sosyal dayanışmaya ayrılacaktır. Tekelleşmeden insanlar meşru yoldan bölüşeceklerdir. “Adil Düzen”de israf olmadığı için herkes yaklaşık olarak eşit şartlar içinde yaşayacak, sermeye üretime yönlendirilmiş olacaktır.

 

(Raporu baştan aşağı okuyacak değilim. Sadece bazı cümleleri okuyarak ana fikri ortaya koymak istiyorum. 840 milyon yetişkin çocuk okuma yazma bilmiyor. Bunların 538 milyonu ise hanım. 1990 yıllarında 54 ülkenin kişi başına düşen milli gelirinde azalma oldu. Ülkelerin milli gelirleri azalıyor. Son on yılda 21 ülke yaşam beklentisi ve okuma yazma açısından incelendiğinde geri gitti. Örneğin Zimbabwe’de ortalama yaşam beklentisi 1970’li yılların başında 56 iken bu rakam 1990’lı yıllarda 33,1’e kadar düşmüştür. Bu rakamı İngiltere için kıyasladığımızda 72’den 78’e çıkmıştır. Dünyanın bir tarafında refah var, bir tarafında ise sefalet var. Kaldı ki yapılan hesaplar 20 sene sonra Zimbabwe’de ortalama yaşın 20 seneye düşeceğini, yani 5 milyon nüfuslu Zimbabwe halkının yok olacağını göstermektedir.)

Hıristiyanlar refahta ama nüfusları azalmaktadır. Batı uygarlığı ölüme doğru gitmektedir. O uygarlığa katılanlar da onlarla birlikte intihar ediyorlar demektir. “Adil Düzen” insanlığı Batı uygarlığının üstüne çıkarmakta, insanlığı ölümden kurtaracak reçete sunmaktadır. Bu düzen demokrasi (şeriat), laiklik (İslam), liberallik (adil) ve sosyal (hak) düzenidir (din).

 

(Hala sömürücü emperyalizm acaba bu Zimbabwe halkını nasıl sömürürüm diye düşünüyor. Öldürmüş, bitirmiş, yok etmiş, insaf yok. Nasıl yok edeceğim planları yapılmaktadır.)

Zalim düzende insanlar çıkar çatışması içinde birbirini öldürüyor…

“Adil Düzen” çıkar paralelliği içinde dünyayı geliştiriyor, hayat getiriyor.

 

(Bunun yanında bu fakirlerin, bu ezilenlerin yanında ezenlerin haline bakacak olursak, dünyanın toplam üretimi 31,5 trilyon dolar, fakirliğin ortadan kaldırılması için gereken kaynak dünya üretiminin %1’i, yani 315 milyar dolardır. Dünya üretimin %1’ni versek, diğer bir ifadeyle zekâtımızı versek,  dünyada bir tane fakir kalmaz. Bütün insanların hepsinin karnı doyar.)

Biz insanlardan mallarını mülklerini dağıtmalarını istemiyoruz. Karşılıksız para ile insanların ellerindeki mallarını haksız yere almasınlar istiyoruz. Kendi paraları -haksız da elde etmişlerse- onların olsun, bundan sonra karşılıksız parayı biz kullanmayacağız. O kadar. Sizden istediğimiz budur. TL ile alışveriş edin ama TL ile borçlanmayın, bir malın değeri ile borçlanın diyoruz (altın, toprak ,demir, buğday).

(Sadede ABD yılda 10 trilyon dolar mal ve hizmet tüketiyor. Dünyanın ilk 10 zenginin toplam serveti şahıs olarak 133 milyar dolardır. Bunlar 2,5 milyar dolar, gelişmemiş ülkelerdeki insanların toplam üretiminin 1,5 katıdır. En fakir 20 ülkenin borçlarının tamamı 5,5 milyar dolardır ki bu bir Euro Disney inşa etmenin maliyeti. Yoksulların sosyal imkânlara tam olarak kavuşabilmesi için gereken kaynak 80 milyar dolardır. Bu dünyanın en zengin 7 insanının gelirinden daha azdır.)

Diğer inanlar açlıktan, Avrupalılar tokluktan ölüyorlar. “Adil Düzen”de aşrı zenginleri zekatla ortaya, aşırı fakirleri yine zekatla ortaya getiriyor. İş bu kadar basittir.

 

(Gelişmiş 6 ülkenin köpek ve kedi mamaları için 9 günde harcadığı para 700 milyon dolardır. Günümüz dünyasında 92 milyar doları ıvır zıvır yiyecekler için harcanmakta. 66 milyar dolar kozmetik için harcanmakta, yaklaşık 800 milyarı da 1995 rakamlarına göre savunma için harcanmaktadır. Bir yandan gelişmiş ülkeler har vurup harman savururken, korkunç bir israf içindeler, diğer yandan ezilenler sefalet içerisinde inim inim inlemektedir.)

İnsanlık sefalet ve sefahat kutupları içinnde yaşmaktadır. Bunun sebebi faizli karşılıksız paradır. “Adil Düzen” mal karşılığı senet, senet karşılığı para çıkaracaktır. Dolayısıyla sefahat da sefalet de bitecektir. Sefihler karşılıksız para ile sefilleri sömüremeyecekleri için sefalet de sefahat da kalkacaktır.

 

(Bu felakete ilaveten önümüze bir bakış yaptığımız zaman gelecek daha karanlık gözükmektedir. UNDP’nin araştırmasına göre 2015 yılında eğer mevcut düzen devam ederse günde bir doların altında gelirle yaşayacak olan sayısı dünya nüfusunun yarısını oluşturacaktır. Dünya açlığı felakete doğru sürüklenmektedir.)

Batı ekonomisini üretime değil para oyunlarına dayandırmaktadır. Köyler boşalıyor, fabrikalar kapanıyor. Herkes kağıt oyunları ile yaşamaya yöneliyor. Bunun sonucu açlıktır.

“Adil Düzen”de karşılıksız para olmadığı için kağıt oyunları son bulacaktır. Üreticiye kredi verildiği için de daima dengeli dağılmış fazla mal olacaktır.

 

(Dolayısıyla bu sistemin, bu nizamın yürümesi mümkün değildir. Bu nizam bir ezen ezilen düzenidir. Tıpkı Komünizm gibi aynı şekilde bu nizam da yok olmak mecburiyetindedir.)

Bu düzen ezen ve ezilenlerin düzenidir.

“Adil Düzen” ise birlikte kazanma düzenidir. Kredi halka verilmektedir. Aracılar halkın siparişlerini almaktadır. Dolayısıyla onlar da kredi almış olurlar. Faizsiz kredi ile herkes rahat çalışmakta ve yaşamaktadır.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org   (0532) 246 68 92

 

 






Son Eklenen Makaleler
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 187 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 113 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 181 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 134 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 111 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 188 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 128 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 105 Okunma
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 100 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 95 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 75 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 99 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 96 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 79 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 66 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 86 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 160 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 133 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 139 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 97 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 91 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 100 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 113 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 115 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 110 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 112 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 92 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 110 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 114 Okunma
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 2507 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 2565 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
İÇKİ YASAĞI
3.05.2021 2118 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Dünya
30.04.2021 1854 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ POLİTİKA
29.04.2021 1760 Okunma
Süleyman Karagülle
HEDEF
29.04.2021 1796 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 2871 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve son uyarılarım… (15)
11.04.2021 1825 Okunma
Süleyman Karagülle
SOYLU'NUN BEYANI
7.04.2021 2463 Okunma
Süleyman Karagülle
BUNDAN BÖYLE
6.04.2021 1663 Okunma
Süleyman Karagülle
UYARI
6.04.2021 1651 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜDAHALE
4.04.2021 1651 Okunma
Süleyman Karagülle
Seminerler; kendinize görev vereceksiniz (14)
4.04.2021 1643 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK ÇIKAR YOL
3.04.2021 1879 Okunma
Süleyman Karagülle
PARTİ KAPATMAK
3.04.2021 1841 Okunma
Süleyman Karagülle
ANAYASA MAHKEMESİ
1.04.2021 2007 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 2693 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 2492 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Muhterem Abdurrahman Dilipak’a Açık Mektup
31.03.2021 1944 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 2454 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
31.03.2021 1650 Okunma
Süleyman Karagülle
EMİN SARAÇ HOCA HAKKINDA
31.03.2021 2300 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 2446 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 2456 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 2425 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 2330 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
31.03.2021 1570 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
31.03.2021 1466 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
31.03.2021 1628 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK PROBLEM VE ÇÖZÜM
31.03.2021 1671 Okunma
Süleyman Karagülle
RAKAMLAR
31.03.2021 1688 Okunma
Süleyman Karagülle
YASTIK ALTI
30.03.2021 1771 Okunma
Süleyman Karagülle
TEMİZLİK
29.03.2021 2208 Okunma
Süleyman Karagülle
MEŞGALE
28.03.2021 1866 Okunma
Süleyman Karagülle
BAKAN OLMAK
27.03.2021 1981 Okunma
Süleyman Karagülle
MECRALAR
27.03.2021 1771 Okunma
Süleyman Karagülle
YALANCI LİDERLER YAZISI
25.03.2021 1842 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR FARKLARI
24.03.2021 1792 Okunma
Süleyman Karagülle
FESAT
24.03.2021 1711 Okunma
Süleyman Karagülle
MUTLU OLMAK
22.03.2021 2236 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞ VE SİYASET
21.03.2021 1855 Okunma
Süleyman Karagülle
BEYHUDE
21.03.2021 1805 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
20.03.2021 1582 Okunma
Süleyman Karagülle
NEDEN TEKERRÜR
20.03.2021 1750 Okunma
Süleyman Karagülle
KİM KARAR VERİYOR?
20.03.2021 1717 Okunma
Süleyman Karagülle
YANLIŞ HESAP
17.03.2021 1904 Okunma
Süleyman Karagülle
PALAS
17.03.2021 1706 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
17.03.2021 1516 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETLERİN REKLAMI
17.03.2021 1574 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞLAR
15.03.2021 1701 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
14.03.2021 1528 Okunma
Süleyman Karagülle
İNGİLTERE
13.03.2021 2022 Okunma
Süleyman Karagülle
AK PARTİ İKTİDARI
11.03.2021 1596 Okunma
Süleyman Karagülle
BARIŞIN KURALI
10.03.2021 1889 Okunma
Süleyman Karagülle
SERMAYE TAKTİĞİ
9.03.2021 2218 Okunma
Süleyman Karagülle
CİNAYETLER
8.03.2021 1865 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAMİ HAREKETLER
7.03.2021 1764 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATA GÖRE
7.03.2021 1773 Okunma
Süleyman Karagülle
DENGE
5.03.2021 1863 Okunma
Süleyman Karagülle
YAPILANLAR, SÖYLENENLER
4.03.2021 1838 Okunma
Süleyman Karagülle
REFORMLAR
3.03.2021 1951 Okunma
Süleyman Karagülle
CEMAL KAŞIKÇI
2.03.2021 2030 Okunma
Süleyman Karagülle
GAZ ODASI
1.03.2021 1806 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’NİN YERİ
28.02.2021 1931 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
28.02.2021 2238 Okunma
1 Yorum 28.02.2021 11:03
Süleyman Karagülle
AŞI OLMAK
27.02.2021 1779 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATIN HÜKMÜ
26.02.2021 1795 Okunma
Süleyman Karagülle
İKTİDARDA VERASET
25.02.2021 1897 Okunma
Süleyman Karagülle
ZAFER
25.02.2021 1583 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA
23.02.2021 1621 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’DE SEÇİMLER
22.02.2021 1710 Okunma


© 2024 - Akevler