Canlılar diğer canlılarla karşılaştıkları zaman birbirlerine ya dostane yaklaşırlar ya da saldırırlar. Genellikle biri saldırır, diğeri kaçar. Eşitlik içinde mücadele çok ender olur. Misal olarak kurt ile kuzuyu alabiliriz, keçi ile ağacı alabiliriz. Ağaç dallarını yukarılarda tutarak kendisini savunur.
İnsanlarda ise bu karşılaşma iki şekilde gerçekleşir, ya dostça olur ya da düşmanca olur. Dostça olanlar selamlaşırlar, sohbet ederler. Düşmanca olanlar karşılıklı olarak kılıçlarını çekerler. Dostça olanlar sorunlarını hakemler yoluyla çözerler, düşmanca olanlar silahla çözerler. Dostça olanlar ayrıca birleşerek topluluk oluştururlar. İşbölümü yaparak birlikte yaşarlar. Birlikte iş yaparken de hukuka ihtiyaçları vardır. Aralarında çıkacak ihtilafları hakemler çözer.
Topluluk hakemlerin kararları ile barış içinde yaşar. Ne var ki insanlar her zaman hakem kararlarına uymazlar. Uymayanlara karşı bir güç oluşturma gerekmektedir. Bu gücü olanlar devlet olurlar. Eğer hakem kararları uygulanamıyorsa onlar topluluk değildir, kaos içinde yaşamaktadır demektir.
Demek ki topluluğun varlığı ve yaşaması yargıya bağlıdır. Ne var ki yargı kararlarına uymayanlar olacaktır. Silahlı güç bunların üzerine yürüyecek ve yargı kararlarının yerine gelmesini sağlayacaktır.
Silahlı güç yargı kararlarını değil de kendi kararlarını uygulamaya başlarsa, o zaman o devlet silm devleti değildir, barış devleti değildir, hak devleti değildir. Zorba devlettir.
Batılılar, hakem kararlarının uygulandığı devletlere “hukuk devleti, demokratik devlet” demektedirler. Doğuda ise buna “barış devleti” denir.
*
Silahlı çatışmada hukuk düzeni yüktür. Birbirleriyle boğuşan kimselerin davranışlarını hakem kararları ile denetleyemezsiniz. Savaşın kendisine özgü kuralları vardır. Beklenmedik saldırıda bulunacaksınız. Birlikte saldıracaksınız. Galip geldiniz ise onu yok edeceksiniz. Mağlup olursanız yok olacağınızı bileceksiniz. Her türlü hile ve aldatmaca oyunlarını oynayacaksınız. Burada hakem kararları ve mahkemeler yoktur. Galip gelirseniz haklısınız, mağlup olursanız haksızsınız, ya ölür ya da köle olursunuz.
Demek ki askeri birlik hukuku korumak için vardır. Ne var ki kendisi hukuk içinde değildir, olamaz. Bir bardak düşünün; bardağın görevi içindeki çayı korumaktır, sıvıyı tutmaktır ama kendisi sıvı olmaz, o katı olmak zorundadır. Demek ki ordu hukuk düzenini korur ama kendisi hukuk düzeni içinde değildir. Bardağın eriyip çaya karıştığını düşünün, bu durumda hem kendisi mahvolur hem de çayı zehirler. Sıvının bardağı delip geçtiğini düşünün, o zaman da bardak bardak olmaktan çıkar.
Demek ki asker sivillerin işine karışmamalı, siviller de askerlerin işine karışmamalıdır. Askerler hakem kararlarını uygulamayanları askeri metotla yola getirmelidirler. Siviller de askerlerin ikmalini yapmalı, orduya asker vermelidirler.
*
Bugün dünyada ve hassaten Türkiye’mizde ya siviller askerlere karışıyorlar, ya da askerler sivillere karışıyorlar. Bugün mevcut anayasalar asker ile sivil arasındaki dengeyi sağlayamamaktadır. Tarihin merkezi kuvvet devlet anlayışından topluluk henüz kurtulamamıştır. Hâlâ hakimlik sistemi ile devlet yönetilmektedir. Yani askeri sistem hakimdir. İleri anayasanın çözeceği temel sorun asker-sivil ilişkisinin dengelenmesidir.
Bunun için uygulanacak yöntemler şunlardır.
- Askerlik müddeti anayasa ile belirlenmektedir. Barış zamanında ondan fazla askerlik mecbur olmamalıdır. Savaş zamanında askere alınıp savaşanların fazla günleri değerlendirilmeli, şehitlere tazminat ödenmelidir.
- Askerlik yapmak istemeyenlerden bedel alınmalı, bu bedel silahlı kuvvetlerce tesbit edilmelidir.
- Askerlerin gelirleri anayasaca belirtilmelidir. Sivil yönetim askerin gelirlerini azaltmamalıdır. Askerler de halktan fazla vergi almamalıdır.
- Bölge orduları oluşturulmalıdır. Ordu komutanlarını asker olan devlet başkanı re’sen atamalı ve görevden alabilmelidir.
- Bedel vermeyip askerlik yapanlar kendi bölgelerinden olmayan bölgelerden birini kendileri seçmelidir. Askerlik yaparken de komutanlarını kendileri seçmelidir. Komutanlarını istediklerinde değiştirmelidirler ama seçtikleri komutanlarına kayıtsız şartsız itaat etmelidirler.
- Asker sivil arasındaki dengeyi asker menşeli devlet başkanı sağlamalıdır. Başkan sivil yönetime karışmamalıdır.
İnsanlık gelecekte bu düzene geçerek demokratik düzene ulaşabilecektir.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92