Süleyman Karagülle
Anayasa-1
15.10.2011
5052 Okunma, 2 Yorum

Allah Kur’an’da “Nurunu tamamlayacaktır” diyor.

Kur’an’ın nüzulü tamamlandıktan 30 sene sonra yönetim tekrar cahiliye dönemine dönmüş, kabile kavgaları ile devlet yönetilmiştir.

İlk bakışta Allah’ın nuru sönmüştü.

Oysa Allah’ın nuru ondan sonra parlamıştır.

Şöyle ki, resul ölünce halk sahabeleri resulün yerine koydu, onları da peygamberi dinler gibi dinledi. Onların ilimlerine ve faziletlerine inandıkları için onlara ittibada bir tereddüt göstermemişlerdi. Onlar vahiy almıyorlardı ama istişare ediyor ve kendi ilimleri ile karar veriyorlardı.

Emevi saltanatı gelince hükümdarlar hem âlim değildi hem de faziletli değildi. Halk onların fetvalarına güvenmedi. Müslümanlar devlet işlerinde onlara itaat ettiler ama özel hukukta onların fetvaları yerine âlimler aradılar, onlara danıştılar ve ona göre amel ettiler. Bu durum fakihlerin yani o zamanın âlimlerinin çoğalmasına sebep oldu. İşte müçtehitler devri bu şekilde ortaya çıktı. Beyan ilmi tedvin edildi. Fıkıh ve usul-ü fıkıh oluştu.

Bu ilimler sayesinde biz bugün Kur’an’ı ve onun dilini biliyoruz. Yoksa Kur’an da şimdiye kadar çoktan tahrif edilmiş olacaktı, insanlar onun dilini de unutmuş olacaklardı.

Bugün bile;

“İslâm” deyince Kur’an ehli anlaşılır. Halbuki İslâm deyince tüm ha dinler anlaşılır; Tevrat, İncil, Furkan ehli anlaşılır.

“Din” deyince sadece ibadetlerle meşgul olan kuruluşlar anlaşılır. Oysa “din” “düzen” demektir. İlmî, dinî, meslekî ve siyasî bütün kuruluşlar dinin içindedir.

İşte…

Biz eğer bugün Kur’an’ın kendisine, diline ve anlamlarına ulaşabiliyorsak, bu müçtehitlerin başarılı çalışmaları sayesinde ulaşıyoruz. Onlar tümevarım metodunu getirdiler. Kıbleyi bulacağız diye trigonometriyi keşfettiler. Yön tayini için pusulayı kullandılar. İslâm âlemi fende ilerledi. Batı dünyası Haçlı Seferleri’nde bunları öğrendi, bu sayede bugünkü uygarlık doğdu.

İşte bu durum Emevi halifelerinin iktidar olması ile sağlandı.

Eğer dört halife devri gibi adil yönetim devam etseydi biz şimdi ortaçağı yaşamaya devam ederdik.

*

Günümüze gelelim.

Biz 1967’de “İslam Düzen”ine çalışmaya başladık...  

Ondan sonra iktidar da olduk ama bu iktidar bir sene bile sürmedi...

Şayet on sene devam etseydik “Adil Düzen” uygulanacaktı ama bilmediğimiz için eksik ve yanlış uygulanacaktı. Allah ne yaptı; Adil Düzen iktidarını indirdi, Oğuzhan diye birisini de görevlendirdi ve “Adil Düzen”i o partide yasaklattı...

AK Parti ortaya çıktı...

AK Parti nedir, bilir misiniz?

Asrı Saadet’in Emevileridir. Kur’an bilinmiyor. Geçici olarak onlar saltanat sürecekler ki “Adil Düzen”i öğrenelim ve iktidar olduğumuz zaman gerçekten iktidar olalım.

Refah Partisi’nin on bir ay sonra uzaklaştırılmasını nimet bilip hamd etmeliyiz. Bizzat Erbakan bu “Adil Düzen”in sadece kokusudur dedi. O uygulamaların “Adil Düzen”li alakası kokusu kadardı. Sonra tekrar talip oldu ama “Adil Düzen” hâlâ bilinmiyordu. Dolayısıyla Erbakan yaşasaydı, Saadet Partisi iktidar olsaydı yine de “Adil Düzen” uygulanamayacak, AK Parti’nin versiyonu olacaktı. Allah milletimizi bundan korudu. Erbakan’ın görevi bittiği için dar-ı bekaya irtihal etti. Oy oranı yüzde 2’lere düşerek Allah Saadet Partisi’ni de kurtardı.

Şimdi Saadet Partisi’nin hamd edip “Adil Düzen”e tam olarak yönelmesi ve çalışması gerekir, lafını değil “Adil Düzen”in kendisini öğrenmesi gerekir.

*

O isimde çatışmaya gerek yoktur. Biz Adil Düzen Partisi’ni kurmalı ve Adil Düzen Çalışmalarını o parti desteklemelidir. Parti ilmî çalışma yapmaz, parti ilmî çalışmaları destekler; para ile değil, çalışacakları bularak destekler. Saadet Partisi ve ESAM bu işleri yapmıyor. Ben bütün Adil Düzen Çalışanlarını onlardan i’rza davet ediyorum; “Onlardan i’raz et kendi havuzlarında oynasınlar” âyetini hatırlatıyorum. Cengiz Demirci gibi savunan kişilerse onları savunsun, bu âyete teviller getirsin.

Sizlere bir endişemi de belirtmek istiyorum: Bizim Kur’an’dan anladığımı “Adil Düzen” bugünkü düzenden o kadar uzaktır ki, belki de bu bin yıl yine bundan önceki bin yılda olduğu gibi Emeviler ,Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar benzeri yöneticiler yönetecektir. Yani AK Parti ve bir kolu onun peşinde koşan Saadet Partisi yönetecektir.

*

Bu durumda biz ne yapmış olacağız?

200-300 sene içinde IV. Bin Yıl Uygarlığına proje bırakacağız, onlar uygulayacaklardır.

Bugün İstanbul Yenibosna’da çalışanlar bu çalışmayı yapıyorlar...

Yunan filozofları gibi, İslâm fıkıhçıları gibi yapıyorlar...

Hemen uygulansın diye bir sorunları yoktur...

On sene sonra uygulanabilir, yüz sene sonra uygulanabilir.

Bizim görevimiz görüşümüzü ilmî olarak ortaya koymaktır. Uygulama işi ise bize değil siyasi ve iktisadi kuruluşlara ait olacaktır. Takip eden ve uygulayan olursa yararlanır; olmazsa bin yıl sonra uygulanır.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org (0532) 246 68 92

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
16.10.2011
10:17

Yeni bir anayasa? Evet, ama nasıl?

*

Hilmi Yavuz, Zaman, 16 Ekim 2011, Pazar

*

Türkiye Cumhuriyeti yeni bir Anayasa edinmeye hazırlanıyor. Her yeni Anayasa yeni bir Cumhuriyet demektir. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti 1921, 1924, 1961 ve 1982 tarihli Anayasalarından sonra beşinci Anayasa'ya sahip olacaktır ki, bu da V. Cumhuriyet demektir. Gerçi, 1924 Anayasası ile 1982 Anayasası arasında, meselâ 10 Nisan 1926'da, Laiklik ilkesinin kabulünde olduğu gibi, radikal birtakım değişikliklerin yapıldığı görülüyor. Ama dikkate değer olan, 1924 ile 1982 tarihleri arasında yeni bir Anayasa'ya lüzûm görülmemiş olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, ilk iki buçuk yılında 'Laik' bir Cumhuriyet değildir:- 1924 Anayasası'nın 2. maddesi'nde 'Türkiye Devletinin dini, İslâm dinidir' denilmektedir çünkü... Bu Anayasa 1931, 1934 ve 1937'de (iki defa) tâdil edilmiş; özellikle 5 Şubat 1937'de yapılan değişiklik, merhum Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil hocamızın 1955 tarihli ders notları'ndan aktararak söylersem, 'bu kanunun [1924 Anayasası'nın H.Y.] uğradığı tâdillerin en mühimi olmasa da, en orijinalidir.' Başgil Hoca'nın bu değişikliği niçin 'en orijinal' bulduğunu anlamak mümkündür: Zirâ, bu değişiklikle Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'umdeleri Anayasa'ya alınmış[tır]' ... Türkiye Cumhuriyeti, bir Parti Devleti'dir artık: Cumhuriyet Halk Partisi'nin Devleti! Rahmetli babam Yahya Hikmet Yavuz'un, 1940'lı yıllarda kaymakamlık yaptığı ilçelerde kutlanan resmî bayramlarda, kürsüye yakasında '6 Ok'lu küçük bir bayrakla çıkarak nutuk verdiğini hatırlıyorum... 'Devlet' demek, 'Parti' demekti çünkü... Şimdi sormak gerekiyor: 1924 ile 1961 Anayasaları arasında, 'Laiklik' gibi, 'Parti Devleti' gibi, gerçekten çok büyük ve radikal tâdiller yapılmış olmasına rağmen, niçin yeni bir Anayasa yapılmasına lüzûm görülmedi? Zirâ, bu değişiklikler, Türkiye Cumhuriyeti'nin yapısını kökten tâdil eden değişikliklerdir. [Meselâ, seçmen yaşının 18'den 22'ye çıkarılması gibi, ikincil bir değişiklik değil!] İşte tastamam bu nedenle de, Anayasa'ya eklenen yeni maddelerle (Laiklik ilkesi; Parti Devleti ilkesi), 1926 ve 1937 Anayasa'larını yeni birer Anayasa saymak gerekir. Bu durumda sayın Başbakanın vaadi gerçekleşirse, 2012 Anayasası, IV. değil, VI. Cumhuriyet'in Anayasası olacak demektir. [Birilerinin, bana 'seni gidi numaracı Cumhuriyetçi seni!' dediklerini duyar gibi oluyorum!!!] 2012 Anayasa'sı nasıl bir Anayasa olmalı? Hiç şüphesiz 'Atatürk İlke ve İnkılapları' maskesinin arkasına gizlenerek Cumhuriyet Halk Partisi'nin '6 Ok'una Anayasal bir meşruiyet kazandırma takiyyesinden vazgeçilmelidir. Dahası ve asıl önemlisi, her şeyden önce, kavramlara açık ve seçik tanımlar getirilmesi lüzûmunun farkına varılmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. Maddesi'nde sözkonusu edilen 'Demokrasi' ve 'Laiklik' kavramlarından neyin anlaşıldığının, eski deyişle, 'efrâdını câmî, ağyarını mâni' bir tanımının yapılması gerekir. Alın, meselâ, 'ileri demokrasi' kavramını... AK Parti ve Hükûmet Başkanı'nın 'İleri Demokrasi' kavramıyla neyi anlatmak istediği ile Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanının neyi anladığının aynı şey olmadığını görebilmek için, insanın fazla akıllı olması gerekmiyor... Sadece bu kavramlar mı? Elbette hayır! Yeni Anayasa, herkesin neredeyse kendi kafasına göre anladığı 'kamusal alan' ve 'sivil toplum' gibi, modern bir toplumun olmazsa olmaz'ı sayılan temel kavramları da açık ve seçik bir biçimde tanımlamalıdır. Kavramların tanımı (anlamı) üzerinde bir Anayasal mutabakat olmadan, demokratik bir siyasal iletişimin gerçekleşmesi de elbette mümkün değildir. Kavramlar konusunda, bugüne kadar (hattâ, bugün bile!) 'men çî goyem, tamburem çî zened' mantığının egemen olduğunu görmemek içinse, insanın bu defa ziyadesiyle ahmak olması gerekiyor... Yeni Anayasa inşallah Devlete ve Millete hayırlı olur!

Reşat Nuri Erol
16.10.2011
10:18

İslam tarihinde Anayasa

*

Aziz ÜSTEL, Star gazetesi, 13 Ekim 2011 Perşembe

*

Bizim Anayasa tarihimizi araştırmak isterseniz Medine Site Devlet’in kuruluşuna inmeniz gerekir. Hicret’le birlikte Medine’de her geçen gün büyüyen ve etkisini arttıran İslam toplumu, Hz. Muhammed’in kente gelmesiyle, adı konulacak bir düzen arayışına girdi. Hz. Peygamber, İslam toplumunun kurucusu ve önderi olarak, kentte yaşayan Yahudiler ve Müslüman olmayan kabileleri topladı, onlarla uzun süre görüştükten sonra Medine Kent Devleti’nin Anayasasını hazırladı. Bu Anayasa, Medine’de yaşayan toplulukların birbirleri ve dış dünyayla ilişkilerini düzenledi. Yargı ve idari yapılanma, bireylerin din ve vicdan özgürlükleri, dışarıdan yönelecek tehlikelere karşı birlik ve beraberlik içinde verilecek savaş gibi çok önemli konuları Hz. Peygamber 47 maddelik bir metin olarak yazdı. Bu Anayasaya göre Medine’deki siyasi yapılanmanın bir konfederasyon biçiminde olduğunu söylemek mümkündür. (Bknz. Hamioğlu, M. Şükrü “İslam Tarihinde Anayasa”) Bu konfederasyonu oluşturan gruplar, İslam toplumu, Yahudiler ve Müslüman olmayan Evc ve Hazrec kabilelerinin üyeleri, siyasal bir bütünlük içindeydi. Hz. Peygamber herkesçe kabul edilen bu metinde açıkca belirtilmese de, Devlet Başkanı, Son Yargı Mercii, Ordu Komutanı olarak kabul edilmiştir. Bu gruplar dış ilişkilerde, tümüyle Hz. Peygamber’e bağlıydı. Medine’de çoğunluğu elinde bulundurmayan İslam toplumunun, birbirleriyle kanlı bıçaklı olan grupları, siyasi bir yapı içinde bir araya getirebilmesi, düzeni yazılı bir metine bağlayabilmesi, Hz. Peygamber’in olağanüstü zekası, herkese eşit biçimde adalet dağıtması ve herkesin ona sorgusuz sualsiz güvenmesi sonucu mümkün olmuştur. Anayasa hazırlayan her toplum mutlaka din, mezhep, etnik farklılık gözetmeyen bir metin kaleme almak zorundadır. Adaletin eşit dağıtılmasıysa temel ilkesidir Anayasanın. Bu çalışmaya katkıda bulunanların birbirlerine güvenmeleri, ucuz , kişisel çıkarlar uğruna bütün bir toplumun geleceğini ateşe atmamaları şarttır. Yeni Anayasa için bir araya geleceklerin, yanlarında, arada bir ders alacakları Medine Site Devlet Anayasası’nı bulundurmaları hiç de fena olmaz!





Son Eklenen Makaleler
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 187 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 113 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 181 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 134 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 111 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 188 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 128 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 105 Okunma
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 100 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 95 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 75 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 99 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 96 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 79 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 66 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 86 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 160 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 133 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 139 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 97 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 91 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 100 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 113 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 115 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 110 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 112 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 92 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 110 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 114 Okunma
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 2507 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 2565 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
İÇKİ YASAĞI
3.05.2021 2118 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Dünya
30.04.2021 1854 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ POLİTİKA
29.04.2021 1760 Okunma
Süleyman Karagülle
HEDEF
29.04.2021 1796 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 2871 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve son uyarılarım… (15)
11.04.2021 1825 Okunma
Süleyman Karagülle
SOYLU'NUN BEYANI
7.04.2021 2463 Okunma
Süleyman Karagülle
BUNDAN BÖYLE
6.04.2021 1663 Okunma
Süleyman Karagülle
UYARI
6.04.2021 1651 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜDAHALE
4.04.2021 1651 Okunma
Süleyman Karagülle
Seminerler; kendinize görev vereceksiniz (14)
4.04.2021 1643 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK ÇIKAR YOL
3.04.2021 1879 Okunma
Süleyman Karagülle
PARTİ KAPATMAK
3.04.2021 1841 Okunma
Süleyman Karagülle
ANAYASA MAHKEMESİ
1.04.2021 2007 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 2693 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 2492 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Muhterem Abdurrahman Dilipak’a Açık Mektup
31.03.2021 1944 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 2454 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
31.03.2021 1650 Okunma
Süleyman Karagülle
EMİN SARAÇ HOCA HAKKINDA
31.03.2021 2300 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 2446 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 2456 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 2425 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 2330 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
31.03.2021 1570 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
31.03.2021 1466 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
31.03.2021 1628 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK PROBLEM VE ÇÖZÜM
31.03.2021 1671 Okunma
Süleyman Karagülle
RAKAMLAR
31.03.2021 1688 Okunma
Süleyman Karagülle
YASTIK ALTI
30.03.2021 1771 Okunma
Süleyman Karagülle
TEMİZLİK
29.03.2021 2208 Okunma
Süleyman Karagülle
MEŞGALE
28.03.2021 1866 Okunma
Süleyman Karagülle
BAKAN OLMAK
27.03.2021 1981 Okunma
Süleyman Karagülle
MECRALAR
27.03.2021 1771 Okunma
Süleyman Karagülle
YALANCI LİDERLER YAZISI
25.03.2021 1842 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR FARKLARI
24.03.2021 1792 Okunma
Süleyman Karagülle
FESAT
24.03.2021 1711 Okunma
Süleyman Karagülle
MUTLU OLMAK
22.03.2021 2236 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞ VE SİYASET
21.03.2021 1855 Okunma
Süleyman Karagülle
BEYHUDE
21.03.2021 1805 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
20.03.2021 1582 Okunma
Süleyman Karagülle
NEDEN TEKERRÜR
20.03.2021 1750 Okunma
Süleyman Karagülle
KİM KARAR VERİYOR?
20.03.2021 1717 Okunma
Süleyman Karagülle
YANLIŞ HESAP
17.03.2021 1904 Okunma
Süleyman Karagülle
PALAS
17.03.2021 1706 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
17.03.2021 1516 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETLERİN REKLAMI
17.03.2021 1574 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞLAR
15.03.2021 1701 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
14.03.2021 1528 Okunma
Süleyman Karagülle
İNGİLTERE
13.03.2021 2022 Okunma
Süleyman Karagülle
AK PARTİ İKTİDARI
11.03.2021 1596 Okunma
Süleyman Karagülle
BARIŞIN KURALI
10.03.2021 1889 Okunma
Süleyman Karagülle
SERMAYE TAKTİĞİ
9.03.2021 2218 Okunma
Süleyman Karagülle
CİNAYETLER
8.03.2021 1865 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAMİ HAREKETLER
7.03.2021 1764 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATA GÖRE
7.03.2021 1773 Okunma
Süleyman Karagülle
DENGE
5.03.2021 1863 Okunma
Süleyman Karagülle
YAPILANLAR, SÖYLENENLER
4.03.2021 1838 Okunma
Süleyman Karagülle
REFORMLAR
3.03.2021 1951 Okunma
Süleyman Karagülle
CEMAL KAŞIKÇI
2.03.2021 2030 Okunma
Süleyman Karagülle
GAZ ODASI
1.03.2021 1806 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’NİN YERİ
28.02.2021 1931 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
28.02.2021 2238 Okunma
1 Yorum 28.02.2021 11:03
Süleyman Karagülle
AŞI OLMAK
27.02.2021 1779 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATIN HÜKMÜ
26.02.2021 1795 Okunma
Süleyman Karagülle
İKTİDARDA VERASET
25.02.2021 1897 Okunma
Süleyman Karagülle
ZAFER
25.02.2021 1583 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA
23.02.2021 1621 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’DE SEÇİMLER
22.02.2021 1710 Okunma


© 2024 - Akevler