Süleyman Karagülle
Anayasa-1
15.10.2011
5346 Okunma, 2 Yorum

Allah Kur’an’da “Nurunu tamamlayacaktır” diyor.

Kur’an’ın nüzulü tamamlandıktan 30 sene sonra yönetim tekrar cahiliye dönemine dönmüş, kabile kavgaları ile devlet yönetilmiştir.

İlk bakışta Allah’ın nuru sönmüştü.

Oysa Allah’ın nuru ondan sonra parlamıştır.

Şöyle ki, resul ölünce halk sahabeleri resulün yerine koydu, onları da peygamberi dinler gibi dinledi. Onların ilimlerine ve faziletlerine inandıkları için onlara ittibada bir tereddüt göstermemişlerdi. Onlar vahiy almıyorlardı ama istişare ediyor ve kendi ilimleri ile karar veriyorlardı.

Emevi saltanatı gelince hükümdarlar hem âlim değildi hem de faziletli değildi. Halk onların fetvalarına güvenmedi. Müslümanlar devlet işlerinde onlara itaat ettiler ama özel hukukta onların fetvaları yerine âlimler aradılar, onlara danıştılar ve ona göre amel ettiler. Bu durum fakihlerin yani o zamanın âlimlerinin çoğalmasına sebep oldu. İşte müçtehitler devri bu şekilde ortaya çıktı. Beyan ilmi tedvin edildi. Fıkıh ve usul-ü fıkıh oluştu.

Bu ilimler sayesinde biz bugün Kur’an’ı ve onun dilini biliyoruz. Yoksa Kur’an da şimdiye kadar çoktan tahrif edilmiş olacaktı, insanlar onun dilini de unutmuş olacaklardı.

Bugün bile;

“İslâm” deyince Kur’an ehli anlaşılır. Halbuki İslâm deyince tüm ha dinler anlaşılır; Tevrat, İncil, Furkan ehli anlaşılır.

“Din” deyince sadece ibadetlerle meşgul olan kuruluşlar anlaşılır. Oysa “din” “düzen” demektir. İlmî, dinî, meslekî ve siyasî bütün kuruluşlar dinin içindedir.

İşte…

Biz eğer bugün Kur’an’ın kendisine, diline ve anlamlarına ulaşabiliyorsak, bu müçtehitlerin başarılı çalışmaları sayesinde ulaşıyoruz. Onlar tümevarım metodunu getirdiler. Kıbleyi bulacağız diye trigonometriyi keşfettiler. Yön tayini için pusulayı kullandılar. İslâm âlemi fende ilerledi. Batı dünyası Haçlı Seferleri’nde bunları öğrendi, bu sayede bugünkü uygarlık doğdu.

İşte bu durum Emevi halifelerinin iktidar olması ile sağlandı.

Eğer dört halife devri gibi adil yönetim devam etseydi biz şimdi ortaçağı yaşamaya devam ederdik.

*

Günümüze gelelim.

Biz 1967’de “İslam Düzen”ine çalışmaya başladık...  

Ondan sonra iktidar da olduk ama bu iktidar bir sene bile sürmedi...

Şayet on sene devam etseydik “Adil Düzen” uygulanacaktı ama bilmediğimiz için eksik ve yanlış uygulanacaktı. Allah ne yaptı; Adil Düzen iktidarını indirdi, Oğuzhan diye birisini de görevlendirdi ve “Adil Düzen”i o partide yasaklattı...

AK Parti ortaya çıktı...

AK Parti nedir, bilir misiniz?

Asrı Saadet’in Emevileridir. Kur’an bilinmiyor. Geçici olarak onlar saltanat sürecekler ki “Adil Düzen”i öğrenelim ve iktidar olduğumuz zaman gerçekten iktidar olalım.

Refah Partisi’nin on bir ay sonra uzaklaştırılmasını nimet bilip hamd etmeliyiz. Bizzat Erbakan bu “Adil Düzen”in sadece kokusudur dedi. O uygulamaların “Adil Düzen”li alakası kokusu kadardı. Sonra tekrar talip oldu ama “Adil Düzen” hâlâ bilinmiyordu. Dolayısıyla Erbakan yaşasaydı, Saadet Partisi iktidar olsaydı yine de “Adil Düzen” uygulanamayacak, AK Parti’nin versiyonu olacaktı. Allah milletimizi bundan korudu. Erbakan’ın görevi bittiği için dar-ı bekaya irtihal etti. Oy oranı yüzde 2’lere düşerek Allah Saadet Partisi’ni de kurtardı.

Şimdi Saadet Partisi’nin hamd edip “Adil Düzen”e tam olarak yönelmesi ve çalışması gerekir, lafını değil “Adil Düzen”in kendisini öğrenmesi gerekir.

*

O isimde çatışmaya gerek yoktur. Biz Adil Düzen Partisi’ni kurmalı ve Adil Düzen Çalışmalarını o parti desteklemelidir. Parti ilmî çalışma yapmaz, parti ilmî çalışmaları destekler; para ile değil, çalışacakları bularak destekler. Saadet Partisi ve ESAM bu işleri yapmıyor. Ben bütün Adil Düzen Çalışanlarını onlardan i’rza davet ediyorum; “Onlardan i’raz et kendi havuzlarında oynasınlar” âyetini hatırlatıyorum. Cengiz Demirci gibi savunan kişilerse onları savunsun, bu âyete teviller getirsin.

Sizlere bir endişemi de belirtmek istiyorum: Bizim Kur’an’dan anladığımı “Adil Düzen” bugünkü düzenden o kadar uzaktır ki, belki de bu bin yıl yine bundan önceki bin yılda olduğu gibi Emeviler ,Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar benzeri yöneticiler yönetecektir. Yani AK Parti ve bir kolu onun peşinde koşan Saadet Partisi yönetecektir.

*

Bu durumda biz ne yapmış olacağız?

200-300 sene içinde IV. Bin Yıl Uygarlığına proje bırakacağız, onlar uygulayacaklardır.

Bugün İstanbul Yenibosna’da çalışanlar bu çalışmayı yapıyorlar...

Yunan filozofları gibi, İslâm fıkıhçıları gibi yapıyorlar...

Hemen uygulansın diye bir sorunları yoktur...

On sene sonra uygulanabilir, yüz sene sonra uygulanabilir.

Bizim görevimiz görüşümüzü ilmî olarak ortaya koymaktır. Uygulama işi ise bize değil siyasi ve iktisadi kuruluşlara ait olacaktır. Takip eden ve uygulayan olursa yararlanır; olmazsa bin yıl sonra uygulanır.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org (0532) 246 68 92

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
16.10.2011
10:17

Yeni bir anayasa? Evet, ama nasıl?

*

Hilmi Yavuz, Zaman, 16 Ekim 2011, Pazar

*

Türkiye Cumhuriyeti yeni bir Anayasa edinmeye hazırlanıyor. Her yeni Anayasa yeni bir Cumhuriyet demektir. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti 1921, 1924, 1961 ve 1982 tarihli Anayasalarından sonra beşinci Anayasa'ya sahip olacaktır ki, bu da V. Cumhuriyet demektir. Gerçi, 1924 Anayasası ile 1982 Anayasası arasında, meselâ 10 Nisan 1926'da, Laiklik ilkesinin kabulünde olduğu gibi, radikal birtakım değişikliklerin yapıldığı görülüyor. Ama dikkate değer olan, 1924 ile 1982 tarihleri arasında yeni bir Anayasa'ya lüzûm görülmemiş olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, ilk iki buçuk yılında 'Laik' bir Cumhuriyet değildir:- 1924 Anayasası'nın 2. maddesi'nde 'Türkiye Devletinin dini, İslâm dinidir' denilmektedir çünkü... Bu Anayasa 1931, 1934 ve 1937'de (iki defa) tâdil edilmiş; özellikle 5 Şubat 1937'de yapılan değişiklik, merhum Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil hocamızın 1955 tarihli ders notları'ndan aktararak söylersem, 'bu kanunun [1924 Anayasası'nın H.Y.] uğradığı tâdillerin en mühimi olmasa da, en orijinalidir.' Başgil Hoca'nın bu değişikliği niçin 'en orijinal' bulduğunu anlamak mümkündür: Zirâ, bu değişiklikle Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'umdeleri Anayasa'ya alınmış[tır]' ... Türkiye Cumhuriyeti, bir Parti Devleti'dir artık: Cumhuriyet Halk Partisi'nin Devleti! Rahmetli babam Yahya Hikmet Yavuz'un, 1940'lı yıllarda kaymakamlık yaptığı ilçelerde kutlanan resmî bayramlarda, kürsüye yakasında '6 Ok'lu küçük bir bayrakla çıkarak nutuk verdiğini hatırlıyorum... 'Devlet' demek, 'Parti' demekti çünkü... Şimdi sormak gerekiyor: 1924 ile 1961 Anayasaları arasında, 'Laiklik' gibi, 'Parti Devleti' gibi, gerçekten çok büyük ve radikal tâdiller yapılmış olmasına rağmen, niçin yeni bir Anayasa yapılmasına lüzûm görülmedi? Zirâ, bu değişiklikler, Türkiye Cumhuriyeti'nin yapısını kökten tâdil eden değişikliklerdir. [Meselâ, seçmen yaşının 18'den 22'ye çıkarılması gibi, ikincil bir değişiklik değil!] İşte tastamam bu nedenle de, Anayasa'ya eklenen yeni maddelerle (Laiklik ilkesi; Parti Devleti ilkesi), 1926 ve 1937 Anayasa'larını yeni birer Anayasa saymak gerekir. Bu durumda sayın Başbakanın vaadi gerçekleşirse, 2012 Anayasası, IV. değil, VI. Cumhuriyet'in Anayasası olacak demektir. [Birilerinin, bana 'seni gidi numaracı Cumhuriyetçi seni!' dediklerini duyar gibi oluyorum!!!] 2012 Anayasa'sı nasıl bir Anayasa olmalı? Hiç şüphesiz 'Atatürk İlke ve İnkılapları' maskesinin arkasına gizlenerek Cumhuriyet Halk Partisi'nin '6 Ok'una Anayasal bir meşruiyet kazandırma takiyyesinden vazgeçilmelidir. Dahası ve asıl önemlisi, her şeyden önce, kavramlara açık ve seçik tanımlar getirilmesi lüzûmunun farkına varılmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. Maddesi'nde sözkonusu edilen 'Demokrasi' ve 'Laiklik' kavramlarından neyin anlaşıldığının, eski deyişle, 'efrâdını câmî, ağyarını mâni' bir tanımının yapılması gerekir. Alın, meselâ, 'ileri demokrasi' kavramını... AK Parti ve Hükûmet Başkanı'nın 'İleri Demokrasi' kavramıyla neyi anlatmak istediği ile Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanının neyi anladığının aynı şey olmadığını görebilmek için, insanın fazla akıllı olması gerekmiyor... Sadece bu kavramlar mı? Elbette hayır! Yeni Anayasa, herkesin neredeyse kendi kafasına göre anladığı 'kamusal alan' ve 'sivil toplum' gibi, modern bir toplumun olmazsa olmaz'ı sayılan temel kavramları da açık ve seçik bir biçimde tanımlamalıdır. Kavramların tanımı (anlamı) üzerinde bir Anayasal mutabakat olmadan, demokratik bir siyasal iletişimin gerçekleşmesi de elbette mümkün değildir. Kavramlar konusunda, bugüne kadar (hattâ, bugün bile!) 'men çî goyem, tamburem çî zened' mantığının egemen olduğunu görmemek içinse, insanın bu defa ziyadesiyle ahmak olması gerekiyor... Yeni Anayasa inşallah Devlete ve Millete hayırlı olur!

Reşat Nuri Erol
16.10.2011
10:18

İslam tarihinde Anayasa

*

Aziz ÜSTEL, Star gazetesi, 13 Ekim 2011 Perşembe

*

Bizim Anayasa tarihimizi araştırmak isterseniz Medine Site Devlet’in kuruluşuna inmeniz gerekir. Hicret’le birlikte Medine’de her geçen gün büyüyen ve etkisini arttıran İslam toplumu, Hz. Muhammed’in kente gelmesiyle, adı konulacak bir düzen arayışına girdi. Hz. Peygamber, İslam toplumunun kurucusu ve önderi olarak, kentte yaşayan Yahudiler ve Müslüman olmayan kabileleri topladı, onlarla uzun süre görüştükten sonra Medine Kent Devleti’nin Anayasasını hazırladı. Bu Anayasa, Medine’de yaşayan toplulukların birbirleri ve dış dünyayla ilişkilerini düzenledi. Yargı ve idari yapılanma, bireylerin din ve vicdan özgürlükleri, dışarıdan yönelecek tehlikelere karşı birlik ve beraberlik içinde verilecek savaş gibi çok önemli konuları Hz. Peygamber 47 maddelik bir metin olarak yazdı. Bu Anayasaya göre Medine’deki siyasi yapılanmanın bir konfederasyon biçiminde olduğunu söylemek mümkündür. (Bknz. Hamioğlu, M. Şükrü “İslam Tarihinde Anayasa”) Bu konfederasyonu oluşturan gruplar, İslam toplumu, Yahudiler ve Müslüman olmayan Evc ve Hazrec kabilelerinin üyeleri, siyasal bir bütünlük içindeydi. Hz. Peygamber herkesçe kabul edilen bu metinde açıkca belirtilmese de, Devlet Başkanı, Son Yargı Mercii, Ordu Komutanı olarak kabul edilmiştir. Bu gruplar dış ilişkilerde, tümüyle Hz. Peygamber’e bağlıydı. Medine’de çoğunluğu elinde bulundurmayan İslam toplumunun, birbirleriyle kanlı bıçaklı olan grupları, siyasi bir yapı içinde bir araya getirebilmesi, düzeni yazılı bir metine bağlayabilmesi, Hz. Peygamber’in olağanüstü zekası, herkese eşit biçimde adalet dağıtması ve herkesin ona sorgusuz sualsiz güvenmesi sonucu mümkün olmuştur. Anayasa hazırlayan her toplum mutlaka din, mezhep, etnik farklılık gözetmeyen bir metin kaleme almak zorundadır. Adaletin eşit dağıtılmasıysa temel ilkesidir Anayasanın. Bu çalışmaya katkıda bulunanların birbirlerine güvenmeleri, ucuz , kişisel çıkarlar uğruna bütün bir toplumun geleceğini ateşe atmamaları şarttır. Yeni Anayasa için bir araya geleceklerin, yanlarında, arada bir ders alacakları Medine Site Devlet Anayasası’nı bulundurmaları hiç de fena olmaz!





Son Eklenen Makaleler
Süleyman Karagülle
SEÇKİN SAYILAR VE 19 MUCİZESİ 05.01.2001
12.02.2025 476 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLARIN TASFİYESİ KANUNU 22.12.2000
12.02.2025 268 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLAR 22.12.2000
12.02.2025 224 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ BORÇ(BAKARA278-279) 22.12.2000
12.02.2025 290 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP ARALIK ÇALIŞMALARI 15.12.2000
12.02.2025 346 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL ÇALIŞMA KURALLARI: 15.12.2000
12.02.2025 248 Okunma
Süleyman Karagülle
MUKASSİMÂT(zariyat4.ayet) 15.12.2000
12.02.2025 283 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL DURUM VE ÇÖZÜM 08.12.2000
12.02.2025 348 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLER DENGE KULÜBÜ SÖZLEŞMESİ 08.12.2000
12.02.2025 229 Okunma
Süleyman Karagülle
C Â R İ Y Â T (ZARİYAT3.AYET) 08.12.2000
12.02.2025 255 Okunma
Süleyman Karagülle
K Ü R T Ç E 01.12.2000
12.02.2025 252 Okunma
Süleyman Karagülle
ORUÇ BABA 01.12.2000
12.02.2025 277 Okunma
Süleyman Karagülle
M E S İ H 01.12.2000
12.02.2025 341 Okunma
Süleyman Karagülle
HÂMİLÂT (YÜKLER) 01.12.2000
12.02.2025 276 Okunma
Süleyman Karagülle
“ZÂRİYÂT-1- ÂYETİ”Nİ AÇIKLAYALIM: 24.11.2000
12.02.2025 273 Okunma
Süleyman Karagülle
TESİR ÇİFTİ 24.11.2000
12.02.2025 294 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EVE GETİRİLEN YENİLİKLER 18.11.2000
12.02.2025 367 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETİN AF YETKİSİ VAR MIDIR? 18.11.2000
12.02.2025 370 Okunma
Süleyman Karagülle
İFRAT VE TEFRİT(KEHF28) 18.11.2000
12.02.2025 327 Okunma
Süleyman Karagülle
MATEMATİK İLE İfrat ve tefrit nedir? 11.11.2000
12.02.2025 325 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN MATEMATİĞİ TARİKATI 11.112000
12.02.2025 245 Okunma
Süleyman Karagülle
NEFİSTE SABIR(kehf28) 11.11.2000
12.02.2025 280 Okunma
Süleyman Karagülle
OKUMA/ TİLÂVET EMRİ 04.11.2000
12.02.2025 293 Okunma
Süleyman Karagülle
SÖMÜRÜ VE ÇARE 04.11.2000
12.02.2025 225 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLERDEN HABERLER 28.10.2000
12.02.2025 261 Okunma
Süleyman Karagülle
MESKENLER VE İŞYERLERİ AYETİ 28.10.2000
12.02.2025 378 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA (ENTROPİ) 28.10.2000
12.02.2025 369 Okunma
Süleyman Karagülle
ERMENİ KATLİAMI 14.10.2000
12.02.2025 202 Okunma
Süleyman Karagülle
MARKETTE SELEM UYGULAMASI 14.10.2000
12.02.2025 269 Okunma
Süleyman Karagülle
FAİZSİZ İŞLETME 14.10.2000
12.02.2025 294 Okunma
Süleyman Karagülle
BELGRAD OLAYI 07.10.2000
12.02.2025 280 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜTEŞÂBİH ÂYETLER 07.10.2000
12.02.2025 495 Okunma
Süleyman Karagülle
MEDENİYETLERİN ÖMRÜ 30.09.200
12.02.2025 432 Okunma
Süleyman Karagülle
AHMET BÜLBÜL’ÜN ÖLÜMÜ VESİLESİYLE; 30.09.2000
12.02.2025 280 Okunma
Süleyman Karagülle
Rektör Ethem Ruhi Fığlalıya cevap 23.09.2000
12.02.2025 273 Okunma
Süleyman Karagülle
KURANDA MUCİZE-1 23.09.2000
12.02.2025 259 Okunma
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 636 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 572 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 632 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 514 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 495 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 749 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 545 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 461 Okunma
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 501 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 545 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 474 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 513 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 461 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 499 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 513 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 417 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 491 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 552 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 535 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 445 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 532 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 492 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 441 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 533 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 519 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 528 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 530 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 575 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 509 Okunma
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 3168 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 3189 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
İÇKİ YASAĞI
3.05.2021 2443 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Dünya
30.04.2021 2295 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ POLİTİKA
29.04.2021 2157 Okunma
Süleyman Karagülle
HEDEF
29.04.2021 2176 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 3385 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve son uyarılarım… (15)
11.04.2021 2312 Okunma
Süleyman Karagülle
SOYLU'NUN BEYANI
7.04.2021 2850 Okunma
Süleyman Karagülle
BUNDAN BÖYLE
6.04.2021 2097 Okunma
Süleyman Karagülle
UYARI
6.04.2021 2087 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜDAHALE
4.04.2021 2112 Okunma
Süleyman Karagülle
Seminerler; kendinize görev vereceksiniz (14)
4.04.2021 2103 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK ÇIKAR YOL
3.04.2021 2322 Okunma
Süleyman Karagülle
PARTİ KAPATMAK
3.04.2021 2339 Okunma
Süleyman Karagülle
ANAYASA MAHKEMESİ
1.04.2021 2299 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 3182 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 3003 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Muhterem Abdurrahman Dilipak’a Açık Mektup
31.03.2021 2512 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 2857 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
31.03.2021 2116 Okunma
Süleyman Karagülle
EMİN SARAÇ HOCA HAKKINDA
31.03.2021 2670 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 2882 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 2899 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 2893 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 2891 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
31.03.2021 1922 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
31.03.2021 1876 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
31.03.2021 2088 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK PROBLEM VE ÇÖZÜM
31.03.2021 2087 Okunma
Süleyman Karagülle
RAKAMLAR
31.03.2021 2086 Okunma
Süleyman Karagülle
YASTIK ALTI
30.03.2021 2201 Okunma
Süleyman Karagülle
TEMİZLİK
29.03.2021 2523 Okunma
Süleyman Karagülle
MEŞGALE
28.03.2021 2321 Okunma
Süleyman Karagülle
BAKAN OLMAK
27.03.2021 2348 Okunma


© 2025 - Akevler