Süleyman Karagülle
REJİMLER
21.03.2012
3393 Okunma, 4 Yorum

 

 

 

 

 

REJİMLER VE ADİL DÜZEN EKONOMİSİ

 

Sam Adian'a sunulur.

(Dünyada Adil Düzen zaten vardır, iddiasına karşı savunmadır İslam ekonomisini öğrenmek için ekonomiyi bilmeye gerek yok. Kuran ekonomiyi de öğretir.)

 

Yaşama Şekilleri

Canlı çalışıp yaşayan varlıktır. Ağaçlar gibi ayrı ayrı çalışıp ayrı ayrı yaşarlar. Arılar gibi ayrı ayrı üretip birlikte yaşarlar. Canlı hücreleri birlikte çalışıp birlikte yaşarlar. Yalnız insanlar, birlikte çalışıp ayrı ayrı aile içinde yaşarlar. Yaşarken kişiliklerini korur, özgür yaşarlar. Çalışırken topluluğun üyesi olup birlikte üretirler.

 

Uygarlaşma

Canlılarda türler arsı evrim vardır. DNA yapılarında değiştirilerek evrim gerçekleşir. Salt okunur bilgisayarları vardır. Ona göre yaşarlar. Tür içinde evrim yoktur. İnsan evrimde son türdür. Onların beyinlerindeki bilgisayarlar salt okunur değildir.  Ruhları bilgisayarı kullanarak yeni programlar yapabilmektedir. Bununla da kendi dışında topluluk içinde evrimleşmeyi sağlamaktadır. Kişide evrim yoktur. DNA’ları değişmektedir. Ama topluluğu kişiler evrimleştirmektedir Buna uygarlaşma diyoruz.

Kendi kendine evrim mümkün olmadığı için insan hem kişiliğini koruyarak toplulukta evrim yapmaktadır. Hem de oluşturduğu topluluğun bireyi olmaktadır.

 

Para

Kişinin özgürlüğünü koruyarak, topluluğun üyesi olabilmesi için para denen belgeyi kullanmaktadır. Üretirken yaptığı katkı karşılığı ücret almakta, sonra ortak üründen bedelini ödeyerek istediği ürünü pay olarak almaktadır. Böylece ücret ve fiyata dayanan bir ortaklık oluşturmaktadır.

 

Arz talep dengesi

Bir mal fazla üretildiği zaman onun fiyatı dolayısıyla onu üreten ödenen ücret düşer kişiler onu üretmekten vazgeçerler. Stoklar eriyince fiyatlar yükselir onu üretenlere fazla ücret ödeneceği için üreticiler çoğalır. Buna arz talep dengesi denir.  Arz talep dengesi ile kimin neyi nerede ne zaman ne kadar, ne ile üreteceği ve kimin neyi ne kadar ne zaman ne için tüketeceğine en uygun şekilde karar vermeyi sağlar.

 

Dengenin bozulması

Piyasaların büyümesi, enerji gibi depo edilemez malların devreye girmesi, araçların tekelleşmesi taşınmazlarda ihtiyaçların baştan bilinmesi sebebiyle arz ve talep kanunları çalışmamaktadır. Tekeller oluşmuştur. Değişik ekonomik ekolar doğmuştur.   Kuran’ın önerdiği arz ve talep dengesini karşılaştırarak kavrayabilmemiz için, ekonominin temel kurallarını bilmemiz gerekmektedir.

 

Çalışıp Yaşama

Ekonominin iki ana kutbu vardır. Çalışma ve yaşama kuralları. İnsanlar çalışır faydayı üretirler.  Faydayı tüketip yaşar ve gücü üretirler. Böylece insan iki kutup arasında sarkaç gibi gider gelir. Çalıştıkları kadar yaşarlar,  yaşarlar yaşlandıkları kadar da çalışırlar.

 

Üretim ve yatırım

Her şey çift olduğu için çalışma anında iki kutbu vardır. Günlük ihtiyaçlarını karşılamak için üretim yaparlar. Artan emekleri ile de yatırım yani inşaat yapıp imar ederler. Yeryüzünü daha çok insanın yaşayacağı hale getiriler.  İşyerleri çoğalınca nüfuz artırılır, nüfus çoğalınca işyerleri çoğaltılır. Bunlar da birbirine eşittir. İşyeri olmayan emek bir emek işe yaramaz. Emeksiz işyeri de bir işe yaramaz.

 

Değiştirme ve kredileşme

Yaşamak için ürünlerin bölüşülmesi gerekir. Üretilenler depolanır sonra tüketilir. Depolama kredileşme ilkesi içinde yapılır. Tüketme ise değiştirme ilkesi içinde gerçekleşir. Kredileşme de değiştirmeye eşit olur. Böylece altı kutupla bir alan uzay elde eder.

 

Reel Ekonomi Küresi

Çalışma ile aynı eksendedir. Birbirinin negatiftir. Üretme ile imar aynı eksendedir. Birbirinin negatifidir. Kredileşme ile değiştirme aynı eksendedir ve birbirinin negatifidir. Böylece ekonomiyi bir küre denklemi ile ifade edebiliriz.

Ekonomi^2= Çalışma^2+Üretme^2 + değiştirme^2 Bu formülle reel ekonomiyi ifade eder.

 

Finans ekonomi Küresi

Birde finans ekonomisi vardır.  Bu insanlara özgü olan değer ekonomisidir. Çalışma saatle, üretme kilo ile değiştirme vermeyle gerçekleşir. Bunların olabilmesi için eşyada fayda bulunmalıdır.  Olmalıdır. İnsanın ihtiyacını gidermelidir.  Kişinin verdiği emeğe karşı ortak üretimdeki paya ücret denir. Bir maldaki pay miktarına da fiyat denir.  Benzer şekilde finans ekonomisinin de formülünü yazabiliriz.

Ekonomi^2= Fayda^2+Ücret^2+Fiyat^2

 

Dengeli Ekonomi

Finans ekonomisi reel ekonomisine eşit olmak zorundadır. Çünkü finans ekonomisi reel ekonominin değerini göstermektedir. Değer sonunda insanın yaşamsı için gerekli ihtiyaçlarını giderme demektir.  Bunun ifadesi paranın reel karşılığı olması gerekmektedir. Yani benim elime aldığım belgenin, paranın bir yerde karşılığı olmalıdır. İşte buna sadaka ekonomisi karşılığı olan ekonomi diyoruz. Eğer piyasada karşılığı olmayan bir para dolaşıyorsa bu da bağşiş ekonomisidir. Riba ekonomisidir. Adil ekonomi demek sadık ekonomi demektir. Bunu sağlayabilmek için fiyat ve ücretlerin arz ve talep kanunlarına göre oluşması gerekir. Arz ve talep kanunları çalışmıyorsa fiyatlar bilinmiyor demektir. Ücretler bilinmiyor demektir. Orda denge yoktur.  Zoraki yaşama vardır.

Reel Ekonomi=Finans Ekonomisi

 

DÜZENLER

 I-Adil Düzen Ekonomisi

1- Çalışmada emeğin hakkın olarak özel mülkiyeti

2- Yaşamda yeryüzünün nimetlerinin paylaşılmasında kamu mülkiyeti

3- Değiştirmede arz ve talebin işleyebilmesi için serbest piyasayı(fiyatı)

4- Kredileşmede sömürünün olmaması vergi karşılığı faizsiz kredileşmeyi

5- Üretimde arz ve talep kanunların çalışması için serbest girişimciliği

6- İnşaatta, arz ve talep kanunlarının çalışması nedeniyle ortak olan topraklarda kamu planlamasını esas alır.  Kürenin merkezinde konan fiyat-ihtiyaç, kar-vergi, ücret-kira pompaları ile ekonomide arz ve talep dengesi sağlanmakta, ideal bir şekilde çalışıp yaşamayı sağlamalıdır.

Finans ekonomisi reel ekonomiye eşittir. Karşılıksız para yok.

 

II-Dengesiz düzenler

Arz ve talep kanunları çalışmayınca, müdahaleci merkezi sistem oluşur. Altı tür müdahale vardır.

 

Komünizm

1- Komünizm.  Özel mülkiyet yoktur herkes ortaklıktaki eşyadan ihtiyaca göre yararlanır. Bölünmenin nasıl sağlanacağını Marks açıklayamamıştır. Ancak küçük topluluklarda başkanların kendi takdiri ile bölüştürmek suretiyle sağlanabilmektedir.  İlkel ekonomide mümkün olabilir. Bunlar özel mülkiyeti reddederler. Pompa yaşamada yerleştiriliyor.  Çalışma hesapta yok.  Para yok. Özel Mülkiyet=0

 

Kapitalizm

2- Kapitalizm.  Her şey özel mülkiyetindir. Kendi mülkünü isteyen istediğine istediği fiyatla devredebilir. Bu sistemde de fiyatla tekel sermaye vardır. Üreticilerden istediği fiyatla malları alır, istediklerine istediği fiyatla satar. Komünizmde parti tekeli, kapitalizmde sermaye tekeli vardır. Bunlar kamu mülkiyetini reddederler.  Pompa çalışmada yerleştiriliyor. Fayda düşünülüyor. İhtiyaç hesapta yok.  Karşılıksız para var. Kamu Mülkiyeti=0 :

 

Liberalizm:

3- Liberalizmde serbest fiyatlar vardır. Halk mallarını pazarda alır satar. Kâğıt para yoktur. Altın ve gümüş para vardır. Yalnız küçük pazarlarda tüketim malları için çözümler üretmektedir. Bunlar kâğıt parayı reddederler. Pompa değiştirmede konuyor. Kâr var. Vergi yok. Kâğıt para yok.  Kâr=0

 

Sosyalizm:

4- Sosyalizmde kağıt para vardır. Devlet para çıkarır fiyatları ve ücretleri o takdir eder. Bunlar serbest fiyatı reddederler. Tüm tasarrufları tarifeye bağlar.  Pompa kredileşmede konuyor. Vergi var kâr yok.  Para, mübadele aracı değildir. Kamu Katkısı=0

 

İnsiyativizm:

5- Teşebbüs kapitalizminde işyeri sahibi tekel patronlar vardır. Halka iş verirler ve mallarını sonra onlara satarlar.  Sektör tekleri ile denge oluşur. ABD böyle bir ekonomiye sahip olmuştur. Bunlar planlamayı reddederler.  Pompa üretimde yerleştiriliyor. Ücret var kira yok. Bir çevrede değişik paralar var.  Planlama=0

 

Planizm

6- Planlama sosyalizmi. Devlet üretimi, tüketimi planlar.  Merkez planlama ile ekonomi oluşur. Sovyet sosyalizmi böyle idi. Bunlar girişimciliği reddederler.

 

Bu ekonomilerin özelliği altı kutuptan birini reddetmeleridir. Yasaklık üzerine rejimi oturturlar. Uygulama mümkün olmadığı zaman karmasına giderler. Pompa yatırımda yerleştiriliyor. Kira var ücret yok. Taşınmaz özel mülkiyet yok.  Girişim=0

 

Sonuç:

Rejimlerde pompalar, kutuplardan birine yerleştirilmiş olup karşı taraf boşaltılmıştır. Dolayısıyla dengesizdir. Altı kutup atı bozuk düzeni oluşturur. Oysa Adil Düzende pompa kürenin merkezine konmuştur. Her tarafı dengeli olarak sulamaktadır. Her yer eşit şekilde aydınlanıyor.

 

İslamiyet’in bu pompaları nasıl yerleştirdiğini da anlatamazsak iddiamız havada kalır.

 

ÇALIŞMA KREDİSİ:

1- Evde: Çalışan herkesin resmi ücreti vardır. Herkesin resmi ücreti kadar faizsiz kredi alma hakkı vardır. Kredisini iki yerde kullanır.

   a) Ya inşaata gider müteahhidin yanında çalışır. Resmi ücretini, alır ve kredisini kapatır. İnşaat borçlanmış olur. İnşaat müteahhidine çalıştırdığı işçi ile orantılı malzeme kredisi verirler. Onunla müteahhit malzeme alır. Arsayı devlet %40 iştirakle koymuştur. İnşaat yapılır İnşaat satılınca devlet kredisini tahsil etmiş olur.

 b) Kredi alan işçi isterse inşaata değil de üretime gider.  Orada iş yerleri vardır. Kredi resmi ücret kadardır. Ama orada ücret serbesttir. İşverenle pazarlıkla tespit edilir. Arz talep kanunları çalışır. İşçi emek ve sermayesi ile gelmiştir. İşçi güçlüdür. İşçi yalnız emek getirmiştir. Aynı zamanda hammadde kredisini de faizsiz getirmiştir. İşveren işçinin sermayesi ile hammadde alır. Kamu da genel hizmetle iştirak eder. Tesisler ciro üzerinden kiralıktır. Girişimci sadece bilgiye muhtaçtır. Girişimci çoktur. İşçi zaten çoktur. Ücret arz ve talep kanunları ile oluşur. İşçi pazarlıkla elde ettiği kısmıyla işveren borçlu olur.  Resmi ücretini bankaya satınca öder. Fazlasını da sonra işçiye öder. Mal üretilmiş olur.

 

Piyasa

Yapılan inşaat veya üretilen mal kamu ambarına teslim edilir. Müteahhit veya işveren görevini tamamlamış olur. Girdilere de pay bedeli verilir. Ambara giren malların pay belgeleri verilir. Arz edilmiş mal var. Herkesin elinde de o maldaki payı var. Taşınmazlar hisse senetleri ile paylaştırılır. Pay sahipleri iki yoldan birini takip ederler.

a) İstese pay belgesini tüccara satar onun yerine tüccardan para alır, sonra gider başka tüccardan başka mal satın alır. Böylece ücretini mala çevirmiş olur. Buna satın alma diyoruz.

b) isterse bankaya gider mal belgesini bankada rehin bırakır. Ona karışık kredisini alır, gider ihtiyaçlarını temin eder. Böylece banka ambarda bulunan mal karşılığı para çıkarmış olur. Sonra parayı iade edersen de geri alır götürür sonra kıymetlendiği zaman satar. Böylece piyasaya para ambardaki stok miktarı kadar çıkar. Faizsiz olduğu için borçlanma da olmaz.

 

YAŞAMA KREDİSİ

Yaşayan herkese yaşam kredisi verilir. Bu kişi başına sabit bir kredidir. Birimi bir insanın bir günlük yiyeceğidir. Çalışma kredisi de bununla ölçülür. Bir insanın bir günde ürettiği miktardır. Ortalamaları alınır. İşletme kredisi nüfus başına verilir. Herkese verilmez. Bakmakla mükellef olan kimseye verilir.

Halk bu kredi ile bucak tüccarlarına sipariş verir. Sipariş veren peşin para ödediği için güçlüdür. Sipariş alan da sermayesiz ticaret yaptığı için karlıdır. Bucak tüccarları il tüccarlarına sipariş verir. Onlar da sermayeleri ile gidecekleri için ucuz sipariş verirler. İl tüccarları ülke tüccarlarına sipariş verirler. Ülke tüccarları işyerlerine sipariş verir. Böylece devre başında herkes ihtiyaçlarını sipariş vermiş ve işletmeler de üretecekleri malların siparişini almışlardır. Fiyatlar devre başında oluşmuştur. Arz ve talep kanunları çalışmıştır. Enflasyon piyasaya etki etmeyecektir. Artan emek de devre başında belli olmuştur.

Tüccar ülke içinde üretilmeyen mallar karşılığı ülke içine satacağı malları sipariş verir. Üretici satar, karşılığında sipariş aldığı malları alır. Ülke içine getirir siparişlerini kapatır. Ticaret yine sermayesiz yapılabilmektedir. Tüccarlar çoğalmakta serbest rekabet sağlanmaktadır. Ayrıca ithalat ve ihracat dengesi kurulmakta tüm yeryüzü tek piyasa haline gelmektedir. Çünkü gümrükler ve vizeler yoktur.

 

Son hatırlatma:

Faiz stoklardaki malların fiyatlarını zamanla artırmaktadır. Eski mallar pahalanmaktadır. Zaten satılmadığı için bekleyen mallar hiç satılmamaktadır. Bu da stoklamayı engellediği için üretimi engellemektedir. Krizler doğmaktadır. Faizli sistemde faiz karşılıksız para üretmekte ayrıca stoklara da mani olduğu için ekonomi çalışmamaktadır.

 

 

 


YorumcuYorum
ziya küçük
22.03.2012
14:49

Stoklardaki mal fiyatlarının zamanla artmasını anlayamadım. Ben 1 ton şeker alıyorum , bankadan kredi kullanarak. Maliyetim peşin alsam 2 lira ise kredi ile 2,25 'e çıkıyor kiloda. Stokluyorum. Ne kadar süre kalırsa kalsın maliyet yine 2,25 TL.

Zamanla artma kısmını açıklar mısınız?

Süleyman Karagülle
22.03.2012
16:28

İşletme bankadan kredi alıyor. Satmak üzere bekletiyor. Her geçen gün o paranın faiziı ödeniyor. Böylece maliyet hergün artmakatrdır.

Sam Adian
22.03.2012
18:45

Teşekkür ederim

"Zaten vardır" ifdesinden kastım, "Kur'an ın bu çerçeveyi zaten koyduğu" idi. Öte yandan diğer sistemlerden de Kur'an esaslarına göre doğru olan tarafların alınması ile bir bütün sistem elde edilebilir. Bu da tümüyle olmasa bile, var akli olarak var olduğunu gösterir. Ancak benim kastım bu değildi.

Öte yandan : “Pay Belgeleri”nin takas edilmesi veya satılmamış mal karşılığının önceden satılması fiyatların düşmesine ve tüccarın veya bankanın haksız kazanç elde etmesine neden olur. Çünkü elinde “pay belgesi” bulunan işçi veya üretici, bunu ihtiyacı sebebiyle bir an önce paraya çevirebilmek için değerinin altında satacaktır veya satmak zorunda kalacaktır. Böylece emeğinin karşılığı düşecek, eline daha az para geçecektir. Aradaki fark ise tüccarın veya bankanın cebine girecektir. Bu haksızlıktır. Bu serbest piyasadaki rekabet değildir.

Süleyman Karagülle
22.03.2012
20:21

Teşekkür ederim "Zaten vardır" ifadesinden kastım, "Kur'an ın bu çerçeveyi zaten koyduğu" idi. Öte yandan diğer sistemlerden de Kur'an esaslarına göre doğru olan tarafların alınması ile bir bütün sistem elde edilebilir. Bu da tümüyle olmasa bile, var akli olarak var olduğunu gösterir. Ancak benim kastım bu değildi. -Öte yandan : “Pay Belgeleri”nin takas edilmesi veya satılmamış mal karşılığının önceden satılması fiyatların düşmesine ve tüccarın veya bankanın haksız kazanç elde etmesine neden olur. -Üretici, ambara teslim ediyor, pay belgesini alıyor. Eğer piyasada o mal uygun değerde ise üretici satıyor. Eğer piyasadaki fiyatı beğenmiyorsa, genellikle hasat zamanı böyle olur. O zaman belgeyi, bankaya götürüyor, rehin bırakıyor faizsiz olarak bankadan kredi alıyor, ihtiyaçlarını gideriyor. Zaman geçip stoklar eridiği için değer kazanınca üretici malını değer fiyatı ile satıyor. Kredisini kapatıyor. Şimdi ise hasat zamanı üretici ambarı olmadığı için yarı fiyattan daha aşağı bedelle satıyor. Ambarı olsa bile ihtiyacını giderecek parası olmadığı için yarı fiyattan aza satıyor. -Çünkü elinde “pay belgesi” bulunan işçi veya üretici, bunu ihtiyacı sebebiyle bir an önce paraya çevirebilmek için değerinin altında satacaktır veya satmak zorunda kalacaktır. -Bugün öyle yapıyor. Biz işte bunu yapmaması için pay belgesini rehin olarak alıp faizsiz krediyi üreticiye veriyoruz. Bugünse bu kredi tüccara verilmekte, halk sömürülmektedir. - Böylece emeğinin karşılığı düşecek, eline daha az para geçecektir. Aradaki fark ise tüccarın veya bankanın cebine girecektir. Bu haksızlıktır. Bu serbest piyasadaki rekabet değildir. - Banka aldığı belgeyi satamaz. O da ihtiyacı olan varsa faizsiz malı kredi olarak verir. Adil düzeni anlamak için iki nokta unutulmamalıdır. Cebri icra yoktur. Kredi zamana değil malın satışına bağlanmıştır. İkinci önemli nokta adil düzende ticari bankalar yoktur. Bankalar kamu bankalarıdır. Masrafları kamu payından karşılanır. Aracı ortaklardan aldığı iştirakleri ile ancak iştiraklere katılabilir. Kredileşme ilkesi içinde aldığı karzları, ancak kredileşme ilkesi içinde faizsiz olarak verebilir. İştirak istikraza ve istikraz iştirake dönüştürülemez.





Son Eklenen Makaleler
Süleyman Karagülle
SEÇKİN SAYILAR VE 19 MUCİZESİ 05.01.2001
12.02.2025 476 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLARIN TASFİYESİ KANUNU 22.12.2000
12.02.2025 268 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLAR 22.12.2000
12.02.2025 224 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ BORÇ(BAKARA278-279) 22.12.2000
12.02.2025 290 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP ARALIK ÇALIŞMALARI 15.12.2000
12.02.2025 346 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL ÇALIŞMA KURALLARI: 15.12.2000
12.02.2025 248 Okunma
Süleyman Karagülle
MUKASSİMÂT(zariyat4.ayet) 15.12.2000
12.02.2025 283 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL DURUM VE ÇÖZÜM 08.12.2000
12.02.2025 348 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLER DENGE KULÜBÜ SÖZLEŞMESİ 08.12.2000
12.02.2025 229 Okunma
Süleyman Karagülle
C Â R İ Y Â T (ZARİYAT3.AYET) 08.12.2000
12.02.2025 255 Okunma
Süleyman Karagülle
K Ü R T Ç E 01.12.2000
12.02.2025 252 Okunma
Süleyman Karagülle
ORUÇ BABA 01.12.2000
12.02.2025 277 Okunma
Süleyman Karagülle
M E S İ H 01.12.2000
12.02.2025 341 Okunma
Süleyman Karagülle
HÂMİLÂT (YÜKLER) 01.12.2000
12.02.2025 276 Okunma
Süleyman Karagülle
“ZÂRİYÂT-1- ÂYETİ”Nİ AÇIKLAYALIM: 24.11.2000
12.02.2025 273 Okunma
Süleyman Karagülle
TESİR ÇİFTİ 24.11.2000
12.02.2025 294 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EVE GETİRİLEN YENİLİKLER 18.11.2000
12.02.2025 367 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETİN AF YETKİSİ VAR MIDIR? 18.11.2000
12.02.2025 370 Okunma
Süleyman Karagülle
İFRAT VE TEFRİT(KEHF28) 18.11.2000
12.02.2025 327 Okunma
Süleyman Karagülle
MATEMATİK İLE İfrat ve tefrit nedir? 11.11.2000
12.02.2025 325 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN MATEMATİĞİ TARİKATI 11.112000
12.02.2025 245 Okunma
Süleyman Karagülle
NEFİSTE SABIR(kehf28) 11.11.2000
12.02.2025 280 Okunma
Süleyman Karagülle
OKUMA/ TİLÂVET EMRİ 04.11.2000
12.02.2025 293 Okunma
Süleyman Karagülle
SÖMÜRÜ VE ÇARE 04.11.2000
12.02.2025 225 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLERDEN HABERLER 28.10.2000
12.02.2025 261 Okunma
Süleyman Karagülle
MESKENLER VE İŞYERLERİ AYETİ 28.10.2000
12.02.2025 378 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA (ENTROPİ) 28.10.2000
12.02.2025 369 Okunma
Süleyman Karagülle
ERMENİ KATLİAMI 14.10.2000
12.02.2025 202 Okunma
Süleyman Karagülle
MARKETTE SELEM UYGULAMASI 14.10.2000
12.02.2025 269 Okunma
Süleyman Karagülle
FAİZSİZ İŞLETME 14.10.2000
12.02.2025 294 Okunma
Süleyman Karagülle
BELGRAD OLAYI 07.10.2000
12.02.2025 279 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜTEŞÂBİH ÂYETLER 07.10.2000
12.02.2025 495 Okunma
Süleyman Karagülle
MEDENİYETLERİN ÖMRÜ 30.09.200
12.02.2025 432 Okunma
Süleyman Karagülle
AHMET BÜLBÜL’ÜN ÖLÜMÜ VESİLESİYLE; 30.09.2000
12.02.2025 280 Okunma
Süleyman Karagülle
Rektör Ethem Ruhi Fığlalıya cevap 23.09.2000
12.02.2025 273 Okunma
Süleyman Karagülle
KURANDA MUCİZE-1 23.09.2000
12.02.2025 259 Okunma
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 636 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 572 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 632 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 514 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 495 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 749 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 545 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 461 Okunma
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 501 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 545 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 474 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 513 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 461 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 499 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 513 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 417 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 491 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 552 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 535 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 445 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 532 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 492 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 441 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 533 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 519 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 528 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 530 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 575 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 509 Okunma
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 3168 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 3189 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
İÇKİ YASAĞI
3.05.2021 2443 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Dünya
30.04.2021 2295 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ POLİTİKA
29.04.2021 2157 Okunma
Süleyman Karagülle
HEDEF
29.04.2021 2176 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 3385 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve son uyarılarım… (15)
11.04.2021 2312 Okunma
Süleyman Karagülle
SOYLU'NUN BEYANI
7.04.2021 2850 Okunma
Süleyman Karagülle
BUNDAN BÖYLE
6.04.2021 2097 Okunma
Süleyman Karagülle
UYARI
6.04.2021 2087 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜDAHALE
4.04.2021 2112 Okunma
Süleyman Karagülle
Seminerler; kendinize görev vereceksiniz (14)
4.04.2021 2103 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK ÇIKAR YOL
3.04.2021 2322 Okunma
Süleyman Karagülle
PARTİ KAPATMAK
3.04.2021 2339 Okunma
Süleyman Karagülle
ANAYASA MAHKEMESİ
1.04.2021 2299 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 3182 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 3003 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Muhterem Abdurrahman Dilipak’a Açık Mektup
31.03.2021 2512 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 2857 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
31.03.2021 2116 Okunma
Süleyman Karagülle
EMİN SARAÇ HOCA HAKKINDA
31.03.2021 2670 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 2882 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 2899 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 2893 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 2891 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
31.03.2021 1922 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
31.03.2021 1876 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
31.03.2021 2088 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK PROBLEM VE ÇÖZÜM
31.03.2021 2087 Okunma
Süleyman Karagülle
RAKAMLAR
31.03.2021 2086 Okunma
Süleyman Karagülle
YASTIK ALTI
30.03.2021 2201 Okunma
Süleyman Karagülle
TEMİZLİK
29.03.2021 2523 Okunma
Süleyman Karagülle
MEŞGALE
28.03.2021 2321 Okunma
Süleyman Karagülle
BAKAN OLMAK
27.03.2021 2348 Okunma


© 2025 - Akevler