Süleyman Karagülle
VARSAYIM-2
2.05.2018
4621 Okunma, 4 Yorum

Bu yazı Fehmi Koru’nun 02.05.2018 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.

http://fehmikoru.com/heyecanli-bir-gerilim-romani-gibi-biz-secime-giderken-etrafimizdaki-sular-isiniyor/

 

Sermaye faiz tıkanıklığını cihan savaşlarıyla gidermektedir. Dünyayı iki bloğa ayırmakta, bunları çatıştırmaktadır. Sonunda yenileni destekleyip yenen yapmakta ve ikisine de cetvelle haritada yer çizmektedir. Böylece bombalarla tahrip ettiği dünyaya kredi sağlayarak faize iş bulabilmektir.

Erbakan’ın Akevler’le iş birliği sonunda dünyaya anlatılan Sermaye’nin bu oyunu, bu sayede şimdiye kadar başarıya ulaşamadı Öncelikle İslam alemini bölmeden savaşa girse İslam aleminin beraber olduğu cephe hemen galip gelecek ve sonunda Sermaye hedefine ulaşamayacaktı. O yüzden önce Şii-Sünni ayırımı ile Müslümanları birbirleri ile savaştırmak istemiştir. Humeyni ve Erbakan sayesinde bunu başaramayınca Arap-Acem cephesini kurmuş ve şimdi onu faaliyete geçirmiştir.

Osmanlılara isyan eden Araplar şimdi İsrail ile birlikte Sermaye ile bir olup İran’a saldırmaya hazırlanmaktadır. Şimdilik Çin’i bu çatışmadan uzak tutup sonunda kullanabilmek için Vietnam ile barış görüşmeleri yapmaktadır. Rusya ve İran birleşmiştir. Türkiye de onların yanında ama başlangıçta Türkiye devreye girmeyecek. İran çökertildikten sonra Türkiye’ye sıra gelecektir.

Çok çetin günler geçirmekteyiz. Türkiye’de de iki cephe oluşturulmuştur. Yani şimdi Sermaye tam üçüncü cihan savaşı başlatma hazırlığını içte ve dışta tamamlamıştır. Bu gerçekleri gören Ordumuz, Gül’e ricada bulunmuş, o da kabul etmiştir. Her iki tarafı da tebrik ederim.

Yeni planı; Erdoğan’ı başkan yapmak, muhalefeti mecliste hakim kılıp Erdoğan’ı Yüce Divan’a göndermektir. Ondan sonra ise Türkiye’ye saldırmaktır.

Ben oyumu Erdoğan’a vereceğim, sözüm var ancak partiye gelecek olursak adayına bakacaktım. Bu oyunlar karşısında oyumu AK Parti’ye vereceğim çünkü güçlü iktidara ihtiyacımız vardır.

Üçüncü cihan savaşı belasını atlatalım. Demokrasiyi yeniden kurarız. İstiklal Savaşı’nda Mustafa Kemal’i kimse sevmiyordu ama devletimizin kurtulması için ona biat gerekiyordu. Sermaye öyle istiyordu. Sonunda bugün nüfusu yüz milyona yaklaşan büyük bir Türkiye var. Yetkiler tek elde toplanarak İran’ın yanında yer alınmalıdır.

 


YorumcuYorum
mmehmetu76
02.05.2018
12:54

bu söylediklerinizin hepsi paronaya. tayyipi kazandirmak icin uydurulmus safsatalardan ibaret.

bugün abdüllatif sener benim dediklerimin tipkisinin aynisini acikladi. gülü cati adayi yapmak tayyipin planiydi, bu desifre olunca sanki güle karsiymis gibi akari gönderdi. biz bu plani yutmadik ama yutanlar yutmus.

Allahin izni inayeti ve keremiyle Türkiyeye hic bir sey olmaz. tayyipten bin kat degerli ne cevherlerimiz var. tutturmusunuz tayyip tayyip diye. bu kadar taassup, asiriliktir ve bütün ilahi dinlerde asiriklar yasaklanmistir ve toplumlar yaptigi asiriliklar yüzünden helak olmuslardir. 

Allah, batmis bir osmanli topraklari üzerine icinize sindirmediginiz bir mustafayi bir günes gibi dogurduysa, korkmayin tayyip gidince ondan on  kat iyisini bu topraklar üstüne günes gibi dogurur. yeterki kalplerde iman inanc ve Allah korkusu eksik olmasin. 

milleti karamsarliga sevketmeyin. Allah bunu sevmez. bir seyin degismesi gerekiyorsa degismeli. kötüde israr aptallarin isidir.dis gücler, sermaye falan filan savas cikacak aman tayyipe sarilalaim laflari milletin karnini doyurmayan bir kocakari tesellemelerinden baska bir sey degil.

Av.FarukKaradag
02.05.2018
20:58

Saygıdeğer hocam,

Bence çözüm, milletvekili seçimlerinde adil düzeni benimsemeye en yakın Saadet Partisi’ni desteklemek, Başkan adayı olarak da Temel Karamollaoğlu’na destek vermektir. Zaten ikinci tura kalmayacaksa ve Erdoğan ilk turda seçilecekse sorun yok demektir. Bizler de mesuliyetten kurtulmuş oluruz. Eğer ikinci tura “bizim” diyebileceğimiz 2 aday kalırsa o zaman tekrar bir değerlendirme yapmak icap eder. AKP 16 yıldır iktidarda, faizli düzeni zina düzenini değiştirmeye bir ucundan başlamadı bile. Ya samimi değiller, ya güçleri yetmiyor... Her iki durumda da tekrar oy vermek vebaldir. Ayrıca bozuk düzenden ötürü yaptıkları zaruri yanlışları da olağan ve meşru gördükleri de bir gerçek. Hepsi hallerinden memnun.

Belki dediğiniz gibi Erdoğan samimidir ama çevresindeki kuşatmayı yarıp sizinle dahi görüşemiyor, ara sıra yaptığı çıkışlar sosyal medyada 2 saatte harcanıp gidiyor. Mesela “zina konusunda AB’ye uyduk, hata ettik” dedi, hemen işi bir kısım alaya aldı, bir kesim bak Reis ne kadar haklı falan dediler.. Herhangi müspet bir adım atıldı mı? Hayır... Canları istediği zaman hemen icraata geçebiliyorlar, TEOG kalksın dedi, ertesi gün sınav sistemi değişti; yardımcı doçentlik ne ya, dünyada bir tek bizde var dedi, hemen yasasını değiştirdiler. Demek ki sermayeye dokunmayan, vatana millete zararlı -ya da faydasız- iş oldu mu derhal yapmaya kudretleri var, ama müspet meselelerde bir türlü güçleri yetmiyor. 

Geçmiş tarihli bir yazıyı okudum, bence günümüze de ışık tutuyor. Değerlendirmenize sunmak istedim. Saygılarımla.


KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-537/ADİL DÜZEN DERSLERİ-367   21 Kasım 2009


“ADİL DÜZEN”DE EKMEK;

‘BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ!’


Saadet Partisi’nin Çorlu İlçe Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Dağdeviren, Reşat Nuri Erol’a yazıyor: Halk ekmek partisini istiyor... Bize bir konferansla çözümü anlat...


[Reşat bey, Tekirdağ-Çorlu Saadet Partisi Gençlik Kolları Başkanlığı görevini ifa etmeye çalışmaktayım. Halkımızı partimize üye yapma çalışmalarımızda ortak bir cümle açığa çıkıyor; BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ… Bu noktadan hareketle Çorlu’da Millî Görüş’ün ekmeğe dair politikalarını EKONOMİK KRİZE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ adı altında bir konferansla açıklamak istiyoruz. Zat-ı alinizin uzmanlık alanı olan bu konuda konuşma yapmak için davet etsek icabet eder misiniz? En derin saygılarımızla...]


Türkiye dünyanın en verimli topraklarına sahiptir. Yeter derecede yağışı ve yeraltı suları olan bir ülkedir. Orta kuşaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrilidir. Dağları, ovaları, ormanları, madenleri ile dünyanın en zengin ülkelerindendir. Petrolü azdır, ama buna mukabil enerji üretilebilecek bol akarsuları, rüzgarı, güneşi ve linyit yatakları vardır. Türkiye tarım bakımından Hollanda’dan çok daha verimli bir ülkedir; bu ülkenin nüfus yoğunluğunda olsak 500 milyon insan oluruz. Yani Türkiye değil yetmiş milyon, bunun yedi misli daha fazla nüfusu yaşatabilir.


Türk halkı kör müdür, aptal mıdır, sakat mıdır, cahil midir, hasta mıdır? Neden bu kadar bol imkanlara sahip olduğumuz halde ekmek derdine düşmüş bulunuyoruz. Türk halkının beceriksiz olmadığı gittiği dünya ülkelerindeki başarıları ile bellidir. Avrupa ekonomisi Türk işçisi ile ayaktadır. Avrupa’da yüz binlere varan Türk firmaları faaliyettedir.


Verimli toprağımız var...


Becerikli yetişmiş halkımız var...


O halde ne diye hâlâ halkımız ekmek partisinden olmak zorundadır?


Türk halkı bunu iyi öğrenmeli, bilmeli ve değerlendirmelidir.


Bunun iki sebebi vardır.


1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir. Türk halkının üçte ikisi işsizdir. Kadınlarımızın yarısı çalışmaz. Erkeklerimiz ortalama olarak 25 yaşına kadar okuma ve askerlik derdindedir, iş yapmaz. 50 yaşında emekli olur. Hâsılı, halkımızın yarısı iş aramayan işsizdir. İş arayan işsizlerle gizli işsizler de hesaba katılırsa, bu miktar üçte ikiye çıkar. Türkiye’de bir aile iş yapıyor, üç aile geçiniyor. O halde Türkiye’nin ekmek sorununu çözmek demek, işsizlik sorununu çözmek demektir. 


2-      Türkiye’nin ikinci sorunu faiz sorunudur. 600 kuruşluk ekmeğin 200 kuruşu faiz, 200 kuruşu vergidir; yani üçte biri faiz, üçte biri de vergidir. Kâr ve işçilik dahil geri kalan 200 kuruştur. Başka bir şekilde ifade edersek; biz üç ekmek parası veriyor ama sadece bir ekmek alabiliyoruz. Devlete verilen 200 kuruşun yarısı yine dışarıya faiz olarak gitmektedir. Yani biz ürettiğimizin yarısını tekel sermayeye faiz olarak ödüyoruz. Üçte bir çalışıyoruz, onun da yarısı faize gidiyor! Etti altıda bir. Onunla geçiniyoruz. Borçlanarak yaşıyoruz. Her gün borcumuz artıyor da artıyor.  Ülke ve devlet olarak adım adım ölüme doğru yol alıyoruz...


Biz kırk senedir Millî Görüş ve Adil Ekonomik Düzen’de bunları anlattık.


Bizi bu hâle getiren faizdir dedik…


Faizden kurtulmamız gerekir dedik...


Dış borçlar mutlaka ödenecek dedik…


Bunun çıkış yollarını daima gösterdik...


Ne oldu?


Tüm partiler birleşti ve bize saldırdı!


Bizzat bazı sözde veya gömlek çıkaran Millî Görüşçüler bile bize karşı cephe aldı; söyletmediler! Televizyonlar ve gazeteler başta olmak üzere her türlü medya bize kapatıldı! Halkımız da maalesef bizi susturan partilere oy vermektedir!


‘Biz ekmek partisindeniz’ diyorlar!


Şaşkınlar...


Ekmeğinizi, sizi sömürenlerin talimatı ile hareket eden partiler değil, “Adil Ekonomik Düzen”i, Allah’ın düzenini uygulayanlar temin edecektir.


Faizi meşru gören ve uygulayan partilerin peşinden gitmeyeceksiniz; “Adil Düzen”i, “Adil Ekonomik Düzen”i kabul eden partinin peşinden gideceksiniz.


Yoksa, siz Adil Düzen Partisi’ni kuracaksınız.


Bir başkaları da; Adil Düzen karışık, anlatamayız diyor!


Adil Düzen size ekmeği nasıl verecek, ben size yarım sayfalık yazıda anlatacağım.


Biri çıksın da desin ki; sizin söylediğiniz hayal.


Diyemez, çünkü ağzı ve dili tutulur.


1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir dedik. Önce işsizliği nasıl çözeceğimizi anlatalım. Merkez Bankası’na emir vereceğiz; parayı bas ve bankalara ‘faizsiz kredi’ olarak ver. Bankalara da; işletmelerle anlaş, cirodan masraflarını al, krediyi faizsiz olarak ver diyeceğiz. Şöyle ki; işletmede çalışan işçinin resmi ücretini banka ödüyor. Aldığı ham maddenin bedelini de resmi fiyattan banka ödüyor. Mamul ambara konuyor. Ambarın iki kilidi ve iki anahtarı var; biri işletmede, biri de bankada duruyor. Mamulü işletme istediği fiyatla satıyor. Banka verdiği krediyi tahsil ediyor ve kalan işletmeye kâr kalıyor. Kredinin günü doldu, ödeyemedin, icra gelsin diye bir şey yok. İşletme üretilen malı ne zaman satarsa banka alacağını o zaman tahsil ediyor. Banka faiz almıyor, satılan mamulden bir defaya mahsus olmak üzere hizmet payını alıyor. Ambarda duran mal faiz sebebiyle pahalanmıyor. Dolayısıyla her zaman satılma şansı vardır. İşçi bulamayan işletme ham madde kredisini de alamıyor. İşletme ise sermayem yok, pazarım yok diye işletmesini durdurmuyor. Sermaye faizsiz olarak istediğin kadar var. Pazarın yoksa üret ve stok yap. Nasılsa faiz ödemiyorsun. Enflasyon da olmuyor. Çünkü piyasada ne kadar para çoğalmışsa ambarlarda da o kadar satılık mal çoğalmıştır.


2-      Dış borçları kapatıp faizsiz hâle getirmek için dış borç iç borca çevrilecek, para borcu mal borcuna çevrilecek, borç iştirake çevrilecek ve faizli borç kredileşme borcuna çevrilecek. Bunların hepsini daha önce çok kere açıkladık. Böylece ülkemiz ve halkımız faizden kurtulacak, çalışanın geliri üç misli artacak. Ayrıca mallara faiz yükü yüklenmeyeceği için üretilen mallar yarı yarıya ucuzlayacaktır. Yani, sen vatandaşım altı misli daha zengin olacaksın. Bu modeli kabul eden partiye gideceksin. Kabul eden parti yoksa yeni parti kuracaksın.


İşte sana ekmek partisi.


Halk Partisi’ne ve diğerlerine oy verirken ekmek partisi olmadığı halde veriyorsun da; Saadet Partisi’nde neden ekmek partisi şartını koşuyorsun? Böyle diyorsun, böyle bir bahane söylüyorsun; çünkü sen samimi değilsin


“ADİL DÜZEN”DE EKMEK;

‘BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ!’

Saadet Partisi’nin Çorlu İlçe Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Dağdeviren, Reşat Nuri Erol’a yazıyor: Halk ekmek partisini istiyor... Bize bir konferansla çözümü anlat...

[Reşat bey, Tekirdağ-Çorlu Saadet Partisi Gençlik Kolları Başkanlığı görevini ifa etmeye çalışmaktayım. Halkımızı partimize üye yapma çalışmalarımızda ortak bir cümle açığa çıkıyor; BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ… Bu noktadan hareketle Çorlu’da Millî Görüş’ün ekmeğe dair politikalarını EKONOMİK KRİZE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ adı altında bir konferansla açıklamak istiyoruz. Zat-ı alinizin uzmanlık alanı olan bu konuda konuşma yapmak için davet etsek icabet eder misiniz? En derin saygılarımızla...]

Türkiye dünyanın en verimli topraklarına sahiptir. Yeter derecede yağışı ve yeraltı suları olan bir ülkedir. Orta kuşaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrilidir. Dağları, ovaları, ormanları, madenleri ile dünyanın en zengin ülkelerindendir. Petrolü azdır, ama buna mukabil enerji üretilebilecek bol akarsuları, rüzgarı, güneşi ve linyit yatakları vardır. Türkiye tarım bakımından Hollanda’dan çok daha verimli bir ülkedir; bu ülkenin nüfus yoğunluğunda olsak 500 milyon insan oluruz. Yani Türkiye değil yetmiş milyon, bunun yedi misli daha fazla nüfusu yaşatabilir.

Türk halkı kör müdür, aptal mıdır, sakat mıdır, cahil midir, hasta mıdır? Neden bu kadar bol imkanlara sahip olduğumuz halde ekmek derdine düşmüş bulunuyoruz. Türk halkının beceriksiz olmadığı gittiği dünya ülkelerindeki başarıları ile bellidir. Avrupa ekonomisi Türk işçisi ile ayaktadır. Avrupa’da yüz binlere varan Türk firmaları faaliyettedir.

Verimli toprağımız var...

Becerikli yetişmiş halkımız var...

O halde ne diye hâlâ halkımız ekmek partisinden olmak zorundadır?

Türk halkı bunu iyi öğrenmeli, bilmeli ve değerlendirmelidir.

Bunun iki sebebi vardır.

1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir. Türk halkının üçte ikisi işsizdir. Kadınlarımızın yarısı çalışmaz. Erkeklerimiz ortalama olarak 25 yaşına kadar okuma ve askerlik derdindedir, iş yapmaz. 50 yaşında emekli olur. Hâsılı, halkımızın yarısı iş aramayan işsizdir. İş arayan işsizlerle gizli işsizler de hesaba katılırsa, bu miktar üçte ikiye çıkar. Türkiye’de bir aile iş yapıyor, üç aile geçiniyor. O halde Türkiye’nin ekmek sorununu çözmek demek, işsizlik sorununu çözmek demektir. 

2-      Türkiye’nin ikinci sorunu faiz sorunudur. 600 kuruşluk ekmeğin 200 kuruşu faiz, 200 kuruşu vergidir; yani üçte biri faiz, üçte biri de vergidir. Kâr ve işçilik dahil geri kalan 200 kuruştur. Başka bir şekilde ifade edersek; biz üç ekmek parası veriyor ama sadece bir ekmek alabiliyoruz. Devlete verilen 200 kuruşun yarısı yine dışarıya faiz olarak gitmektedir. Yani biz ürettiğimizin yarısını tekel sermayeye faiz olarak ödüyoruz. Üçte bir çalışıyoruz, onun da yarısı faize gidiyor! Etti altıda bir. Onunla geçiniyoruz. Borçlanarak yaşıyoruz. Her gün borcumuz artıyor da artıyor.  Ülke ve devlet olarak adım adım ölüme doğru yol alıyoruz...

Biz kırk senedir Millî Görüş ve Adil Ekonomik Düzen’de bunları anlattık.

Bizi bu hâle getiren faizdir dedik…

Faizden kurtulmamız gerekir dedik...

Dış borçlar mutlaka ödenecek dedik…

Bunun çıkış yollarını daima gösterdik...

Ne oldu?

Tüm partiler birleşti ve bize saldırdı!

Bizzat bazı sözde veya gömlek çıkaran Millî Görüşçüler bile bize karşı cephe aldı; söyletmediler! Televizyonlar ve gazeteler başta olmak üzere her türlü medya bize kapatıldı! Halkımız da maalesef bizi susturan partilere oy vermektedir!

‘Biz ekmek partisindeniz’ diyorlar!

Şaşkınlar...

Ekmeğinizi, sizi sömürenlerin talimatı ile hareket eden partiler değil, “Adil Ekonomik Düzen”i, Allah’ın düzenini uygulayanlar temin edecektir.

Faizi meşru gören ve uygulayan partilerin peşinden gitmeyeceksiniz; “Adil Düzen”i, “Adil Ekonomik Düzen”i kabul eden partinin peşinden gideceksiniz.

Yoksa, siz Adil Düzen Partisi’ni kuracaksınız.

Bir başkaları da; Adil Düzen karışık, anlatamayız diyor!

Adil Düzen size ekmeği nasıl verecek, ben size yarım sayfalık yazıda anlatacağım.

Biri çıksın da desin ki; sizin söylediğiniz hayal.

Diyemez, çünkü ağzı ve dili tutulur.

1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir dedik. Önce işsizliği nasıl çözeceğimizi anlatalım. Merkez Bankası’na emir vereceğiz; parayı bas ve bankalara ‘faizsiz kredi’ olarak ver. Bankalara da; işletmelerle anlaş, cirodan masraflarını al, krediyi faizsiz olarak ver diyeceğiz. Şöyle ki; işletmede çalışan işçinin resmi ücretini banka ödüyor. Aldığı ham maddenin bedelini de resmi fiyattan banka ödüyor. Mamul ambara konuyor. Ambarın iki kilidi ve iki anahtarı var; biri işletmede, biri de bankada duruyor. Mamulü işletme istediği fiyatla satıyor. Banka verdiği krediyi tahsil ediyor ve kalan işletmeye kâr kalıyor. Kredinin günü doldu, ödeyemedin, icra gelsin diye bir şey yok. İşletme üretilen malı ne zaman satarsa banka alacağını o zaman tahsil ediyor. Banka faiz almıyor, satılan mamulden bir defaya mahsus olmak üzere hizmet payını alıyor. Ambarda duran mal faiz sebebiyle pahalanmıyor. Dolayısıyla her zaman satılma şansı vardır. İşçi bulamayan işletme ham madde kredisini de alamıyor. İşletme ise sermayem yok, pazarım yok diye işletmesini durdurmuyor. Sermaye faizsiz olarak istediğin kadar var. Pazarın yoksa üret ve stok yap. Nasılsa faiz ödemiyorsun. Enflasyon da olmuyor. Çünkü piyasada ne kadar para çoğalmışsa ambarlarda da o kadar satılık mal çoğalmıştır.

2-      Dış borçları kapatıp faizsiz hâle getirmek için dış borç iç borca çevrilecek, para borcu mal borcuna çevrilecek, borç iştirake çevrilecek ve faizli borç kredileşme borcuna çevrilecek. Bunların hepsini daha önce çok kere açıkladık. Böylece ülkemiz ve halkımız faizden kurtulacak, çalışanın geliri üç misli artacak. Ayrıca mallara faiz yükü yüklenmeyeceği için üretilen mallar yarı yarıya ucuzlayacaktır. Yani, sen vatandaşım altı misli daha zengin olacaksın. Bu modeli kabul eden partiye gideceksin. Kabul eden parti yoksa yeni parti kuracaksın.

İşte sana ekmek partisi.

Halk Partisi’ne ve diğerlerine oy verirken ekmek partisi olmadığı halde veriyorsun da; Saadet Partisi’nde neden ekmek partisi şartını koşuyorsun? Böyle diyorsun, böyle bir bahane söylüyorsun; çünkü sen samimi değilsin

Ahmet Yücel
02.05.2018
22:52

Sayın Karadağ, Saadet Partisi ilkesel olarak daha iyi bir parti olarak görünmekle birlikte eğer Ak Partiyi düşürüp SP ni iktidar edebiliyorsan vebal yoktur fakat Ak Partinin yerine sol partiyi iktidar yapmaya vesile olacaksak ki bu parti kuruluşundan bu yana inanç düşmanlığı yapmıştır, o zaman Ak Partiye oy vermemek vebal olmaz mı? Biz sayın Erdoğan'ın elini zayıflatmamak için oy kullanacağız. Faiz ve zina serbestisini Erdoğan kaldırmazsa, yerine gelecek partiler hiç kaldırmayacaktır. Bu durumda müslüman bir lideri tercih ederim. SP nin iktidara gelme ihtimali bugün için yok. Farzedelim Ak Parti gitti sol iyi SP ve DP ittifakı iktidar oldu. 5-20 vekil SP nin olsa bile, CHP faizi ve zinayı sonlandırabilir mi?


Merkez Bankası para basarak faizsiz krediler verse, mal ve hizmet arzı sabit olduğu sürece artan para arzı nedeniyle fiyatlar artacak ve enflasyon yükselecektir.


Ahmet Yücel
02.05.2018
23:12

Gelirler üç misli arttı diyelim, aklımda kalan bir ekonomi kuralı, ""Antispasyon konjektürü" Gelirlerin artma ihtimalinin fiyatları artırması diye bir kural vardı.

Bu durumda krediler yatırım amaçlı faizsiz olarak verilmeli. Benim borcum var, ev alacağım, araba alacağım faizsiz kredi istiyorum, dersem, kredi verilmemeli. Yatırımlara faizsiz kredi verilmeli, üretim artışı sağlanmalı, bu şekilde ucuzluk sağlanacak, enflasyon düşecek, vatandaşın cebinde daha çok rahatlama olacak, böylece geliri artmış gibi olacaktır.

Bunları bir şeyler biliyor iddiasıyla değil, kişisel düşüncelerim olarak yazdım. Belki biraz haklılık payım vardır belki yanılıyorum. Siz değerli büyüklerimizin yazı ve yorumlarınızı takip etmeye devam edeceğim. Saygılar, selamlar.





Çok Okunan Makaleler
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 42442 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 29675 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 28107 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011 19957 Okunma
9 Yorum 06.02.2016 17:34
Süleyman Karagülle
Akevler
14.07.2013 19011 Okunma
6 Yorum 22.07.2017 20:36
Süleyman Karagülle
Devlete faiz haram mıdır?
9.11.2013 18058 Okunma
Süleyman Karagülle
İlmîlik Demek “Usul” Demektir
3.10.2015 16919 Okunma
Süleyman Karagülle
Neden Arapça; Neden Kuran Arapçası
9.02.2013 15753 Okunma
1 Yorum 10.02.2013 15:18
Süleyman Karagülle
Fıkha Göre Yeni Hükümet
14.06.2015 14365 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 16:16
Süleyman Karagülle
Putin Müslüman Oldu
21.03.2015 14141 Okunma
5 Yorum 24.03.2015 11:50
Süleyman Karagülle
Tesviye mi Tasfiye mi?
1.09.2016 13908 Okunma
3 Yorum 22.09.2016 19:58
Süleyman Karagülle
Akit ve Ahit (Tekrar)
12.04.2012 13813 Okunma
1 Yorum 13.04.2012 17:57
Süleyman Karagülle
Ahmet Davutoğlu’nun Hatası
14.05.2016 13777 Okunma
3 Yorum 17.05.2016 07:37
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016 Neden Yapıldı?
17.07.2016 13671 Okunma
3 Yorum 19.07.2016 19:47
Süleyman Karagülle
Kuran'ı Doğru Anlamak
30.05.2015 13664 Okunma
3 Yorum 27.11.2016 18:52
Süleyman Karagülle
R.T.Erdoğan ve F.Gülen
8.02.2014 13577 Okunma
2 Yorum 27.07.2017 01:05
Süleyman Karagülle
İnsanlık anayasası - Sam Adian'a cevap
24.02.2016 13544 Okunma
10 Yorum 26.02.2016 00:34
Süleyman Karagülle
Evlilik ve Kanun Önerisi
5.03.2016 13492 Okunma
1 Yorum 06.03.2016 01:18
Süleyman Karagülle
Akhan ve Tokul Ailelerine Açık Mektup!
5.09.2015 13064 Okunma
1 Yorum 05.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Düşen Uçak ve Suriye Meselesi
29.11.2015 12487 Okunma
4 Yorum 08.12.2015 06:11
Süleyman Karagülle
Yeniden Seçim
25.07.2015 12385 Okunma
3 Yorum 29.07.2015 03:01
Süleyman Karagülle
İdam ve Öcalan
25.06.2016 12216 Okunma
6 Yorum 02.07.2016 12:02
Süleyman Karagülle
Kesilen Hayvanlar (Mete Firidin’in görüşü üzerine)
14.04.2015 12150 Okunma
1 Yorum 16.04.2015 20:19
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016 12148 Okunma
4 Yorum 22.05.2016 18:44
Süleyman Karagülle
Adil Düzen, N.Erbakan - S.Karagülle-1
1.10.2011 11953 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015 11840 Okunma
4 Yorum 23.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Darbeyi Kim Yaptı?
8.10.2016 11820 Okunma
6 Yorum 11.10.2016 13:15
Süleyman Karagülle
Davet
25.04.2015 11591 Okunma
6 Yorum 27.04.2015 10:03
Süleyman Karagülle
Kur’an Ekonomisi
3.12.2016 11538 Okunma
3 Yorum 05.12.2016 13:19
Süleyman Karagülle
Sam'a cevap: Kuran'daki müşküller, müteşabihler
3.01.2016 11501 Okunma
1 Yorum 16.01.2016 14:15
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE TAM İSTİHDAM
3.10.2016 11470 Okunma
Süleyman Karagülle
AK Parti’nin Kötülük ve İyilikleri
25.06.2016 11454 Okunma
Süleyman Karagülle
Sam Adian'a cevap
15.11.2015 11330 Okunma
2 Yorum 19.11.2015 21:27
Süleyman Karagülle
Koalisyon ve Çözüm
4.07.2015 11320 Okunma
3 Yorum 24.07.2015 23:29
Süleyman Karagülle
Üçüncü Binyıl Uygarlığı
31.10.2015 11319 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:54
Süleyman Karagülle
İki Merkez; Sermaye ve Kur’an
3.10.2015 11313 Okunma
2 Yorum 05.10.2015 08:11
Süleyman Karagülle
AK Parti’ye Tuzak!
11.04.2015 11239 Okunma
3 Yorum 13.04.2015 12:32
Süleyman Karagülle
Riba/Faiz ve Katılım Bankaları
24.01.2015 11151 Okunma
Süleyman Karagülle
Mümin kimdir?
9.05.2015 11150 Okunma
Süleyman Karagülle
Kiralar Neden Yüksek?
31.01.2015 11089 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye’yi bekleyen tehlike; uçurum!
6.06.2015 11066 Okunma
2 Yorum 09.06.2015 08:56
Süleyman Karagülle
İstihare; “EVET/HAYIR” manası nedir?
26.02.2017 11003 Okunma
9 Yorum 04.08.2017 21:52
Süleyman Karagülle
Akit Yorumcularına
21.07.2015 10956 Okunma
1 Yorum 22.07.2015 13:24
Süleyman Karagülle
Söz ver, oy vereyim
9.05.2015 10955 Okunma
1 Yorum 11.05.2015 09:51
Süleyman Karagülle
Çağımızda Cihad
7.07.2015 10951 Okunma
3 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010 10931 Okunma
4 Yorum 07.06.2010 22:20
Süleyman Karagülle
Çağımızın sorunları
4.05.2013 10871 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:10
Süleyman Karagülle
Türkiye’nin Yeri ve Görevi
27.06.2015 10838 Okunma
1 Yorum 29.06.2015 14:04
Süleyman Karagülle
Kuran'ın değeri, Muhammed'in varlığına dair cevaplar
11.06.2016 10784 Okunma
1 Yorum 12.06.2016 17:31
Süleyman Karagülle
Korkunç Kriz ve Çaresi
16.05.2015 10725 Okunma
3 Yorum 22.05.2015 11:29
Süleyman Karagülle
İran'da zelzele ve teklif
20.04.2013 10720 Okunma
4 Yorum 25.04.2013 18:26
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.11.2016 10720 Okunma
4 Yorum 29.11.2016 07:17
Süleyman Karagülle
Dershaneler
7.12.2013 10705 Okunma
8 Yorum 08.04.2014 09:25
Süleyman Karagülle
F. Gülen ve İbtihal
26.03.2016 10683 Okunma
Süleyman Karagülle
Medine Vesikası-Taha Akyol’a Cevaplar-2
25.07.2015 10682 Okunma
Süleyman Karagülle
Çözüm Süreci ve PKK sorununun çözümü
8.08.2015 10579 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 12:00
Süleyman Karagülle
Avrasya Ekonomik Birliği
3.01.2015 10473 Okunma
3 Yorum 14.01.2015 08:18
Süleyman Karagülle
Akevler ve AK Parti
14.06.2015 10350 Okunma
Süleyman Karagülle
Vergisiz Devlet
26.12.2015 10262 Okunma
2 Yorum 26.12.2015 20:11
Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013 10242 Okunma
9 Yorum 13.04.2013 08:44
Süleyman Karagülle
Elektrik Kesintisi ve Çözüm Önerisi
4.04.2015 10150 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran'a İman ve Uymamız Gereken Dört İlke
5.11.2016 10150 Okunma
3 Yorum 13.11.2016 13:12
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 10128 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Süleyman Karagülle
Kur’an ve İki Lider; Putin ve Erdoğan
2.01.2016 10115 Okunma
4 Yorum 08.01.2016 15:13
Süleyman Karagülle
Ruslar ve Türkler
20.12.2015 10087 Okunma
2 Yorum 25.12.2015 14:57
Süleyman Karagülle
İstişare
2.11.2013 10068 Okunma
8 Yorum 13.11.2013 11:10
Süleyman Karagülle
Mısır’daki İdamlar ve Yapılması Gerekenler
23.05.2015 10065 Okunma
1 Yorum 25.05.2015 10:09
Süleyman Karagülle
Vadeli satış, taksit ve murabaha
22.12.2012 9983 Okunma
Süleyman Karagülle
Kenan Evren
16.05.2015 9951 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:30
Süleyman Karagülle
KUR’ANÎ ÇÖZÜM
18.04.2016 9924 Okunma
1 Yorum 18.04.2016 10:52
Süleyman Karagülle
Kıssadan hisse ve devlet yönetimi
17.05.2014 9910 Okunma
Süleyman Karagülle
PKK, Kürtler ve Yapılması Gereken
7.11.2015 9909 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:52
Süleyman Karagülle
Milletvekili Yemini
14.03.2015 9905 Okunma
Süleyman Karagülle
Altın Bono
17.12.2016 9897 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 21:21
Süleyman Karagülle
Yeni Bir Dünya İçin Yapılması Gerekenler
19.11.2016 9768 Okunma
1 Yorum 19.11.2016 22:39
Süleyman Karagülle
IŞİD ve PKK ile Neler Oluyor?
1.08.2015 9727 Okunma
Süleyman Karagülle
GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)
31.12.2011 9672 Okunma
3 Yorum 05.01.2012 13:32
Süleyman Karagülle
Sermaye ve siyasi güç, para ve silah
24.05.2014 9658 Okunma
Süleyman Karagülle
Son Ümit!
4.07.2015 9623 Okunma
Süleyman Karagülle
Neden matematik?
16.02.2013 9567 Okunma
1 Yorum 17.02.2013 00:40
Süleyman Karagülle
İslâm Hukuku-Taha Akyol’a Cevaplar-1
25.07.2015 9561 Okunma
Süleyman Karagülle
Çanlar kimin için çalıyor?
19.07.2014 9510 Okunma
5 Yorum 22.07.2014 09:12
Süleyman Karagülle
Adil Kur’an Düzeni ve çağımızın sorunları
5.09.2015 9448 Okunma
2 Yorum 07.09.2015 17:54
Süleyman Karagülle
Ayı öldürmek yasak
4.05.2013 9402 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:25
Süleyman Karagülle
Vergi indirimi ve vergi iadesi
22.02.2014 9383 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Çin
1.08.2015 9336 Okunma
1 Yorum 03.08.2015 09:13
Süleyman Karagülle
Rockefeller Ailesi ve Hidrojen Enerjisi
2.04.2016 9279 Okunma
2 Yorum 11.04.2016 08:19
Süleyman Karagülle
Partilere Tavsiye
30.05.2015 9250 Okunma
1 Yorum 01.06.2015 08:08
Süleyman Karagülle
Mehmet Hikmetumut, Ölüm ve Ötesi
5.07.2015 9231 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Rüya
20.02.2016 9226 Okunma
2 Yorum 21.02.2016 11:34
Süleyman Karagülle
Yeni Hükümet ve Devlet Başkanı
20.06.2015 9191 Okunma
2 Yorum 23.06.2015 14:03
Süleyman Karagülle
PKK Mikrobu Üreten Sebepler ve TEDAVİ
6.02.2016 9177 Okunma
1 Yorum 06.02.2016 23:11
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeninde Başkanlık
21.05.2016 9146 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:10
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeni; Çözümü Halk Üretebilir
14.11.2015 9110 Okunma
1 Yorum 16.11.2015 08:32
Süleyman Karagülle
Akevler ve Araştırmacı
12.01.2013 9065 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir Adil Düzen Eleştirisi ve Cevabı
15.11.2011 8988 Okunma
Süleyman Karagülle
Tanrı ve Olasılık
3.10.2015 8893 Okunma
Süleyman Karagülle
Akevler Ekolü ve ...
18.04.2015 8856 Okunma
2 Yorum 20.04.2015 17:09
Süleyman Karagülle
AK Partinin başarıları
16.11.2013 8850 Okunma
Süleyman Karagülle
Erbakan ve Adil Düzen
14.11.2009 8780 Okunma


© 2025 - Akevler