Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013
9389 Okunma, 9 Yorum

 

“İŞSİZLİK SORUNU” ve “KİRACILIK SORUNU”nun ÇÖZÜMÜ

Hazret İbrahim zamanında insanlar çobanlık yaparak göçebe hayatı yaşıyorlardı. Siteler Fırat ile Dicle kıyılarında ve Nil vadisinde oluşmuştu. Milattan Önce (MÖ) 2000 yıllarında yeryüzünde bu iki yerden başka kentleşme yoktur.

Hazreti İbrahim dünyanın en kuytu yerine gitti ve bir mabet yerleştirdi. Gayrimezru bu yerde bugün de sadece “zemzem” dediğimiz su vardır. Bu su dahi o zamanki Araplar tarafından bilinmemektedir. Allah Hazreti İbrahim’e bildirmiştir. Hanımı Hacer ile oğlu İsmail’i o suyun başında kendilerinin geçinmeleri sağlayacak develeri ile bıraktı.

Hazreti Muhammed Medine’ye varır varmaz ilk defa Kuba Mescidi’ni kurdu, sonra Medine’de mabet yaptı.

İki ana uygarlık inşaatla başlamıştır, çünkü insanlar inşaatla bir araya gelirler.

BUGÜN İNSANLARIN İKİ SORUNU VARDIR.

BİRİ İŞSİZLİKTİR.

DİĞERİ DE EVSİZLİKTİR.

Ev bulurlarsa ona yakın iş bulamamaktadırlar.

İş bulurlarsa ona yakın ev bulamamaktadırlar.

Bir de “tarım döneminden kalma kiralama sistemi” bugün problem olmakta, arz ve talep kanunları çalışmamaktadır.

Ev sahibi ile kiracı arasında sürekli çekişme vardır.

İşyerinde kiracı esnaf ile dükkân sahibi arasında fahiş bir sömürü vardır. Özellikle büyük şehirlerde bir dükkân bir adamdan çok daha kıymetli olmaktadır.

Bir tarlaya işgal sebebiyle sahip olan kimsenin çevresinde evler yapılmaya başlayınca arsanın değeri artmaya başlar. Sermaye onu alır ve bekletir. Sonra rüşvet vererek imarını alıp arsa kıralı kesilir. Sonra o para ile sülalesi insanları sömürmeye devam eder.  

İşte, III. Binyıl bu şekilde çözülmemiş problemlerle karşı karşıyadır.

Biz ne yapıyoruz?

İnsanlardan küçük tasarruflarını topluyoruz. İzmir Akevler’de bunu yaptık. Bu paralarla şehrin kenarından tarla fiyatı ile arsa alınır ve inşaat yapılır. Altta işyeri kurulur. İşçi ilanı yapılır. İşyerinin lojmanı var denir. Gerekirse yurtdışından işçi getirilir ve işletme faaliyete geçer. Buraya hissedar olarak iştirak edenlere yapılan işten kira ödenir.

Kur’an’da isticâre sadece Hazreti Musa peygamberin Medyen’deki kıssasında vardır. Fıkıhçılar da olmayan bir şeyin satılamayacağını esas alarak kira sistemi üzerinde birçok teoriler geliştirmişlerdir.

III. Binyıl Uygarlığında kimse kendi evinde oturmayacaktır. Her işyerinin lojmanları olacaktır. Kiralar işyerindeki paydan ödenecektir. Bununla beraber lojmanlı işyerlerine ortak olabileceklerdir. Gelen kiralardan pay alacaklardır. Sosyalizmin aksine kişiler tasarrufta bulunacaklar, altın lirasını alarak bankaya verip kredileşmeden yararlanabileceklerdir. Yahut toprak parası ile taşınmazlara ortak olup kiralarından yararlanacaklardır.

Yani; üretici olma bakımından tekelsiz kapitalizmin bütün kuralları uygulanacak, tüketici olma bakımından ise sosyalizmin kuralları uygulanmış olacak, insanlar kirasız olarak oturacaklardır.

Demek ki;

“İŞSİZLİK SORUNU” ve “KİRACILIK SORUNU” kökünden çözülmüş olacaktır.

Bu çözüm yani bu sistem Kur’an’daki META (yararlanma) mülkiyeti ve KIYAM (işletme) mülkiyeti ile sağlanacaktır. Yani lojmanda oturanlar yararlanma mülkiyetine sahip olamayacaklar ama işletme mülkiyetine sahip olacaklardır. Yanı onlar yeterli kirayı sağladıkları takdirde kimse onları işyerlerinden ve dolayısıyla evlerinden çıkaramayacaktır.

Yüz lojmanlı işyerlerinin ucuz olarak inşası sistemi geliştirilmelidir.

Bunun için;

a) Arsa maliyeti tarla fiyatına indirilebilir.

b) Altyapı maliyeti de dörtte birlere indirilebilir. Önce kaba yol yapılır. Elektrik getirilir. En az on apartman için bir yer yapılır. Dolayısıyla maliyet dörtte bire düşer.

c) İnşaat malzemesi standart parçalara indirilirse, gelişmiş makinelerle ve vergisiz yapılırsa bu da dörtte bire iner.

d) İşçilik ise daha da ucuza getirilebilir, bu da standartlaşma ve makineleşme ile sağlanabilir.

İnşaatlar artan emekle yapılacağı ve bu emeğe kiradan pay verileceği için pahalılık söz konusu olmayacaktır.

Sorun artan emeği çoğaltama ve artan emeği bu tarafa yöneltmedir.

Bunun için “100 LOJMANLI İŞYERLERİ” imdada yetişecektir.

Sadece taşımacılıktan sağlanan kazançlarla birkaç senede yeni düzene geçilebilir.

Canlının çoğalması gibi bu lojmanlı işyerleri çoğalacak ve sorunlar çözülecektir.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org (0532) 246 68 92

 

 


YorumcuYorum
Hüseyin Kayahan
09.04.2013
21:26

Üstad kim bilir kaçıncı olarak 100 dairelik apartman projesi hakkında yazmakta ve "çözümün ancak bununla olabileceğini" söylemektedir.

Kimsenin bu konuda lehte veya aleyte, yöntem veya esas üzerinde yorum veya yazı yazdığını görmedim. Bu konu bu kadar önemli ise, neden kimsenin konu hakkında bir görüşü yok? Tamamlanması veya değiştirilmesini düşündüğü hiç mi bir yönü yok? Benim bir yerde küçük bir değerlendirmem olmuştu, o kadar. Başka varsa da ben görmedim. Bana oldukça ilginç ve manidar geldi de...

Saygılarımla.

H.Kayahan

Reşat Nuri Erol
09.04.2013
23:39

HÜSEYİN KARDEŞ;

HAKLISIN!

Hüseyin Kayahan
10.04.2013
08:26

Özellikle ve öncelikle hanım arkadaşlara sormak istiyorum: Onlar bu 100 dairelik evler hakkında ne düşünüyorlar? Nasıl bir ev düzeni ve nasıl bir daireler arası hoşlarına gider?

Üstad odaların eninden, boyundan, yüksekliğinden başlayıp, pencerelerin ebatlarına varıncaya kadar herşeyi sabitliyor.

Ben, dikey ilişki sayısı arttıkça (katlar arttıkça) sosyal ilişkilerin zayıfladığıni gözlemliyorum. İlmi verilerim yok elbette. Muhtemelen yapılmış araştırmalar da vardır. Artan nüfusun dikey gelişmeyi zorunlu kıldığını da görüyorum.

Belki problem asansördür. Kapalı bir kutuda, 10 kat çıktığınızda, her katta da 10 daire varsa ve her dairede de 5 kişi yaşıyorsa 500 kişiyi görmeden geçip gidiyorsunuz. Girişte ve asansörde bunlardan sanırım %1'ine rastlarsınız istatiksel olarak. Ama bu dağılım yatay olsaydı ve siz arabaya dahi gidiyor olsanız herhalde yürüyen, pencereden bakan vb en az 50 kişiye rastlardınız. Bu 10 katı demektir.

Oturma odası ve salon yapmayarak bireyleri katlardaki ortak oturma mekanlarına zorunlu olarak yönlendirirseniz, bu durumda nasıl bir psikolojik refleks oluşur merak ediyorum.

Böyle bir toplu yaşam merkezinin "rezidenz" şeklinde olması halinde belki olabileceğini sanıyorum. Ev hizmetlerinin; temizlik, yemek, bulaşık, ütü vs, tamamının profesyonel hizmetliler tarafından yapılması halinde hanımlar böyle yerlerde yaşamayı tercih edeceklerdir. Hanımlar ne düşünüyorlar gerçekten merak ediyorum... Evler hanımların evleridir. Ev; hadislerde ve ayetlerde hanımlara ait olarak zikrediliyor, yanılıyor muyum?

Saygılarımla.

H.Kayahan

Tayibet Erzen
10.04.2013
09:38

Öncelikle tespitleriniz için Allah razı olsun.

Dün akşam yakın bir arkadaşımla Akevler’in icraatları üzerine konuşurken sizin de kulaklarınızı çınlattım ve çok duyarlı ve çevresiyle çok ilgili bir insan olduğunuzu, bir cemaat(topluluğu kastediyorum) liderinde olması gereken bana göre, en önemli özelliğe sahip olduğunuzu söyledim. Bunlar sizin şahsınıza değil, belki de üstlenmeniz gereken bir misyona yapılan eleştirilerdi.

İnsanın bir şeyleri kendi kendine yapıyor olması ve hiç feed-back almaması gerçekten çok kötü bir duygu ve bana her seferinde asıl taşın eksikliğini hissettiriyor. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Bu sabah yorumunuzu okuyunca tebessüm etmekten kendimi alamadım, yanılmamışım. Allah razı olsun.

Evet, Üstad aylardır 100 dairelik apartmanlar projesi üzerine yazılar yazıyor. İstanbul cemaati bunlardan şifahi olarak haberdar. Sadece kendi fikrimi paylaşacak olursam; dairelerin konseptini gerek iç dizayn, gerek bina içindeki konum olarak çok kullanışlı bulmadığımı, estetik olarak ise ciddi eksiklikleri olduğunu söylemeliyim. Söz konusu şey ev bile olsa hanımların ortak bir fikri olmayacaktır, illaki farklılıklar olacaktır. Ancak yeterli ışık ve hava, ferah bir plan, kullanıma elverişli iç mimari buluşulan ortak noktalar olacaktır. Zaten her işi ehline bırakmak gerektiğinden projenin diyaznını ve detaylarını Üstad’ın standardize etmesi ve bu noktada diretmesi bana göre anlamsız. Burada panjurun rengi, kapının kolu asıl mesele değil. Asıl mesele, 100 dairelik lojmanlarda yaşama ve çalışma fıkhının oluşturulmasıdır. Biz bu noktada tıkanacağız, işin estetik kısmını en iyi şekilde yapan insanlar zaten mevcut. Bu yüzden benim beklentim Üstad’ın bu noktaya yoğunlaşması ve değerli vaktini bunun için harcamasıdır.

Reşat Nuri Erol
10.04.2013
10:27

hikmet-i ilahi diyeyim...

izmir akevler çalışmalarında hanımlar yoktu...

istanbul akevler çalışmalarında hanım arkadaşlar da var...

bunu hep düşünmüş ve şükretmişimdir; ilk defa bu vesileyle hatırlatıyorum...

her şeyin bir vakti/zamanı var ve elbette bir de kalpleri yönlendiren var; her şeyi o'na borçluyuz...

meselenin bir yönü böyle.

*

diğer bir yönüne gelince;

rahmetli roje garudi bir kitabında diyor ki:

bugüne kadar kurulan bütün medineytler eksiktir, nakıstır...

çünkü sadece erkekler tarafından kurulmuştur.

yani

insanlığın diğer yarısı olan kadınlar ya itilmiştir veya ihmal edilmiştir...

bundan sonra kurulacak medeniyetlere kadın eli ve aklı da değecek ve kurulacak medeniyetler daha mütekâmil olacaklardır.

*

kurmakta olduğumuz "adil düzen medeniyeti" de -inşaallah- hanım kardeşlerimizin katkıları ile daha mütekamil olacaktır...

mesela...

mutfaktan iç ve dış mimariye kadar...

yüz dairelik yerlerde birlikte yaşama ve yararlanma fıkhına kadar...

ve

daha neler de neler...

bu gibi meseleler üzerin çok ama çoook çalışmamız gerekiyor...

her şeyi üstad'a bırakmayalım.

*

şimdilik bu kadar

selam ve dua ile

reşad

Reşat Nuri Erol
10.04.2013
10:36

mesela...

"adil grup" anadolu yakasında inşaatlar yapıyor...

iki gün önce inşaatlarını daha dikkatli bir şekilde gezdik ve...

mimar mehmet bey her metrekareyi nasıl dikkatle düşünüp yaptıklarını izah etti...

dikkat; mehmet beyin hanımı da mimar ve projeye önemli katkıları varmış, mehmet bey de ortaklığın en büyük ortağı...

ekonomik ve mütekâmil inşaatlar yapmaya gayret ediyorlar...

bir gün üstad ile kendilerini ziyaret ettik ve özellikle fıkhî meseleleri müzakere ettik...

tekrar üstad ile bir araya gelmeyi düşünüyorlar...

Hüseyin Kayahan
10.04.2013
20:23

Hadislerden bildiğimiz kadarıyla peygamber mescidindeki gibi mi düşünüyoruz, her kattaki ortak sosyal alanları?

Namaz vakti gelince evden çıkıp ortak salona (mescide) geçeceğiz, namazı kılıp dağılacağız; akşam namazından sonra dağılmayıp, yatsıya kadar kalacağız ve namazın edasını müteakip, yatmaya gideceğiz değil mi? Böyle mi? Bu kadar mı? Sizler nasıl bir ortak yaşam istersiniz? Hayatınızın özelinin ne kadarını genelleştirirsiniz? Sizler derken, tüm insanlar manasında söylüyorum. Mezhep ve meşrebine göre başka tipte(!) 100 dailer de oluşacaktır. İnsanlar mabetlere, barlara, sinemalara, kumarhanelere, stadyumlara vb yerlere gittiklerine göre demek ki toplu olmayı, beraber vakit geçirmeyi sevmektedirler.

Soru şu: İnsanlar (iş hayatlarının dışında kalan) vakitlerinin ne kadarını küçük topluluklarla (10 kişiye kadar), ne kadarını orta topluluklarla (100 kişiye kadar), ne kadarını büyük topluluklarla (1000 kişiden fazla) geçirmektedir veya geçirmek ister..? Sanırım bu, sosyo ekonomik varlıklalara göre değişecektir. İçtihatlar burada olmalıdır. Tayibet hanımın da dediği gibi, eşyaların ebatlarıyla uğraşmak boşuna yorulmaktır. Bir şey tabii ihtiyaç olmalıdır ki, kendiliğinden organize olabilmeli. varsayımlar ve öngörüler, ilmi analizlerle beraber, sosyal verilerle çakışmalıdır. Sosyal veriler de doğal olarak topluluktan topluluğa farklılık arzedecektir.

Lütfen üstadın bu kadar önem verdiği bu konuyu biraz irdeleyelim ve geliştirmeye çalışalım.

saygılarımla.

H.kayahan

Reşat Nuri Erol
11.04.2013
06:24

YAZIY DİKKATLE, SABIRLA VE SONUNA KADAR AMA ÖZELLİKLE SON CÜMLELERİ DAHA DİKKATLİ OKUMANIZI VE "ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI" OLARAK" ÜSTADIN "YÜZ LOJMANLI İŞYERLERİ APARTMANLARI PROJESİ" ÜZERİNE NE KADAR EĞİLMEMİZ -HEM DE ACİLEN- GEREKTİĞİNİ İDRAK EDELİM İNŞAALLAH...

EVET...

ALİ BULAÇ, BUGÜNKÜ KÖŞE YAZISINDA DİYOR Kİ:

"Bu vahşi ve boğucu kentler 1994'ten beri geleneksel şehirlerin yönetimini devralan muhafazakâr-dindar kadroların yönetiminde ve 2002'den beri süren merkezî iktidarında insana, canlı hayata ve tabiatın fıtrî düzenine meydan okuyorlar."

Şehirler ve kentler Şehir ne Tao'nun dediği gibi tabiatın yüzünü çirkinleştirir ne Yunanlıların dediği gibi kozmik düzenin yeryüzündeki izdüşümü olur. Şehir ebedi yolculuğumuz üzerinde bir menzil olarak tasarlanır. Modernliğin ürünü kent, aşkın olanı reddedip dünyevî mükemmellik iddiasıyla tabiatın yüzünü çirkinleştirdi. Ruhumuzun bedenden özgürleşmek istemesi gibi, insan da mekânda müteal/aşkın olana yol/menfez arayıp bulmak ister. Müslümanların tasarlayıp domine ettiği şehirlerde şehirle tabiat arasında muazzam bir uyum olduğu görülür. Şehir, insana Allah'ı ve dünyanın faniliğini unutturmamalı. Merkezindeki camii Allah'ı, girişinde ve çıkışındaki mezarlık dünyanın faniliğini hatırlatır. “Şehir” dine ve geleneğe, “kent” ise sanayi devrimine, Batı'ya ve modernliğe aittir. Sanayi bize konfor sağladı ama tabiatla aramıza demir perde çekti. Kent bizim çağrışım sistemimizi kökten değiştirdi. Kentte insanın başarıları sergilenir. Fabrikalar, dev alışveriş merkezleri, köprüler, stadyumlar, hava alanları vs. Gözümüzü çevirdiğimiz her şey bize insanı ve insanın başarılarını hatırlatıyor. Geleneksel şehirlerde insan tabiatın kucağında yaşar, gözüne ilişen her şey Allah'ı hatırlatır. Bu, sadece kırsal kesimlerde yaşayan konar göçerler veya köy toplulukları için değil, şehirliler için de öyledir. Çünkü şehir tabiatla ve tabiatı aşkın gayb/melekût âlemiyle irtibatlı olarak tasarlanmıştır. Şehir, insan ile Allah arasında kalın bir perde olursa insan, gurbette olduğunu unutur. Kendini seküler bir hapishane içine kapatır. Şehir, insanın hapishanesi olmamalı, özgürlüğün yollarını açık tutmalı. Tarihte Müslümanlar bir şehri fethettikleri zaman, “bu şehri dönüştürebilir miyiz”, diye sorarlardı. Dönüştürmek mümkünse, şehre girerlerdi. Dönüştürmek ıslah etmektir. Fatih, İstanbul'u fethettiğinde “şehri sulh ve salah esasına göre ıslah edilebileceği”ne hükmetti. Müslüman nüfusu şehre yerleştirdi, Rumlara ve Ermenilere de geniş alanlar açtı. Böylelikle zaman içerisinde Konstantinopolis, İstanbul'a dönüştü, kısaca gayrimüslimlerin de yoğun olarak yaşadığı Müslüman şehir oldu. Müslümanların dizayn ettiği şehre “İslam şehri” denmez, bu isimlendirme “Hıristiyan şehri”ne naziredir. “Hıristiyan şehri”nde Hıristiyanlıktan ve Hıristiyanlardan başka kimsenin hayat alanlarını kullanacak şekilde yaşamasına izin verilmez; medeni ve sivil alanlar geliştirmesine imkân tanınmaz. Müslümanların dizayn ettiği şehirde ise farklı dinlere açık hayat alanları açılır, öyle ki her dini grup kendi hukuku ve gelenekleriyle yaşar; çoğulculuk şehrin doğasında içkindir. Modern kent istilacı, monolotik ve tektipleştiricidir, bu özelliğiyle rafine totaliterdir. Dinler arasında çoğulculuk ancak Müslümanların dizayn ettiği şehirde mümkündür. Cumhuriyet, Türkiye nüfusunun tamamına yakınını Müslümanlaştırdı, ama İslamî veya başka dinî hayatların yaşanmasını mümkün kılacak hayat alanları bırakmadı. Şimdi de küreselleşmenin baskın etkisinde bütün Türkiye tam ortasından ikiye bölünüyor: Bir bölümü giderek tarihten ve hayattan çekilen “geleneksel şehirler”, diğeri hepsi biri diğerinin kopyası olan “modern kentler.” Selçuklulardan ve Osmanlılardan kalma geleneksel Konya ve Mardin, Edirne ve Van, Sivas ve Urfa, Bursa ve Diyarbakır harikulade zengin ve çeşitliliğe sahip idiler; şimdi TOKİ'nin kibrit kutusu konutları, küresel sermayenin sefertası gökdelenleri ve Avrupa'dan ithal sosyal konut apartmanları ile bütün şehirler tek bir kente dönüşüyor. Bu vahşi ve boğucu kentler 1994'ten beri geleneksel şehirlerin yönetimini devralan muhafazakâr-dindar kadroların yönetiminde ve 2002'den beri süren merkezî iktidarında insana, canlı hayata ve tabiatın fıtrî düzenine meydan okuyorlar.

Reşat Nuri Erol
13.04.2013
08:44

http://www.zaman.com.tr/ali-bulac/sehir-modelleri_2077615.html





Çok Okunan Makaleler
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 40841 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 28240 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 26913 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011 19090 Okunma
9 Yorum 06.02.2016 17:34
Süleyman Karagülle
Akevler
14.07.2013 17362 Okunma
6 Yorum 22.07.2017 20:36
Süleyman Karagülle
Devlete faiz haram mıdır?
9.11.2013 17018 Okunma
Süleyman Karagülle
İlmîlik Demek “Usul” Demektir
3.10.2015 16234 Okunma
Süleyman Karagülle
Neden Arapça; Neden Kuran Arapçası
9.02.2013 14647 Okunma
1 Yorum 10.02.2013 15:18
Süleyman Karagülle
Fıkha Göre Yeni Hükümet
14.06.2015 13500 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 16:16
Süleyman Karagülle
Tesviye mi Tasfiye mi?
1.09.2016 12957 Okunma
3 Yorum 22.09.2016 19:58
Süleyman Karagülle
Akit ve Ahit (Tekrar)
12.04.2012 12917 Okunma
1 Yorum 13.04.2012 17:57
Süleyman Karagülle
Evlilik ve Kanun Önerisi
5.03.2016 12909 Okunma
1 Yorum 06.03.2016 01:18
Süleyman Karagülle
Ahmet Davutoğlu’nun Hatası
14.05.2016 12901 Okunma
3 Yorum 17.05.2016 07:37
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016 Neden Yapıldı?
17.07.2016 12892 Okunma
3 Yorum 19.07.2016 19:47
Süleyman Karagülle
R.T.Erdoğan ve F.Gülen
8.02.2014 12680 Okunma
2 Yorum 27.07.2017 01:05
Süleyman Karagülle
Kuran'ı Doğru Anlamak
30.05.2015 12562 Okunma
3 Yorum 27.11.2016 18:52
Süleyman Karagülle
Putin Müslüman Oldu
21.03.2015 12505 Okunma
5 Yorum 24.03.2015 11:50
Süleyman Karagülle
İnsanlık anayasası - Sam Adian'a cevap
24.02.2016 12431 Okunma
10 Yorum 26.02.2016 00:34
Süleyman Karagülle
Akhan ve Tokul Ailelerine Açık Mektup!
5.09.2015 12224 Okunma
1 Yorum 05.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Düşen Uçak ve Suriye Meselesi
29.11.2015 11440 Okunma
4 Yorum 08.12.2015 06:11
Süleyman Karagülle
Yeniden Seçim
25.07.2015 11436 Okunma
3 Yorum 29.07.2015 03:01
Süleyman Karagülle
Kesilen Hayvanlar (Mete Firidin’in görüşü üzerine)
14.04.2015 11299 Okunma
1 Yorum 16.04.2015 20:19
Süleyman Karagülle
İdam ve Öcalan
25.06.2016 11253 Okunma
6 Yorum 02.07.2016 12:02
Süleyman Karagülle
Adil Düzen, N.Erbakan - S.Karagülle-1
1.10.2011 11229 Okunma
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016 11194 Okunma
4 Yorum 22.05.2016 18:44
Süleyman Karagülle
Darbeyi Kim Yaptı?
8.10.2016 11003 Okunma
6 Yorum 11.10.2016 13:15
Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015 10955 Okunma
4 Yorum 23.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
AK Parti’nin Kötülük ve İyilikleri
25.06.2016 10874 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE TAM İSTİHDAM
3.10.2016 10815 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Ekonomisi
3.12.2016 10733 Okunma
3 Yorum 05.12.2016 13:19
Süleyman Karagülle
Sam'a cevap: Kuran'daki müşküller, müteşabihler
3.01.2016 10675 Okunma
1 Yorum 16.01.2016 14:15
Süleyman Karagülle
Davet
25.04.2015 10653 Okunma
6 Yorum 27.04.2015 10:03
Süleyman Karagülle
İki Merkez; Sermaye ve Kur’an
3.10.2015 10562 Okunma
2 Yorum 05.10.2015 08:11
Süleyman Karagülle
Sam Adian'a cevap
15.11.2015 10527 Okunma
2 Yorum 19.11.2015 21:27
Süleyman Karagülle
Üçüncü Binyıl Uygarlığı
31.10.2015 10489 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:54
Süleyman Karagülle
Riba/Faiz ve Katılım Bankaları
24.01.2015 10462 Okunma
Süleyman Karagülle
Kiralar Neden Yüksek?
31.01.2015 10450 Okunma
Süleyman Karagülle
Mümin kimdir?
9.05.2015 10446 Okunma
Süleyman Karagülle
Söz ver, oy vereyim
9.05.2015 10270 Okunma
1 Yorum 11.05.2015 09:51
Süleyman Karagülle
Çağımızın sorunları
4.05.2013 10255 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:10
Süleyman Karagülle
Akit Yorumcularına
21.07.2015 10246 Okunma
1 Yorum 22.07.2015 13:24
Süleyman Karagülle
Türkiye’nin Yeri ve Görevi
27.06.2015 10235 Okunma
1 Yorum 29.06.2015 14:04
Süleyman Karagülle
Türkiye’yi bekleyen tehlike; uçurum!
6.06.2015 10201 Okunma
2 Yorum 09.06.2015 08:56
Süleyman Karagülle
AK Parti’ye Tuzak!
11.04.2015 10198 Okunma
3 Yorum 13.04.2015 12:32
Süleyman Karagülle
Koalisyon ve Çözüm
4.07.2015 10183 Okunma
3 Yorum 24.07.2015 23:29
Süleyman Karagülle
Çağımızda Cihad
7.07.2015 10123 Okunma
3 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Kuran'ın değeri, Muhammed'in varlığına dair cevaplar
11.06.2016 10078 Okunma
1 Yorum 12.06.2016 17:31
Süleyman Karagülle
Medine Vesikası-Taha Akyol’a Cevaplar-2
25.07.2015 10073 Okunma
Süleyman Karagülle
F. Gülen ve İbtihal
26.03.2016 10043 Okunma
Süleyman Karagülle
Çözüm Süreci ve PKK sorununun çözümü
8.08.2015 9961 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 12:00
Süleyman Karagülle
İstihare; “EVET/HAYIR” manası nedir?
26.02.2017 9959 Okunma
9 Yorum 04.08.2017 21:52
Süleyman Karagülle
Korkunç Kriz ve Çaresi
16.05.2015 9949 Okunma
3 Yorum 22.05.2015 11:29
Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010 9906 Okunma
4 Yorum 07.06.2010 22:20
Süleyman Karagülle
İran'da zelzele ve teklif
20.04.2013 9847 Okunma
4 Yorum 25.04.2013 18:26
Süleyman Karagülle
Avrasya Ekonomik Birliği
3.01.2015 9785 Okunma
3 Yorum 14.01.2015 08:18
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.11.2016 9731 Okunma
4 Yorum 29.11.2016 07:17
Süleyman Karagülle
Dershaneler
7.12.2013 9680 Okunma
8 Yorum 08.04.2014 09:25
Süleyman Karagülle
Akevler ve AK Parti
14.06.2015 9647 Okunma
Süleyman Karagülle
Vergisiz Devlet
26.12.2015 9613 Okunma
2 Yorum 26.12.2015 20:11
Süleyman Karagülle
Elektrik Kesintisi ve Çözüm Önerisi
4.04.2015 9420 Okunma
Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013 9389 Okunma
9 Yorum 13.04.2013 08:44
Süleyman Karagülle
Kur’an ve İki Lider; Putin ve Erdoğan
2.01.2016 9386 Okunma
4 Yorum 08.01.2016 15:13
Süleyman Karagülle
KUR’ANÎ ÇÖZÜM
18.04.2016 9370 Okunma
1 Yorum 18.04.2016 10:52
Süleyman Karagülle
Mısır’daki İdamlar ve Yapılması Gerekenler
23.05.2015 9360 Okunma
1 Yorum 25.05.2015 10:09
Süleyman Karagülle
Vadeli satış, taksit ve murabaha
22.12.2012 9339 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran'a İman ve Uymamız Gereken Dört İlke
5.11.2016 9335 Okunma
3 Yorum 13.11.2016 13:12
Süleyman Karagülle
Kıssadan hisse ve devlet yönetimi
17.05.2014 9325 Okunma
Süleyman Karagülle
Ruslar ve Türkler
20.12.2015 9280 Okunma
2 Yorum 25.12.2015 14:57
Süleyman Karagülle
İstişare
2.11.2013 9186 Okunma
8 Yorum 13.11.2013 11:10
Süleyman Karagülle
Altın Bono
17.12.2016 9161 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 21:21
Süleyman Karagülle
IŞİD ve PKK ile Neler Oluyor?
1.08.2015 9152 Okunma
Süleyman Karagülle
Kenan Evren
16.05.2015 9127 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:30
Süleyman Karagülle
Milletvekili Yemini
14.03.2015 9105 Okunma
Süleyman Karagülle
PKK, Kürtler ve Yapılması Gereken
7.11.2015 9075 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:52
Süleyman Karagülle
Yeni Bir Dünya İçin Yapılması Gerekenler
19.11.2016 9037 Okunma
1 Yorum 19.11.2016 22:39
Süleyman Karagülle
Sermaye ve siyasi güç, para ve silah
24.05.2014 8983 Okunma
Süleyman Karagülle
Son Ümit!
4.07.2015 8967 Okunma
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 8965 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Süleyman Karagülle
İslâm Hukuku-Taha Akyol’a Cevaplar-1
25.07.2015 8900 Okunma
Süleyman Karagülle
Vergi indirimi ve vergi iadesi
22.02.2014 8856 Okunma
Süleyman Karagülle
GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)
31.12.2011 8840 Okunma
3 Yorum 05.01.2012 13:32
Süleyman Karagülle
Çanlar kimin için çalıyor?
19.07.2014 8778 Okunma
5 Yorum 22.07.2014 09:12
Süleyman Karagülle
Ayı öldürmek yasak
4.05.2013 8766 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:25
Süleyman Karagülle
Adil Kur’an Düzeni ve çağımızın sorunları
5.09.2015 8762 Okunma
2 Yorum 07.09.2015 17:54
Süleyman Karagülle
Neden matematik?
16.02.2013 8739 Okunma
1 Yorum 17.02.2013 00:40
Süleyman Karagülle
Partilere Tavsiye
30.05.2015 8682 Okunma
1 Yorum 01.06.2015 08:08
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeninde Başkanlık
21.05.2016 8530 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:10
Süleyman Karagülle
PKK Mikrobu Üreten Sebepler ve TEDAVİ
6.02.2016 8521 Okunma
1 Yorum 06.02.2016 23:11
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Çin
1.08.2015 8476 Okunma
1 Yorum 03.08.2015 09:13
Süleyman Karagülle
Akevler ve Araştırmacı
12.01.2013 8470 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Hikmetumut, Ölüm ve Ötesi
5.07.2015 8467 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Yeni Hükümet ve Devlet Başkanı
20.06.2015 8445 Okunma
2 Yorum 23.06.2015 14:03
Süleyman Karagülle
Rüya
20.02.2016 8421 Okunma
2 Yorum 21.02.2016 11:34
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeni; Çözümü Halk Üretebilir
14.11.2015 8408 Okunma
1 Yorum 16.11.2015 08:32
Süleyman Karagülle
Rockefeller Ailesi ve Hidrojen Enerjisi
2.04.2016 8382 Okunma
2 Yorum 11.04.2016 08:19
Süleyman Karagülle
AK Partinin başarıları
16.11.2013 8338 Okunma
Süleyman Karagülle
Erbakan ve Adil Düzen
14.11.2009 8266 Okunma
Süleyman Karagülle
Akevler Ekolü ve ...
18.04.2015 8254 Okunma
2 Yorum 20.04.2015 17:09
Süleyman Karagülle
Tanrı ve Olasılık
3.10.2015 8204 Okunma
Süleyman Karagülle
Faizsiz sisteme nasıl geçilir?
16.11.2013 8065 Okunma


© 2024 - Akevler