Kur’an’da bey’in (alışverişin) helal, ribanın (faizin) haram olduğu bildirilmiştir. (Bakara, 275) Ribayı ekl edenlerin Allah ve resulü ile yani yargı ile savaş ilan ettiklerini belirterek ribanın yalnız haram değil aynı zamanda yasak olduğunu da belirtmiştir. (Bakara, 278, 279)
Riba en sonunda nehy edilmiştir. Hazreti Peygamber ribasız bir uygulamayı göstermemiştir. Bu sebeple riba hususunda ihtilafa düşülmüştür. Oysa riba hadislerde çok açık bir şekilde tanımlanmıştır.
1- Riba, misline kendi mislinden kazandırmadır. Paraya para kazandırma faizdir. Paraya mal kazandırma ise bey’dir. Bu sebepledir ki bir kimsenin bir evi kiraya vermesi ve karşılığında para alması misline yani paraya para kazandırma değildir, helaldir. Paraya menfaati kazandırmadır yahut yapıya para kazandırmadır. Siz 1000 çift ayakkabılık parayı sermaye olarak koydunuz ve bir sene sonra 1000 çifti 1200 çift yaptınız, bu paraya mal kazandırdınız. Ama siz 1000 altın koydunuz, yıl sonunda 1200 altın yaptınız. Bu paraya para kazandırmak olduğu için haramdır. Artırdığınız ayakkabı insanlar için ucuzluk getirmiştir, çıkar paralelliği getirmiştir. Oysa eğer paraya para kazandırırsanız, piyasadan parayı çekiyorsunuz, pahalılığa sebep oluyorsunuz, işsizliğe sebep oluyorsunuz demektir. Hazreti Peygamber aleyhisselâm hadislerinde çok açık şekilde bunu beyan etmiştir. Kur’an riba haram, bey’ helaldir diyor. (Bakara, 275) Karşılığında ribh helaldir denmesi gerekir gibi gelir bize, oysa haram kılınan paraya para kazandırmadır.
2- Hazreti Peygamber aleyhisselâm ikinci olarak, zarar etme ihtimali olmayan kâr da yoktur (Lâ rıbha fiy mâ lâ dimane) demiştir. Kur’an, insan için sa’yından (emeğinden) başka bir şey yoktur diyor. (Necm, 39) Ticareti aslıyla haram saymış, sadece rizikoyu taşıdığı için haramlardan istisna etmiştir. Böylece ekonomideki arz-talep kanunlarını çalıştırdığı için kâr meşru sayılmıştır. Zararsız olan kârı haram saymıştır. Bu sebepledir ki sabit ücret, sabit kira, sabit kâr ve sabit vergi faizdir ve haramdır. Bundan daha açık bir şekilde faizi tarif etmek başka türlü nasıl yapılabilir?
3- Hazreti Peygamber aleyhisselâm yine çok açık olarak iki bey’ bir araya gelmez, Hem borçta satış olmaz demiş, böylece iki şartlı akit yasaklanmıştır. Katılım Bankaları’nın yaptığı üçlü anlaşmayı faiz saymıştır. Çünkü rizikosuzdur. İki akitte kâr veya zarar edilir. Oysa tek akitte kâr garantili olduğu için de bunu nehy etmiştir. Murabahanın helal olduğuna dair fetva veren kardeşlerimiz vardır. Murabaha şudur. Bir kimseye bir malı 100 liraya satıyorsun, onu diyelim üç ay kullanıyor, sonra getirip size geri satıyor. Faizsiz borç vermiş gibi aynı fiyatla alabilirsiniz. Emanete vermiş olsa, saklama parasını almış gibi daha ucuza da alabilirsiniz, kiraya vermiş gibi pahalı da alabilirsiniz. Yani aynı iki kişi arasında iki akitle yapılan bir alışveriştir. Fıkıhçılar bunu meşru görmüşlerdir. Oysa bugünkü Katılım Bankaları ekonomik garanti taşıyan ve bir akitte bey’ yapmaktadırlar ve faiz işleminden başka bir şey yapmamaktadırlar.
4- Asıl faizin haramlığına sebep zorluk zamanında kişinin borcunu arttırmadır. Borcunu ödeyemediği zaman icraya gitmek, onun malını satmak, onu zarara sokmaktır. Faizin asıl kaynağı budur. Bu sebepledir ki Kur’an’da cebri icra yoktur. Borçlu zorda ise kolaylık verilecektir. Üstüne yürüyemezsin. Zorda olduğu da kendi beyanı ile belli olacaktır. Demek ki hiçbir faiz tahakkuk ettirmeseniz de, eğer borcunu ödemediği gün mallarının üzerine yürürseniz, bu yapılan faiz olur. Bu sebepledir ki izale-i şuyu davaları açılamadığı gibi artırmalı satış da caiz değildir diyor Ebu Hanife, hapsedilir diyor, malı kendisi satar diyor.
Biz bunu Kur’an’a göre çözüyoruz. Borcunu ödeyemeyen kimsenin elinden malları alınmaz, parası alınmaz, iş yapmasına mâni olunmaz, sadece borçlanma ehliyeti alınır. O artık borç alamaz. Biri borç verirse mahkemeye müracaat edip borcun tahsilini talep edemez. Önce parayı öder sonra malı alır, önce malı verir sonra parayı alır. Önce ücreti öder ondan sonra çalışır, önce çalışır sonra ücret alır. Biz bunu kendi kafamızdan uydurmadık, Kur’an’ın borçlular için ayırdığı payın kölelerle beraber zikretmesinden çıkardık.
Sonuç olarak Katılım Bankaları faizsiz bankalar değildir.
Sömürü sermayesinin faizi başka adla Müslümanlara yutturmasıdır.
Aksini iddia eden varsa, buyursun benimle “www.akevler.org” sitemizde tartışsın.
Süleyman KARAGÜLLE