-SORUNLAR ARTMIŞTIR-
Allah yeryüzünü insanlar için yaratmıştır. İnsana kendisine yarayan canlıları yaşatma, kendisine zararlı canlıları da etkisiz hâle getirme yetkisi ve görevi verilmiştir.
Sermayenin elinde karşılıksız doları var. Acayip acayip hükümler koyuyor ve insanları oynatıp duruyor. Eşcinsellik insan hakkı imiş! İdam cezası gayri insani imiş! Ormanlar korunacakmış, canavarlar öldürülmeyecekmiş!
Sapanca Dibek Köyü’nde oturan yakınlarım vardır. Kadir Çavuş, Artvin’den gelmiş ve orada yerleşmiştir. Onun Yavuz adında oğlu vardı. Köyde yaşardı. Ayı parçalayıp öldürdü. Silah taşımak yasaktır! Ayı öldürmek suçtur! Ormandan ağaç kesmek suçtur!
Yarın mikropların öldürülmesi yasaklanır!
Doktorlar ilaç verir de mikropları öldürürse suç işlemiş olur!
Köylü ne yapıyor?
Kaçak silah bulunduruyor.
Köylü ne yapıyor?
Kendisine saldıran canavarı öldürüyor. Eğer ihbar eden olmazsa kimse kimseye bir şey demiyor. Yahut küçük rüşvetlerle iş kapatılıyor.
İhbar veya şikâyet olursa; o zaman akan sular duruyor, küçük rüşvetler değil, büyük rüşvetler de iş görmüyor. Kişi hapsi boyluyor. Kardeşi de gidip ihbar edeni ve şikâyet edeni vuruyor. Böylece kan davası başlıyor. Aşiretler asırlarca sürecek bir çıkmaza giriyorlar.
Sonra ne oluyor?
Aşiretlerden kimileri dağlara çıkıyor, kimileri köyde korucu oluyor. Korucular maaş alıyor, dağdakilere ortak ediyor. Siz orada durun, siz olmazsanız biz aç kalırız diyorlar. Böylece sosyal bir yara oluyor. PKK’yı sanki Öcalan oluşturmuş sanılır. PKK sosyal bir olaydır. Öcalan olmasaydı PKK başka bir lider bulur yine yaşardı. Nitekim kendisi yakalandıktan sonra PKK daha çok eylem yapar hâle gelmiştir.
Canavarlara karşı silah kullandırmayan sermaye insanlara hiç kullandırmıyor. Otuz bin kişinin katili olduğu söylenen Öcalan biraz sonra çıkıp Kürdistan’ın başına geçecektir. Yarın bağımsızlığını ilan edip Doğu Anadolu’muzu kim bilir kime teslim edecektir.
Dibek Köy’de ölen Yavuz’un katili kimdir?
Tereddüt etmeden söyleyebilirsiniz; silah yasağını koyan ve koruyanlardır, ayıları öldürmeyi yasaklayanlardır.
Köylü halkımız köyleri boşaltıp kentlere taşınmıştır. Ekinlerini domuzlardan, kendilerini ayılardan kurtaramayan halk köyleri terk etmiş, bizi ve insanlığı aç bırakmışlardır.
Dünya çıkmazdadır. Her geçen gün biraz daha çıkmaza gitmektedir. Uyuşturucu gibi şeylerle insanlar ölüme doğru sürüklenmektedir.
Hint felsefesinde her şey besindir. Canlılar beslenir ve yaşarlar, sonra da kendileri besin olurlar. Mademki başka canlıları yemeden yaşayamıyoruz, biz de sonunda canlıların yemesine izin vereceğiz. Onun için mezarlara gömüyoruz, çürümeye terk ediyoruz.
Ayılar diğer canlıları yiyerek yaşamıyorlar mı? Her gün bir kuzu yemezse ayı yaşayamaz. O halde sonunda onun da başkası tarafından yenmesi normaldir. İnsanları ormanlardan kovup ayılara bırakmanın akılla izah edilir tarafı yoktur. Ayı nesli kıymetli imiş, sonra tükenirmiş. Onun için koruma alanları seçilir. Uluslararası koruma alanı yapılır. Oraya insan girmez, sadece gözetlemek için girer. Ama bunun için sadece Dibek Köylüleri canlarını vererek değil tüm insanlık bütçeden pay ayırır. Belli bir vadiyi oranın halkından ve oranın devletinden satın alır, etrafını tahkim eder. İçeriye giriş serbest, dışarıya çıkış yasak olur. Yani hayvanlardan isteyenler içeriye girebilecekler, ona göre kapılar yapılacak, içeriden dışarıya çıkamayacaklardır.
İşte orada insanın girip ayı öldürmesi yasak olabilir. Yoksa kentten bir kilometre uzaklıktaki bir köyde insanları ayılara parçalatmamalıyız. Devletin ailesine birkaç milyon tazminat ödemesi gerekir.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92