Ahmet Yücel
19.11.2016
22:57
| Sevgili karagülle hocam. ABD'nin başına kim gelirse gelsin Orta Doğu'daki emellerinden, İslam ve Türkiye düşmanlığından vazgeçmeyecektir. Bu Trump da ne söylerse söylesin kazanacaklarına, İslamı yok edeceklerine inandıkları için onların deyimiyle Armegeddon savaşını çıkaracaklardır fakat sonuç onların istediği gibi olmayacak, Peygamber efendimizin haber verdiği gibi İslamın zaferiyle neticelenecektir. Allah'a emanet olunuz. |
Süleyman Karagülle
20.11.2016
12:41
| Üçüncü bin yıl uygarlığını, Türkiye'nin önderliğinde Kur'an ehli ve İncil ehli kuracaktır. Müşriklerle Yahudi'ler karşı çıkacaklar. (5/87 ve 3/55). ABD' nin çıkarı Hakkın yanında olmaktır. Sizin varsayımınız sermaye aldatmacasıdır. |
Ahmet Yücel
20.11.2016
16:05
| Sevgili Karagülle hocam. ABD, AB, NATO İslam düşmanlığından asla vaz geçmeyecekler. Peygamber efendimizin haber verdiği Melhamei Kübra yaşanacak. Türkiye liderliğinde İslam alemi birleşecek, İncil ehlinin belki çoğunluğu İslama tabi olacaklar. İslam asrı yaşanacak bunda sizinle şeksiz şüphesiz aynı düşünce ve inancı paylaşıyorum. Düşüncelerimin kaynağı sahih hadislerdir. Ramuz El Ehadis 143.sayfa 3.sıradaki hadis nasıl tecelli ettiyse (IŞID/DAEŞ) diğer hadisler de tecelli edecektir. ABD yıkıldığında İncil ehli Müslüman olanları da olmayanları da İslamın getirdiği barışa ve huzura, adalete teslim olacak, İslam asrı/üçüncü bin yıl uygarlığı Allah'ın dilediği zamana kadar yaşanacaktır. Sonrası bir rüzgar ve kalbinde zerre kadar imanı olanların ölmesi, kafirlerin kıyamet kopuncaya kadar yaşaması. Allah'a emanet olunuz. Selamlar, hürmetler. |
Ahmet Yücel
20.11.2016
23:18
| Uğur Tanış kardeşim, Ramuz El Ehadis'ten 143.sayfa, 3. hadisi paylaştığınız için teşekkür ediyorum. Bir kardeşimiz hadisi araştırır, paylaşır umuduyla eklemedim, Allah razı olsun, siz eklediniz. Yalnız merak ettiğim, matematik problemi çözer gibi çözülmüş, net tarih dahi verilmiş. Bu çözüm size mi aittir, yoksa bir alıntı paylaşım mıdır? Bu hadisi şerif açık ve net olarak IŞID/DAEŞ'i anlatmaktadır. Diğer sahih hadisler de gerçekleşecektir. Hadis-i Şerif, Arapça'dan Türkçe'ye çevrilmiş hali ile açık ve net olarak anlaşılıyor. Türkçe olan kelimeleri hangi SÖZLÜĞE bakarak daha da Türkçe hâline getirebildiniz? Siz ya da çözüm olarak alıntı yaptığınız kişi, GÖNLÜNÜZDEKİ AKaPe'ye KİN DOLU OLAN SÖZLÜĞE Mİ BAKTINIZ? Ancak bu sözlükte; siyah gömlek : “işbirlikçi gömleği!” “Bop gömleği!” “Tayyo2 gömleği!” “Amerikan çuvalı!” açıklanabilir. Peki, bildiğimiz saç kelimesinin anlamı; (102 Tekêsür) (2002) (çokluğuyla övünme) 3 kasım seçimi ya da “ed-Deccâl’in bir cêsûsu kıllı kerîhü’l-manzar şeytân ‘avradı” hangisidir? Cehennem kelimesinin anlamını bu sözlüğe Ayet ve hadislerden almadığınız belli de, Erbakan hocamızın asla anlayamadığınız sözünün anlamını, Erbakan hocamıza hiç sordunuz mu? Cehennem : “‘AKaPe'ye oy vermek Cehenneme bilet almak gibidir!” Ya ''Kanlı mı, kansız mı'' cümlesinin anlamını da sizin yorumunuzda bu cümle geçmiyor, şunun için ekliyorum, Erbakan hocamız Allah dostudur, Allah dostlarının bazı sözleri rumuzludur, görünen anlamında anlarsanız, sizinle aynı siyasi görüşte olmayanları tekfir edersiniz. Ramuz El Ehadis 143. sayfa, 3. hadis: ‘Abbês oğulları için şarktan bayraklılar çıkar. Bunların evveli de sonu da helêke mahkumdur. Siz onlara yardım etmeyin. Allah onlara yardım etmeyecek. Kim onların bayrağı altına giderse Allah onu Cehenneme sokar. Gözünüzü açın ki onlar Allah'ın mahlukatının şerrlileridir. Zannederler ki Ben onlardanım. Agah olun! Ben onlardan uzağım onlar da Benden uzaktır. Onların alametleri saçlarını uzatmaları ve siyah gömlek giymeleridir. Kendileri ile oturmayın, pazarlarda alışveriş yapmayın, onlara yol göstermeyin, su dahi vermeyin. Bunlara yapılan hürmetle ehli semâ´ya eziyyet verilmiş olur.
Şunu da belirteyim 2002'den bu yana Ak Parti'ye oy veriyor olmakla birlikte kabul edemediğim icraatları da vardır. Bu hataları da savunacak olursam aynı günaha ortak olmuş olurum. Sayın Erdoğan'ı seviyorum, razı olamadığım hatalardan dönmeleri, bu tür icraatları iptal etmeleri için, çok daha hayırlı hizmetlerde bulunması için dua ediyorum. Sonuçta kimse Peygamber değil, herkes Allah'ın kulu, idarecilerimizin de hatası olacaktır. Bize düşen, İYİLİĞİ EMRETMEK, KÖTÜLÜĞÜ NEHY ETMEK, olmalıdır. Elimizle, dilimizle kötülüğe engel olmaya çalışmaktır, ona da gücümüz yetmez ise kalbimizle buğz etmemiz gerekir. Kötülüğe, yanlış icraatlara razı olmamak gerekir, razı olan, kötülüğü savunan, günahta ortaktır. Buğz etmek derken, bilerek ya da bilmeyerek kötülüğü yapan Müslümana buğz etmeyeceğiz, kötülüğe buğz edeceğiz. Bazıları diyecek ki, oy vermesen destek olmuş olmazsın. ''AMELLER NİYETLERE GÖREDİR.'', ''MÜMİNİN NİYETİ AMELİNDEN HAYIRLIDIR.'' Bu millet din düşmanı zihniyetlerden çok çekti. Milletin başında inançlı idareciler olsun. Peygamber Efendimiz: ''NASILSANIZ, ÖYLE İDARE OLUNURSUNUZ.'' buyuruyorlar. Daha iyi idare isteyenler, daha iyi Müslüman olsunlar. Bir kelam-ı Kibarda, ''HÜDA'NINDIR CEMİ İŞLER, KULUNUN ELİNDEN İŞLER.'' deniliyor. Erbakan hocamızın yukarıdaki, ''AK Partiye oy vermek, Cehenneme bilet almak gibidir.'' sözünü alıp Ak Partilileri tekfir eden, cahil Milli Görüşçüler gibi olmayalım. Bu söz Ak Parti iktidarı zamanında büyük savaşın çıkacağına işaret etmektedir, diye düşünüyorum. Bu savaş şer görünse de, bazı cahiller Erdoğan bizi savaşa soktu, diyecek olsalar da, sonu hayırdır, Ümmetin birliği ve zaferiyle sonuçlanacaktır. Bu savaşta Ak Parti-CHP koalisyonu ya da CHP iktidarı başta olsaydı nasıl olurdu diye düşünelim, Allah'ın başımıza getirdiği Erdoğan var diye sevinelim. ''TAKDİRİ HÜDA'DIR MAKAM.'' unutmayalım. Yine Erbakan hocamızın: ''ONLAR BİZİM KARDEŞİMİZ, ONLARI UYARMAK VAZİFEMİZ.'' dediğini hatırlayalım, ''AK Partiye oy vermek, Cehenneme bilet almak gibidir.'' sözü ile Ak Partiye oy veren kardeşlerimize münafık vb ithamlarda bulunarak tekfir etmenin yanlış olacağını kabul edelim. Vatan, millet, devlet ve ümmet için kardeş olalım. Biz gerçekten iyi bir Müslüman olalım, düşman İslama ve Türkiye'ye gizli ve aşikar savaş hazırlığı yaparken, cihadın farz olduğunu hatırlayalım, cihada hazır olalım. O zaman Allah daha iyi bir idare verecektir, daha iyisi de Hz. Mehdi ve Hz. İsa, İslam asrı/Adil Düzen/Üçüncü Bin yılın İslam Uygarlığı devridir. Biz kendimizi düzeltmeden, özümüze dönmeden, İslamı hakkıyla yaşamadan, farz olan cihada çağrıldığımız zaman koşmaya hazır olmadan, daha iyi bir idare gelmez. Hz Mehdi gelse biz layık değilsek tek başına ne yapacak? Allah'ın dediği olur. Dünyada, Türkiye'de yine Allah'ın dediği oluyor. Sayın Erdoğan'a İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını, başbakanlığı, cumhurbaşkanlığı yazan kim, başkanlığı yazdıysa Allah engel olacak kim? Cahiller Amentü'nün 5,5 şartına inanırlar. Hayrı Allah'tan bilirler, şerri benim oyumdan bilirler. Hayır Allah'tan başa gelen tüm şerler, kötülükler benim oyumdan ise, böyle inanmak gizli şirk değil midir? Uğur kardeş, hakkını helal et, çenem düştü diyelim. Tefekkür ile ilgili Ayet ve Hadisler vardır fakat tefekkür etmiyoruz. ALLAH'A EMANET OLUNUZ.
|
Ahmet Yücel
21.11.2016
06:47
| Uğur kardeş. Anlaşılıyor ki, sen de Müslümanlara "münafık" diyen cahillerdensin. "Cahilin yanında dilini tutmak, kitap gibi sessiz olmak" gereklidir. Sana uzun ya da kısa cevap yazmayacağım. Sen istersen cevabi yorumlar yazmaya devam edebilirsin. Sen yoluna, ben yoluma kardeşim. Duam, Allah size de, nefsime de en doğrusunu anlamayı ve yaşamayı nasip etsin. |
Reşat Nuri Erol
21.11.2016
07:32
|
http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/suleyman-karagulle/abd-baskanlik-secimi-17257.html
|
Ahmet Yücel
21.11.2016
20:00
| Tahrif iki türlüdür 1. ya orjinal metni konteksinden kopararak bağlamını değiştirerek kendi fikrinizi yüklersiniz, 2. ya orjinal metni değiştirirsiniz. 2003 yılında Erbakan'ın "AKP"ye oy veren cehenneme bilet almış gibidir", ya da "AKPye oy veriyorsan "yarabbi ben belamı istiyorum" diyorsun" sözlerini konteksinden koparıp "bağlamı AKP değildir" demek, birinci tür bir tahriftir. "Evet Erbakan öyle demiştir ama ben o sözlere katılmıyorum" diyebilirsiniz, Erbakan'ın dediğini eğip büküp onun toplum üstündeki etkisini siyasi ranta çevirmek gayesi ile sevdiğiniz birilerini aklamaya çalışmak tahriftir. Tahrifin her türü küfürdür. Cengiz Demirci
Sevgili Cengiz hocam. Erbakan hocamızın sözünün yorumumda tahrif edildiği şeklinde anladığınızı düşündüğüm için yazımdaki ilgili bölümleri aşağıya ekliyorum: Erbakan hocamız Allah dostudur, Allah dostlarının bazı sözleri rumuzludur, görünen anlamında anlarsanız, sizinle aynı siyasi görüşte olmayanları tekfir edersiniz. Yine Erbakan hocamızın: ''ONLAR BİZİM KARDEŞİMİZ, ONLARI UYARMAK VAZİFEMİZ.'' dediğini hatırlayalım, ''AK Partiye oy vermek, Cehenneme bilet almak gibidir.'' sözü ile Ak Partiye oy veren kardeşlerimize münafık vb ithamlarda bulunarak tekfir etmenin yanlış olacağını kabul edelim. Erbakan hocamızın yukarıdaki, ''AK Partiye oy vermek, Cehenneme bilet almak gibidir.'' sözünü alıp Ak Partilileri tekfir eden, cahil Milli Görüşçüler gibi olmayalım. Bu söz Ak Parti iktidarı zamanında büyük savaşın çıkacağına işaret etmektedir, diye düşünüyorum. "AKPye oy veriyorsan "yarabbi ben belamı istiyorum" diyorsun’’ Buradaki beladan muradın yine çekilecek sıkıntılara, yaşanacak savaşlara işaret ettiğini düşünüyorum. Kimse kusura bakmasın, Ak Partiye oy vermeye devam. Düşman İslama ve Türkiye’ye karşı birleşirken, İslam için, vatan, millet, devlet için sıkıntı çekmekten, savaşmaktan, şehit/gazi olmaktan çekinmeyiz. Mallardan, canlardan imtihan edilmeden, eksilmeden, bir elim yağda, bir elim balda, böyle Cennet kazanmak var mı? ‘’KANLI MI, KANSIZ MI?’’ Allah Erbakan hocamızı hakkıyla anlamayı nasip etsin. Ben böyle anladığımı, böyle düşündüğümü ifade ediyorum. Benim anladığım, düşündüğüm doğrudur, diye bir iddiam da yoktur. Erbakan hocamızın devamlı yanında olan bir alim ile uzaktan çok seven nefsimin aynı sözlerden anladığı aynı olmayabilir. Bu benim kusurum, eksikliğim olabilir. Allah anlamayı, yaşamayı nefsime nasip etsin. Ak Partiye oy verdiğimiz için bize münafık diyen kardeşlerimizi de Rabbim affetsin. Herkes aynı cümleden farklı farklı anlayabilir, farklı farklı yorumlar çıkarabilir. Fakat hiç kimse Erbakan hocamız, bu sözüyle Ak Partiye oy verenlere münafık diyor, diyemez. Bu söze dayanarak Ak Partilileri tekfir edemez. Kaldı ki, Erbakan hocamızın sözünü değiştirmeden yazdım. "AKP"ye oy veren cehenneme bilet almış gibidir" bu sözü değiştirip, tahrif edip: "AKP"ye oy veren cehenneme bilet almıştır" vb şekillerde yazmadım. "gibidir" kelimesinin buradaki yakın anlamı "benzer" olsa gerektir. "AKP"ye oy vermek cehenneme bilet almaya benzer" şeklinde anlayan bir kişinin yine Ak Partiye oy verenleri cehennemlik, münafık ilan etme hakkı olamaz. Kaldı ki, peygamber efendimiz: ‘Ehli Kıbleyi/Müslümanı tekfir etmeyiniz.(Kafir-münafık vb demeyiniz.)’’ buyururken, kendi siyasi görüşünden olmayan Müslümanlara, münafık diyebilen cahiller var. Allah dostu Erbakan hocamızın: ''ONLAR BİZİM KARDEŞİMİZ, ONLARI UYARMAK VAZİFEMİZ.'' dediğini hatırlayalım, ''AK Partiye oy vermek, Cehenneme bilet almak gibidir.'' Sözüyle Ak Partiye oy verenler Cehennemliktir, münafıktır diyor, denilebilir mi? Erbakan hocamız, hem onlar bizim kardeşimiz diyecek, hem de onlar münafıktır, diyecek. Erbakan hocamızı anladığını zanneden bazı cahil SP tabanı bu şekilde konuşabiliyor. ÖYLE İSE, ERBAKAN HOCAMIZ BU SÖZÜYLE SİZE MÜNAFIK, DİYOR. DİYENLER Mİ ERBAKAN HOCAMIZIN SÖZÜNÜ TAHRİF ETMEKTEDİR, YOK SA NEFSİM Mİ TAHRİF ETMEKTEDİR? . "Evet Erbakan öyle demiştir ama ben o sözlere katılmıyorum" diyebilirsiniz, Erbakan'ın dediğini eğip büküp onun toplum üstündeki etkisini siyasi ranta çevirmek gayesi ile sevdiğiniz birilerini aklamaya çalışmak tahriftir. Tahrifin her türü küfürdür. Cengiz Demirci Sevgili Cengiz hocam. Erbakan hocamızın sözünü değiştirmediğim, tahrif etmediğim gibi bu söze katılmıyorum dahi demiyorum. Bu söz üzerinden zorlama yorumlarla Ak Partiye oy verenleri, sevip saydığımız idarecileri, kısaca bugün için bu milletin yarısını münafık ilan edenleri eleştiriyorum. Onların yorumlarına katılmıyorum. İlave olarak bu sözden ne anladığımı, ne düşündüğümü yazdım. Erbakan hocamızın: ‘’Ak Partiye oy vermek Cehenneme bilet almak gibidir.’’ Bu söz Ak Parti iktidarı zamanında büyük savaşın çıkacağına işaret etmektedir, diye düşünüyorum. Yazdım. Bu sözün anlamı kesinlikle budur vb de yazmadım. Iman sözle değil amelledir. "Ben de sizdenim" diyerek içinde bulunduğunuz grubun aleyhinde iş yapmak amel etmek münafıklıktır. "İman ediyorum" diyip o imanınızın tersi amel içinde bulunmak da aldatmadır, "aldan bizden değildir". Siyasi dilde "ameller niyetlere göredir" demek "ameline bak niyetini anla" demektir. "Bizde Milli Görüşçüyüz" diyerek oy toplayıp sonra da Milli Görüşe aykırı icraatte bulunmak (=MGnin 16 prensibine aykırı icraatte bulunmak) aldatmaktır, "aldatan bizden değildir". Mümin emin kişidir, sözünde de amelinde de emindir. Münafıklık iki türlüdür. Amelde münafıklık. İtikatta münafıklık. Kalbiyle tasdik etmediği, inanmadığı halde, Müslümanların yanında inanmış gibi söz ve davranışlarda bulunuyor, yalnız kaldığı zaman veya kendisi gibi inanmayanların yanında, inanmadığını itiraf ediyor. Bunlar itikadi yönden münafık olanlardır. Bunlarda yalan, sözünde durmamak, emanete hıyanetlik vb. alametler vardır. Kalbiyle ve diliyle Allah'ı ve Habibini tasdik ettiği halde bazı Müslümanlarda da yalan, sözünde durmamak, emanete hıyanetlik etmek vb kötü hasletler bulunabilmektedir. Yine de amellerine, davranışlarına, aşikar olan hatalarına bakarak, bu Müslümanlara münafık demek gibi bir yetkimiz yoktur. İkisi arasındaki fark imandır. İmanıyla ahirete göçen bir Müslümanın en son bile olsa Cehennemden çıkarak Cennete gitme durumu vardır. Fakat, Müslüman gibi yaşıyor görünse de kalben iman etmeyen münafıkların Cehennemden çıkma ihtimali yoktur.
Sevgili Cengiz hocam. Herkesin bildiği meşhur hadis olmasına rağmen siz farklı, nefsim farklı anlayabiliyor. Siyasi dilde "ameller niyetlere göredir" demek "ameline bak niyetini anla" demektir. ''AMELLER NİYETLERE GÖREDİR.'' Hadisi şerifinden anladığım, öncelik niyettir. Niyeti Allah katında halis, makbul olanın ameli de halis, makbuldür. Bir kelam-ı kibar da, NİYET HAYIR AKİBET HAYIR, deniliyor. Evine giren hırsızı, malını, canını, ailesini korumak niyetiyle öldüren kişi ile. Hırsızlık için girdiği evde yakalanmamak niyetiyle ev sahibini öldüren kişinin amelleri aynı, ikisi de adam öldürmüştür. Fakat Allah katında niyetlerine göre karşılık göreceklerdir. Niyeti bilen, yaptığımız amelleri ne niyetle yaptığımızı bilen Allah, amellerimize niyetimize göre değerlendirecektir. Desinler, niyetiyle yaptığımız ameller bizden kabul edilmeyecektir. Hadisi şerifi genel olarak düşünüyorum, siyasi ve siyasi olmayan ameller diye ayırmıyorum. Onun için siyasi dilde bu hadis şu anlamdadır, diğer dilde şu anlamdadır diyemem. Oy kullanmak da bir ameldir. Bunda da Allah herkesin ne niyetle, hangi partiye oy verdiğini, boş oy attığını ya da sandığa gitmediğini biliyor. Burada niyetlerimize göre değerlendirecek olan da Allah'tır. Kul, kulun niyetini yargılayamaz. Karşılıklı tartışabilir, yanlış düşündüğünü ya da doğru düşündüğünü söyleyebilir fakat kesinlik ifade eden bir hüküm veremez. Allah'a emanet olunuz. Selamlar.
|
Süleyman Karagülle
21.11.2016
21:12
| Uğur Tanış'a Devlet Başkanımız meşru yolardan başkan olmuştur. Ona saygınlık ulusa saygınlıktır. Ona saygısızlık Allaha saygısızlıktır. Kooperatifimizde her yazar kendisi sorumludur. Kimse kimseyi denetleyemez. Yazısını ancak hakemler kaldırır. Bu tür yazıları yazmaya devam ederseniz, yorum yapma yetkisinin elinizden alınansı için hakemlere gedeceğimi duyuyorum. Okurcularımdan özür dilerim. Kaldı ki Recep Tayyip Erdoğan Kuran düzenine hizmet etmiş muhterem bir şahsiyettir. Bütün saldırılara rağmen Hatalarına rağmen Allah onu korumaktadır. Uğurun arkadaşları gerekli uyarları yapmalıdırlar. |
Ahmet Yücel
22.11.2016
07:14
| ‘Abbês oğulları için şarktan bayraklılar çıkar. Bunların evveli de sonu da helêke mahkumdur. Siz onlara yardım etmeyin. Allah onlara yardım etmeyecek. Kim onların bayrağı altına giderse Allah onu Cehenneme sokar. Gözünüzü açın ki onlar Allah'ın mahlukatının şerrlileridir. Zannederler ki Ben onlardanım. Agah olun! Ben onlardan uzağım onlar da Benden uzaktır. Onların alametleri saçlarını uzatmaları ve siyah gömlek giymeleridir. Kendileri ile oturmayın, pazarlarda alışveriş yapmayın, onlara yol göstermeyin, su dahi vermeyin. Bunlara yapılan hürmetle ehli semâ´ya eziyyet verilmiş olur. Ramuz El Ehadis 143/3 Kaynak adı sayfa ve sıra numarasını yazdığım, Uğur Tanış’ın paylaştığı bu hadis açık ve net bir şekilde IŞID/DAEŞ’i anlatıyor. Uğur Tanış’a paylaşımı için teşekkür ediyorum. Fakat hadisi, Uğur Tanış gönlündeki, Ak Partililere olan kin dolu sözlüğe bakarak çözmeye çalışmıştır. Aşağıdaki çözüm yorumu kabul edilemez. ‘’ saç : (102 Tekêsür) (2002) (çokluğuyla övünme) 3 kasım seçimi saç : “ed-Deccâl’in bir cêsûsu kıllı kerîhü’l-manzar şeytân ‘avradı” siyah gömlek : “işbirlikçi gömleği!” “Bop gömleği!” “Tayyo2 gömleği!” “Amerikan çuvalı!” ‘’ Ayrıca diğer yorumlarında paylaştığı hadislerdeki çözümlerini reddediyorum, kabul etmiyorum. Çünkü bu Uğur Tanış yine gönlündeki, Ak Partililere olan kin dolu sözlüğe bakarak çözmeye çalışmıştır. kâfir münâfik : ‘AKP, CHP, MHP, … münâfik : ‘AKP, CHP, MHP, … Müslimân : Millî Görüşçü Not: 3 Kasım 2015 seçimlerinde SP % 0,7 oy almıştır. Uğur Tanış hadislere çözüm altında yaptığı bu yorumlara göre, milletin % 0,7 sine Milli Görüşçü=Müslüman gerisine kafir-münafık demektedir. Bu gerçekten bir cahillik ya da kendi siyasi görüşünden olmayanlara karşı olan nefretinden dolayı bile bile hakkı saptırmaya çalışmak olarak açıklanabilir. Üzülerek belirteyim ki, toplumumuzda Uğur Tanış gibi düşünen başka cahiller de var. SEVGİLİ HOCAM KARAGÜLLE’YE Uğur Tanış,Akevler web sitesinde makale yazarı olmadığına göre, yazdıkları yorumlardaki hakaretlerden dolayı pasif yapabilirsiniz, kanaatimce hakeme başvurmaya bile gerek yoktur. Başka bir isimle üye olarak yine hakaret içerikli yorumlar yapabilir. Böyle durumlarda yazarlarımızın hakaret içerikli yorumları pasif yapma hakkı vardır, diye düşünüyorum. ‘’DİN İLE MÜSLÜMANA KİN, BİR GÖNÜLDE BİRLEŞMEZ. BİRİ VARSA BİRİ ÇIKAR.’’ Kelamı kibar olarak hatırladığım bu cümleyi de paylaşayım istedim. Okuyuculardan ve milletten özür dilemesi gereken kişi de Uğur Tanış’tır. Sevgili karagülle hocam, Allah sizlere uzun ömürler versin. Selam, sevgilerimi sunuyorum. Allah'a emanet olunuz. |
Ahmet Yücel
22.11.2016
12:17
| AKEVLER MAKALELER ''Akevler Makalelerin diğer yayın kuruluşlarından temel farkı makale sorumlusunun veya yönetim kurulunun hakem kararı olmadan yazarlara müdahale yetkisinin olmamasıdır.'' Yukarıdaki kuralda yazarlara hakem kararı olmadan müdahale edilemez. deniliyor. Biz de hiç bir yazara müdahale etmiyoruz. Uğur Tanış,Akevler web sitesinde makale yazarı olmadığına göre, yazdıkları yorumlardaki hakaretlerden dolayı pasif yapabilirsiniz, kanaatimce hakeme başvurmaya bile gerek yoktur. Diyerek hakaret içerikli yorumların, hangi makale yazarın yorumunun altına yazıldıysa, o yazar tarafından pasif yapılabileceği kanati taşıdığımı, yazdım. Böyle düşünüyorum. Bu bir teklif midir? Israr mıdır? Katılırsınız ya da katılmazsınız. Sayın Demirci, ''Karagülle yazısı altındaki tanışa ailt bu yorumları silmeye yetkilidir.'' diyorsunuz. Sayın Karagülle hocamız burada Akevler makale yazarı olarak, yorumcunun hakaret içerikli yorumlarını ''hakeme gitmeden silmeyi deneyebilir'' dediğiniz halde... Benim düşüncemin yanlış olduğunu savunuyorsunuz. Özür dilemem gerektiğini söylüyorsunuz. Sorum şu: Makale yazarlarının, yorumları altına yazılan hakaret içerikli yorumları silmeye yetkisi var mıdır? Yoksa sadece, Karagülle hocamızın mı, kendi makalesi altına yazılan hakaret içerikli yorumları silme yetkisi vardır? Akevler hakem heyeti bu konuyu netleştirdiği zaman ve varılan karar hiç kimsenin kendi makalelerinin altına yazılan hakaret içerikli yorumları dahi silme yetkisi yoktur, şeklinde olursa... ''Kanaatimce böyle içerikli yorumları makale sahibi, hakem heyetine gitmeden silebilir'' şeklindeki düşüncem için, şimdiden okuyuculardan özür dilerim. Selam ve saygılarımı sunuyorum.
|
Nusret Karaca
22.11.2016
13:18
| La Tahzen innellahe me'an'e ; innellahe maes sabirin En doğrusu Allah bilir.
Kişi sevdiğiyle beraberdir ve beraber hesaba çekilecektir. Saygılar Hocam |
Ahmet Yücel
22.11.2016
23:32
| Sevgili Cengiz hocam. Açıklamalarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. Yorum yazarlarının yorumlarının hakaret içerikli suç teşkil etse bile, daha önceden bu konuda yapılmış bir içtihattan dolayı olduğunu, ancak hakeme başvurulması, hakem kararının yorumun silinmesine vb karar vermesi durumunda olacağını anladım. Zaten Karagülle hocamız da, Uğur beye yazdığı yorumda sizin yazdığınız gibi, aynı ifadeleri belirtmiştir. Ayrıca yorum içinde, ''Okuyucularımdan özür diliyorum.'' demişti. Nefsim de, hakaret içerikli yorumların, makale yazarı tarafından hakeme başvurmaya bile gerek kalmadan pasif edilebileceğini (silme anlamında değil-Panel kısmında kalacak) düşünüyordum. Kanaatimi, düşüncemi yazmış olmakla birlikte, hocama ''sil.'' diye teklif etmedim. Bununla birlikte Ana Sayfadaki açıklamalarda bu konu ile ilgili yeterli bilgi var. Bugün yeniden okuyunca yanlış düşündüğümü fark ettim. Yukarıda sorum şu:............. Diye başlayan konunun cevabı, zaten ''Akevler'' de içtihat olarak daha önceden verilmiştir. Bu yüzden tüm okuyucu kardeşlerimizden, yeniden özür diliyorum.
Uğur Tanış kardeşimizin, hadisi şerifler içindeki bazı kelimelere verdiği manalar aşağıdadır. Yezîd : Tayyib kâfir münâfik : ‘AKP, CHP, MHP, … münâfik : ‘AKP, CHP, MHP, … uzaklaşan : ‘AKöPe, Haspa, Sıpa Müşrik: RTE, Nu‘mân, Ox müşrik : ‘AKöPe, HasPa, Sıpa Bunları saygısızlık veya hakaret olarak düşünebiliriz ya da burada saygısızlık, hakaret yok diye düşünebiliriz. Şahsım adına, 2002'den bu güne kadar Ak Partiye oy veren bir vatandaş olarak hakeme baş vurmuyorum. Ne niyetle böyle yazdığını bilmiyorum. Ben Uğur beyi, Allah'a havale etmekle yetiniyorum. Nefs, yetmiş iki şeytan gücündedir. Uğur beyin, Arapça'dan Türkçeye çevrilmiş kelimelerin anlamları açık, net olduğu halde, bu kelimelere verdiği anlamlardan dolayı, nefsim adına rahatsız olmadım, tüm sevdiklerim adına rahatsız oldum. Hiç kimse sevdiklerine, anne, baba, kardeşlerine vb. münafık, kafir denilmesine razı olmaz. Bu davayı ahirete bırakıyorum.
Cenab-ı Allah, kullarına gönderdiği Peygamberler ve kitaplarla, iyiyi-kötüyü bildirmiş, kullarını iradelerinde serbest bırakmıştır. Kullarının kendi iradeleri ile işleyecekleri amellerin karşılığında, ödül ve cezayı da belirtmiştir. Sayın Karagülle hocamızın: "Kişinin suç işleme hakkı vardır", içtihadı Adetullah'a uygundur. Bu anlamda yukarıda belirtilen içtihat da doğrudur. Yazarların düşüncesine, emeğine, harcadığı zamana saygılı olmak, mümin için gereklidir. Yazarın bize göre yanlışı varsa, Allah için cevap yazabiliriz. Belki de biz yanlış düşünüyoruz, karşılıklı sohbet havasında doğruların bulunması imkanı doğabilir. Bu yüzden kendi tercihimizle yorum silmemek, gerek varsa hakeme başvurmak doğrudur. Tüm yazar kardeşlerimize selam ve hürmetlerimi sunuyorum. Allah razı olsun. Allah'a emanet olunuz.
|
Ahmet Yücel
23.11.2016
20:10
| Allah razı olsun Cengiz hocam, bilhassa ben teşekkür ediyorum, sizin açıklamalarınız olmasaydı konu tarafımdan anlaşılmayacaktı. Benim anlayışımdan değil, sizin Allah için zaman ayırıp, konuyu anlayacağım şekilde ifade etmenizden dolayı konuyu anlamış bulunuyorum. Uğur beyin ifadelerinde hakaret olduğuna dair şüphelerim vardır fakat şüpheyle emel olmaz. Zaten ne niyetle böyle yazdığını bilmiyorum. Bu yüzden hakeme gitmeye, meşgul etmeye gerek görmedim. Niyetinde hakaret kastı varsa, bunu kendisi bilir, Allah bilir. Biz de Allah'a havale ettik. Hakaret kastı yoksa zaten Allah katında da suçlu sayılmaz. Müşrik, Allah'a ortak koşan insanlar, olmasına rağmen, Uğur bey: ''AKP= müşrik'' yazmış olsa bile, delil olmayabilir, AKP yönetimi için dedim, oy verenleri kast etmedim, diyebilir. Şüpheyle, zanla hareket etmem doğru olmaz. Dünya ahiretin tarlasıdır. Dünyada ne ekersek, ahirette onu biçeceğiz. Düşündüğüm, yazdığım, işlediğim her şey doğrudur, dünyamı da ahiretimi de kurtardım diye kesin bir ümidim ya da ümitsizliğim yoktur. Müminin işi havf ve reca arasında olmalıdır. Hak ve hukuku gözetmek. İyiliği emredip kötülükten men etmek (Tebliğ) vb müminin işleri olmalıdır. Siyasete gelince; ''Vatan sevgisi imandandır.'' Hadis. Siyaset yolu ile.vatana, millete daha çok hizmet imkanı vardır. Siyasetçi olmasam da, siyasetçileri, yaptıklarını takip ediyorum. Bir vatandaş olarak oyumu kullanıyorum. Bu arada oy vermek de bir ameldir, verdiğimiz oydaki niyetimiz Allah katında bizi bağlar. Oy verdiğim partinin icraatlarını, söylemlerini takip ediyorum. Yanlış bulduğum icraatları eleştiriyorum. Zinanın suç olmaktan çıkarılması vb. tasvip etmediğim tüm icraatlara karşı olduğumu, zaman, mekan, imkan ölçüsünde dile getiriyorum. Haberlerde rastlıyoruz, bir çok tecavüz olayı rıza vb var, zina suç değil denilerek aklanıyor. Yuvalar yıkılıyor. Ne uğruna çıktı bu kanun? AB ile müzakerelerimiz devam etsin diye. Bunun günahı bu kanunu çıkaranlara bir de Ak Parti ne yaparsa doğrudur, diyenlerin üzerinedir. Bize düşen sevip saydığımız liderlerin yanlış icraatlarından dönmesi için dua etmektir. Peygamber efendimiz: ''NASILSANIZ ÖYLE İDARE EDİLİRSİNİZ.'' Buyurmuşlardır. Bir Allah dostu da: ''Halk iyiyse iyi idareci, halk kötüyse kötü idareci gelir.'' demişlerdir. Millet olarak daha iyi idareciler istiyorsak, çoğunluk olarak daha iyi olmalıyız. Cenab-ı Allah: ''Siz nefislerinizde olanı değiştirmedikçe, hakkımızdaki hükmümüzü değiştirmeyiz.'' buyuruyor. Bazı SP'liler bana diyorlar ki, ''Sen Ak Partiye oy verdiğin için bütün icraatlarından sorumlusun.'' Ben de, desteklediğim icraatlardan sorumlu olduğumu, razı olmadığım icraatlardan sorumlu olmadığımı, ''AMELLER NİYETLERE GÖREDİR.'' Hadisi şerifi hatırlatarak söylüyorum. Seçim sonucunda Ak Parti ikinci, CHP birinci parti olsa. Ya CHP tek başına iktidar olacak ya da koalisyon kuracak. Vatanım ve milletim için gönlüm buna razı olmaz. Peygamber efendimiz: ''BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR.'' buyuruyorlar. Milli Görüşün tek temsilcisi olduğunu iddia eden Saadet Partisi, vatan, millet, devlet ve ümmet için elini taşın altına koymaktan bahsediyorlardı, vekil sayısında anlaşamadıkları için ittifak yapmadı. %0,7 oy aldı. Barajsız bir seçimde 4 vekil ederdi. 1 Vekil de alarak fedakarlık yapsaydı, (zaman partiyi değil milleti düşünme zamanıydı) oyları, zamanı, emeği, onca seçim masrafını zayi etmeyecek hem de SP'nin genel başkanı olarak mecliste temsil edeceklerdi. Erbakan hocamız bir çiçekle baharı başlatmıştı. Nefsim Allah için seçim arefesinde ittifak yapılmasının önemine dair gecenin üçünde mail yazıp göndermiştim. Milli Gazetenin sitesinde haber ve köşe yazarlarına yorum yazarken de ''talib'' ismiyle ittifakın gerekli olduğunu yazıyordum. Yorumculardan birisi, ''Münafıkların günahına ortak olmak için mi ittifak yapalım.'' demişti. Halbu ki, bir vekil de olsa meclis kürsüsünden tebliğ etme, yanlışları dile getirme, yakından yanlış icraatlara engel olma çabası ve niyeti olacaktı. En azından SP bir çift el de olsa elini taşın altına koyacaktı. T. Numanoğlu ismiyle yazan birisi de: ''H. Nur ve talibin yorumlarından nefret ediyorum. H.Nur ve talib, iğrençsiniz.'' demişti. Nefsim bunlara karşı sadece: ''AYNAYA BAKAN KENDİNİ GÖRÜR. '' demekle yetindim ve Allah'a havale ettim. Hatasız kul olmaz. İdarecilerimiz de Allah'ın kuludur, elbette hata yapabilirler. Biz iyi insan olalım, onlara dua edelim. Duamız kabul olursa, daha az hataları olur, eski hatalı icraatlarını düzeltirler. Memleket kazanır. Siyasete gelince diye başlayan bölümdeki düşüncelerim şahsi düşüncelerim olup yanlışı, hatası olabilir. Kuran ve sünnete göre şu düşüncelerinde yanılıyorsun diyerek tebliğ eden kardeşlerimiz olursa, düşüncelerimi yeniden gözden geçiririm ve kardeşlerimize dua ederim. Amacım, görüşlerimi Kuran ve sünnete göre ispatlamak değil. Kuran ve sünnete göre görüşlerimi ve yaşantımı düzeltmektir. Cengiz Demirci kardeşimizin dediği doğrudur. Ahiretten önce, dünyadaki yaşantımı düzeltemez isem, ahirette zaten kurtaramam. Hakkınızı helal ediniz. Allah'a emanet olunuz. |
Ahmet Yücel
23.11.2016
23:38
| Sayın Cengiz Demirci hocam. Sayın Karagülle hocamızın Uğur beye yazdığı yorumu aşağıya alıntı olarak ekliyorum. Sizin düşüncenizden biraz farklı olarak anlıyorum ve düşüncemi paylaşmak istiyorum. '' Uğur Tanış'a Devlet Başkanımız meşru yolardan başkan olmuştur. Ona saygınlık ulusa saygınlıktır. Ona saygısızlık Allaha saygısızlıktır. Kooperatifimizde her yazar kendisi sorumludur. Kimse kimseyi denetleyemez. Yazısını ancak hakemler kaldırır. Bu tür yazıları yazmaya devam ederseniz, yorum yapma yetkisinin elinizden alınansı için hakemlere gedeceğimi duyuyorum. Okurcularımdan özür dilerim. Kaldı ki Recep Tayyip Erdoğan Kuran düzenine hizmet etmiş muhterem bir şahsiyettir. Bütün saldırılara rağmen Hatalarına rağmen Allah onu korumaktadır. Uğurun arkadaşları gerekli uyarları yapmalıdırlar.'' Karagülle hocamız saygısızlık yapıldığını düşünmektedir. İsteseydi hakeme baş vurabilirdi. Hakem kararı sonucunda ''saygısızlık'' var kararı alınabilirdi, o zaman Uğur beyin yorum yazma yetkisine son verilebilirdi. Bunun tersi bir karara da varılabilirdi. Sayın Karagülle burada uyarı vazifesini yapmaktadır. Şahsen tehdit olarak algılamıyorum. Böyle yorumlara devam etmesi halinde hakeme gideceğini bildiriyor. Uyarmadan hakeme gitse, Uğur beyin yorum yazma yetkisine son verilme durumu da, verilmeme durumu da vardır. Uyarı yapmadan hakeme baş vurmuş olsa mı Uğur bey açısından daha iyidir, hiç hakeme baş vurmaya gerek kalmadan böyle yapmaya devam etmeyin diye uyarmak, tavsiye de bulunmak mı? Sizin tehdit olarak anladığınızı ben bir uyarı, bir tavsiye olarak anlıyorum. ''Devlet Başkanımız meşru yolardan başkan olmuştur. Ona saygınlık ulusa saygınlıktır. Ona saygısızlık Allaha saygısızlıktır.'' Şeklinde düşündüğü halde, uyarı yapmadan hakeme gitme hakkı olduğu halde, hoşgörü ve ilim sahibi bir hocamız olarak uyarmak istemiştir. Burada önemli olan, sayın Karagülle hocamızın yorumundan sizin anladığınızdan, benim anladığımdan ziyade Uğur beyin ne anladığıdır. Uğur bey, bir tehdit olarak mı anlıyor? Yoksa bir uyarı olarak mı anlıyor? Uğur bey cevap yazarsa ancak anlama şansımız olur. Sayın Karagülle hocamız Uğur beye hitaben yazdığı için, cevap yazma hakkı vardır. Elbette bu hakkını kullanma ya da kullanmama hakkı da vardır. Cevap yazmadığında, sukut ikrardandır, diyerek yazmadığını, Karagülle hocamıza hak verdiğini düşünürüm. Sayın karagülle hocamız yorumu ile ilgili olarak düşündüklerimize karşı bir cevap yazmak zorunda değil, çünkü yazdığı yorumunda muhatabı Uğur Tanış'tır. Uğur bey de bu konuda açıklama yapmadığı gibi, hadisler içindeki kelimeleri alıp, AKP'ye karşı zorlama, uydurma anlamlar verdiği yorumlarına devam etmemiştir. Öyle sanıyorum ki uyarıyı-tavsiyeyi dikkate almıştır. Tehdit olarak algılasa idi, inat eder devam ederdi. Bize göre yanlış düşünüyor olsa da sonuçta Müslümandır, hatasını anlamıştır, daha fazla kimseyi incitmek istememiştir. Her zaman başaramasam da, zanda değil, hüsnü zanda bulunmak istiyorum. Değerli vaktinizi aldım. Sayın Karagülle hocam da, tüm okuyucu kardeşlerimiz de haklarını helal etsinler inşallah.
|
Ahmet Yücel
24.11.2016
12:16
| Sevgili Cengiz hocam. Allah için tebliğ görevinizi yapmaya çalıştığınız için öncelikle teşekkür ediyorum. Allah razı olsun diyorum. Allah için sevmek, Allah için buğz etmek en büyük ibadetlerdendir. Allah için sevenler birbirini gerektiğinde uyarmalıdır. Yalnız Allah için buğz etme kısmında, hata yapan Müslüman kardeşlerimize değil, yapılan hatalara karşı buğz etmek zorundayım. İçki içen Müslümana değil içkiye karşı kısaca haram olan fiillere karşı buğz ederim, başarabildiğim kadar. Yanlış işlerden kurtulmaları için de dua ederim. ''BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR.'' Gönlüm bu hadise uygun olarak seçimlerde de birliğin sağlanmasını arzu ediyor, bugün olmadıysa yarın yine olmasını arzu ediyorum. 2002'ye kadar Mili Görüşe oy verdim, 2002'de 2 parti olunca son güne kadar kararsız kaldım. SP'nin barajı aşma ihtimali olmadığına kanaat getirince Ak Partiye oy verdim. Barajı aşma ihtimaline kanaatim olsaydı, bir tek vekil de olsa, en azından Erbakan hocamızın meclise girmesi için oyumu yine SP'ne verirdim. Sizin nefsimden dolayı ne hali varsa görsün demeyip, Allah için cevap yazdığınızı gördüğüm için, teşekkür etmek amacıyla kısa bir cevap yazdım. Allah izin verirse devam edeceğim. Selam ve sevgilerimi sunuyorum. |
Ahmet Yücel
25.11.2016
00:43
| Sevgili Cengiz hocam, Allah için ilgilendiniz, Allah için samimiyetinizle düşüncelerinizi yazarak tebliğ vazifenizi yerine getirmeye çalışıyorsunuz. Bu yüzden Allah razı olsun diyorum. Belki biraz uzun olacak bu yorumum. Haklarınızı helal etmenizi diliyorum.
Yıllar önce okuyup kabul ettiğim, belki Mevdudi’ye ait bir söz olabilir. ‘’Görüşlerinizi desteklemek için Kuran ve sünnetten deliller getireceğinize, Kuran ve sünnete göre görüşlerinizi düzeltiniz.’’ Samimiyetle söylüyorum, amacım daha önce belirttiğim gibi, görüşlerimi Kuran ve sünnetle ispatlamaya çalışmak değildir. Düşüncelerimi genel olarak ifade etmeye çalışacağım, sadece size cevap olarak yazmış olmayacağım. Bu yüzden Kuran ve sünnete göre yanlış düşündüğüm hususlarda kardeşlerimiz yazı, yorum ve gerekse mail yazarak (ahmetyucel@msn.com) uyarabilirler. Kuran, sünnet, hadis alimi değilim fakat bildiklerimle amel etmeye gayret etmeye çalışıyorum. Bunu da yeterince başaramadığımı biliyorum. ‘’Siz bildiklerinizle amel ediniz, bilmediklerinizi biz (Azimüşşan) öğretiriz.’’ Allah için sevmek, Allah için buğz etmek, büyük bir amel olmakla birlikte, nefsim bu konuyu dahi yeterince anlayabildiğimi sanmıyorum. Günah işliyor diye Müslüman kardeşime buğz etmeye hakkım olmadığını düşünüyorum. Bir Müslüman’ın günahından dolayı imandan çıktığını, küfre düştüğünü düşünmediğim gibi yakın çevremde böyle düşünenlere karşı çıktım. Müslüman günahından dolayı günahkâr olur, kâfir, münafık olmaz. ‘’Siz günah işlemeseydiniz sizi helak eder/yok eder/öldürür. Günah işleyen bir toplum yaratırdım. Tövbelerinden dolayı onları affederdim.’’ Amentünün bir şartı kadere inanmaktır. Kader Allah’ın her şeyi bilmesi, kaza Allah’ın bildiği şekilde tecelli etmesidir. Kim nerede, ne zaman, nasıl ölecek. Kim nerde, ne zaman, nasıl şehit olacak, bütün bunları Allah biliyor ve bildiği şekilde tecelli ediyor. Genel olarak yazacağım için bu açıklamayı yapıyorum, gerektikçe de açıklama ekleyeceğim. Dünyada ve Türkiye’de olup biten her olumsuzluğu benim verdiğim bir oydan bilenler var. Ve bu oydan dolayı benim imandan çıkıp, küfre düştüğümü, kâfir, münafık olduğumu söyleyebilenler var. Hayır ve şer Allah’tan ise, her şey Allah’tan ise, Allah’ın dediği oluyorsa benim bir oyumdan bilmek gizli şirk olabilir mi? Buna alimler cevap verebilirler, ben gizli şirk olur da diyemem, olmaz da diyemem fakat cevabı gerçekten merak ediyorum. Peygamber efendimiz: Musa as, Allah’tan adem as’ı görmeyi diler. Gördüğünde; Ey ata sen o değil misin, yasak meyveyi yiyerek bütün insanların Cennette yaşamasına engel oldun? Adem as, Allah beni yaratmazdan binlerce yıl önce kitabında yazmış, yazdığı gibi de olmuş, sen beni suçluyorsun.’’ Peygamber efendimiz, Adem as, Musa as’ı ilzam etti/tartışmada yendi. Buyurmuşlar. Kimse buradan itikadı bozuk bazı mezhepler gibi günah işlemenin doğru olduğu anlamı çıkarmamalıdır. Adem as. Bu günahına 200 sene tövbe etti, ağladı. ‘’Siz ayrılık azaptır diye AKPye oy verdiniz, azaptan korunmak için bunu yaptınız,’’ Bir önceki yorumumda kısa bir bilgi vermiş olmakla birlikte, genel bir açıklama olması için tekrar yazmak istedim. ‘’BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR.’’ Hadis-i Şerifine uygun olmak kaydıyla, Müslümanların birleşmesini siyaset de dâhil olmak üzere istiyorum. 2002’ye kadar sadece Erbakan hocamızın başında olduğu bir tek parti vardı, biz de oyumuzu hep verdik. Parti iki olduğunda, Erbakan hocamızın başında olduğu parti Milli Görüşü temsil etmekle birlikte (Bugün kü SP, Milli Görüşün tek temsilcisi olduğunu iddia etmekle birlikte, benim açımdan da sadece iddiadır. Fatih Erbakan ile ilgili görüşlerinize katılıyorum fakat takdir neyse o olacaktır.) Seçim günü barajı aşamayacağı kanaatini taşıdığım, için Ak Partiye oy verdim. ‘’ Bize göre AKP ile CHPnin zerre kadar farkı yoktur.’’ Diye düşünebilirsiniz. Ak Partinin razı olamadığım icraatlarına rağmen (2004’ Zinanın suç olmaktan çıkarılması/AB’ye girme çabaları vb.), CHP’nin tek parti olarak ve sonraki çok partili dönemlerde bugüne kadar yaptığı din düşmanlığını göz önünde bulundurduğumda, aynı düşüncede değilim.Daha dün Toprağı bol olasıca Ecevit’in, Merve Kavakçı hanım efendiye karşı ‘’Bu kadına haddini bildirin.’’vb. karşılaştırıyorum. Yüzde 25 civarında oy alan CHP’nin iktidar olmasına ne de koalisyon ortağı olarak iktidarda olmasına asla gönlüm razı olamıyor. 7 Haziran’dan 1 Kasım’a koalisyon olmaması, seçim olması, Ak Parti-SP ittifakını istemekle birlikte olmadıysa da, 1 Kasım sabahı Ak Partinin tek başına gelmesini istedim. Sizin dediğiniz gibi Erbakan hocamız koalisyonlarda büyük hizmetler yaptı. Fakat Erbakan hocamızın içinde olmadığı bir koalisyonun bugün de aynı hizmetleri yapabileceğine inanmıyorum. Ak Parti 2002’den bugüne tek başına iktidarda olmasına rağmen yaptığı bazı olumsuz icraatlarını ve sonuçlarını yazdınız. Bunları gördük ve yaşadık, yaşıyoruz. 13 Yıldır iktidarda Ak Parti-CHP koalisyonu olsaydı, bugünkünün belki iki katı kadar daha olumsuz icraatlar ve sonuçları yaşanırdı. Bir de 13 yıldır CHP iktidarı olsaydı ne olurdu? Ak Parti=CHP olsaydı. Ak Parti ile MHP baş örtüsü sorununu çözmek istediklerinde, CHP neden karşı çıktı? Bizim dini inançlarımıza saygısından dolayı mı? CHP zihniyetliler neden ‘’441 EL KAOSA KALKTI.’’ Diye manşetler attılar? 1974’te Erbakan hocamız Kıbrıs’ın tamamını almak istiyordu, kim engel oldu? Bu CHP değil mi? Bugün Kıbrıs diye bir sorunumuz da olmayacaktı. ‘’Milli Görüş hayra motor, Şerre frendir.’’ Bugün Milli Görüşün tek temsilcisi biziz diyen Saadet Partisi hayra motor, şerre fren olma ve tebliğ görevini Milli Gazete ve TV5 aracılığıyla yapmaya gayret ediyor, peki yeterince engel olabiliyor mu? Erbakan hocamızın izindeyiz diyen SP, Erbakan hocamızın tek başına meclise girdiğini, tek başına da olsa mecliste mücadele ettiğini, tek çiçekle baharın başladığını ispatladığını unutuyor mu? Bugün için bunu neden yapmıyorlar? Erbakan hocamız kendisi de bir Allah dostu olduğu halde gittiği her yerde Allah dostlarını ziyaret ediyor, istişare ediyordu. SP bugün bunu neden yapmıyor? Allah dostları da Ak Partiye oy veriyorlar diye mi? Allah’ın dostlarına küsülür mü? ‘’Allah’ın dostlarına korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.’’ Yunus/62. ‘’Sadıklarla beraber olunuz.’’ Tevbe/119. ‘’ Bu ne ayrılıktır bu ne iftirâk Benlik irâdesin elinden bırak Her neye bakarsan Hak gözüyle bak Gör neler var bu ekvândan içeru’’ Salih Baba Kelamı kibarda: ‘’ Benlik irâdesin elinden bırak, Her neye bakarsan Hak gözüyle bak’’ deniliyor. Bir iş/amel işlerken, Kuran ve sünnete uygun olsun istiyorum. Fakat bu deryanın yanında, bu deryadan bildiğim nokta nisbetindedir. Yine de bu bildiklerim doğrultusunda amel işlemek gayretindeyim, başarabildiğim kadar. Daha önce yazdığım gibi oy vermek de bir ameldir. Sermayesine sermaye katan bir kişinin duyduğu memnuniyetten dolayı Ak Partiye oy vermesiyle, ‘’Vatan sevgisi imandandır.’’ Hadisini göz önüne aldığımda, vatanım ve milletim için çok daha büyük zarar vereceğini düşündüğüm CHP koalisyon ortağı dahi olmasın, SP’nin 1 vekil dahi alma imkanı da olmadığına göre, Ak Partinin yanlış icraatlarına bakarak boş oy atmak ya da sandığa gitmemek gibi bir tercihte bulunduğum zaman, diğerlerinin 1 vekil de olsa fazla almasına sebep olmaktansa, ehveni şer diyenler de var, kerhen de olsa Ak Partiye oy veriyorum diyenler var. Burada niyetim, daha fazla zarar verebilecek olanlara meydanı bırakmamak adına Ak Partiye oy veriyorum. ‘’AMELLER NİYETLERE GÖREDİR.’’ Hadisi şerifini, bu hadise dayanarak niyetimde haklı olduğumu savunmak için örnek getirmiyorum. Allah için söyleyiniz. Faiz düzeni devam etsin, sermayeme sermaye katayım niyetiyle Ak Partiye oy verenle, bu millet daha büyük zarar görmesin niyetiyle Ak Partiye oy veren bir olur mu? Milli Nizam Partisinden bu yana, 7 Haziran dahil Saadet Partisine oy veren sevgili babam dahi 1 Kasım’da Ak Partiye oy verdi. Erbakan hocamızın: ‘’Ak partiye oy vermek cehenneme bilet almak gibidir.’’=’’Ak Partiye oy veren münafıktır’’ şeklinde düşünen Müslümanlar da maalesef var. Bana göre böyle bir iddiada bulunmak, Müslüman’ı tekfir etmek cahilliktir. Cengiz hocamın sözleri ile devam edelim. ‘’Erbakan ise bizi sizin bu tercihleriniz ile iktidara gelen becerizsiz ve ehil olmayan kişiler eli ile işgalin geleceği, buna karşı hazırlıklı olunması, kurtuluş savaşı verilmesi gerekeceği ama MG sahiplerinin ümitsizliğe düşmemesi için telkinlerde bulundu. Şimdi azabı nasıl savdınız bakın’’ Bu vatanı, bu milleti daha beceriksiz, üstelik din düşmanlığı yıllarca tescilli idarecilere bırakmamak adına bu tercihimizi yaptık. Daha iyi yapabilecekler vardır fakat elimizi taşın altına koyacağız dediler, sonuç 4 vekil alabilecek oy ile sıfır vekil. Millet için ittifak görüşmesi yaptılar, millete hizmet için mecliste olmaktan çekindiler, aslında parti menfaatini öncelediler. Yıllardır uzaktan yaptıkları tebliği bir de meclis içinde 1-4 vekil ile yapmaya çalışabilirlerdi. Bilmiyorum belki de ben yanılıyorum. Sonuçta şahsi düşüncemi yazıyorum. 1. Ergenekon diye binlerce TSK rütbelisini yıllarca hapis yatmasına sebep oldunuz. Ben Ak Partiye oy verdim. Hâkim ve savcılara değil. Ak Parti, bağımsız yargıya, hâkim ve savcılara bunlara birer suç uydurun, içeri atın, dediyse. Öncelikli olarak emreden, sonra başüstüne diyenler kul hakkına girmişlerdir. Sonra beni bulur buradaki vebal. Hiç bulmaz demiyorum. 2. FETÖnün örgütlenmesini tamamlamasına ve Türkiyenin başına çorap örmesine maddi destek sağladınız, kalkışmaya sebep oldunuz, şehitlerimizin kanı ile bu kalkışma engellenmek durumunda kaldı. Aldatan, aldananlardan çok daha suçludur. Ben oyumu SP’ne vermiş olsaydım, bunlar yaşanmayacaktı. ‘’Her nefis ölümü tadacaktır.’’ Ezelde alnına şahadet yazılanlar,yeri, vakti saati geldiğinde mutlaka şehit olacaklardır. Takdirde yazılana kulun tedbiri engel olamaz. Öyleyse bir şey olup bittikten sonra, şöyle olmasaydı, böyle olmayacaktı vb sözler bir şeyi değiştirmez. İdarecileri savunmak anlamında yazmıyorum, başka idareciler de olabilirdi. Şehitler üzerinden Ak Partiye saldıran bir kesim de var, üstelik üzüldüklerini de düşünmüyorum. Şehitler şimdi Allah katında, Siz Allah’tan daha mı merhametlisiniz? Diye sormak gerek. Bir de her fırsatta Allah’ın dediği olur, dedikleri halde, bu olanların da Allah’ın dediği olduğunu kavrayamıyorlar. 3. Suriyede 6 milyon mülteci oluşmasına neden oldunuz. Her yetimin hakkı derece ve algısına göre kademe kademe tüm müsebiplerden ruzı mahşerde sorulacaktır. Gerek, Kutub-u Sitte’de, gerekse Ramuz El Ehadis’de ‘’Şam, Irak, Yemen…’’ birçok hadiste, Ahir zaman alamaetleri, Kıyamet alametleri, Fitneler ile ilgili hadislerde, yukarıda yazdığım Ramuz el Ehadis 143/3 IŞID ile ilgili bildirilmiş olan olayların bir çoğu tecelli etmiştir. Allah’ın Habibinin, Allah’ın izniyle bildirdiği olayların yaşanmasını ne Ak Parti engelleyebirdi, ne CHP ne de başkası. Fakat bu fitnelerin yaşandığı bir dönemde yanlışları çok olsa da, başımızda CHP olmasındansa Ak Parti’nin olmasını tercih ederim. Şunu da açık yüreklikle söyleyeyim, biz Ak Partiye oy verdik diye hiçbir şeyden sorumlu değiliz, hiçbir vebalimiz yok, şeklinde bir düşüncem, iddiam yoktur. Günahımız, vebalimiz elbette vardır. Fakat Müslüman günahından dolayı günahkâr olur. Allah kuluna tövbe kapısını açık bırakmıştır. Günahına şahit olduğumuz kulların tövbesine şahit olma imkânımız olmayabilir. Verdiğimiz bir oydan dolayı bizi tekfir edenlerin, imandan çıkıp küfre düştüğümüzü söyleyenlerin, kâfir, münafık diyenlerin de günahkâr olduğu aşikardır. Onlar bizi tekfir ediyor diye, onları tekfir edecek değilim. ALLAH BİZİ GÜNAHINDAN TÖVBE EDEN KULLARINDAN EYLESİN. GÜNAHINDA ISRAR EDENLERDEN EYLEMESİN. |
Ahmet Yücel
25.11.2016
22:02
| Refah-Yol döneminde yapılmış bir haksızlıktan da bahsedeyim. Hakimlik sınavını ilk sıralarda kazanan başörtülü iki bacımızın ataması, hatırladığım kadarıyla yazayım, sıralamaları değiştirilerek ataması yapılmamıştı. Akit gazetesinde verilen haberde bu iki bacımız haklarını helal etmeyeceklerini söylemişlerdi. Bu haber beni üzmüştü. Severek, isteyerek, halis bir niyetle oy vermiş olsam da, o günlerde de bunun vebalinin bizi de bulacağını düşünmüştüm. Bazı kardeşlerimiz ise o günkü şartlar dahilinde bunun doğru olduğunu söylüyorlardı. Bana göre bu haksızlık yapılmamalıydı, atamaları yapılmalıydı. Sandığa gitmemek, boş oy kullanmak ya da bir partiye oy vermek durumunda, yapılan olumsuz-yanlış icraatlarda herkesin sorumluluğu vardır. Burada herkes niyeti doğrultusunda vebal yüklenir, İlahi adalette de cezalar da niyete göredir. Peygamber efendimizin AMELLER NİYETLERE GÖREDİR, hadisini bu şekilde anlıyorum. Takdirde yazılan her şey olacaktır, her şey sebeplere bağlı olarak vuku bulmaktadır. Dolaylı ya da dolaylı olarak olumsuz icraatlara sebep olanlar da, sorumludur. 2002'de Ak Partiye oy verdim. Seçim çalışmalarında iktidara geldiğimizde, ''Zinayı kanunlarımızdan suç olmaktan çıkaracağız.'' demediler. 2004'de bu yasayı AB ile müzakerelerin devam etmesi adına çıkardılar. 2004'ten bugüne zina yüzünden yuvalar yıkıldı, tecavüz olaylarında ''Rıza'' var denilerek ceza almayan tecavüzcüler oldu. Burada Ak Parti tüm vekilleri, Ak Partiye oy veren herkesin sorumluluğu vardır. Benden oy alarak bu zina kanununu çıkaran Ak Parti yöneticileri ile benim günahım aynı olur mu? Üzülmek, pişman olmak, Allah'tan af dilemek tövbedir. Ak Parti artık bu yasayı iptal etmelidir. Diğer olumsuz icraatlar için de Ak Partiye oy veren herkesin sorumluluğu vardır. Bununla birlikte doğru olmasa da bir SEÇİM BARAJI vardır. Seçimler de adalet, istikrar uğruna feda edilmektedir. Yüzde 10 barajını geçecek partiler de bellidir. Böyle bir durumda yanlış icraatlarına razı olmamakla birlikte, milletin daha büyük zararlara uğramaması adına Ak Partiye oy vermeye devam, diyorum. ALLAH İDARECİLERİMİZE YANLIŞ İCRAATLARDAN DÖNMEYİ NASİP ETSİN. BİZİ DE ONLARI DA AFFETSİN. HAYIRLI HİZMETLER NASİP ETSİN.
|
Recep EROL
26.11.2016
16:04
| Ahmet Yücel bey malesef ülkemizin bu durumda olmasının en önemli sebeplerinden biri '' Ak partiye oy vermezsem Chp gelir'' zihniyetidir. Halbuki ayette diyor ki ''Hak Gelince Batil Zahik olur'' biz hakkı getirmeden batılın sinmesini bekliyoruz bu son derece yanlış bir davranıştır. Ben Saadet partisi Haktır demiyorum fakat Milli Görüş haktır. Bu görüşü kim en iyi temsil ediyorsa bizim desteğimiz ve fiili cihadımız ondan yanadır. Parti ismi çok muhim değil Allah cc' ın düzenini kim yeryüzüne hakim kılacak çalışmalar yaparsa biz ondan yanayız. Biz hatası eksiği kusuru olsa dahi bugune kadar Saadet partisinden daha iyi bir parti Teşkilatı görmedik. Bu sebebten dolayıdır ki teşkılatlarda fiili çalışmalar yaparak hata ve kusur varsa bile bunların düzeltilmeye çalışılması gerekir. Elhamdulillah Biz de bunu yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Biz görüşlerimizi Ak partiyi kötülemek yada onlar gitsin biz gelelim diye soylemıyoruz. 7 mılyarlık insalığın kurtuluşu ve hidayeti için söylüyoruz. Bir olup dirılmeden hep beraber inanmadan bu iş olmaz o yüzden ‘’BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR.’ cümlesi son derece doğrudur ve uygulanması gerekir. Hak için... Selam ve dua ile |
Ahmet Yücel
26.11.2016
19:39
| Ve Aleyküm Selam Sevgili Recep Erol hocam. ''Ahmet Yücel bey malesef ülkemizin bu durumda olmasının en önemli sebeplerinden biri '' Ak partiye oy vermezsem Chp gelir'' zihniyetidir. Halbuki ayette diyor ki ''Hak Gelince Batil Zahik olur'' biz hakkı getirmeden batılın sinmesini bekliyoruz bu son derece yanlış bir davranıştır. Ben Saadet partisi Haktır demiyorum fakat Milli Görüş haktır. Bu görüşü kim en iyi temsil ediyorsa bizim desteğimiz ve fiili cihadımız ondan yanadır. Parti ismi çok muhim değil Allah cc' ın düzenini kim yeryüzüne hakim kılacak çalışmalar yaparsa biz ondan yanayız. Biz hatası eksiği kusuru olsa dahi bugune kadar Saadet partisinden daha iyi bir parti Teşkilatı görmedik. Bu sebebten dolayıdır ki teşkılatlarda fiili çalışmalar yaparak hata ve kusur varsa bile bunların düzeltilmeye çalışılması gerekir. Elhamdulillah Biz de bunu yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Biz görüşlerimizi Ak partiyi kötülemek yada onlar gitsin biz gelelim diye soylemıyoruz. 7 mılyarlık insalığın kurtuluşu ve hidayeti için söylüyoruz. Bir olup dirılmeden hep beraber inanmadan bu iş olmaz o yüzden ‘’BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR.’ cümlesi son derece doğrudur ve uygulanması gerekir. Hak için... Selam ve dua ile '' Kıymetli vaktinizi nefsim için ayırdığınız, hatırlatma, uyarı ve tebliğ görevinizi yaptığınız için Allah sizden ve Akevlerdeki değerli yazar abilerimizden, kardeşlerimizden razı olsun. ''HAK GELİNCE BATIL ZAİL OLUR.'' Allah'ın bu emrine canımız feda. Biz Müslümanlar Allah'ın emirlerine sıkı sarılmadan, yasaklarından şiddetle kaçınmadan, kısaca biz BATIL'I yaşarken Hak gelmez. Saadet tabanının bir kısmında Ak Partiye oy verenlere karşı nefret, buğz var. Hatta çok ileri giderek, bize eli kanlı, siyonist, kafir, münafık diyenler var. Peygamber efendimiz: ''Müslümana kafir vb söylemeyiniz.'' diye emrediyor, biz birbirimizi cahilce tekfir edebiliyoruz. Ki bu tür sözleri SP Konya Yazır teşkilatında görevi olan bir kardeşimiz/(akrabam)dahi söyleyebiliyor. Bu sözlerin onların dilinde anlamı: Bu milletin =%1 Müslümandır. Eşimin abisi olan bu kardeşimizin evinde en son tartışmamızdan sonra Milli Gazete aboneliğimi iptal ettim. Tebliğ yapacağım diye Mili Görüş davasına zarar vermektedirler. Sizin söylediğiniz gibi, bizim parti davamız yok. Kuran ve sünnete uygun olan Milli Görüş davamız vardır. Sevgili Recep EROL hocam, sizin bu kardeşinizi ihmal etmeyip, tebliğ vazifenizi yerine getirmenizden dolayı, yarın İnşallah Milli Gazete'ye yeniden abone olacağım. Peygamber efendimizin: ‘’BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR.'' bu emri gereği birlik olmamız gerekirken, Milli Görüşçüyüm diyen bazı tabanın, yukarıda belirttiğim sözleriyle birbirimizden uzaklaşmayı sağladığı/tebliğ imkanını zorlaştırdığı bir gerçekken, Saadet Partisi bu tabanı ve teşkilatlarını eğitmeden, tüm dünyada İslam Birliğini nasıl sağlayacak? Kardeşliği yaşamayıp, kendi yaşantısından tek farkı sadece bir oy olan kardeşlerine düşmanlık yapanlar, kin - nefret duyanlar ((hatta görüşlerimizden dolayı = iğrençsiniz, diyebilen de oldu.(MG sitesinde T.N. isimli bir okuyucu böyle demişti.)) 2002'de sandık müşahiti dahi Ak Partiye vermişti. Onun sandığından 1 oy bile SP'ne çıkmamıştı. Peki, Erbakan hocamız ne yaptı? Bu kardeşimize kötü bir söz dahi söyledi mi? Şimdi böyle cahilane düşüncelere sahip Müslümanların, kendileri yaşamadığı halde, Kardeşlikten hatta İslam kardeşliğinden ve Birliğinden bahsetmesi tesirli olur mu? Milli Görüşçü kardeşlerimiz ahlakıyla örnek olmalı ki, mıknatıs gibi çekebilsinler. Allah dostu Erbakan hocamız, Peygamber ahlakıyla ahlaklanmıştı, herkese karşı olan yumuşak huyu ile insanlar çevresinde toplandılar, yoksa dağılıp giderlerdi. Bizi Ak Partiye oy verdiğimiz için hem de çıkmamacasına Cehennemin en alt tabakasına koyuyor. ''Kişi sevdiğiyle beraberdir.'' hadisini söyleyerek, kendisinin Erbakan hocamızla beraber olacağını iddia ediyorlar. SEVEN SEVDİĞİNİN AHLAKINI YAŞAMAYA GAYRET EDERSE, SEVİYORDUR.'' Bu şekilde kişi sevdiğiyle beraber olur. Nefsim münafıktan daha kötüdür. Elhamdülillah, LA İLAHE İLLALAH, MUHAMMEDÜR RESULLULLAH, diyoruz, hem dilden, hem canı gönülden. Hatasız kul olmaz, tövbelerimizi kabul eden bir Rabbimiz var. Bu şekilde Müslümanları tekfir etmeyi bıraksınlar, Allah'ın emirlerine sıkı sarılsınlar. ''NASILSANIZ ÖYLE İDARE EDİLİRSİNİZ.'' buyuruyor Allah'ın habibi. Bugün itibariyle yaşantımız: ''Bizden öncekileri/Hristiyan ve Yahudileri adım adım takip ediyoruz, yaşantımızla. Onlar kelerin deliğine girmişler, biz de girmişiz.'' Kelerin deliğinden çıkıp kurtulmamız lazım öncelikle. ''Allah için sevmek, Allah için buğz etmek.'' bu en büyük ibadeti de hakkıyla yaşamaya çalışmalıyız. Buğz etmeye gelince, günahları terk etmeyen nefsimizden buğz etmeliyiz, din kardeşimize düşman olan nefsimize buğz etmeliyiz. Günah işleyen din kardeşlerimize değil. Erbakan hocamız: ''ONLAR BİZİM KARDEŞİMİZ, ONLARI UYARMAK BİZİM VAZİFEMİZ.'' diyordu. Allah'ın takdiri karşısında, Müslümanlara düşman olmayalım. Kul neye layıksa Allah onu veriyor. Sevgili Recep hocam, sizden ricam. Bu konuyu Milli Gazete köşenizde Allah için dile getirmenizdir. Bu konu da nereden çıktı, neden yazdınız diye merak edenler de olabilir. Buradaki yazımızın tamamını yada bir kısmını da alabilirsiniz. Allah için tebliğ ettiniz, bizi ziyadesiyle memnun ettiniz. Allah razı olsun. 2002 yılında seçim sonuçlarını gören bir abimiz ağladığında; Erbakan hocamız: ''ÜZÜLME, DAHA YÜZDE 1 ALACAĞIMIZ GÜNLER GELECEK, ONLAR FETİH NESLİ OLACAKLARDIR.'' buyurmuşlardır. Allah'a emanet olunuz. Es Selamü aleyküm ve Rahmetullah.
|
Ahmet Yücel
26.11.2016
23:15
| ''Allah'ın takdiri karşısında, Müslümanlara düşman olmayalım. Kul neye layıksa Allah onu veriyor. '' Cümlemizi yanlış anlaşılmamak için açıklayalım. ''Hüda'nındır cemi işler, Kulunun eliyle işler.'' Kelam-ı Kibar Allah kıyamete kadar olacak her şeyi sonsuz ilmiyle bilmektedir. Vakti, saati, yeri geldiğinde, Allah'ın bildiği şekilde kul eliyle işlenmektedir. Allah'ın kulları burada kendi elleriyle işlediklerinden sorumludur. Oy veren kişi, verdiği oydan sorumludur. Vatana, millete hizmet edeceğiz diyen siyasetçilere; Hizmet edin diye oy veren bir Müslüman da, yapılan hizmetlerden nasibine düşen nimeti alacağı gibi, yapılan yanlış icraatlardan da payına düşeni alacaktır. Allah en büyük adalet sahibidir. Seçmenin yetki ve sorumluluğu ile, seçilenin yetki ve sorumluluğu bir midir? Tövbe etmediklerinde Allah katındaki cezaları bir midir? Hizmet etsinler niyeti ile oy verenler ile faiz düzeni devam etsin niyeti ile oy verenler bir midir? Kalben üzülüp pişman olduğu icraatlardan dolayı Allah'tan affını isteyenlerle, bütün icraatları savunanlar bir midir? Yanlışları görüp bildiğiniz, ikrar ettiğiniz halde neden oy veriyorsunuz? Benim oy verebileceğim iki parti vardır. Saadet Partisi ve Ak Parti. Tercih durumları: 1. Hatasız kul, hatasız idareci olmayacaktır. Oy vererek hatalarına ortak olmayayım, diyerek sandığa gitmemek ya da boş oy atmak. (Refah-Yol dönemindeki iki başörtülü bacımızın hakkının yenmesi gibi) Burada RP'ne verdiğim oydan da sorumluyum. 2002'den bu yana verdiğim oylardan da. 2. Seçim barajını aşamayacağımızı bilerek; Emek, oy, zaman israfını kabul ederek, Saadet Partisine oy vermek, 3. Yanlışlarını ve doğrularını görerek, ilerideki yanlışlarından ve doğrularından yine sorumlu olacağımızı kabul ederek; Vatanı, milleti, ümmeti Seçim Barajını aşacak partiler; Ak Parti, CHP, MHP, HDP içinde, Ak Partiye emanet etmek niyetiyle Ak Partiye oy vermek. TENKİTLERİM 2. tercih için kardeşlerimiz, ''Biz seferden sorumluyuz, zaferden değil.'' diyorlar. Bir oy için bizi tekfir edebilen kardeşlerimizin seferlerinin de bize karşı olduğu belli değil midir? Barajı geçemeyeceğimiz belli olduğu halde, meclise gireceğiz diye söylemek, doğru mudur? 7 Haziran'da ittifakla bunu yaşadığımız halde, 1 Kasım'da SP olarak mecliste olacağız, diyerek oy istemek doğru muydu? Bunun doğru olmadığı bilindiği için, 1 Kasım sonucuna bazı yerlerde alacağımız oylar vekil çıkaracak çoğunlukta olursa AYM'ye başvurarak mecliste olacağız söylemi doğru muydu? İttifak görüşmeleri yapılırken, elimizi taşın altına koyacağız, memleketin büyük sorunları var. Denilmesine rağmen, en azından 1 vekil dahi olsa, VATAN, MİLLET VE ÜMMET İÇİN, Saadet Partisi Genel Başkanını temsilcimiz olarak meclise gönderemez miydik? Burada parti menfaati öncelendi. 1 Vekil ile mecliste ne yapabilirdik? Erbakan hocamız, Konya Bağımsız Millet vekili olarak tek başına meclise girdi. Bir çiçekle baharın başladığını gösterdi. İzinden gidiyoruz diyenler de, bunu yapmalıydı. Milli Görüşte istişare çok önemlidir, parti meclisinde istişareler yapıldığından şüphem yok. Fakat Erbakan hocam Allah dostları ile de istişare ediyordu. Bu yapılmadı. Belki de, bir çok Allah dostu 1 Kasım seçimlerinde, Ak Partiye oy vereceklerini seçim öncesinden açıkladıkları için, SP Allah dostlarına küstü. Sonuç olarak, Seçimde kaç oy alacağız? Cevabını görmek için SP olarak seçime girilmiş gibi oldu. 1 Kasım seçimleri öncesi gecenin üçünde sayın Kamalak hocamıza, Ak Parti-SP ittifakının olması ile ilgili olarak mail yazdım. 7 Haziran seçim sonuçlarını biliyoruz. 1 Kasım seçim sonuçları da, 7 Haziran seçim sonuçlarına benzer şekilde olsaydı: İki partili ya da 3 partili koalisyon kurulmuş olsaydı, bugünkü Ak Parti iktidarından daha iyi olur muydu? İçlerinde Ak Partiye karşı nefret olanlar evet diyeceklerdir. Vicdanıyla bakanlar hayır diyeceklerdir. Şunu hatırlayalım ve unutmayalım: Erbakan hocamız 1974'de Kıbrıs'ın tamamını almak isterken Ecevit nasıl engel olduysa, olası bir Ak Parti-CHP koalisyonunda, Kılıçdaroğlu'da özellikle dış politikada engeller çıkaracaktı. Tarih tekerrür eder, deriz ama ibret almayız. Allah dostlarına verdikleri değer ile, onlarla yaptıkları istişareler ile Osmanlı Padişahları fetihler yaptı. İstanbul'un Fethi'nde, Akşemseddin hz.nin payı, Yavuz Sultan Selim Hanların Allah dostları ile istişarelerine tarih şahittir. Bugün bunları unutuyoruz. Allah dostlarının tavsiyeleriyle 1 kasım sabahı saat 5'de ellerimizi semaya açtık, Ak Partinin yüksek bir oy alarak tek başına iktidar olması için dualar ettik. Verdiğimiz bir oydan dolayı sorumluluğumuzu kabul ediyoruz. Rabbimiz'in bizi ve idarecilerimizi affetmesi için, bugüne kadar ki yanlış icraatlardan dönmesi, hayırlı hizmetlerde bulunması için dua ediyoruz. MÜJDELER Allah dostlarından Dede Paşa hz.nin (Musa Baştürk) bir müjdesiyle bitiriyorum. Erbakan hocamızın bu konuda çok emeği vardır. Ak Partinin de bu konuya önem vermesini diliyorum. "İslamın lideri yine Türkiye olacak. Bugün ki Müslümana bakarsan olmaz amma; olacak benim sultanım" (1879 Bayburt - 4 Eylül 1973 Erzincan)
|
Ahmet Yücel
02.12.2016
23:51
| Muaviye hazretleri ve Ebu Süfyan ile ilgili hadisler vardır. Bu yüzden onlar hakkında yanlış kelamlarda bulunmak doğru olmaz.
Ramuz El Ehadis 186.Sayfa 7. ''Yarabbi,ona(Hz. Muaviye ra) kitabı ve hesabı öğret. Onu memleketlerde hükmettir ve kendisini azaptan koru.'' Hz. Seleme İbni Muhalled (r.a.) 8. Yarabbi, ona (Hz. Muaviye r.a) ilim ihsan et. Ve onu hidayet rehberi ve Mehdi kıl. Ve onun sebebiyle de hidayet ver. Hz. Ömer (r.a.) Kutubu Sitte, Hadis No: 4480 Resulullah`ın Muaviye için şöyle dua ettiğini rivayet etmektedir: "Allahım, onu hidayet edici ve hidayeti bulmuş kıl ve onunla (insanlara) hidayet ver." Ravi: Abdurrahman İbnu Ebi Umeyre Hafızamda kalan iki hadisi de ekleyeyim. ''Muaviye'ye sövmeyiniz.'' Hadisi şerif ''Kıyamet günü ilk dava, Ali ile Muaviye'nin davasıdır.'' Hadisi şerif
Ebu Süfyan hazretleri ile ilgili olarak, Mekke'nin Fethi'nden önce ve sonrasında Ebu Süfyan Hz. Müslüman oluşu ile ilgili bölümleri paylaşmak istiyorum. Peygamberimiz, “Yazıklar olsun sana ey Ebû Süfyân! Allah’tan başka ilah bulunmadığını kabul etme zamanın hâlâ gelmedi mi? Yazıklar olsun sana! Ben size dünya ve ahiret saadeti getirecek bir din getirdim. Müslüman olun da selamete erin.” buyurdu. Ebû Süfyân’ın kalbi İslamiyet’e iyice ısınmıştı. “Babam anam sana feda olsun! Yumuşak huylulukta, şerefte, akrabalık haklarını gözetmekte senden daha üstünü yoktur. Sanırım ki Allah’tan başka ilah olmasa gerek; çünkü Allah’tan başka ilahlar olsaydı, elbette beni zararlardan korur ve bana faydası dokunurdu.” dedi. Biraz sonra da Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu. Bu durum başta Peygamberimiz(sav) olmak üzere bütün Müslümanları çok sevindirdi. Fakat İslamiyet, önceden yapılan bütün hataları affettirirdi. Peygamberimiz(sav) de kendisini affettiğini bildirdi. Ayrıca kendisine bir de imtiyaz verdi. “Karşı çıkmayıp kendisinin evine sığınanlara” dokunulmayacağını bildirdi. Ebû Süfyân (r.a.) bunu az buldu. Peygamberimiz(sav), “Kim Kâbe’ye sığınırsa ona da eman verilmiştir.” buyurdu. Ebû Süfyân (r.a.), “Kâbe’nin ne genişliği var ki?!” dedi. Peygamberimiz(sav), Mescid-i Haram’ı da dâhil etti. Hz. Ebû Süfyân bunu da az buldu. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav), “Kim evine girer, kapısını kapatır oturursa, ona eman verilmiştir. Kim silahını elinden bırakırsa ona da eman verilmiştir.” buyurdu. Ebû Süfyân (r.a.), “İşte bu geniştir.” diyerek sevincini izhar etti. Bundan sonra da Peygamberimiz(sav), Hz. Abbas’tan, Ebû Süfyân’a İslam ordusunun geçişini seyrettirmesini istedi. Mekke’ye iyice yaklaşılmıştı. Peygamberimiz(sav), Ebû Süfyân’ı önden göndererek Mekkelileri uyarmasını, kimlere eman verildiğini bildirmesini istedi. Ebû Süfyân denileni yaptı. Hızla Mekke’ye girdi. Müşrikler telaş içindeydiler. Ne yapacaklarını, nasıl hareket edeceklerini bilemiyorlardı. Ebû Süfyân’ın geldiğini görünce hemen etrafına toplandılar. Ebû Süfyân, kan dökülmesini istemiyordu. “Resûlullah (sav), sizin karşı koyamayacağınız ve dayanamayacağınız bir orduyla geliyor. Ben sizin görmediklerinizi ve hiç görmeyeceğiniz şeyleri gördüm. Sayısız erler, atlar ve silahlar gördüm. Onlara kimsenin gücü yetmez.” dedi. Sonra da kimlere eman verildiğini bildirdi. Ebû Süfyân’ın (r.a.) gayretleri sonunda Peygamberimiz (sav), Mekke’ye kan dökmeden girdi. Sadece Hz. Hâlid, karşı koydukları için birkaç kişiyi öldürmek zorunda kalmıştı. Birkaç gün sonrasıydı. Ebû Süfyân (r.a.), Mescid-i Haram’da oturuyordu. Peygamberimizin(sav) önde yürüdüğünü, Müslümanların onu takip ettiğini görünce içinden, “Yeniden asker toplayıp şununla çarpışsam mı, ne yapsam?!” diye geçirdi. Peygamberimiz(sav) gelip baş ucuna dikildi ve omuzuna vurarak, “O zaman Allah seni yine hor ve hakir ederdi!” buyurdu. Ebû Süfyân (r.a.) başını kaldırdı. Resûlullah’ı (sav) görünce, “Şehadet ederim ki sen Resûlullah’sın. İçimden geçirdiklerim hakkında tövbe istiğfar ediyor, af diliyorum!” dedi. Ebû Süfyân (r.a.) bundan sonra artık İslam’ın kahraman bir mücahidi oldu. “Allah’ın ve Resûlünün arslanı” olarak isimlendirildi. Onun Müslüman olarak katıldığı ilk savaş Huneyn oldu. Bu savaşta, daha önceki hatalarını affettirmek için canla başla mücadele etti. Bir ara Müslümanların Resûlullah’(sav)ın etrafından dağıldığını gördü. Etrafında onu koruyan birkaç kişi kalmıştı. Bunlardan birisi de Ebû Süfyân’dı (r.a.). Atından inmiş, kılıcının kınını kırmış, düşmana kılıç sallıyordu. Bunun manası, “ölünceye kadar Resûlullah’ı korumak” demekti. Sonrasını kendisi şöyle anlatır: “Allah biliyor ki, o gün ben Resûlullah(sav)’ın önünde ölmek istiyordum! O sırada Abbas, Resûlullah(sav)’ın bindiği hayvanın gemini tutuyordu. Yüzümde miğfer olduğu için Resûlullah(sav) beni tanımamıştı. ‘Kim bu?’ diye sordu. Miğferimi kaldırdım. Hz. Abbas, ‘Yâ Resûlallah, kardeşin ve amcanın oğlu Ebû Süfyân’dır. Ondan razı ol.’ dedi. Resûlullah (sav), ‘Ondan razıyım. Allah onun bütün düşmanlıklarını bağışlasın.’ buyurdu. Ben hemen gittim, üzengideki ayağını öptüm. Bana döndü, ‘Evet, kardeşimdir.’ buyurdu.” Başlangıçta dağılma alameti görüldüyse de sahabiler sonradan tekrar toparlandılar ve düşmanı bozguna uğrattılar. Böylece Huneyn Savaşı da Müslümanların zaferiyle neticelendi. Ebû Süfyân (r.a.), Peygamberimiz(sav)le birlikte Tâif Seferi’ne de katıldı. Resûlullah (sav), Mugîre bin Şu’be ile kendisini barış için Tâiflilere gönderdi. Fakat onlar barışa yanaşmadılar. Bunun üzerine bir müddet savaş oldu. Bu arada Ebû Süfyân (r.a.) gözünden vuruldu. Hemen Resûlullah’a gitti ve “Yâ Resûlallah, bu gözümü Allah yolunda kaybettim!” dedi. Peygamberimiz (sav), “İstersen dua edeyim, Cenâb-ı Hak gözünü sana iade etsin. İstersen karşılığında cenneti versin.” buyurdu. Ebû Süfyân (r.a.) böyle bir fırsatı yakalamışken değerlendirmek istiyordu. “Cenneti isterim, yâ Resûlallah!” dedi. Ebû Süfyân (r.a.), Müslüman olduktan sonra Resûlullah(sav)’ın sevgisini ve rızasını kazanmıştı. Resûlullah(sav) onun önceki yaptıklarının tamamını affetmiş, birkaç defa kendisine duada bulunmuştu. Bir gün de Hz. Ali’yi çağırarak, Allah ve Resûlünün Ebû Süfyân’dan razı olduğunu Müslümanlara bildirmesini emretti. Hz. Ebû Süfyân, çok olmamakla beraber zaman zaman Resûlullah(sav)’a sual sorardı. Bir defasında “İhlas nedir, yâ Resûlallah?” diye sordu. Peygamberimiz(sav) şöyle buyurdu: “Rabb’im Allah’tır, dedikten sonra, emrolunduğun gibi dosdoğru olmandır.” Ebû Süfyân (r.a.), Hicret’in 20. yılında hastalandı.Vefat edeceğini anlamıştı. Aile efradına; “Benim için ağlamayın. Çünkü ben Müslüman olduktan sonra günah işlediğimi hatırlamıyorum.” diye vasiyette bulundu. Onun cenaze namazını Hz. Ömer(ra) kıldırdı. Allah onlardan razı olsun. |
Ahmet Yücel
03.12.2016
00:40
| Yalnız Allah için buğz etme kısmında, hata yapan Müslüman kardeşlerimize değil, yapılan hatalara karşı buğz etmek zorundayım. İçki içen Müslümana değil içkiye karşı kısaca haram olan fiillere karşı buğz ederim, başarabildiğim kadar. Yanlış işlerden kurtulmaları için de dua ederim. Sıffinde Hz Ali haricilere: ben onların (muaviye ile birlikte tüm süfyanilerin) çocukluğunu bilirim, birlikte büyüdük, onlar o zaman da insanların en şerlileri idi. Sakın ola ki küfre galipken oyuna gelip gevşeklik göstermeyesiniz. Ammar b Yasir muaviyeye: biz dün hz peygamberin yanında kuran için size karşı nasıl cihat ettiysek, bugün de alinin yanında kuranın yorumu için yine size karşı cihat ediyoruz. Cengiz hocam, yukarıdaki yorumum ile ilgili düşüncelerim aynıdır. Müslüman Müslümana buğz etmemelidir. Müslüman gizli-aşikar günah işleyebilir, Müslüman kul günah işlemez, denmiyor Ayet ve hadislerde. Fakat Müslümanların kardeş olduğuna dair Ayet ve hadisler vardır. Müslüman olarak kardeşimizi ''uyarı, tebliğ'' vazifemiz vardır. ''İyiliği emredip, kötülükten nehy etme'' vazifemiz vardır. ''Elimizle, dilimizle kötülüğe engel olma'' vazifemiz vardır. Buna da güç yetiremez isek, haram olan işlere buğz edeceğiz. Kardeşlerimizin günahlarından pişman olup dönmesi, tövbe etmesi, affı için dua edeceğiz. ''Duanın kabule yakın olanı, kardeşinin gıyabında yaptığın duadır.'' Aşikar işlediği (içki, kumar, faiz vb.) günahına şahit olup din kardeşime buğz ederim, kardeşimiz tövbe eder, ben hala buğz etmeye devam ederim. Bu nasıl kardeşlik olur? Haricilerin Müslüman olmadıkları, yoldan saptıkları doğrudur. Fakat Hz. Muaviye hakkında yapabileceğimiz yanlış bir yorum da Allah'ın Habibi razı olmayacaktır. Hz Ali efendimiz; Hz Ebubekir, Hz Ömer ve Hz Osman'dan sonra insanların en hayırlısıdır. Hz. Muaviye ile de ilgili bir çok hadis vardır. Bize düşen cemi ashaba muhabbet etmektir.
Aynı şekilde idarecilerimizin de hataları olmakla birlikte, idarecilerimizin de hatalarından dönmeleri ve affı için, hayırlı hizmetlerinin devam etmesi için dua ederim. Beddua etmem, buğz etmem. Rabbim duamı kabul eder, idarecilerimiz hatalarını telafi eder, hayırlı hizmetler yapmaya, MİLLİ GÖRÜŞ ilkelerini gerçekleştirmeye başlarsa; millet, ümmet ve tüm dünya kazanacaktır.
|
Ahmet Yücel
03.12.2016
01:29
| Dünyada ve Türkiye’de olup biten her olumsuzluğu benim verdiğim bir oydan bilenler var. Ve bu oydan dolayı benim imandan çıkıp, küfre düştüğümü, kâfir, münafık olduğumu söyleyebilenler var. Hayır ve şer Allah’tan ise, her şey Allah’tan ise, Allah’ın dediği oluyorsa benim bir oyumdan bilmek gizli şirk olabilir mi? Buna alimler cevap verebilirler, ben gizli şirk olur da diyemem, olmaz da diyemem fakat cevabı gerçekten merak ediyorum. kristaller kısmında tasavvuf ile ilgili bir kristal vardır, bu kristal benim fikrimdir. Orada ehli sünneti ortaya aldık çünkü merkezdir, kutuplara ise 4 tane ifrat ve tefritteki mezhebi yazdık. Buna göre müşebbihe diye bir mezhep vardır, onlara göre kişi amellerinden sorumlu olmaz, çünkü herşey Cenabı Haktandır. Ehli Sünnet bu görüşü revize etmiştir. Kişinin cüzi iradesi vardır, bir de Allahın külli iradesi vardır. Kişi cüzi iradesini Allahın külli iradesi içinde kullanır. Nehrin coşarak akması külli irade yani meşiet, kişinin o nehirde yüzmesi cüzi iradedir. Ama akıntıya karşı yüzülmez. AKP o dönemde basının çalışmaları ile MG gelmesin diye şişirildi, sizlere karşı olan propagandada (oylarınız baraj sisteminde boşa gitmesin = CHP gelmesin) başarılı oldular. Halbuki akıntı (külli irade) ortadoğu talan edilecek, büyük israil için 22 ülkenin sınırları ve devlet başkanları değişicek, buna karşı tedbir alın idi. Suda yüzecek sal hazırlayın idi. Akıntıya karşı yüzülmez, bu tufana ne AKP ne CHP ile zaten engel olunamaz , onlar sizin için hazırlanmakta olan salı hazırlamanızı engellemek için birer oyun ve eğlence idi. Tufanın ortasında partisiz kaldık (SıPanın Fatih erbakanı uzaklaştırması), bu nedenle de küçücük bir sal alelacele inşa edildi (Erbakan vakfı). ''Buna göre müşebbihe diye bir mezhep vardır, onlara göre kişi amellerinden sorumlu olmaz, çünkü herşey Cenabı Haktandır.'' Amellerimizden sorumlu olduğumuzu, hatta verdiğimiz oydan dahi sorumlu olduğumuzu daha önce yazmıştım. Elhamdülillah ''Müşebihe'' mezhebinden değilim. 1995 Seçimlerinde inanarak, güvenerek, severek ve isteyerek Erbakan hocamızın başında bulunduğu Refah Partisine oyumu verdim. Refah-Yol kuruldu. Hakimliği en iyi derecelerde kazanan iki başörtülü bacımızın hakkı yendi. Bu bacılarımızın ''HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ.'' feryatlarından, kısaca verdiğim oydan dolayı da sorumlu olduğumu da yazdım daha önce. Söylemek istediğim şu:Vatandaş olarak oy kullanma, boş oy kullanma ya da sandığa gitmeme hakkım var. Hangi tercihte bulunursam bulunayım mutlaka iyi-kötü sonuçları olacaktır. Hatasız kul olmaz, oy verdiklerimiz de kuldur, oy verirken hizmet etsinler niyetiyle oy veriyoruz fakat hatalı icraatları da olabilecektir. Sonuçları ezelden bilen, takdir eden Allah'tır. Bunu vurgulamaya çalışıyorum. Allah'ın dediği olur. Dört dörtlük idareci, bunlar asla hata yapmaz denilse bile; Allah sonsuz ilmiyle onların ne zaman, nerede, nasıl, ne şekilde hatalar yapacağını biliyor (Kader). Hata yapmazlar denilenler de cüzi iradeleriyle o hataları yapıyor (Kaza). O hataların sonucunu yine Allah takdir ediyor. (Allah'ın dediği oluyor.) ''BİZİM HAYIR GÖRDÜĞÜMÜZ BİR OLAYIN SONUCUNDA, ALLAH ŞER YARATABİLİR. BİZİM HATA/ŞER GÖRDÜĞÜMÜZ BİR OLAYIN SONUCUNDA ALLAH HAYIR YARATABİLİR.'' Allah herkesi cüzi iradesinde serbest bırakmıştır. Herkes bu iradesiyle, eliyle işlediği her amelden/büyük-küçük sorumludur. Uzayı, Dünyayı, Türkiyeyi her şeyi yaratan yönetiyor. O nun dediği oluyor. Ben cüzi irademle oyumu veriyorum, dünyadaki akan Müslüman kanını benim oyumdan bilerek, bana ''ELİ KANLI, SİYONİST, KAFİR, MÜNAFIK...'' diyenler, ANLAYIN ARTIK EZELDE NE YAZILDIYSA ONLAR OLACAKTIR. CENAB-I ALLAH NURUMU TAMAMLAYACAĞIM, DİYOR, CÜZİ İRADESİYLE ENGELLESİN TÜM DÜNYA, HAYDİ GÖRELİM! ''HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR.'' CÜZİ İRADENİZLE ÖLMEYİN HAYDİ? EZELDE ALNINA ŞEHİTLİK YAZILAN HERKES ŞEHİT OLACAKTIR, KİM BUNA MANİ OLABİLİR? ''HÜDA'NINDIR CEMİ İŞLER, KULUNUN ELİNDEN İŞLER.'' SALİH BABA DİVANI
''ZAFER UZAKTA, VARAMAM DEME SAKIN. SAFLARI SIKLAŞTIRIN, BAŞLIYOR BÜYÜK AKIN'' ''CİHADA ÇAĞRILDIĞINIZ VAKİT KOŞUNUZ.''
|
Ahmet Yücel
03.12.2016
21:10
| ''HÜDA'NINDIR CEMİ İŞLER, KULUNUN ELİNDEN İŞLER.'' KELAM-I KİBAR
''ZAFER UZAKTA, VARAMAM DEME SAKIN. SAFLARI SIKLAŞTIRIN, BAŞLIYOR BÜYÜK AKIN'' ''CİHADA ÇAĞRILDIĞINIZ VAKİT KOŞUNUZ.'' Peygamber efendimizin haber verdiği Melheme-yi Kübra tecelli edecektir. Yarın yine bazı Müslümanlar bu savaşı da benim oyumdan bileceklerdir. Yahudilerin, Hristiyanların Müslümanlara karşı zulümleri, katliamları kabul edilemez. Son haçlı ordusu Müslümanlarla savaştığında, Müslümanların oturup seyretmesi de düşünülemez. Cihat Müslümanlara farzdır. İşte o günler yakın değil mi? ''Melheme-yi Kübra'da, Müslümanların üçte biri savaştan kaçacaklar onlar münafıktır, üçte biri şehit olacak, üçte biri muzaffer olacak, savaşı kazanacak.'' Hadisi şerif Savaş şer görünür fakat Allah için, vatan,millet, devlet için yapılan savaşlar haktır. Bu savaşın gerçek sebebi Yahudi ve Hristiyan emelleri olacaktır, ister bu şekilde bilinsin, isterse benim Ak Partiye verdiğim oydan bilinsin, sonucu hayırdır. Müslümanların birliği ve zaferi ile sonuçlanacaktır. Fitnelerin yoğun olduğu bu dönemde, Milli Görüşçüyüm diyenler meclise girmekten, ellerini taşın altına koymaktan vaz geçmişlerse, başımızda Ak Partinin, sayın Erdoğan'ın olmasını istemek günahsa/vebalse bu günah benimdir. Bu niyetim ve tercihim sonucunda, Ak Parti icraatlarındaki hatalarda da, yapılan olumlu icraatlarda da sorumluluğumuz olacaktır. (Hüda'nındır cemi işler, Kulunun elinden işler.) Biz sonsuz merhamet sahibi Rabbimizden affımızı istediğimiz gibi nimetimizi de ancak Rabbimizden isteriz. Ancak O na dua ederiz. Rabbim bizi de, bizi verdiğimiz bir oydan dolayı tekfir eden kardeşlerimizi de affetsin. Müslümanlar kardeş ise, Müslümanların Müslümanlara buğz etmesi, nefret etmesi doğru değildir. ''Kuran'da zem etmişken deccal nefsimi Allah, Ya ben kimi zem edebilirim, Sanma ki, hakikat iline girebilirim.' Salih Baba Rabbim tüm insanlara akıl, fikir, kalb vermiştir. İsteyen istediğini düşünmekte, yapmakta ve sevmekte serbesttir. Allah dostlarından Abdurrahim Reyhan hazretlerinin dediği gibi: ''Biz bizi sevmeyenleri de sevmeye mecburuz. Onlar için de dua etmeye mecburuz.'' Burada da, Müslümanların Müslümanları sevmediği anlatılıyor. Bir kısım Müslümanlar tarikata, mürşide düşmandırlar. Allah dostları ile ilgili ayet ve hadislere rağmen hem de. Uzun sözün kısası, MÜSLÜMAN MÜSLÜMANI SEVMELİ, MÜSLÜMAN MÜSLÜMANA DUA ETMELİ, yapamıyorsa takliden sevmeli, takliden dua etmeli. Hakkınızı helal etmenizi dilerim. Allah'a emanet olunuz.
|
Ahmet Yücel
05.12.2016
06:53
| Biz hazreti Muaviye'nin hatasız olduğunu söylemiyoruz. Sadece hatalarından dolayı yanlış yorumlarda bulunmamalıyız diyoruz. Hazreti Ali elbette bu savaşta haklıdır fakat hiç bir sahabi hakkında yanlış söz söyleme hakkımız olamaz. |
Ahmet Yücel
06.12.2016
00:05
| Cengiz hocam. Kuran merkezli çalışmalarınızı saygı ve sevgiyle takip ediyoruz, faydalı buluyoruz. Bir çok ayette Allah CC, Habibine itaat edilmesini istiyor. Allah'ın habibinin :Ashabıma dil uzatmayınız. Muaviye'ye sövmeyiniz vb hadisleri vardır. Bize düşen Kuran ve sünnete tabi olmaktır. Allah'ın hikmetlerini bilemeyiz. Yazılarınız ve uyarılarınız için Allah sizden razı olsun. |
Ahmet Yücel
06.12.2016
11:52
| Açıklamalarınıza aynen katılıyorum Cengiz hocam. Benim yazdıklarım toplum içinde sahabelere dil uzatanlara uyarı olması içindir. Sahabeler peygamber olmadığına göre hataları da da olabilir. Hz Ali ile, hz Ayşe validemiz arasında da ihtilaf olmuştur. Uhud Savaşı'nda okçuların peygamber efendimizin kesin emrine rağmen yerlerini terketmesi gibi hataları olmuş. Hataların dile getirilmesi, ibret alınması vb sorun yok. Sorun toplum içinde sahabelere sövebilen insanlardadır. Sizi tenzih ederim. Hakkınızı helal ediniz. |
Ahmet Yücel
19.12.2016
21:41
| Allah razı olsun Cengiz hocam. |