Bu yazı Pazartesi günü (01.06.2015) yazılıyor. Cumartesi günü (06.06.2015) internet sitemizde yayınlanmış olacak. Ertesi gün de 7 Haziran 2015 seçimi yapılmış olacaktır.
Sonuç ne olacaktır?
Sonuç ne olursa olsun, Türkiye’deki gizli savaş devam edecektir. Bu savaşın merkezinde iki güç vardır; biri Türk Ordusudur, diğeri ise Dış Sermayedir. AK Parti ise savaş alanıdır. İki güç burada çatışmaktadır. AK Parti’ye tuzak kuruluyor demektir. AK Parti %45’ten yukarı oy alırsa karşı taraf seçimi kaybetti demektir, %40’tan aşağı alırsa karşı taraf seçimi kazandı demektir, ikisi arasında olursa berabere demektir.
Seçimin sonucu ne olursa olsun, Türkiye sıkıntılı günlere gebedir. Türkiye devleti kanla kurulmuştur, askerler kurmuşlardır. Siyasi oyunlarla Türkiye devleti yıkılamaz, teslim alınamaz. Sonunda Türk ordusunun içinde olmadığı hiçbir politik oyunun başarıya ulaşması mümkün değildir. Ordu tarafsız kaldığı, seçimi kazananın yanında yer aldığı müddetçe hiçbir oyunun başarıya ulaşması mümkün değildir.
Bu durumda ben şahsen rahatım. Sonuç ne olursa olsun, sonunda Türkiye devletini yıkmak kolay olmayacaktır. Türkiye’yi bekleyen tehlike dış tehlike değildir. Türkiye’yi bekleyen tehlike iç tehlikedir. AK Parti’li yöneticilere şöyle diyordum:“Devlet arabasını çok iyi sürüyorsunuz... Gayet rahat seyahat ediyorsunuz... Araba düzgün olarak yoluna devam ediyor ama araba uçuruma doğru gitmektedir...”
BU UÇURUMA GİTME NEDİR?
Bu uçuruma gitme yalnız Türkiye’deki bir oyun değildir. Sermaye artık kredi verecek bir yer bulamıyor. Birinci ve İkinci Cihan Savaşları’ndan önce de böyle tıkanmıştı. Sermaye sahipleri savaşlar çıkararak krizleri atlattılar. Bugün ise bu savaşı çıkaramıyorlar. Ama hâlâ onların elinde sınırsız dolar vardır, dünyayı her zaman fesada sürükleyebilirler.
Herkesten önce Türkiye’deki siyasi partiler, AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Halkların Demokratik Partisi ve Saadet Partisi aklını başına toplamalıdır. Oynanan oyun devletimize oynanmaktadır. Devletimiz uçuruma yuvarlandığı zaman arabanın içindekilerin hepsi helâk olacaktır. Sermaye Türkiye’deki bütün partilere aynı derecede düşmandır.
AK Parti’ye düşmanlığı 13 senelik istikrar sebebiyledir.
Başbakan Adnan Menderes’i astılar; çünkü istikrar Türkiye’yi kalkındırdı. Şimdi de AK Parti’ye aynı oyunu oynuyorlar. CHP’ye düşmandır; çünkü din düşmanlığını bıraktı. Milliyetçi Hareket Partisi’ne düşmandır; memleket tehlikeye girdiği zaman memleket tarafıdır. HDP’ye düşmandırlar; çünkü çözüm sürecine girdi. Saadet Partisi’ne düşmandır; çünkü hâlâ Adil Düzen kokusunu taşımaktadır.
Sermaye’nin asıl düşman olduğu Cemaat’tir.
Cemaat dünyada açtığı okullarla İslâmî bir kadro yetiştirdi. Böylece İslâm düzeni olmasa da İslâm ahlâkı yayılmaya başladı. Sermaye’nin mason teşkilatına karşılık Cemaat’in teşkilatı oluştu. Masonlar da Sermaye’ye sırt çevirmek üzeredirler.
BUNUN ANLAMI NEDİR?
Barışçıları birbirine düşürüp sonunda hepsinin kökünü kazıma planları içindedir. Recep Tayyip Erdoğan’dan önce şimdi onlarla beraber olan Fethullah Gülen’in başını keserler. Bunu tüm bu partiler ve cemaatler bilmelidir; ondan sonra sıranın kendilerine geleceğini bilmelidirler. İslâm cephesi çöktüğü zaman sıra Hıristiyanlığa gelecektir. Papalığı kökünden kaldırmaya girişecektir, çünkü uslanmadı, varlığını göstermektedir.
İşte, tüm insanlık bu oyunu artık idrak etmeli, tüm insanlık din düşmanlığı modasını bırakmalıdır. Kapitalistler artık Rablerine dönmelidirler. Sosyalistler Rablerine dönmelidirler. Karmacılar Rablerine dönmelidirler. Dünyadaki sermaye fitnesi son bulmalıdır; Sermaye’nin kendisi değil, sermaye fitnesi son bulmalıdır, sermaye fesadı son bulmalıdır.
Bu da ancak halkın kooperatifler şeklinde organize edilerek karşılıksız para ekonomisinden, karşılığı olan senet ekonomisine geçmesiyle mümkün olacaktır.