Asgari gelirin iki mislinden daha fazla sıradan daireler kiralanmaktadır. Karı koca çalışıyor, şimdilik gelirlerinin yarısını kiraya veriyor, yarısı ile de karın doyuruyorlar. Ne var ki yapılar gün geçtikçe pahalanmakta, kiralar da artmaktadır. Bu sebeple vatandaşlar artık çalışarak yaşayamamakta, her yıl borçları artarak yaşamaktadırlar.
Bunun sonucu uçurumdur.
Bu nasıl sağlanmaktadır?
Sömürü sermayesi Türkiye’ye dolar veriyor ve ‘yatırım yap’ diyor. Halk tarlasını ve atölyesini bırakıyor ve inşaatta çalışıyor. Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli işletmeler kapanıyor. Tekelleşemeye gidiliyor. Dolar ile Çin’den ucuz mallar geliyor. İnşaat sektörü çalışmaya devam ettiği müddetçe halk borçlanarak yaşıyor. Yapılaşma tamamlanınca halkımız iş bulamayacak, eski işine dönemeyecek; çünkü artık o işyerleri (tarla ve atölye) yoktur. Mecburen Türkiye’yi terk edecek ve Türkiye böylece işgal edilecek. Mesela, Artvin’de büyük yatırımlar yapıldı ama il nüfusu 220 binden 180 bine geriledi; azalmaya devam ediyor...
Demek ki bu durumun birinci sebebi bu yönetim modelidir.
Bunun sağlıklı yapılması için basit bir çare vardır. Yabancı işçilerin hiçbir izne tabi tutulmadan Türkiye’de çalışmalarına izin verilecek. Vizeler kalkacak, çalışma yasağı kalkacak. İsteyen istediği zaman Türkiye’ye gelecek ve istediği işte çalışacak.
Biz bu hususta Çalışma Bakanı’na bir öneride bulunduk, Gürsoy Erol kendi eliyle verdi. Aradan birkaç yıl geçti; tabii ki bizim önerimizi kim niye okusun ki!?
Orada anlattıklarımızı kendisinden isteyiniz ve birlikte okuyunuz…
Ülkemizin uçurumdan nasıl kurtarılacağını vatandaş olarak öğrenmenizi öneriyoruz...
1000 TL alan bir işçinin 2000 TL kira ödemesi acayipliğinin ikinci sebebi ise Türkiye’deki işsizler ordusudur. Necmettin Erbakan değişik vesilelerle açıkladı; biz de değişik yollardan tahliller yaptık. Bir tanesini tekrar edeyim. Türkiye’de kadınların yüzde 50’si kendilerine uygun güvenli iş bulamadığı için çalışmıyor, üretim yapmıyor. Erkeklerin yüzde 50’si emekli, talebe ve askerdir; onlar da çalışmıyor yani üretim yapmıyor. Çalışanların çalışma saatlerinin dörtte biri trafikte geçiyor. Çalışan sayısı 3/8’e düşüyor! Çalışma verimi de yüzde olarak çok azdır. Gizli işsizlik vardır. Böylece çalışan sayısı 8’de 2’ye düşüyor! Emeğimizin en az yarısı faize gidiyor, geriye 8’de 1 kalıyor! Yüzde 10 da resmen işsiz var.
Demek ki Türkiye’de 1 kişi çalışıyor, 10 kişi geçiniyor!
İşte, TÜKETİM çok, ÜRETİM az olduğu için pahalılık oluyor.
Bu pahalılık tarım ürünlerine yansıtılamıyor, KİRALARA bindiriliyor.
BU SORUNUN ÇÖZÜMÜ ÇOK BASİTTİR.
a) Yılbaşında halka bir yıl geçinecek kadar “PEŞİN ÖDEMELİ SİPARİŞ KREDİSİ” (selem sistemi) verilecek. Halk yılbaşında bununla yıllık ihtiyaçlarını tüccarlara sipariş verecek. Tüccarlar toptancılara sipariş verecek. Toptancılar işyerlerine sipariş verecek. Elde ettikleri malların bir kısmını satıp karşılığında siparişleri dışarıdan almak üzere üretecek. Böylece ülkenin yıllık ihtiyaçları üretilmiş ve tüketilmiş olacaktır.
b) Artan emeğe de “ÇALIŞMA KREDİSİ” verilecek, ‘git istediğin işverenin işinde çalış, senin ücretini banka ödeyecek’ denecek. İşveren borçlandırılacak. Ayrıca işverene de “FAİZSİZ HAM MADDE KREDİSİ” verilecek. Böylece “EMEK” bulan her işletme sermaye sıkıntısı çekmeden çalışacak ve işsiz kimse kalmayacaktır.
Bu kredilerin hiçbiri asla “ENFLASYON” yapmaz, çünkü piyasaya çıkan “PARA” kadar “ÜRETİLEN MAL” olacaktır. Bu “KREDİLER” için dövize ihtiyaç yok, TL’ye bile gerek yok; “KAYDİ PARA” yeterlidir, “BONO SENETLERİ” yeterlidir.
Bunları devlet/hükümet yapamaz, bunları bürokratlar yapamaz.
Bunun için “VAKIFLAR BANKASI” bu görevi yüklenecek, ülkenin her sokağında ve her köyünde ortalama olarak ikiyüz ortaklı “KOOPERATİFLER” kuracak. Bunun “ANA SÖZLEŞMESİ” Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda yayınlanmıştır. Vakıflar Bankası’nın mevcut kadrosu bankayı eskisi gibi işletmeye devam edecek. Banka sadece “GENEL HİZMET KOOPERATİFLERİNİN BONOLARINI” kârsız alıp satacak. Buna karşılık kooperatifin gelirlerinden “hizmet payı” alacak.
İlgililere Öneri: Tensip buyuracağınız sayıda ve tensip buyuracağınız İLİM adamlarından bir EKONOMİ TOPLANTISINI yapmayı uygun görürseniz; iki makalemdeki Akevler önersini, AKEVLER İLİM ADAMLARI tartışmaya, hataları varsa düzeltmeye ve özür dilemeye hazırdır. En derin hürmetlerimizle arz ederim...
Süleyman KARAGÜLLE