1960’larda Müslümanları bitirmek üzere harekete geçtiler... 27 Mayıs 1960 Müdahalesi görünürde Demokrat Parti’ye yapılmış, gerçekte ise Müslümanlara karşı yapılmıştı. Askerler gelecek, Atatürk düşmanlarını asıp kesecek ve sorun çözülmüş olacaktı.
Askerler geldiler ve çok partili anayasa yaparak demokrasiyi getirdiler. Biz Müslümanlar olarak Akevler etrafında birleşerek İslâm düzenini getirmek için cihada başladık. Risale-i Nur şakirtleri, Süleyman Tunahan Cemaati, Nakşîler, Uşşakîler, Sami Efendi Grubu, İskender Paşa Cemaati, İlâhiyatçılar; hâsılı, ‘Ben Müslümanım’ diyen herkes ile bir olduk ve cihada başladık. 1966’da başlayan bu huruç harekâtı, 2000’li yıllarda anayasa ekseriyeti ile iktidara gelerek başarıya ulaştı... a) Millî Görüşçüler siyasetin merkezine yerleştiler. b) Nur Cemaati dinin merkezinde oturdu ve tüm dünyada örgütlendi. c) KOMBASSAN ve YİMPAŞ onlar kadar başarılı olamadı ama varlıklarını hâlâ sürdürüyorlar. Konya holdingleri iflas etmiş değildirler, varlıklarını sürdürüyorlar. d) Akevler’de ilmî çalışmalar devam ediyor. Büyük adımlar atılmıştır.
Bütün bunları bugünkü bozuk düzende yaptık. Parti kurduk ama parti batı modeli parti idi! Cemaat oluşturduk ama batı modeli cemaat oluşturduk! Şirketler kurduk ama batı modeli şirketler kurduk! Okullar kurduk ama batı modeli okullar kurduk! Akevler direndi, şeriat modeli kooperatif olmaya çalıştı ama büyüyemedi. O gün öyle gerekiyordu, öyle oldu.
İşimiz bitmedi. Şeriat modeli partiyi kurmalıyız. Şeriat modeli cemaati oluşturmalıyız. Şeriat modeli kooperatifler kurmalıyız. Nihayet şeriat modeli bin dil üniversitesini kurmalıyız.
Bizim nesil bir bir aranızdan ayrılmaktadır. Bizim yerimizi şimdi emekli olan kimseler almalıdır. Üç dönemzedeler, Hüseyin Gülerce gibi paralelzedeler, Akevler, tüm tarikatlar, emekli ilâhiyatçılar, emekli askerler hep beraber bir olup şeriat modeli bir cumhuriyeti getirmek durumundayız.
ŞERİAT MODELİ CUMHURİYET NEDİR?
Korkamayın, mevcut anayasamıza ve kanunlara aykırı bir şey yapmayacağız. Cumhuriyet yasaları bizim çalışmamıza asla mâni değildir. Tam tersine kanunlar bizim çalışmamız için yapılmıştır. DEMOKRATİK, LÂİK, LİBERAL ve SOSYAL HUKUK DEVLETİNİ kurmak istiyoruz; anayasamızın değişmez maddelerini hayata geçirmek istiyoruz. a) DEMOKRATİK DEVLET demek şeriatçı devlet demektir, çok hukuklu devlet demektir; çok yargılı değil çok hukuklu devlet demektir. b) LÂİK DEVLET demek İslâm devleti demektir, barış devleti demektir, hakemlerden oluşan yargıya teslim olmak demektir, hukukun üstünlüğünü kabul etmek demektir. c) LİBERAL DEVLET demek adil devlet demektir, arz ve talep kanunlarını çalıştıran devlet demektir, herkesin istediği işi yapması ve malı istediği fiyatla satması demektir ama aynı zamanda dengenin korunması demektir. d) SOSYAL DEVLET demek hakka dayalı devlet demektir. Yani çalışmayanların, çalışamayanların, kimsesizlerin de korunduğu devlet ve düzen demektir.
İşte ADİL DÜZEN budur.
Biz bunları Kur’an’dan öğrendik. Hatalarımız olabilir; çalışmalarımıza katılın ve hataları düzeltin. Ama iyi biliniz ki bundan başka çıkış yolu yoktur. Bunu yapmak zorundayız. GELİN, emekli olan bizden sonraki yaşlı kadro olarak yine Akevler içerisinde birleşelim; GELİN, YENİDEN BİR OLALIM...
İktidarda olanlar, zengin olanlar varsın birbirleri ile dalaşsın dursun. Bizden işlerine karışmamızı istemiyorlar. Bırakalım onlar kendi hesaplarını kendileri görsünler...
GELİN, biz yeniden 1960’lara dönelim, ADİL DÜZEN’İN GELMESİ İÇİN BİR OLALIM; Allah’a giden yolda bir olalım; Hazreti İsa’nın davetine icabet edelim, Hazreti İsa’nın Havarileri gibi olalım; Hazreti Muhammed’in Muhaciri ile Ensarı gibi olalım ve “BİZ ALLAH’IN ENSARIYIZ” diyelim...
Süleyman KARAGÜLLE