1924 Anayasasında milletvekillerinin yemin şekli şöyle tesbit edilmişti.
Madde 16- “Namusum üzerine söz veririm ki: Vatanın ve milletin mutluluğuna, esenliğine, milletin kayıtsız şartsız egemenliğine aykırı bir amaç gütmeyeceğim ve Cumhuriyet esaslarına bağlılıktan ayrılmayacağım.”
1981 Anayasasında milletvekillerinin yemin şekli şöyle tesbit edilmiştir.
Madde 81- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde ant içerler: “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.”
Burada adı geçe ilke ve ınkılaplar neelr.
1- Hâkimiyeti Milliye iki unsuru içerir.
a) Dışta devletin bağımsızlığı.
b) İçte yönetime halkın hâkim olması.
2- Kuvvayı Milliye de iki unsuru içerir.
a) Silahlı gücün ulus gücüne dayanması, bir dış desteğe dayandırılmaması.
b) Milli ekonomin oluşturulması, dış sermaye sömürüsünden ülkenin korunmasıdır. KİT’ler bu amaçla oluşturulmuştur. Dış borçlar tasfiye edilmiş, yabancı sermaye ile oluşmuş kuruluşlar devletleştirilmiştir.
3) Vahdeti Kuvva ilkesinin de iki yanı vardır.
a) Bir tek millî ordu olacaktır. Orduların değişik sosyal gruplarca oluşturulması reddedilmiştir.
b) Yargıda tekliktir. Bu hukukta teklik anlamına gelmez. Serbest sözleşmenin kabul edildiği sistemde çoklu hukuk sistemi zorunludur. Yargı yani mahkemeler tektir. Sosyal grupların ayrı mahkemeleri olamaz.
4) Lâikliğin de iki yanı vardır.
a) Devlet içinde bütün sosyal grupların kendi inanç ve anlayışlarında yaşama özgürlüğüdür. Devlet haklın ve sosyal grupların inanç ve düşüncelerine karışmaz. Resmi din yoktur. Resmi din lâikliktir yani herhangi bir inanışı dayatmamasıdır. Devlet yönetiminde bütün inanç ve görüşlerin eşit şekilde yer almasıdır.
b) Müsbet ilmin hâkimiyeti. İlmi sonuçlar devletin yönetiminde inanç ve isteklerin üstündedir. Devlet yönetimi bir inanç kuruluşunda fetva alarak yönetilmez. Müsbet ilmin verilerine uyar.
Ayrıca 1924 Anayasası’nda kabul edilen altı ok da devletin ilke ve inkılâpları içindedir.
a) Cumhuriyetçi ve Lâiktir. Devlet kahir ekseriyetin verilerine göre yönetilir ama çoğunluğun azınlığı ezmesine veya sömürmesine izin verilmez. Cumhuriyetçilik lâiklik ile dengelenmiştir.
b) Milliyetçi ve İnkılâpçıdır. Devleti ulusun iyi gelenekleri üzerinde kurup yaşatmak milliyetçiliktir. Tutucu ve kötü geleneklerini terk edip daha iyisini ve ilerisini getirmek inkılâpçılıktır. Milliyetçilik inkılâpçılıkla dengelenmiştir.
c) Devletçi ve Halkçıdır. Halkın yapamayacağı işleri devletin yapması, halkın yapabildiği işleri de halkın yapması ve tekelleşip kapitalizme gitmeden liberal ekonomi sistemini yaşatmak.
Bir milletvekili bu ilkelere sadık kalacağına yemin eder. Bu devlet bu ilkelere göre kuruldu. Devletimiz var oldukça bu ilkelere sadık kalacağız.
Bu ilkelerden 1950’den sonra Demokrat Partı vazgeçmişti. Ondan sonra devamlı şekilde taviz verilmekte ve bozulmaktadır. Avrupa Birliği’ne girme nerde Millî Hâkimiyet nerde, NATO’ya girme nerde Kuvayı Milliye nerde? Odalar Birliği, Barolar, Sendikalar devlet içinde devlet olmuşlardır. Türkiye’yi elli baş yönetiyor. Vahdet-i Kuvva ilkesi çoktan tarih oldu. Anlamadan Avrupa kananlarını tercüme ederek uygulamak, anlamamak ve uygulamak! Hukuk devleti yerine keyfi düzen!
Ondan sonra Allah’ı ve milleti kandırarak milletvekilleri yemin ederler!
Bu sebepledir ki ben milletvekilliğine talip olmadım.
Şimdi AK Parti’ye öneriyorum Seçimlere gitmeden önce yeminin bir kelimesini değiştirsinler. Yeni Meclis “Adil Düzen” inkılâbı yapacak milletvekilleri olacaktır. Tutmayacakları yemini yapmasınlar.
"Atatürk ilke ve inkılâplarına" ifadesi Anayasa’nın giriş maddesine aykırıdır. İnsanlara Allah’ın verdiği temel hak ve hürriyetler vardır. Bunlar devredilemez ve değiştirilemez. İnsanın karar verme yetkisi ve hakkı elinden alınamaz. İnsan kendi kendisini köleleştiremez. Fertlere bahşedilmiş bulunan bu doğal haklar gibi topluluklara da karar alma yetki şeklinde bahşedilmiştir. Ölen bir insana bağlarsanız millî iradeyi dondurursunuz ve devleti yıkarsınız. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir dersiniz, sonra ölmüş bir insanın emrine verirsiniz. Padişahlar bu yetkileri sağken kullanıyorlardı, siz şimdi ölülere devleti yönettiriyorsunuz!
Bundan dolayı "Atatürk ilke ve inkılâplarına" ibaresinin yerini "Devletimizin ilke ve inkılâplarına" diye değiştirin. Buna AK Parti evet derse, CHP’nin itiraz edeceğini sanmıyorum. Çünkü 1924 Anayasası’nda böyle ifade yoktur. MHP’nin itiraz etmesi için sebep görmüyorum. HDP’nin zaten işine gelir. O halde bu meclisten ittifakla çıkabilir.
Başkanlık sisteminden önce yapacaklarınız var. Benden söylemek. Yalandan yemin yapmaya devam etmeniz sizi uçurumlara götürebilir.
Süleyman KARAGÜLLE