Bugünkü Türkiye vatandaşları iki hukuka tabidirler; bunlardan biri Türkiye Cumhuriyeti kanunlarıdır, diğeri İslâm şeriatıdır. Türkiye vatandaşı olduğu için Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre hareket etmek zorundadır, çünkü Türkiye Devleti vatandaşıdır. Şeriata göre hareket etmek zorundadır, çünkü Müslüman cemaati içinde yaşamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre her türlü cinsi ilişki serbesttir. Yani bir kadın ve bir erkek istediği kimse ile istediği ilişkiyi kurabilir. Bu insan hakları gereği olarak kabul edilmektedir. Sadece imam nikâhı yapmak imam için suç sayılıyordu. Şimdiki ceza kanunda olan durumu bilmiyorum.
Sermaye, aile müessesesini yıkıp yerine komün bir düzen içinde kendisine ırgat bulmak amacıyla boşanmayı zorlaştırarak evliliği işkence hâline getirmiştir. Evliler için başkaları ile cinsi ilişkide bulunmak serbest ama evlilerin boşanması 14 sene süren davalarla devam eder. (Örnek: Tuğrul Türkeş’in 14 yıldır devam eden boşanma davası.)
Ben Kırgızistan’da ikinci bir evlilik yaptım. Resmi nikâhlı eşimin izniyle yaptığım bu “eşlik anlaşması” Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına aykırı bir davranış değildi. Resmi nikâh yapmadım, “eşlik sözleşmesi” yaptım. İslâmiyet’te resmi nikâh yoktur. Serbest sözleşmelerle nikâh tamamlanmaktadır, sadece aleni olması gerekir.
Benim aleyhimde gazetelerde çirkin yazılar yazdılar. Cevap verme ihtiyacı bile duymadım. Ankara’daki bir gazeteden bir hanım yazar benimle röportaj yaptı. Ona cevap verdim. Ben kanunlara aykırı bir iş yapmadım, çünkü imam nikâhı bile yapmadım, “eşlik sözleşmesi” yaptım; hem kanunlara hem de şeriata uydum, siz beni ne ile suçluyorsunuz dedim. Röportajı iki gazete de neşretmedi ama sustular; hâlâ susuyorlar.
Sayın Tuğrul Türkeş 14 senedir boşanamadığı kadından hâlâ ayrılamamış ki yeni kadınla evlilik yapsın. Kanunlara ve şeriata aykırı olmayan bir davranışla eş edinmiş ve meşru şekilde yaşamaktadır. Bunu bir başbakan yardımcısı olarak beyan etmesi ile gerçekten büyük devlet adamı olduğunu göstermiştir, kendisini tebrik ederim.
Ama sorun burada bitmez. Sermayenin bu düzeni bozan ve aile müessesesini yıkan boşanma davaları sona ermelidir. Şeriatın ortaya koyduğu sistem belirtilmelidir.
SAYIN DAVUTOĞLU HÜKÜMETİ’NE KANUN ÖNERİSİ SUNUYORUM:
Madde 1- Gizli yapılan her türlü cinsi ilişki zinadır, yüz günlük hapis cezası ile cezalandırılır.
Madde 2- Bir kadının iddeti beklemeden ikinci erkekle cinsi ilişki kurması fuhuştur. Bu suçu irtikâp eden kadın ve erkeğe on yıldan az olmamak üzere hapis cezası verilir.
Madde 3- Usul, furu’, usulün kardeşleri, kardeşler, kardeşlerin furu’, eşin usulu, furuu ile cinsi ilişki kurması fuhuştur. Eşin usulunun kardeşleri, eşin kardeşleri ve kardeş çocukları ile cinsi ilişki kurmak zinadır.
Madde 4- Cinsi ilişki kuran erkekler cinsi ilişki kurdukları kimsenin son ilişkiden sonra en az üç aya kadar geçimlerini sağlamak durumundadırlar. Doğacak çocuklara anneleri bakarlar, çocukların ve annenin nafakaları babaya aittir.
Madde 5- Erkek ve kadın istediği zaman cinsi ilişkilerini sona erdirebilirler. Erkek kadına boşanma tazminatı öder. Tazminat en az 100 gram altındır. Taraflar eşlik sözleşmeleri yaparken bu miktarı anlaşarak istedikleri kadar artırabilirler.
Madde 6- Boşanma kadın tarafından vuku bulursa tazminat ödenmez, alınmışsa iade edilir. Boşanma erkek tarafından yapılmış ama kadın kusurlu ise kusuru nispetinde tazminatın bir kısmından yine alınır. Kadın kusurlu ise erkek tazminatı kadının kusuru nispetinde ödemez.
Madde 7- Zina veya fuhuş kusur sayıldığı gibi bir erkeğin ikinci eş edinmesi de kusur sayılıp kadın tazminatı alarak ayrılabilir.
Madde 8- Bu kanunda belirtilen hükümler dışında kadın ve erkek aralarında istedikleri hükümleri sözleşmelerle tespit ederler ve ona uymak zorundadırlar. Tip sözleşmeler de geçerlidir. Kanunlar da birer tip sözleşmedir.
Madde 9- Eşlik sözleşmesini yapanlar sözleşmeleri imzalayıp birbirlerine verirleri. Herhangi bir eşin nüfusa bildirmesi ile eşlilik tescil edilmiş olur. Boşanma da aynı hükümlere tabidir. Sözleşmenin tanzimi yeterli olup Nüfusa bildirme yapılmamış olsa da tanzim tarihinden itibaren geçerlidir. Sonradan tanzim edildiğini iddia edenler ispat etmekle yükümlü olurlar.
Madde 10- Bu kanun bakanlıklarca icra edilir.