SERMAYE VE SİYASİ GÜÇ, PARA VE SİLAH;
VE “ADİL DÜZENE GÖRE ÇÖZÜM” ÖNERİSİ
Tarihte insanları başlangıçta dinler yönetiyordu. Akrabalık bağı ile bir başkanın emrinde toplanan kabileler babalarını Allah’ın temsilcisi kabul eder ve âhiret inancı ile birlikte yönetime itaat ederlerdi. İnsanlar elli bin seneden fazla bu şekilde yaşadılar.
Sonra siyasiler ortaya çıktı. Kentler kuruldu. Yönetim din adamlarından siyaset adamlarına geçti, silahlı güce geçti. On bin seneye yakındır toplulukları siyasi hanedanlar yönetiyor. Düşmandan korkanlar haklarını koruyan gücün etrafında toplanıyor, böylece yönetim oluşuyordu.
Son beş yüz senedir siyasilerin elindeki yönetimi sermaye aldı. Bugün yeryüzünü karşılıksız parayı keşfeden Yahudi sermayesi yönetmektedir. Siyasiler doğrudan veya dolaylı olarak sermayenin emrindedirler. Çağın en büyük sorunu olan işsizliği ancak sermaye çözdüğü için halk sermayenin yanında yer alıyor. Sermayenin icat ettiği karşılıksız para sayesinde sermaye sonsuz güce sahiptir.
Bugün “para” ile “silah” yani “sermaye ile “siyasi güç” çatışmaktadır. Sermaye silahı yenmek için parası ile yeryüzünde fesat çıkarmakta, halkı devletine karşı kışkırtmaktadır. Devletler terör olaylarına ve sabotajlara mâni olamamaktadır.
“Soma Faciası” ve “Soma olayları” sermayenin oyunu olabilir. Binlerce kişinin istihdam edildiği bir iş yerinde bir taraftan karbonmonoksit sensörlerini çalışmaz hâle getirirsiniz, diğer taraftan da gazı üretecek yerleri tetiklersiniz, hattâ üretilmiş bir tüp koyabilirsiniz, böylece beklenen sonucu elde edersiniz. Bunun için iki-üç işçiyi satın almak yeterlidir. Birer milyon dolarla bu üç kişiyi bulmak sorun bile olmaz.
Bu tür olaylar çoğaldıkça halk artık bıkar ve korkar, AK Parti’ye oy vermez olurlar. AK Parti gider. Yeni gelenler bu hezimeti görünce sermayenin istediğini yapmaya başlarlar. Türkiye Suriye’ye saldırır, Şam’a girer. İsrail de Golan tepelerinden saldırır, Suriye’nin yarısını işgal eder. Çin büyük imkânlarla İran’ı destekler, oradakileri Türkiye’ye saldırmaya zorlar, İran ile Türkiye arasında çetin bir savaş başlar.
Çin ve Rusya İran’ı, ABD ve AB (NATO) Türkiye’yi destekler. Al sana kanlı III. dünya savaşı. İnsanlar belki birkaç sene birbirlerini öldürürler. Bunlardan biri diğerini yener. O zaman sermaye ortaya çıkar, karşılıksız sonsuz sermayesi ile yenileni destekler ve yenileni galip getirir, masa başında istediği haritayı dikte eder.
Ortadoğu’da devletleri onar milyonluk küçük devletçiklere böler ve silahlandırır. İsrail’e atom silahını verir ve Ortadoğu devletler birliğini (BOP) oluşturur. İsrail devletinin yönetiminde büyük güç oluşturur. Diğer dünya devletlerinin nüfuslarını Ortadoğu devletinden küçük tutar ve bu şekilde dünyayı bin sene idare eder.
Sermayenin elinde karşılıksız dolar silahı olduğu müddetçe onu yenmek imkânsızdır.
Ne var ki dünya devletleri boş durmaz, bu işin sonucunu çok kolay sona erdirebilir.
1- İstanbul’da bir “Kuyumcular Kooperatifi” kurarlar. Kuyumcular Kooperatifi “Altın Bono” çıkarır. Bunun karşılığında kârsız altın alıp satar. Faiz yok, değiştirmede fark yok. Bu kooperatif dünyada teşkilat kurar. Kimin elinde “Altın Bono” varsa bulunduğu yerden her zaman altın ile değiştirebilir.
2- Devletler kendi paralarını bu “Altın Bono” ile konvertibl yaparlar. Hiçbir devlet kendi devletinin parası dışındaki para ile satış yapmaz, parasını da yalnız “Altın Bono” ile konvertibl hâle getirir. Böylece her devletin parası altın ile her zaman değerlenmiş olur. Uluslararası para “Altın Bono” olur. İsteyen devletlerin buna karar almaları yeterlidir. Mesela Türkiye ile İran alsa bile sorun biter. Çin ile Rusya alsa zaten kimse ses çıkaramaz.
3- Devletler vizeleri ve gümrükleri kaldırırlar, çalışmaları ve çalışanları serbest bırakırlar, dünyadaki yoksulluk o gün biter. Devletler para çıkarma dışında ekonomiye karışmazlar, sadece vergi alırlar ve kamu görevlerini yaparlar.
4- Uluslararası sorunları Birleşmiş Milletler kararı ile değil, “HAKEMLER” yoluyla çözerler. Bu takdirde sermayenin gücü birkaç ay değil birkaç hafta sürer.
Devletler böyle yapmaz da sermayenin karşılıksız parasına hizmet etmeye devam ederlerse, mağlubiyetlerini durduracak bir güç bulunamaz.
Süleyman KARAGÜLLE