Yahudi âlimleri Hazreti Muhammed’in Allah’ın resulü olduğunu, Kur’an’ın Allah sözü olduğunu bildikleri halde reddediyorlardı. Bunun üzerine Kur’an’da bir ayet (mübahele ayeti; 3/61) nazil olur. Bu ayette ibtihal edelim deniyor.

İbtihal nedir?

Birbirini tekzip eden iki kişi aileleri ile beraber Rabbin huzuruna çıkarlar ve ikisi birden ‘Rabbimiz, hangimiz yalancı isek sen onu helâk et’ diye dua ederler. Bu bir bedduadır, kendi nefislerine bedduadır. Fıkıhta mübahele olarak geçtiği halde Kur’an’da ibtihal şeklinde geçer. Kimse karşı tarafa lanet okumaz, kendi nefsine lanet eder.

Kur’an’ın bu ayeti okununca, Hazreti Peygamber, Hazreti Hasan’ı ve Hazreti Hüseyin’i alarak ibtihal yerine gitti ama Yahudi âlimleri gelmedi. Ayet Kur’an’da bize ibtihali öğretmektedir. F. Gülen de bunu yapmıştır. Birinci ibtihali yapmış, Allah da duasını kabul etmiştir: Erdoğan’a bir şey olmamış; oysa Cemaat'e bağlı banka, gazete ve televizyon devre dışı olmuştur.

Buna karşılık okullar hâlâ faaliyettedir. Çocuklarımız orada okumaktadır ama eve geldikleri zaman bize canavarmışız gibi bakıyorlar, ihtiyaçları olmasa yüzümüze bile bakmayacaklar! Yahut okuldan nefret ediyorlar! Bu yaptığınız siyaset değildir, ilim değildir. Bu ibtihaliniz de öğretmenlere ulaşır, okullar da kapanır.

Biz Akevler’i ve Millî Görüş partilerini Risale-i Nur ve Süleyman Tunahan şakirtleri ile kurduk. İki grup da kuruluştan sonra Akevler’i terk ettiler ve sermayenin temsilcisi Süleyman Demirel’in yanında yer aldılar...

Biz Erbakan’la anlaştık; bunlar İslâmiyet’e hizmet ediyorlar, sonunda bize oy hazırlıyorlar, biz karşı çıkmayalım. Erbakan’a sordular, ‘Gülen ile görüşüyor musunuz?’ Cevap verdi ve ‘Günde beş defa görüşüyoruz ya’ dedi. Bunun manasını iyi düşünmeniz gerekir...

Büyük hizmetler yaptınız. Kur’an düzenini dünyaya duyurdunuz. İnsanlık okullarınız sayesinde İslâmiyet’i yakından tanıdı. Şimdi sıra ekonomiye ve ilme gelmiştir. Dünyadaki bütün ilimler 4’üncü hicri asırda olduğu gibi Kur’an Arapçasına çevrilmelidir. Okullarımız İngilizce değil Kur’an Arapçası ile tedris yapmalıdır.

Ayrıca ekonomide iş yerleri ile meskenler birleşmeli ve yüz lojmanlı iş yeri apartmanları kurmalıyız. Böylece beşikten mezara kadar ilim yapma imkânına isteyenleri kavuşturmalıyız. Yüz villalı dinlenme sitelerini kurmalıyız. Ben sizden bir şey istemiyorum. Nur (Akevler) Kooperatifi’nin kurucularını aldınız, Akyazılı Vakfı’na transfer ettiniz. Biz sizi destekledik. Şimdi onları geri istiyorum, Akevler’e iadenizi istiyorum...

Biz siyaset yaptığımız için siz vatan haini olmaktan kurtuldunuz. Biz siyaset yaptığımız için ordu AK Parti’yi korumaktadır. Erbakan olmasaydı, ne siz ne de AK Parti olurdu. Hattâ Akevler dahi onun siyaseti ile ayakta kalabildi. Şimdi her biriniz oturup ‘Benim ne hatam var ki bunu yaptım?’ demelisiniz ve kendi eksiğinizi gidermelisiniz...

Evet, Akevler yeniden hamle yani ikinci hamleyi yapma hazırlığındadır. Ben yine Nur Cemaatine, Süleyman Tunahan Cemaatine, ‘men ensarina ilallahi’ diyeceğim. Sizin adınıza reddiyeler yağacaktır. Hatanızı kabul etmelisiniz. İbtihalinize âmin diyorum. O kadar büyük hizmetlerin sizin basit hatalarınız yüzünden sekteye uğramasına da üzülüyorum...