Türkiye’de elektrik dağıtımı özelleştirilmiştir!
Zarar ediyormuş da özel sektöre intikal ederse işler iyiye doğru gidecekmiş!?
Muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan özelleştirmeyi dışarıda yani bulunduğu dış gezide tavsiye ettiği günün ertesinde Türkiye’de elektrikler kesildi; neden ve nasıl kesildiği de bilinmemektedir!?
Özelleştirdiğiniz zaman devlet hiçbir şeye karışmaz.
Elektrikler kesildiği zaman da şirket tazminat öder. Elektriğin kesilmesi sorunu TEDAŞ’ın (Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi) olur.
Karma hiçbir şey başarılı olmaz, olamaz.
Özel sektörse özel sektör... Kamu ise kamu...
Bir gün yerine on gün kesilmiş olsa ne olacaktır? Türkiye’de kaç milyon insan ölür?
*
Biz ne diyoruz, ne gibi tedbirler ve çözümler öneriyoruz?
Yüz lojmanlı (işyeri) apartmanlar kuralım...
Her apartman kendi elektriğini orada kendi imkânları ile üretecektir. Güneş enerjisinden yararlanır. Rüzgâr enerjisinden yararlanır. Varsa su enerjisinden yararlanır. Yakıtlardan yararlanır. Bu pahalıdır ama her semt 6 ay dayanacak kadar hazırlıklı olur. Ondan sonra kendisi üretmez, dışarıdan alır. Bu tür kesintilerde kendi santralini çalıştırır.
Her semtte bir su kuyusu bulunur.
Şimdiki uygulamada kuyusu olandan devlet haraç istiyor!
Oysa devlet siz kuyuyu açın, sondaj makinesini ben vereceğim diyecek.
Alınacak ikinci tedbir de şudur: Bucaklarda bucak santralleri ve bucak şebekeleri bulunur. Şebeke ağ şebekedir. Oradaki elektrikçiler bakımını yaparlar. Bağlantıları elle yaparlar. Bucaklar kendi elektriklerini kendileri üretirler. Semtleri desteklerler. Semt santrallerini birleştirirler. Bu uygulama pahalı olacaktır, bundan dolayı bunlar çalıştırılmaz ama gerektiğinde kullanılmak üzere çalışır durumda olurlar.
Sonra iller ayrı bir ünite olarak çalışırlar. Kendi bucaklarına kendileri elektrik verirler. Dağıtımı her il kendisi yapar. Trafolar ağ şebeke ile bağlıdır. Yani bir trafo birkaç hatla beslenmektedir. Tüm şebeke hiçbir zaman devre dışı olmaz. Her ilin kendi ürettiği elektrik pahalı olabilir ama ülke şebekesine değişik yerlerden bağlıdır. Dolayısıyla normal zamanlarda ulusal şebekeden cereyanlarını tüketirler.
Ülkerlerin de ayrı şebekeleri vardır. Dışarıdan alır ve satarlar ama dışarıdan alınmadığı zaman da kendi imkânları ile ülkesinin enerji ihtiyacını karşılar. Ülkede üretim serbest olacaktır ama tek şebeke herkesten aynı fiyatla elektriği alacaktır. Değişik saatlere göre fiyatlar farklı olacaktır. Dağıtımı ise illere, iller de bucaklara, bucaklar semtlere ve ocaklara yapacaklardır.
İnsanlık şebekesi de ülkelerarası enerji alış ve satışları yapacaktır. 1 milyon voltluk şebeke uluslararası, 380 000 voltluk şebeke ulusal, 60 000 voltluk şebeke il, 15 000 voltluk şebeke bucak şebekelerini oluşturacaktır.
Her trafonun bakımı birine ihale ile veriliyor. O trafodan çekilen elektrikle orantılı olarak pay almaktadır. Bakımını kendisi yapmaktadır. Enerjiyi o alıp satmaktadır. Fiyatlar tarifelidir. Böylece sömürü merkezi olan TEDAŞ devre dışı olmuş olur. Herkes elektrik üretir. Aracı kârı sabit tutulur. Tüm üreticiler ile tüm tüketiciler karşı karşıya gelmiş olurlar.
Arz ve talebin karşılanması için iki yol takip edilir. Fiyatlar gerilim ve volt arası faz farkı ile ayarlanır. Talep fazla ise bu açı büyür, talep az ise bu açı küçülür. Fiyat ona göre ayarlanırsa arz-talep dengelenmiş olur.
Bu husustaki yazımızı detaylı olarak ESAM’ın enerji sayısında yazdık.
Yerinden yönetimin manası budur. Arızalar birden çökertmez, sorunlar yerel olarak giderilir. Ama diğer taraftan ortaklıklar sayesinde de tek şebeke imiş gibi faaliyet gösterir.
Şöyle diyelim. Küçük şebekeler pahalıdır ama güvenlidir. Büyük şebekeler ucuzdur ama tehlikelidir. Bir yerde meydana gelen bir arıza tüm şebekeyi sarar.
Bizim yaptığımız çözüm çalışmasında hem küçük şebekelerin avantajları hem büyük şebekenin avantajları bir elde toplanmaktadır.
Biz bu çalışmaları 30 sene önce yaptık ve Odalar Birliği’ne gönderdik ama maalesef ne dediğimizi bile anlayamadılar, çünkü okudukları üniversitelerde bunlar yoktur!
Süleyman KARAGÜLLE