Erbakan vergisiz, faizsiz bir devlet önerdiği zaman, seçim sloganları deyip dalga geçildi. Adil Düzen’de ciddi olmayan bir söz söylenmez, yanlış yapılmışsa derhal dönülür.
Bugün vergi devlete %25’e mal olmaktadır. Özel sektöre de bu kadar kabul edersek, vergisiz bir sistemde devlet gelirleri % 100 artmış olacaktır. Verginin bir de üretimi yavaşlatma etkisi vardır. Vergiden bıkan birçok girişimci işini tatil edip işçi olmakta, ülkede iş bulamayınca dışarıya gitmekte, gidemezse dağa çıkıp eşkıyalık yapmaktadır. Bunlar düzeltilse millî hasıla en az yüzde yüz artar, bu da devlet gelirlerini % 400 artıracaktır.
BUGÜNKÜ DÜZENDE VERGİSİZ DEVLET NASIL İDARE EDİLİR?
1- İşletmeler kooperatifler kurar. Kooperatiflerin kefaletinde işletmelere % 20 faizle kredi verilir. Bu beş kişiden biri kamuda çalışıyorsa yeter gider sağlanmış olur. Bugün de faiz %20’den aşağı değildir. Bu faiz sömürücülere aktarılmaktadır. Aracılar faizle değil kârla çalışırlar. Kârları az olur ama kazançları dönüşümlerin çoğalması neticesi aynı kalır.
2- İşletmeler kooperatif kuruyorlar. Kooperatifler sermaye ortağı oluyorlar. Devlet kooperatiflere faizsiz kredi verir. Kooperatifler gelirlerini devletle bölüşürler. Üretimin beşte biri devletin olur. Bu da devlet giderlerini karşılar.
3- % 20 enflasyon yapılır. Devlet karşılıksız para basar, devletin giderlerini karşılar. Bu enflasyonu yapar. Her yıl yeniden para çıkarılır, eski 5’likler yeni 4 lira ile değiştirilir. Böylece devletin giderleri eksiksiz karşılanır.
4- Devlet Türkiye imar bonosunu çıkarır. Bunu komisyonculara kredi olarak verir. Komisyoncular bununla taşınmazları alıp satarlar. Ülke içinde taşınmaz satın almak isteyenler bu imar bonosu ile taşınmazları alırlar. Böylece piyasaya imar bonosu çıkmış olur. Devlet kamu topraklarını bu bonolarla satar, onunla yatırım yapar, yatırımların kirasıyla da devleti idare eder. Aynı imar bonosu ile komisyoncular %2,5 komisyon alarak satmaya başlarlar. Ayrıca devlet kamu hizmetlerinde kullanmadığı arazileri ve yapıları eksiltme usulü ile satar. Önce çok ister. Sonra zamanla azaltır. İlk talip olana verilir. Bu imar bonoları ile işletmeler tesis payı olarak iştirak eder ve kira payları ile kamu giderlerini karşılar.
Bu dört sistemden her biri devleti vergisiz idare etmeye yeterlidir. Türkiye’de dört küçük il seçilir. Örnek olarak söylüyorum; Hakkâri, Artvin, Bilecik, Yalova. Bu iller parasız yönetilir. Her ile ayrı çözüm uygulanır. Devletle olan ilişkisi şöyle sağlanır. Bu illerin bankalarında il bonoları ve TL değiştirilir. İl tüccarları il bonoları ile malları alırlar ve dışarıya Türk Lirası ile satar, başka malları alıp ilde il bonosu ile satar.
Devletin vergi payı beşte birdir. Bu kadar bono devlete verilir. Devlet bu bonoları TL ile değiştirir ve vergisini böylece tahsil etmiş olur. Tüccarlar bono ile mallarını alıp piyasaya satarak kâr etmiş olurlar.
İllerin gelişmesi takip edilir. Eğer Türkiye’den bu illere göç varsa o zaman bu vergi sistemi iyi bir sistemdir. Yok, bu illerden göç varsa bu vergilendirme yararlı demektir. Ne var ki sistemi kötü göstermek için yöneticiler kötü yönetirler. Sonunda halk yine oralardan göç etmeye devam eder. Yalnız vergi sistemini değiştirmek yeterli değildir.
Benzer uygulama Suriye’de yapılabilir. Suriye devleti illere ayrılır. Her il kendi yönetimini kendisi oluşturur. Her il kendi bonosunu çıkarır. Devletin bu yolla elde ettiği gelirlerin beşte birini Suriye merkez yönetimine verirler. Devlet onunla yönetilir. Suriye’de de bu uygulama tedrici olarak yapılabilir.
İnsanlık üçüncü binyıla böyle denemelerle varacaktır. Yeryüzünde bu anlamda iller oluşturulur. Halkın arzusuna göre değişik rejimler uygulanır. Komünizmi bile uygulayabilirler. İlim adamları bunlar üzerinde çalışma yaparak üçüncü binyıl ekonomik modellerini geliştirebilir.
Bu denemeleri siyasilerin yapması gerekmez. Kilise deneyebilir. Odalar deneyebilir. Partiler iktidar olmadan da deneyebilir. Bunlar devlete vergilerini verirler ama kendileri verir halk vermez. Halk vergi vermeden çalışır ve yaşar.
Ne var ki bu saydıklarımın hepsi bu düzeni sürdürüp kaymağını yiyenlerdir. Düzenin değişmesini istemezler. Dolayısıyla böyle bir uygulama yapmazlar. Bunu bildiğimiz için 1960’lardan beri Akevler Kooperatifi içinde bu denemeleri yapmaya çalışıyoruz.