Yeryüzünde 500 senedir Rönesans ile başlayan bir akım vardır; şeriat düşmanlığı yapan ateistler. Bunu yapan Yahudi sermayesidir. Haçlı Seferleri ile zenginleşen Yahudiler önce Avrupa’ya sonra dünyaya hükmetmeleri için aileyi, dini, mülkiyeti ve yönetimi ortadan kaldırmak istemişlerdir. Bunu tarihte değişik yollarla sağlamışlardır. Şimdi yeni bir mezhebi geliştirmektedirler. Kutsal metinlere karşı değiller, onları metin olarak kabul ediyorlar ama metinlerin kendilerini değil manalarını değiştirmeye çalışıyorlar. Böylece Kur’an’daki “Onlar kelimelerin kondukları manaları tahrif ederler” (Mâide, 13) âyetinin mucizesi ortaya çıkıyor.
Kur’an’da namaz tarif edilmemiş, oruç tarif edilmemiş, zina tarif edilmemiş, kısas tarif edilmemiş; öyleyse haram veya helal da tarif edilmediği için yoktur. Fıkıhçılar tarif etmişler ama yanlış tarif etmişler diyorlar. Kendileri hiç dayanakları olmayan manalar verirler. Örnek olarak zekât mevduattır diyorlar. Kur’an’da mevduat var, karz-ı hasen var dersiniz, duymazlar. Bu çok az şeriatsızlık düşüncesi yanında yedi milyar insan Allah’a ve O’nun şeriatına uymaktadır; mescitleri, havraları, kiliseleri, hâsılı, kendi mabetleri vardır.
Adil Kur’an Düzeni Çalışanları bu şeriatsızların yanında değil, şeriatlıların yanındadır; Kur’an, Tevrat, İncil ve Vedaların yanındadır.
Ehli Kitap yani ehli şeriat dediğimiz bu insanlar şeriatlarını yeniden ihya etmek için çalışmakta, böylece sermayenin saldırılarına karşı durmakta ve direnmektedirler. Ne var ki Kur’an ehli olmayanların elinde kitaplarının aslı bulunmadığı için ancak binlerce sene önceki yorumları ile yetinmek zorundadırlar. Bu da bugünkü sorunları çözmüyor. Kur’an Ehli de içtihat kapılarını kapattığı için bin sene önceki çözümlerle yetinmektedirler. Dolayısıyla Ehli Kitap mağlup durumda ve sinmiş haldedir. Oysa Ehli Kitap Kur’an’ı da değerlendirmeli, Ehli Kur’an da içtihat ve icma müesseselerini yeniden canlandırmalıdırlar.
İşte, yarım asır önce İzmir’de kurulan Akevler Kooperatifi bunu yapmaktadır.
1) Bu Kâinatı Allah yaratmış, insanları da O yaratmış, insanları irade sahibi yapmış, günah işlemede de özgür bırakmıştır. Hakkı bulmaları için onlara iki yol göstermiştir; akıl ve nakil. Akıl bugünkü müsbet ilimlerdir. Nakil de Kur’an ve diğer ehli kitabın kitaplarıdır. Kur’an diliyle ve sözleriyle aynen bize kadar intikal etmiştir. Bunlardan yararlanarak ilâhi şeriatı ortaya koymamız gerekir.
2- Akıl ve nakilden öğrendiklerimizi uygulamadan anlamanın bir manası yoktur. Makroda uygulama imkânımız yoktur, yeteneğimiz de yoktur. O halde biz bir kooperatif kurup orada içtihatlarımızı uygulamalıyız dedik. 1967 yılında kooperatifimizi kurduk, 20 dönümlük yer aldık ve faaliyete geçtik. İşte o kooperatif amacına uygun olarak devam etmektedir. Şimdi aynı amaçla yeni kooperatifler kurulmaktadır. Hedefi ve usulü; aklî ve naklî delillere dayanarak çağımızın sorunlarını çözmedir ve kendi içinde uygulamadır.
3- Başlangıçta bütün Ehli Kur’an bizi desteklediği halde sonra uygulamada bizden ayrıldılar. İlâhiyatçılar mevcut iktidarlarla bir olup onların sistemi içinde III. binyıl uygarlığını oluşturalım görüşünde idiler. Yani şeriata karşı olan sermaye ile işbirliği yapıp sorunlarımızı çözelim, yeni şeriata, yeni düzene gerek yoktur dediler! S. Demirel ve T. Özal bunun öncülüğünü yaptı. Necmettin Erbakan ve Millî Görüşçüler ise siyasi parti kuralım, iktidar olalım, siyasi güç ile İslâm şeriatını getirelim dediler. AK Partililer ise bunu ancak sermaye ile uzlaşarak yapabiliriz, Adil Düzen’i bırakalım, mevcut düzende sermaye ile uzlaşarak bu işi yapalım dediler.
4- Risalecilerin bir kolu; okullar kuralım, dünyada bürokratlar yetiştirelim, iktidarı siyasi partilerle değil de bürokrasi yoluyla ele geçirelim, sonra şeriatı getirelim dediler.
Akevler ise bunları dışarıdan desteklediyse de kendisi bunların başarılamayacağını bildiği için içlerinde aktif rol almadı. Akevler, Adil Kur’an Düzeni’nin kooperatifçilikle geleceğine inanmakta ve çalışmalara bu yolda devam etmektedir. Gayesi ve metodu; aklî ve naklî ilimlere dayanarak kooperatiflerle sorunları çözmek ve insanlığa örnek olmaktır. Millî Görüş ve Cemaatler örgütlenmiş olarak Akevler’deki çalışmaların sonuçlarını beklemektedirler. Başarılı bir uygulama olursa onu benimseyeceklerine kesin gözü ile bakıyorum. Akevler çalışmalarına devam ederse, on yıl sonra kooperatifçilik Türkiye’de yayılmış olacaktır, inşaallah. Bunun için AK Parti iktidarını istiyoruz. Üç dönem şartını kaldırmaları ve oluşturulan yeni hükümet, temenni ve duamızın kabul olduğuna işarettir.
Adil Kur’an Düzeni Çalışanları kendilerine düşeni yapar, ondan sonra takdir-i ilâhiyi tevekkülle bekler, her şeyi hayır olarak görürler.