AK PARTİ-ORDU ÇATIŞMASI
-BUNU FİTNEYİ NASIL ÖNLEYEBİLİRİZ?
1961’de İzmir’e gittiğimde, Müslüman halk orduya ve devlete karşı kışkırtılıyor ve Müslümanların yeraltı faaliyetine katılmaları sağlanmak isteniyordu. 27 Mayıs 1960 İhtilâli mağduru olduğum halde, bu işi çok tehlikeli gördüğüm için Ege Bölgesi’nde değişik il ve ilçelere giderek Türk Ocağı adına konferanslar verdim. Bu konferansları Nur Risaleleri Şakirtleri takip ettiler ve desteklediler.
Bu konferanslarda anlattığım neydi?
Müslümanların asla yeraltı faaliyetlerine katılmayacaklarını, her şeyi açık yapmaları gerektiğini anlattım. Bu çalışmalara önce Fethullah Gülen, sonra Necmettin Erbakan katılıp meşru kuruluşlar kurdular. Biz de Prof. Dr. Ahmet Tahir Satoğlu’nun başkanlığında Akevler Kooperatifi’ni kurduk. Fethullah Gülen Akyazılı Vakfı’nı kurdu. Necmettin Erbakan Millî Nizam Partisi’ni kurdu. O zaman iktidarda olanlar CIA ve MİT işbirliği içinde baskılar yaparak bizi yeraltı faaliyetlerine itmeye çalıştılarsa da, biz daima legal yolları seçtik.
Bugün anayasa ekseriyeti ile iktidar olmuşsak, tüm dünyada vakıf olarak örgütlenmişsek, bütün bular o zaman başladığımız legal çalışmanın sonucudur. Ordunun bize karşı yaptıklarına aldırmayarak, ordu dostu kalmaya devam ettik. Görevlilerin yaptıklarından dolayı devletimize düşman olmadık, daima devletimizin yanında olduk. Bunu yaparken birçok devlet görevlilerini yanımızda bulduk.
Bugün de başka bir tehlike ortaya çıkmıştır. 2002 yılına kadar Türk ordusu İslâm düşmanları ile işbirliği hâlinde idi. Bu tarihten itibaren Türk ordusu millî iktidarın yanında olmaya karar verdi. Halk kimi seçerse onun emrinde olacaktı. Bu tarihî karar Türkiye’nin kaderini değiştirmiştir. Artık ordu halk bir olacak ve Türkiye’nin muasır medeniyetin üstüne çıkmasına imkan kazanacaktı. Gerçi AK Parti aldığı oyların hakkını verememiştir, ama antidemokratik bir iktidardan çok daha üstün başarıya ulaşmıştır. Ordu da halkın oyuyla gelen iktidara itaat etmektedir. Bu iktidara karşı yapılan antidemokratik hareketlere mâni olmaktadır. Bu sayede AK Parti kapanmamış, bu sayede Ergenekon teşebbüsleri başarıya ulaşmamıştır.
Şimdi tekel sömürü sermayesi başka bir plan peşindedir. Türk ordusu ile AK Partililerin arasını açmak, onları birbirine düşman etmek için büyük çaba içindedir. Evet, komuta yüksek kademesi ile parti yöneticileri arasına böyle bir kara kedi girmiştir. Bilindiği üzere, bir şekilde bu fitne bertaraf edilmektedir. Bundan dolayı ordu komutanları ile parti yöneticilerini tebrik etmek gerekir. Böyle bir gerginlik Mesut Yılmaz’ın başbakanlığı döneminde olmuş, tehlikeyi emekli generallere anlatmış, onlara parti kurmalarını önermiştir. Onlar kendi metotları ile sorunları çözdüler.
Bugün de büyük bir tehlike ortadadır. AK Partilileri alt kademeleri şiddetli bir şekilde ordu düşmanlığı yapmaktadır. Ordunun alt kademesi de şiddetli bir şekilde AK Parti düşmanlığı yapmaktadır. Bu fitne gittikçe büyümekte ve çok tehlikeli bir durum almaktadır.
BUNU FİTNEYİ NASIL ÖNLEYEBİLİRİZ?
Bunun için devletimizi, milletimizi, vatanımızı seven birileri çıkmalı; bana bir televizyonda bu konuda halkımızı uyarmak için bir TV kanalı vermelidir.
Bizim Akevler olarak bu kanalda Türk Ordusunun alt kademelerine ve AK Partinin alt kademelerine gerçekleri anlatmamız gerekmektedir, bunun devleti yıkma oyunu olduğunu bildirmemiz gerekmektedir.
Evet, AK Parti’nin hataları vardır. Ama sabredersek halkımız onları tasfiye edecektir. Halkın tasfiyesinden önce iktidara hasım olmak; halka ve devletimize hasım olmaktır. Bir millî orduya bu yakışmaz. Partiler de şunu öğrenmelidirler. Ordumuz kötü olabilir, suç işleyebilir. Yapacağınız iş ordumuzun ıslahını sağlamaktır. Yoksa ordu düşmanlığı yapma ve onu zayıf hâle getirme, devletimizi yıkıp bin yıllık şehitlerimizin kanlarına ihanettir. Ordumuz bizim ordumuzdur, varlığımızın garantisidir. Ne kadar kötü olursa olsunlar, onları sevmeye ve desteklemeye mecburuz; hattâ tek kelimeyle muhtacız.
Türk milleti bunun şuurunda olarak, şimdiye kadar askeri daima sevmiştir, Kenan Evren’i yüzde 92 ile onaylamıştır.
Bunları televizyonda anlatmamız gerekmektedir.
O gün yani 1960’larda konferanslar etkiliydi. Çünkü televizyonlar yoktu.
Bugün ise konferanslar bir şey ifade etmez. Televizyona ihtiyacımız vardır.
Biz Akevler olarak bu hizmeti yapmaya hazırız.
Bir TV’nin bizimle beraber olup bu sorunu çözme yükümlülüğüne girmesi gerekir.
Biz AK Parti’nin bir an önce gitmesini istiyoruz. Ancak bir şartla gitsin; ondan daha iyisi gelecekse gitsin. Bugün için devleti ondan daha iyi yönetecek bir parti yoktur. Bundan dolayı şimdilik herkes AK Parti’nin iktidarda kalması için çalışmalıdır. Ancak, ülkemizi AK Parti’den daha üstün bir şekilde yönetecek ya yeni parti kurulmalı, ya da bir parti kendisini yenileyebilmelidir. O partiyi oluşturmak da bizim görevimizdir.
Ne yazık k mevcut partiler o derece tekel sömürü sermayesi tarafından ezilmiştir ki, bizimle görüşme gücünü bile kendilerinde bulamıyorlar...
Biz ise Akevler Çalışanları olarak bütün partilere destek vermeye hazırız…
Bunlar nasıl partiler ki; kendilerine gelecek desteği ve oyu reddediyorlar?!.
Bu böyle devam ettiği sürece; demek ki bunların hepsi birer zavallıdırlar…