Muhterem Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler toplantısına katılmak üzere ABD’ye gidecek, Birleşmiş Milletleri Sermaye kurmuş, küçük küçük devletleri söz sahibi yapmış, parası ile onları yanına almıştır. Beş büyükleri de iktidarı paylaşıp birlikte sömürüye devam etmek üzere ayarlamıştır. BM birtakım iyi işler de üretmektedir ama Birleşmiş Milletler olmasa da Sermaye onları zaten kendisi için yapmaktadır.
Bugün bu düzen bozulmuştur. Sermaye ile devletlerin arası açılınca küçük devletler bağımsız hale gelmişlerdir. Katar bile kafa tutmaya başlamıştır. Yani Sermaye bugün Birleşmiş Milletlere hâkim olmadığı gibi ABD de hâkim değildir. Bunun iyi bir şey olduğu zannedilmemelidir. Fitne katilden eşeddir (Kur’an ayeti). Düzen kanla da olsa kurulabiliyorsa, düzensizlikten daima daha iyidir.
Bugün insanlık çıkmazlar içindedir, çareler aramaktadır. Kimler çareyi bulurlar ve ortaya çıkarırlarsa, halk onların etrafında toplanır ve düzen oluşur. Eğer adil bir düzen kurulmazsa halk zalim bir düzenin etrafında toplanmaya başlar. Çünkü düzensizlik en zalim düzenden bile daha kötüdür. O halde bugün insanlığa Adil Düzeni sunacak bir yere ihtiyaç vardır. Sadece bu sayede insanlık zalim düzenin batağında olmaz.
Türklerde bir söz vardır, ‘gelen gideni aratır’. Sosyalizmi beğenmiyoruz, kapitalizmi beğenmiyoruz, faşizmi beğenmiyoruz, karma düzeni beğenmiyoruz; bu gidişle yarın bunları mumla arayabiliriz. Bu sebepledir ki Birleşmiş Milletlerin geçici çözümler yerine kalıcı çözümler araması gerekir. Üçüncü dünya savaşını önleme yolları aranmalıdır.
Üçüncü DÜNYA savaşı neden zorunlu olmaktadır?
a) Her şeyden önce, tarım döneminden kalma hukuk düzeni bugünkü (sanayi dönemindeki) sorunları çözmüyor. Hiçbir iş hukuk düzeni içinde çözülmüyor. Her yerde yazılanlar başka, yapılanlar başkadır. O kadar çok kanun vardır ki, onları okumaya bile bir insanın ömrü yetmez. Çelişkilerle dolu bol kanunlar yok hükmündedir. Dolaysıyla bugün insanlık kanunsuz cahiliye dönemini yaşamaktadır yani yaşanmakta olan hukuksuz dönem, kişi yönetimi dönemidir
b) Sanayi dönemine geçmeden önce insanların okuma düzeyleri yeterli olmadığı gibi, sadece yakın çevrelerini biliyorlar, orada tanıdıkları kimselerle ilişki kuruyorlardı. Düzen böyle sağlanabiliyordu. Oysa bugün insanların hem ilgileri artmış hem de ulaşım ve haberleşme imkânları sayesinde dünya bir köy haline gelmiştir. Bunun yanında ilişki kurulan kimseler de çoğalmıştır. Artık kişi yönetimi yetmemekte, kurallarla yönetim gerekmektedir. Oysa bugün kurallar yoktur; çünkü kurallar o kadar çoktur ki öğrenilmesi bile mümkün değildir. Öğrenilse bile ekseriyet sistemi ile oluşan kanun ve kurallar çelişkilerle doludur.
c) Dün devletleri yöneticiler yönetirken şimdilerde ise halk söz sahibi olmaya başlamıştır. Yöneticiler artık halka hâkim değildir. Eskiden merkez yani ABD Sermayesi tüm yöneticilere hükmedebiliyordu. Masonluk teşkilatı ile insanlık tek devlet olarak yönetiliyordu. Bugün devletler sermayeyi dinlemez oldular. Çünkü halk onlara hükmetmeye başlamıştır.
d) Faizli sistemin önemli bir hastalığı vardır. Faizli sistemde ekonomik krizler olur. Krizleri aşmak için savaşlar çıkarılır, silahlar satılır, kentler harabeye dönüşür, Sermaye yeniden faaliyete geçer. Erbakan, Humeyni, Gorbaçov ve Obama savaşları önlediler, şimdi savaş çıkmıyor ama düzen de kurulamıyor.
Bu durumda Birleşmiş Milletlerin yeni düzen arayışı içine girmesi gerekir. Bunun için dünyanın bütün devletleri oraya çözüm önerileri ile gelmelidirler. Önce çözüm önerileri arz edilmelidir. Sonra bir fon oluşturulup bu öneriler üzerinde tartışma oluşturulmalıdır. Sonunda insanlık çözüm önerilerinde anlaşmalıdır.
Size bir sır verebilirim. Bir öneri üzerinde anlaşmak zaten çözümdür. Önerinin çözümleri üretmesi gerekmez. Öneri üzerinde anlaşmanın kendisi çözümdür. Bu cümle üzerinde biraz daha düşünebilirsiniz.
Erdoğan BM’ler için ABD’ye gittiği zaman bir öneri ile gitmelidir. Kimseye karşı olmamalıdır. Herkesi öneriye davet etmelidir.