ABD de Sömürü sermayesi bir otelin bir odasında karar aldı; Refahyol Hükümeti gidecek! CİA’dan MİT aracılığı ile talimat geldi. Millî Güvenlik Kurulu’nda 9 saat görüşüldü, sonunda bu hususun incelenmesi Bakanlar Kurulu’na havale edildi. Bakanlar Kurulu aylar geçtiği halde bir sonuca varamadı. MGK Genel Sekreteri konuyu Erbakan’a sordu. Erbakan da ona sordu; biz bunu yapmazsak Meclis’i kapatacak mısınız? Genel Sekreter kapatmayacağız şeklinde cevap verdi. Çünkü sermayeden gelen talimat öyle idi. Hükümet indirilecek ama Meclis kapatılmayacaktır. Çünkü Meclis kapanırsa askerler yönetimi ele alır ve onlar daha çok söz dinlemezler. Onlar Erbakan’dan daha tehlikeli idi. Erbakan da ‘öyleyse biz de o 18 maddeyi yürürlüğe koymayacağız’ dedi ve sorun kapandı.
İş S. Demirel’e düştü. Demirel masonlardan aldığı emri harfiyen yerine getiren bir kimsedir. O da Çiller’i çağırdı. Askerler ihtilal yapacaklar, sen başbakan olursan yapmayacaklar. Hocaya söyle, istifa etsin, sen hükümeti kur ve ihtilal önlensin. Çiller Erbakan’a geldi, ben sadece elçiyim, böyle diyor, böyle yapalım demiyorum dedi. İşte Erbakan orada tarihi hatayı yaptı. Tamam, bir sene sonra seçime gitmek şartıyla evet dedi. Demirel bu cevabı alınca sevincinden uçmaya başladı. Çünkü artık Çiller’siz de hükümet kurabilecekti. Çünkü milletvekilleri seçimi istemeyeceklerinden dolayı M. Yılmaz güvenoyu alabilecekti. Böylece etkisiz kalan 28 Şubat Erbakan’ın hatası ile etkili oldu.
Erbakan ne yapacaktı?
Tamam diyecekti, istifa edecekti, Meclis’e gidecekti. Demirel, Yılmaz, Ecevit hükümeti kuracaktı. Zaman şartları değiştirecekti. Sonunda Refahyol tekrar iktidara gelecekti. R. Tayyip Erdoğan’ın yerinde Erbakan gelecekti. Şimdi de M. Kamalak başbakan olacaktı. Ben bunu Erbakan’a anlattım, hata ettiğini söyledim. Sesini çıkarmadı. Onun usulüdür, kabul etmediği bir şeyi söylediğin zaman uzun delillerle sizin görüşünüzü cevaplardı.
*
Şimdi de aynı hatayı Recep Tayyip Erdoğan işlemektedir. Ne şeriata ne de ilme uygun olmayan bir kararı yürürlüğe koymak istemektedir. Üç dönem milletvekilliği yapanlar bir daha seçilmeyeceklerdir. Böylece AK Parti’ye dinamit koymaktadır. Onları seçenler üç devre için seçmiyorlar, onlardan daha layık olmadığı için seçiyorlar. Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi üç devre sonra istirahata çekilebilir ama koskoca partiyi mefluç hâle getirmeye hakkı yoktur.
Kaldı ki kendisi bu çekilmeden yararlanıyor, başbakanlıktan cumhurbaşkanlığına hazırlanıyor. Bugünkü cumhurbaşkanlığı yetkileri ile de yetinmiyor. Başkanlık sistemi yetkilerini istiyor. Bu olay AK Parti’yi dağıtır, bu kurala uymayan milletvekilleri başka partilerde yer alırlar. Yeni parti kurarlar. Erdoğan da bu yalnız kedisini düşünme tutumu sebebiyle istismar konusu olur. Basın aldığı emirle bu işi bir gecede bitirir.
İşte şimdi o da Erbakan’ın işlediği hatayı işlemektedir.
*
Anayasa bin senede bir değişecek şekilde hazırlanır. Bundan dolayı şartlara göre o gün birinin iktidarını sağlamlaştırmak için anayasa hazırlanmaz. Bugün Erdoğan gelsin diye anayasa hazırlarsınız, yarın Sezer gitsin diye anayasa hazırlamış olursunuz. Her on senede bir anayasa getirirsiniz. Anaysa sık sık değiştirilemez. Çünkü anayasa diğer yasaların da yasasıdır. Anayasada değiştireceğiniz bir madde bütün kanunlarda değişiklik yapmanızı gerektirecektir. Çünkü anayasanın bütün kuralları her anayasada uygulanmış olmaktadır.
1924 Anayasasının tek partili sisteminden çok partili sisteme geçmek için 60 yıldır savaş veriyoruz ama başaramadık. Meclis hâlâ yeni anayasa yapmakla meşguldür.
Neden başaramadık?
Başaramadık çünkü o zamana kadar çıkan tüm kanunlar hâlâ yürürlüktedir. Yeni kanunlar da yeni anayasaya göre değil, o günkü havaya göre birilerini kayırmak, birilerini zengin etmek için hazırlanmaktadır. Mesela, süt dağıtımı çocukların gıdası için değil, birilerini zengin etmek için yapılmaktadır. Bakan beyan ediyor; Edirne’den aldığım sütü Kars’a götürüyorum, onun için pahalı diyor! Neden Edirne’den aldığın sütü Kars’a götürüyorsun?! Götürüyorsun çünkü oradaki patronu koruyacaksın. Oysa Edirne’de ayçiçeği olur, Kars’ta sütten başka bir şey olmaz, yaptığının tam tersini yapmak gerekir.
*
Sonuç olarak Cumhuriyet dönemi henüz Osmanlı mantığını kaldıramamış, çok partili sistem de tek parti zihniyetini kaldıramamıştır; kaldırması da mümkün değildir.
Hiçbir şey makroda çözülmez.
Sorunlar mikroda çözülür.
Semt kooperatifleri kurulmalıdır. Semt kooperatifleri şeklinde yüz aileden oluşan ilk birliklerde yenileşme meydana gelmelidir. Halk yeni semtleri kendileri oluşturmalıdır. Yani biz başarılı semtler oluşturmalıyız. Halk olarak sonra semtlerini kendileri kurar. Ondan sonra kanunları değiştirirsiniz. Ondan sonra da anayasayı değiştirirsiniz.
Önce anayasa, sonra kanun, sonra hayat değiştirilemez.
Devlet örnek site kurar...
O kurmaz, kuranları destekler...
Biz 1967’de böyle örnek site kurmak için Akevler Kooperatifi kurduk. Devletten destek göreceğimize saldırıya uğradık. Millî Görüş’e yaptıkları saldırıyı aynı şiddet ve biçimiyle bize de yaptılar. Bizi yenemediler ama gelişmemizi önlediler. Bizim üzüntümüz; bizimle beraber yola çıkanlar iktidar oldular ama bizi unuttular!..
*
Tavsiyemiz şudur: Recep Tayyip Erdoğan dinlenmek üzere Başbakanlıktan çekilip Meclis Başkanı olmalıdır. Cumhurbaşkanlığını da bir asker yapmalıdır. Hükümetin Meclis’e tahakkümü sona ermelidir. Meclis bağımsızlığını böylece kazanır. Ordu Cumhurbaşkanı’na, Başbakan ise Meclis’e bağlı olmalıdır. Böylece dış işlerinde güçlü devlet, iç işlerinde de özgür ve müreffeh bir ülkeye sahip olabiliriz.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92