28 Şubat’ı kimler tertipledi iseler 28 Şubat davasını ikame edenler de onlardır. O gün o işi yaptırdı. O işi yapanlar onun emirlerine uymadı, şimdi de onları muhakeme ediyor.
Bugün onun emrinde 28 Şubatları muhakeme edenler yarın Türkiye’yi yıkın emri verecektir. Bunlar da onu yapmayacak, bu sefer bunları mahkemeye verecektir.
Meclis anayasa değiştirmiş, halkoyuna konmuş, kabul edilmiş. Genelkurmay Başkanı yüze divanda muhakeme edilir denmiş. Şimdi savcılar ve hâkimler ne sebeple bilinmez, kendi kendine anayasanın vermediği yetki ile alıp yargılıyorlar. Suç işliyorlar. Yetkiyi kötüye kullanıyorlar. İşte yarın bunlar memleketi yıkmazlarsa bu suçtan dolayı muhakeme edilecektir.
Çevik Bir’i daha önce de savunmuştum. Şimdi savunmayı yenileyim.
Bir komutanın iki tehlikesi vardır. Biri düşmanıdır. Bir dalgınlığa getirse kendisini de ordusunu da yok edebilir. Komutanın ikinci korkusu askerlerinin kendisini dinlememesidir. Bu kendi astları tarafından çok daha astlardan gelir. Ordu içinde bir ayaklanma olur. Bunun için her komuta kademesi astların gerektiği zaman toplanması için komutanlar arasında ihtilaf varmış gibi gösterir ve astlardan hareket olduğu zaman onun etrafında toplanırlar ve ordunun bölünmesi önlenir.
1961’de durum bu idi. 1918’lerde dayatılan Sevr’den vazgeçilmemişti. 1997’ye kadar ertelenmiştir. Bu 1897’de Basel Konferansı’nda alınan kararlardandı. 1950’de DP iktidar edilmiş, borçlandırılarak Türkiye 2000’lere doğru işgal edilecekti. Demokrat Parti hükümeti memleketi kalkındırmaya kalkıştı. Sonunda Batı Menderes’i asmaya karar verdi. Ordu içinde iki grup subayı organize etti. Yüzbaşı ve binbaşı rütbelerinde olan askerler ikiye ayrılmıştı. Milliyetçi grupları Menderes, CHP grubunu Bayar destekliyordu. Devlet bölünmek üzere idi. İşte o zaman ordu Cemal Gürsel’e görev verdi. DP karşıt harekete başladı. Parti buna zorunlu izin verdi. İzinli idi ama Ankara orduevinde yüzlerce subayla her gün toplantı yapılıyordu.
Sonunda yönetime el koydukları zaman Cemal Gürsel iki grupla anlaştı ve ordu bölünmedi. Cemal Gürsel ülkeyi seçime götürdü ama kendisi terk etmedi. Çünkü henüz ordu durulmamıştı. İnönü’yü başbakan yaptı. Cevdet Sunay genelkurmay başkanı oldu. Talat Aydemir iki defa darbe girişiminde bulundu. Ordu sahip çıktı ve onlar asıldı. Türkeş grubu Hindistan’a gönderildi. Böylece ordudaki isyanlar ancak askerin Cemal Gürsel’i o günkü iktidara karşı çıkarmasıyla önlenebildi.
1997’de ortada muhalif olarak gösterilen zat Çevik Bir’di. Sonunda 28 Şubat askeri müdahaleye gerek kalmadan atlatıldı. Çevik Bir I. Ordu Komutanı yapıldı ama emekliye sevk edildi. 28 Şubat dışarıdan ayarlanmıştı. Ordu en uygun çözümü tarafsız kalmada gördü. Demirel de gerekeni yaptı, kendine göre yapılabileceği yaptı.
Dışa karşı savunmada hukuk değil kuvvet esastır. Hukuk geçerli olsa ordular olmaz. Ülkenin iç işlerinde hukuk esastır.
Bununla beraber bazen ülke içinde de hukuk askıya alınır. Bütün dünya anayasalarında sıkıyönetim vardır. Dolayısıyla devletin üst kademe yönetiminde hukuk usulü muhakeme olmaz, siyasi muhakeme olur, askeri muhakeme olur.
O dönmede Genelkurmay Başkanlığı’nın bilgisi dâhilinde oluşan hiçbir olay astları ilzam etmez. Suçlu Millî Güvenlik Kurulu’dur, hükümettir, devlet başkanıdır. Onlar da suçlu olamazlar. Görevliler onlara karşı bir fiil işlemişlerse onlar tarafından muhakeme edilir ve mahkûm edilir.
Yanlış yapıyorsunuz; hepiniz yanlış yapıyorsunuz. Hâkimler yanlış yapıyor, savcılar yanlış yapıyor, hükümet yanlış yapıyor, Meclis yanlış yapıyor, ordu yanlış yapıyor. Devlet ve millet uçuruma gidiyor. Basın’dan bahsetmedim çünkü onlar yanlış yapmıyor, onlar ihanette.
Benim sözüme kulak verin ve bu arabayı uçuruma doğru gitmekten kurtarın. Hapishaneler doluyor diye seviniyorsunuz. Bunlara bu suçları işleten sizsiniz. Onlar neden suç işlediler? Siz de suçlusunuz. Yarın onlar sizleri hapishanelere tıkayacaklar. Dışarıda tezgâhlanan bu gidişi durdurun. Herkesin aklı başına gelsin ve bu gidişatı durdursun.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92