Peygamberlerin dışında tarihin yetiştirdiği iki etkin ilim adamı vardır.
Biri Sokrat’tır; tümden gelimi insanlığa öğretmiştir.
Diğeri de Ebu Hanife’dir; tümevarımı öğretmiştir.
Ebu Hanife’nin çalışma usulü vardır. Ana delil olarak Kur’an’ı ele alır. Hadislerden (Sünnet) onu anlamada yararlanır. Sükûti icmaları da delil kabul eder. Orada bulamadıklarını onlara kıyas yapar. Ve sonunda nakli delillere dayanarak sonuçlara varır.
Ebu Hanife bununla yetinmez. Vardığı sonucun hikmetlerini araştırır, sonuç sistem içinde oturuyorsa o zaman onu benimser ve ona göre hükümler ortaya koyar. Yani Ebu Hanife’ye göre akıl ve nakil birlikte delildir. Toplamları değil çarpımları delildir. Birine aykırı olan hüküm Ebu Hanife’ye göre geçerli değildir.
Ben de içtihatlarımda hep bu yolu takip ettim.
Anayasa oylamasında yaptığım içtihatlarla bu sonuca vardım. Bir içtihat daha yaptım. Halk %40 ile %48 arasında ‘evet’ kullanacaktır, ‘hayır’ %52’nin üstünde olacaktır. Sonunda tahmini sonuçlar birer içtihattır, her zaman hata olabilir.
Cumhurbaşkanını halk değil Meclis seçmelidir. Halkın cumhurbaşkanını seçmesi yanlıştır. Bu benim eski içtihadımdır. Halkın seçmesi sonunda başkanlık sistemini zorunlu kılar. O da eyalet sistemini zorunlu kılar. O da ülkeyi parçalar ve devletçikler haline getirir. O da Ortadoğu’daki devletçikleri İsrail’in birer federe devleti yapar.
Kur’an’a göre de eyalet sistemi yanlıştır. Eyalet demek, bir devleti ona yakın bölgeye ayırıp her birine özerklik tanımak demektir. Kur’an’a göre kendisinden on misli fazla kuvveti yenebilir ama yüz misli fazla kuvveti yenmesi mümkün değildir. O halde ülke yüz ile ayrılmalı ve her il iç işlerinde bağımsız olmalıdır. İç güvenliği iller sağlamalıdır. Bölge valileri ise orgenerallerden atanmalı ve merkezi yönetimlerle yönetilmelidir.
O halde “eyalet sistemi” yerine “iller sistemi” getirilmelidir. Belediyeler kalkmalı, il başkanları hem belediye hem de valiliğin görevini görmelidir. Biz “Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası”nı yarım asırdır inceliyoruz. Bunun ilk çalışmalarına Şükrü Karatepe de katılmış, bölüm başkanı iken Harun Özdemir ve Hilmi Altın’a bu konularda mastır yaptırmıştır. Sonraları diğer AK Partililer gibi Akevler’i terk etmiştir. Kayseri Belediye Başkanı olduktan sonra hiç ilgilenmemiştir. Şimdi de adı geçmekte ama ne söylediğini anlayamamaktayız.
Türk Ordusu “Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası”nı incelemeli, kendisine göre bir öneri hazırlamalı ve Millî Güvenlik Kurulu’na sunmalıdır. Ondan sonra siyasileri serbest bırakmalıdır. Türk milleti sonunda o öneriyi benimser, %92 oyla anayasamız olur.
Gerçekleri görmek zorundayız. İnsanlık yeni anayasaya muhtaçtır. Ne parlamenter sistem ne de başkanlık sistemi bugünkü ihtiyaçlara cevap veriyor.
Beni sevindiren Saadet Partisi ile Bağımsız Türkiye Partisi’nin “Hayır”ı desteklemeleridir. Bunlarla referandumdan sonra görüşeceğim. Onların yanında da Sermaye ajanları vardır, görüştürmüyorlar. Ama zorlayacağım ve görüşeceğim.
İster ‘evet’ çıksın, ister ‘hayır’ çıksın, mutlaka Kur’an düzenine göre bir anayasayı hazırlamak zorundayız. Bize yakın olan bu iki yakın partinin emrinde basın ve yayın organları vardır. Ortak anayasayı hazırladığımızda onu halkımıza duyurma imkânı vardır. Halkımız partisini değiştirmez ama partilerini istediği istikamete zorlar.
Erbakan Adil Düzen’i anlattı, dünyayı fikren değiştirdi. Adil Düzen uygulamasını yapamadık, örnek gösteremedik. Şimdi örnek göstereceğiz. Bunu bu iki parti birleşerek yapacaklar. İçlerindeki Sermaye ajanlarını etkisiz hâle getirecekler. Her ikisi Erbakan’ın yaptığının benzerini yapacaklar, Akevler’le birlikte çalışacaklardır.
Neden bu iki partiden bahsediyorum?
Çünkü bu patiler İslam düzenini isteyen partilerdir. Çünkü bu partiler ‘hayır’ diyecek kadar şuurlu partilerdir. Oyları Ak Parti’de temerküz ettiği için az görünüyorlar. Ama bunların oya etkileri çok fazladır. ‘Hayır’ çıkarsa bunların rolleri büyük olmuş olacaktır.
Akevler Adil Düzen çalışanlarının, Allah’ın emrine uyarak Türkiye’ye, dolayısıyla insanlığa hizmet etmenin dışında ne makam ne de servet talepleri vardır. Bunların bu hizmetteki makamları bunlara yetmektedir. Faizsiz yaşayacak kadar da varlıkları vardır.