İnsanlık bundan 5000 seneden daha önce köy döneminden kent dönemine geçmiştir. Bugün kentleşmeyi tamamlamış, semt dönemine geçmektedir. Semt dönemi demek, köy dönemi ile kent döneminin birleşmesi demektir. İnsanlık tarım ve sanayi semtleri şeklinde organize olmaktadır. Bucaklar semlerden oluşacak ve insanlığın hücreleri şeklinde bağımsız sosyal hayatlarını kuracaklardır. İç güvenliği iller, dış savunmayı semtler yapacak ve insanlık uygarlaşmaya devam edecektir.
Üçüncü binyıl uygarlığına geçmek demek sadece binyıllık uygarlığa geçmek demek değildir. İnsanlığın rüşde ulaşması demek artık peygambersiz uygarlıkları kurmaya başlaması demektir. Yeni peygamber ve yeni kitap gelmeyecek, Kur’an ve ilmin insanlığı belki milyonlarca sene uygarlıkları bin senede bir yenileyerek devam edecektir. Bugün yeryüzünde büyük inkılâp olmaktadır ve bu inkılâp Hazreti Nuh zamanında olan inkılâp kadar önemlidir. Belki bundan sonra bu kadar büyük inkılâp hiç olamayacaktır.
İnsanlığın üçüncü binyıl uygarlığını kurabilmesi için İnsanlık Anayasası’nın ortaya konması gerekmektedir. Akevler bunun bütün hazırlıklarını yapmıştır. İnsanlığın ilgilenmesi üzerinde çalışması gerekmektedir.
İkincisi; hakemlik sistemini hemen kurması gerekmektedir. Bucaklar içinde hakemlik sistemini kurması ve yaşamaya başlamasının yanında bucaklar arası, iller arası, ülkeler arası da hakemlik sistemini benimsemesi ve buna göre organize olması gerekmektedir. Savaş ve terör olayları ancak böylece sona erer.
Üçüncü olarak; insanlığın karşılıksız para sorununu çözmesi gerekmektedir.
Dördüncü olarak da; İsrail sorununu çözmelidir.
Bu haftaki makalelerimde son iki sorunu ele alacağım; para sorunu ve İsrail sorunu.
Faizli karşılıksız para Kur’an’ın haber verdiği gibi kendi kendisini yok etmektedir. Faizli para kanser hücreleri gibidir, durmadan çoğalmak zorundadır. ABD Merkez Bankası (FED) 100 trilyon dolar basmıştır, basmaya devam edecektir, çünkü başka türlü faizli sistem çalışmaz, çalışamaz. Bunun yanında bir o kadar veya belki de ondan fazla “hesabi dolar” vardır yani kâğıt olarak bulunmamakta ama tedavüle girmiş bulunmaktadır. Bu dolarları da Merkez Bankaları değil halk, şirketler ve devletler üretmektedir; bunu sınırlayan bir kurum da yoktur.
İnsanlık “yeni para”yı ortaya koyacak, devletler o paraları güvence altına alacaklardır. O paralarla yapılan işlemlere devlet mahkemeleri bakacaktır. Onun dışındaki paralara yargı bakmayacaktır. Yargı güvencesinden kalkan diğer tüm paralar kendiliğinden devreden çekilecektir. Devletlerin bunun dışındaki paralara siyasi müdahaleleri hiçbir yarar getirmez.
Önce bucaklar “Buğday Parasını” çıkaracaklardır. Bucak buğday paralarını halka “Sipariş Kredisi” olarak faizsiz verecek, onlar da tüccarlara sipariş verecek, onlar da işyerlerine sipariş verecek ve işyerleri siparişleri üretip sipariş verenlere teslim edeceklerdir. Bu para “Bucak Parası”dır. Bu parayı bucaklar bucaklarındaki nüfus sayısına göre çıkarırlar ve tüm dünyada nüfus sayısı kadar bu para mevcut olur.
Sonra iller mağazalara “Demir Bonolarını” kredi olarak verir. Mazağalar bununla inşaat malzemesini alıp satarlar. Mallar mağazaya gelir, karşılığında “Demir Bono” piyasaya çıkar. Böylece yeryüzünde ne kadar “stokta mallar” varsa o kadar da “Demir Para” piyasaya çıkmış olur. İnşaat malzemesindeki stoklar “Demir Para” ile fiyatlandırılmıştır. İnsanlık o kadar stok demir sahibidir demektir. Bu il nakdidir.
Sonra ülkeler “Emek Parasını” çıkarırlar. Her çalışan kimseye “Çalışma Kredisi” verilir. Mesleki derecelerle orantılı olarak verilen bu krediler çalışanlara verilir. Çalışan kişi bu krediyi alır ve bir işyerine gider, işverene kullandırır, kendisi ücretini bu krediden almış olur. İşveren borçlu olur. Artık yani artırılan emek burada değerlendirilir. Devletler bu para ile taşınmazları kârsız alıp satarlar; komisyoncular aracılığı ile alıp satarlar. Dolayısıyla bu paranın iki karşılığı vardır; birincisi halkın verdiği artık emek, ikincisi devletin arz ettiği tüm taşınmazlar. Bunun karşılığı olarak da yeryüzünün toprakları vardır. Bunun miktarı kamu toprakları kadardır yani karşılığı kamuda bulunan taşınmazlardır. Maliyet değerleri ile arz ve talep olunur ve tüm arz ve talep karşılanmış olur.
Yeryüzünde 100 kadar devlet, 10 000 kadar il ve bir milyon kadar bucak vardır. Tüm bunların çıkardıkları “Toprak, Demir ve Buğday” paralarını değiştirmeye ve kredileştirmeye yarayan bir para vardır ki o da “Altın Bono”dur. Kuyumcular bununla altın alıp satarlar. İşçiliği koyarlar ama bu para işçilik hariç altın gram karşılığıdır.
Bu paralara geçebilmek için devleti beklemeye gerek yoktur.
Halk kooperatifler kurarak bu paralara geçebilir.