Süleyman Karagülle
FAİZSİZ İŞLETME 14.10.2000
12.02.2025
635 Okunma, 0 Yorum

FAİZSİZ İŞLETME

 

بسم الله الرحمن الرحيم

الشيطان يعدكم الفقر  و يأمركم بالفحشاء

“Şeytan sizi yoksulluk ile korkutur ve size fahşayı emreder.”  (Bakara, 2/268)

Açıklama: İnsanlar zanneder ki; “biz haram işlemezsek aç kalırız!” Ayrıca iş yaparken; “buna halk ne der?” diye düşünürler. Oysa; “buna şeriat ne diyor?” diye düşünmek gerekir. Eğer şeriata göre iş yaparsak Allah halka ilham eder, onlar bizim yanımızda olurlar ve zengin oluruz. Tam tersine, “halk böyle istiyor” der de şeriata aykırı hareket edersek Allah insanlara bize karşı kötülüğü telkin eder ve biz fakir oluruz. Unutmayalım ki; sabırla karşılanan fakirlik, israfa daldıran zenginlikten çok iyidir. Son otuz yıl içinde Müslümanlar zengin oldular ama israfa da dalmaya başladılar. Madde israfı ve zaman israfı moda oldu. İbadetlerin yerini eğlenme aldı. Zekâtın yerini moda gösterileri aldı. Biz fakir isek şükredelim. Allah bizi onlardan ve onların yaptıklarından korudu.

 

الذين يأكلون الربوا  لايقومون الا كما يقوم الذى يتخبطه  الشيطان  من المس

“Riba yiyenler şeytanın kendisine çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar.” (Bakara, 2/275)

Açıklama: Veresiye satış halkı israfa alıştırır. Gizli de olsa fiyat farkları ile faiz alınmış olur. Bakkallar veresiye satış yaparlar; Marketler peşin satış yaparlar. Bakkallık iflas ediyor, Marketler gün geçtikçe gelişiyor. Göreceksiniz; gelecekte kartla çalışan marketler iflas edecek, peşin çalışan marketler gelişecektir. Biz kendi kartımızı yerleştirdikten sonar bankaların kartları ile çalışmayacağız. Biz faiz yerine kredileşme sistemini getireceğiz. Yahut selem farkını getireceğiz.

 

انما ذلكم الشيطان يخوف اوليائه فلا تخافوهم  وخافون  ان كنتم موئمنين

“İşte bu şeytan yalnız kendisine dost olanları korkutur.

Siz şeytandan korkmayın, Ben’den korkun.” (Âl-i İmrân 3/175)

Açıklama: Böylece açlıktan korkarak şeriata aykırı hareket edenler, içki satanlar, rüşvet verenler, hile yapanlar, alışverişte yalan söyleyenler, Allah’a güvenmeyip sabit ücretlere inananlar hep şeytanın dostlarıdır demektir. Faizin dört çeşit olduğunu tekrar hatırlatalım:

a)    Zarara iştirak etmeden kârına ortak olan sermaye sahipleri.

b)     Zamanla artan bir borcu verenler.

c)    Sabit kira ile işyerlerini kiralayanlar.

d)    Sabit ücretle iş yerlerinde ücretle çalışanlar.

Bunlar faiz almış olurlar. “Karz-ı Hasen ve Zekât Müesseseleri”ni kurduktan sonra bu faizlerden kurtulacağız. Şimdilik faiz haramlığı gelmemiştir. Faiz en sonunda haram kılındı. Bizim üzerimize farz olan faizsiz iş yapmak, faizli işlemleri zorunlu olmaktan çıkaran müesseseler kurmaktır. Akevler Tüketim Kooperatifi bunun için kuruldu. Akevler Konut Yapı Kooperatifi bunun için kuruldu. Her biriniz faizli işlemler yaparak yaşayabilirsiniz. Ama faizsiz bir işletmeyi kurmak için katkıda bulunmak  bize farzdır. Biz şimdi onu yapıyoruz. Bu müessesemizi faize bulaştırmaya çalışmayın.

 

ان المبذرين كانوا اخوان الشياطين

“Saçıp savuranlar şeytanın kardeşleridir.” (İsrâ, 17/27)

Açıklama: “Tüketim ekonomisi”nden “üretim ekonomisi”ne geçeceğiz. Üretim ekonomisi “selem ekonomisi”dir. “Veresiye” ise “tüketim ekonomisi”dir. Tüketim ekonomisinde gittikçe borç artar ve sonu iflasa varır. Tüketim ekonomisi esarettir ve Türkiye için intihardır. Türkler için intihardır.

FAİZİ BATI MEDENİYETİ MEŞRULAŞTIRDI

Faizin haramlığında hem peygamberler hem de filozoflar ittifak etmişlerdir. Tarih boyunca daima faizle mücadele edilmiştir. Faizin meşruluğu sadece Ateist Avrupa Medeniyeti’nde meşru görülmüştür. İstanbul’un Türkler tarafından fethedilmesiyle Avrupa doğudan ümidini kesmiş, batıya yönelmişti. Avrupa Müslümanlardan;

a)    Astronomiyi ve coğrafyayı,

b)    Pusulayı ve haritacılığı,

c)    Barutu ve topu,

d)    Kâğıdı ve matbaayı öğrenmişti.

Bunları kullanarak açık denizlere açıldı ve Amerika’yı keşfetti. Amerikanın keşfiyle;

a)    Amerika’da bâkir topraklar ve zenginler buluştu.

b)    Para olarak kullanılmayan altın stokları buldular.

c)    Avrupa kenarda iken merkez hâline dönüştü.

d)    İlmin pratikteki sonuçlarını gördüler ve inandılar.

Bu gelişmelerin sonucu olarak dünyanın çehresi değişti. Önceleri “toprak” ekonominin esasını teşkil ederken, şimdi ekonominin kalbi “ticaret” oldu. Ticareti ellerinde bulunduran Yahudiler daha önce horlanırken, sonraları üst sınıfa geçtiler. El sanatlarında acemi olan Avrupalılar makine sanayiine geçtiler. Doğu geriledi, Batı ilerledi. Yahudilik ırkî bir dindir. Başkalarını kendi dinlerine almazlar. Yahudilerin dünyaya hükmetmeleri için ateist bir medeniyet kurdular. Dünyayı sömürebilmek için de faizi meşru gördüler. Böylece dünyayı yönetimlerine aldılar. Dünyadaki ordular şimdi onların emrindedir. İstediklerine saldırtır, istediklerini iktidar ederler. “Faizin meşruluğu” insanlık için gerekli idi. Faiz meşru olmasaydı, sermaye terakümü (birikimi) olmaz, büyük fabrikalar kurulamazdı. Allah onun için “kuvvet medeniyetleri”ni de var etmiştir. Onlar “karanlık medeniyetler”in hizmetini yaptılar ve tarih oluyorlar. Biz “aydınlık medeniyeti”ne doğru yol alıyoruz. Geleceğin tarihi olacağız. Batı Medeniyeti çöküyor. Yahudi saltanatı sona ermek üzeredir. Dünyadaki sosyo-ekonomik sancıların sebebi budur.

a)    Tarım dönemi”nde yalnız küçük bir azınlık ilim yapma imkanını bulurdu. Diğerlerinin okumaya ihtiyacı yoktu. “Sanayi dönemi”nde ise herkes okumak zorunda kaldı. Çünkü okumadan ekmek kazanmak imkansızlaştı. Sömürücü sermaye de yetişmiş eleman bulmak için okumayı teşvik etti. Ama okumuşlar şimdi kendileri iş kuruyor ve sömürü sermayesine karşı geliyorlar.

b)    Ulaşım imkânları arttı ve gelişti. Sömürücü sermaye de bunu istemiştir. Ham maddeyi Avrupa’ya taşımak ve Avrupa’dan mamul maddeyi dünyaya ulaştırmak için ulaşıma ihtiyaç vardır. Ne var ki, bu imkânlar büyük sermayeyi devreden çıkardı ve halk kendi aralarında alış-verişe başladılar. Gerçi bunu gümrük ve vize kayıtları ile önlemeye çalıştılar ise de, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sınırları açmak zorunda kaldılar. Hitler yenilmiş ama hedefine ulaşmıştır. Almanları da dünya piyasasına ortak etmiştir.  İki savaş da Almanların açık denizlere çıkamaması sebebiyle çıkmıştır.

c)    Haberleşme imkânları gelişmiştir. Radyo, televizyon, bilgisayar, video, sinema gibi araçlar her türlü olayları insanların gözleri önüne sermiş ve insanlık uyanmağa başlamıştır. Bu da sömürüye dur şeklinde ortaya çıkmıştır.

d)    Dünyayı sömürmek için sömürücü sermaye devlet içinde “gizli istihbarat servisleri”ni kurdurmuş ve provokasyonlarla dünyadaki ayaklanmaları bastırmıştır. Ancak gizli istihbarat zamanla güç olmuş ve onların emrinden çıkmaya başlamıştır. Bunu dengelemek için “mafya teşkilatı”nı finanse etmiştir. Ne var ki, mafya yer altında gizli istihbaratla birleşmiş ve şimdi dünyayı inletmektedirler. Bu durum sermayenin hakimiyetini sona erdirmektedir.

Görülüyor ki, nereden bakarsak bakalım Batının Ateist Medeniyeti kendi içinde çöküp gitmektedir. Avrupa Medeniyeti’ni “faiz” ayağa kaldırmıştır; “faiz” çökertip gidecektir...

Bugün Amerika’da ne kadar dolar varsa, dünyada da o kadar dolar vardır. Demek ki Amerika’nın yarısı satılmıştır. Dünyada “yeni bir para” çıkarsa “Amerikan Doları” geri dönmeye başlayacaktır. Ani olarak Amerika’da %50’den fazla enflasyon olacaktır. Amerika’nın yarısı dışarıya verilmiş olacaktır. Amerika buna dayanamayacak ve federe devletler bağımsızlık kazanarak dağılacaktır. Bu da sömürücü sermayenin Amerika’daki hakimiyetinin sonu demektir. Bunu bilen sömürücü sermaye kendisine Avrupa’da merkez hazırlamaktadır. İçimizde bu gelişmeleri görecekler olacaktır, sanırım.

 

GELECEĞİN PARASI

Her medeniyetin parası vardır. Toplayıcılık döneminin parası “ceviz” gibi “kuru meyveler” idi. Avcılık döneminde para olarak “deri” kullanıldı. Çobanlık döneminde “yün” veya “koyun” para oldu. “Çift para” gelişti. Tarım döneminde “tahıl” para olmaya başladı. Pazar mübadelesi döneminde “gümüş” veya “bakır” gibi “madeni paralar” doğdu. Tüccar  mübadelesi döneminde “altın” para oldu. Böylece altın ve gümüş çift parası tedavül etti. Sanayi döneminde “banknot”, “kâğıt para” revaçtadır. Ortaklık döneminde “senet para” veya “kaydi para” revaçta olacaktır. Zaten bugünkü kart usûlü “senet para”ya doğru akışı başlatmıştır.

Bugün “banka kartları” merkezi sistemle çalışmaktadır. Araya nakit girmektedir. Gelecekte nakit devreden çıkacaktır. Herkes kartla mübadelede bulunacaktır. Yani yine altın ve gümüş değer olarak tedavül edecektir. Bu değer kartta görülecektir.

Bugünün para kaynağı nedir? “Kâğıt paralar”ın kaynağı “faiz”dir. Ülkemizi ele alalım. Farzedelim ki ülkemiz 100 katrilyon TL tedavül etmektedir. Bu yılki faiz de %50 olsun. Yıl sonunda bütün paralar bankaya verilmiş %50 faiz istihkak etmiştir. Kredi alanlar bunlardan yararlanarak üretim yapmışlardır. Bunlar faizleri ile birlikte bu parayı bankaya iade edeceklerdir. %50 fazla parayı nereden bulacaklardır. Devlet %50 para basıp piyasaya sürecektir. İşte böyle para-faiz oranında artmış olacaktır. Bugünkü para işte böylece faizi birike birike bu hâle gelmiştir. Türk Lirasını veya Doları kullananlar faizin içindedirler demektir. Devlet bu parayı piyasaya nasıl sürer. Bunun dört yolu vardır:

a)    Bankalar bono senetlerini Merkez Bankası’na götürerek karşılığında nakit alırlar. Bu nakdi Merkez Bankası matbaada basarak verir. Geri dönenler olsa da eksik döner. Fazlası bankada senet olarak kalır ve karşılığı piyasada para olarak hareket eder. 

b)    Merkez bankası piyasaya tahvilleri sürer. Sonra onları faizle gerisin geriye alır. Tahvillerin faizleri piyasaya nakit olarak sürülmüş olur.

c)    Devlet yatırımlar yapar ve bu yatırımlar piyasaya çıkmış olur.

d)    Devlet özel sektöre inşaat kredisini açar. Bu suretle nakit piyasaya sürülmüş olur.

Hangi yoldan sürülürse sürülsün, sonunda artan para kadar enflasyon olur. Eğer üretimde artış varsa ki %5 civarındadır, bu kadar miktarda paranın artması faydalıdır. Bunun üstünde paranın artması zararlıdır. Genel kural şudur:

a)    Eğer enflasyon %10’dan az ise bu üretimi teşvik edeceği için faydalıdır. İslâmiyet’teki zekât gibidir. Halk para saklayacağına iş yapmayı tercih eder. Ekonomik canlılık olur. Gelişmiş ülkeler faizi, dolayısıyla enflasyonu bu seviyede tutarlar.

b)    Eğer enflasyon %100’den az ise ve yaklaşık olarak her yıl sabit kalıyorsa, sıkıntılı olmakla beraber ekonomi döngüsü devem eder. Herkes enflasyona göre ayarlama yapar, ona göre ücretlendirir ve fiyatlandırır. Türkiye 1930’lardan bu yana bu enflasyon ile yaşıyor. Kalkınamıyor, ama ölmüyor da.

c)    Enflasyon %100’ün üstüne çıktığı zaman artık fiyat anarşisi olur. Ne ücretler ne de fiyatlar bilinir. Artık kimse hiçbir şey üretemez. Borç alamaz - veremez. Artık ekonomik çöküş olur. Dış ülkeler müdahale eder. Ya öldürür ya da düzeltirler. Osmanlı İmparatorluğu’nu böyle öldürdüler. Dış borçlara boğdular. Sonunda leşini paylaştılar. Türkiye’de dış borçlar artıyor. Faizi ödeyemez hâle gelince ne olacaktır?!.

d)    Bütün bu faizli sistemin tanımı şudur: “Önce tüketim” – “sonra üretim” olursa stoklar erir ve sonunda fiyat anarşisi oluşur. Bu da “veresiyecilik” demektir. Bunun tek tedavisi vardır. “Önce üretim” – “sonra tüketim”. Bunun yegâne yolu da “selem sistemi”dir.

 

FAİZLİ SİSTEM ÇÖKECEKTİR

Faizli sistem çökmeye mahkumdur. Düzgün ekonomide halkın elinde servet vardır, satın alma gücü vardır. Faiz zamanla halkın elinden bu gücü alır. Serveti tekellerde toplar. Krizler olur. Tarihte;

a)    Tarım dönemine geçildikten sonra halk topraklarını elden çıkarmak zorunda kalmış ve “toprak ağalarının kölesi” hâline gelmiştir. Halk kendisine yetecek kadar gıda temin edemeyince borçlanmaya başlamıştır. Zamanla borcu da ödeyemeyince kredisi kesilmiş ve isyan etmiştir.

b)    Tarımdan vazgeçmiş, şehre taşınmış ve “işçi” olmuştur. Ama ürettiği malı satın alacak ücret kendisine verilmediği için sonunda yine borçlanmaya başlamıştır. “Veresiyecilik” doğmuştur. Halk önce veresiye malları satın alır, sonra çalışır ve borcunu öder. Böylece bu mekanizma sürüp gider. Halkın malı satın alması için stokların bulunması gerekir. Bu stoklar bankadan alınan faizli kredilerle sağlanmaktadır. Ne var ki, üretici ürettiklerini satamaz olur. Çünkü halkın elinde satın alma gücü yoktur. Bunun sonucunda “ekonomik kriz” olur. 1930’larda böyle krizler olmuştu.

c)    Bankalar “kredi”yi üreticiye değil de tüccara vermeye başladılar. Böylece riziko üretici ve tüketiciden başka bir sınıfa geçti. Bunlar ucuza ürettiler, pahalıya sattılar. Denge oluştu. Ancak nâkıs istihdam oluştuğu için “sosyal krizler” doğdu.

d)    Bugün “borçlandırma ekonomisi” vardır. “Sömürücü sermaye” para basıyor, borç olarak ülkelere veriyor, onlar da halka dağıtıyor. Halk malları satın almaya başlıyor. Böylece halkın borcu faiz kadar artıyor, zenginlerin alacağı da faiz kadar artıyor. Ne var ki, enflasyon da arttığı için otomatikman borç ve alacak reel değeri ile sabit kalıyor. Ancak zenginler halka bu yolla hükmediyor.

Şimdi halk bu tahakkümden kurtulma savaşı veriyor. Çünkü Batı “Herkese İş - Herkese Aş Düzeni”ni sağlayamamıştır. Gerçi iyi bir kapitalizmde ve iyi bir sosyalizmde bunlar sağlanabilir. Ama artık Allah bunların düzenini sona erdirmekte olduğu için onların aklını başlarından almış ve yanlış istikamete sürüklemiştir. Yanlış yollar nelerdir?

a)    Sömürebilmek için “dinin gücü”nü kırmak istiyorlar, bu sebeple “din düşmanlığı” yapıyorlar. Kur’an Kursu ve İmam - Hatip Okulu düşmanlığı buradan gelir.

b)    Sömürebilmek için “aile düşmanlığı” yapıyorlar. Gençleri ailelerinden koparmak istiyorlar. “Başörtüsü düşmanlığı” budur.

c)    Sömürebilmek için “ulus düşmanlığı” yapıyorlar. Ülkeyi Lâik-Mürteci, Kemalist-Anti Kemalist, Kürt-Türk, Alevi-Sünni bölücülüğünü bunun için yapıyorlar. Her iki tarafı finanse ederek ülkemizi parçalamak istiyorlar.

d)    Sömürebilmek için “halk mülkiyeti düşmanlığı” yapıyorlar. Halk işsiz olmalıdır ki kendilerine “köle” olsun. Bunun için enflasyonist sistem, ağır vergi, sendika ve sosyal sigorta, sık askeri müdahaleler yoluyla halkı aç bırakma politikaları vardır.

 

FAİZ” YERİNE “”SELEM SİSTEMİ” GELECEKTİR

İşte biz hayatta kalmak istiyorsak, bu “sosyal tufan”dan korunmak için kendi “sosyal gemimiz”i yapmak zorundayız. Biz bunun için yola çıkıyoruz. “Veresiyecilik” yerine “Ön Ödemeli Sipariş Sistemi”ni getirmeliyiz. “Veresiye” “faiz”in kaynağıdır; “üretme”den “tüketme”dir. “Selem” ise önceden üretip sonra tüketmedir. “Veresiye” önce malı verip sonra parayı almak; “selem” ise önceden parayı ödeyip sonra malı almadır. Şimdi “Selem Sistemi”nin yararlarını anlatalım:

Bir işte çalıştınız. Mesela buğday ektiniz. Buğday şimdi yoktur. Üç ay sonra olacaktır. Size üç ay sonra kullanabileceğiniz “selem senedi” veriliyor. Bu “selem senedi”ni piyasada şimdi satarsınız ve ihtiyacınızı giderirsiniz. Ama size “peşin para” ödenir. Bunun anlamı şudur. O kimse satın almaktan vazgeçmiştir. Şimdi mağazada olan malını vermiş, ilerde ambarda olacak olan buğdayı almıştır. Bu sebeple kâr etmiştir. Oysa “veresiye satan” başkalarının mallarını size satmıştır. Sonra o kimseler gelince de “fiyatı yükseltmek” suretiyle hakkını ödememiştir. Sizin buğday mı, yoksa pirinç mi üreteceğinize kararı kim versin? Halk ne istiyorsa onun siparişini verecek ve siz de onu üreteceksiniz.

 

 






Çok Okunan Makaleler
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 42390 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 29630 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 28072 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011 19931 Okunma
9 Yorum 06.02.2016 17:34
Süleyman Karagülle
Akevler
14.07.2013 18941 Okunma
6 Yorum 22.07.2017 20:36
Süleyman Karagülle
Devlete faiz haram mıdır?
9.11.2013 18026 Okunma
Süleyman Karagülle
İlmîlik Demek “Usul” Demektir
3.10.2015 16899 Okunma
Süleyman Karagülle
Neden Arapça; Neden Kuran Arapçası
9.02.2013 15726 Okunma
1 Yorum 10.02.2013 15:18
Süleyman Karagülle
Fıkha Göre Yeni Hükümet
14.06.2015 14338 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 16:16
Süleyman Karagülle
Putin Müslüman Oldu
21.03.2015 14101 Okunma
5 Yorum 24.03.2015 11:50
Süleyman Karagülle
Tesviye mi Tasfiye mi?
1.09.2016 13873 Okunma
3 Yorum 22.09.2016 19:58
Süleyman Karagülle
Akit ve Ahit (Tekrar)
12.04.2012 13784 Okunma
1 Yorum 13.04.2012 17:57
Süleyman Karagülle
Ahmet Davutoğlu’nun Hatası
14.05.2016 13748 Okunma
3 Yorum 17.05.2016 07:37
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016 Neden Yapıldı?
17.07.2016 13638 Okunma
3 Yorum 19.07.2016 19:47
Süleyman Karagülle
Kuran'ı Doğru Anlamak
30.05.2015 13634 Okunma
3 Yorum 27.11.2016 18:52
Süleyman Karagülle
R.T.Erdoğan ve F.Gülen
8.02.2014 13551 Okunma
2 Yorum 27.07.2017 01:05
Süleyman Karagülle
İnsanlık anayasası - Sam Adian'a cevap
24.02.2016 13524 Okunma
10 Yorum 26.02.2016 00:34
Süleyman Karagülle
Evlilik ve Kanun Önerisi
5.03.2016 13475 Okunma
1 Yorum 06.03.2016 01:18
Süleyman Karagülle
Akhan ve Tokul Ailelerine Açık Mektup!
5.09.2015 13044 Okunma
1 Yorum 05.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Düşen Uçak ve Suriye Meselesi
29.11.2015 12459 Okunma
4 Yorum 08.12.2015 06:11
Süleyman Karagülle
Yeniden Seçim
25.07.2015 12359 Okunma
3 Yorum 29.07.2015 03:01
Süleyman Karagülle
İdam ve Öcalan
25.06.2016 12182 Okunma
6 Yorum 02.07.2016 12:02
Süleyman Karagülle
Kesilen Hayvanlar (Mete Firidin’in görüşü üzerine)
14.04.2015 12131 Okunma
1 Yorum 16.04.2015 20:19
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016 12123 Okunma
4 Yorum 22.05.2016 18:44
Süleyman Karagülle
Adil Düzen, N.Erbakan - S.Karagülle-1
1.10.2011 11929 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015 11807 Okunma
4 Yorum 23.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Darbeyi Kim Yaptı?
8.10.2016 11793 Okunma
6 Yorum 11.10.2016 13:15
Süleyman Karagülle
Davet
25.04.2015 11549 Okunma
6 Yorum 27.04.2015 10:03
Süleyman Karagülle
Kur’an Ekonomisi
3.12.2016 11503 Okunma
3 Yorum 05.12.2016 13:19
Süleyman Karagülle
Sam'a cevap: Kuran'daki müşküller, müteşabihler
3.01.2016 11480 Okunma
1 Yorum 16.01.2016 14:15
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE TAM İSTİHDAM
3.10.2016 11449 Okunma
Süleyman Karagülle
AK Parti’nin Kötülük ve İyilikleri
25.06.2016 11429 Okunma
Süleyman Karagülle
Sam Adian'a cevap
15.11.2015 11306 Okunma
2 Yorum 19.11.2015 21:27
Süleyman Karagülle
Koalisyon ve Çözüm
4.07.2015 11292 Okunma
3 Yorum 24.07.2015 23:29
Süleyman Karagülle
İki Merkez; Sermaye ve Kur’an
3.10.2015 11290 Okunma
2 Yorum 05.10.2015 08:11
Süleyman Karagülle
Üçüncü Binyıl Uygarlığı
31.10.2015 11290 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:54
Süleyman Karagülle
AK Parti’ye Tuzak!
11.04.2015 11211 Okunma
3 Yorum 13.04.2015 12:32
Süleyman Karagülle
Riba/Faiz ve Katılım Bankaları
24.01.2015 11132 Okunma
Süleyman Karagülle
Mümin kimdir?
9.05.2015 11123 Okunma
Süleyman Karagülle
Kiralar Neden Yüksek?
31.01.2015 11069 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye’yi bekleyen tehlike; uçurum!
6.06.2015 11047 Okunma
2 Yorum 09.06.2015 08:56
Süleyman Karagülle
İstihare; “EVET/HAYIR” manası nedir?
26.02.2017 10975 Okunma
9 Yorum 04.08.2017 21:52
Süleyman Karagülle
Akit Yorumcularına
21.07.2015 10935 Okunma
1 Yorum 22.07.2015 13:24
Süleyman Karagülle
Söz ver, oy vereyim
9.05.2015 10932 Okunma
1 Yorum 11.05.2015 09:51
Süleyman Karagülle
Çağımızda Cihad
7.07.2015 10924 Okunma
3 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010 10901 Okunma
4 Yorum 07.06.2010 22:20
Süleyman Karagülle
Çağımızın sorunları
4.05.2013 10846 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:10
Süleyman Karagülle
Türkiye’nin Yeri ve Görevi
27.06.2015 10821 Okunma
1 Yorum 29.06.2015 14:04
Süleyman Karagülle
Kuran'ın değeri, Muhammed'in varlığına dair cevaplar
11.06.2016 10770 Okunma
1 Yorum 12.06.2016 17:31
Süleyman Karagülle
Korkunç Kriz ve Çaresi
16.05.2015 10698 Okunma
3 Yorum 22.05.2015 11:29
Süleyman Karagülle
İran'da zelzele ve teklif
20.04.2013 10694 Okunma
4 Yorum 25.04.2013 18:26
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.11.2016 10684 Okunma
4 Yorum 29.11.2016 07:17
Süleyman Karagülle
Dershaneler
7.12.2013 10674 Okunma
8 Yorum 08.04.2014 09:25
Süleyman Karagülle
F. Gülen ve İbtihal
26.03.2016 10662 Okunma
Süleyman Karagülle
Medine Vesikası-Taha Akyol’a Cevaplar-2
25.07.2015 10659 Okunma
Süleyman Karagülle
Çözüm Süreci ve PKK sorununun çözümü
8.08.2015 10560 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 12:00
Süleyman Karagülle
Avrasya Ekonomik Birliği
3.01.2015 10449 Okunma
3 Yorum 14.01.2015 08:18
Süleyman Karagülle
Akevler ve AK Parti
14.06.2015 10324 Okunma
Süleyman Karagülle
Vergisiz Devlet
26.12.2015 10239 Okunma
2 Yorum 26.12.2015 20:11
Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013 10218 Okunma
9 Yorum 13.04.2013 08:44
Süleyman Karagülle
Kuran'a İman ve Uymamız Gereken Dört İlke
5.11.2016 10135 Okunma
3 Yorum 13.11.2016 13:12
Süleyman Karagülle
Elektrik Kesintisi ve Çözüm Önerisi
4.04.2015 10130 Okunma
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 10092 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Süleyman Karagülle
Kur’an ve İki Lider; Putin ve Erdoğan
2.01.2016 10088 Okunma
4 Yorum 08.01.2016 15:13
Süleyman Karagülle
Ruslar ve Türkler
20.12.2015 10063 Okunma
2 Yorum 25.12.2015 14:57
Süleyman Karagülle
İstişare
2.11.2013 10034 Okunma
8 Yorum 13.11.2013 11:10
Süleyman Karagülle
Mısır’daki İdamlar ve Yapılması Gerekenler
23.05.2015 10031 Okunma
1 Yorum 25.05.2015 10:09
Süleyman Karagülle
Vadeli satış, taksit ve murabaha
22.12.2012 9959 Okunma
Süleyman Karagülle
Kenan Evren
16.05.2015 9926 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:30
Süleyman Karagülle
KUR’ANÎ ÇÖZÜM
18.04.2016 9903 Okunma
1 Yorum 18.04.2016 10:52
Süleyman Karagülle
Kıssadan hisse ve devlet yönetimi
17.05.2014 9892 Okunma
Süleyman Karagülle
PKK, Kürtler ve Yapılması Gereken
7.11.2015 9882 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:52
Süleyman Karagülle
Altın Bono
17.12.2016 9876 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 21:21
Süleyman Karagülle
Milletvekili Yemini
14.03.2015 9868 Okunma
Süleyman Karagülle
Yeni Bir Dünya İçin Yapılması Gerekenler
19.11.2016 9753 Okunma
1 Yorum 19.11.2016 22:39
Süleyman Karagülle
IŞİD ve PKK ile Neler Oluyor?
1.08.2015 9707 Okunma
Süleyman Karagülle
GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)
31.12.2011 9650 Okunma
3 Yorum 05.01.2012 13:32
Süleyman Karagülle
Sermaye ve siyasi güç, para ve silah
24.05.2014 9641 Okunma
Süleyman Karagülle
Son Ümit!
4.07.2015 9595 Okunma
Süleyman Karagülle
Neden matematik?
16.02.2013 9548 Okunma
1 Yorum 17.02.2013 00:40
Süleyman Karagülle
İslâm Hukuku-Taha Akyol’a Cevaplar-1
25.07.2015 9535 Okunma
Süleyman Karagülle
Çanlar kimin için çalıyor?
19.07.2014 9487 Okunma
5 Yorum 22.07.2014 09:12
Süleyman Karagülle
Adil Kur’an Düzeni ve çağımızın sorunları
5.09.2015 9435 Okunma
2 Yorum 07.09.2015 17:54
Süleyman Karagülle
Ayı öldürmek yasak
4.05.2013 9376 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:25
Süleyman Karagülle
Vergi indirimi ve vergi iadesi
22.02.2014 9364 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Çin
1.08.2015 9305 Okunma
1 Yorum 03.08.2015 09:13
Süleyman Karagülle
Rockefeller Ailesi ve Hidrojen Enerjisi
2.04.2016 9260 Okunma
2 Yorum 11.04.2016 08:19
Süleyman Karagülle
Partilere Tavsiye
30.05.2015 9230 Okunma
1 Yorum 01.06.2015 08:08
Süleyman Karagülle
Mehmet Hikmetumut, Ölüm ve Ötesi
5.07.2015 9212 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Rüya
20.02.2016 9198 Okunma
2 Yorum 21.02.2016 11:34
Süleyman Karagülle
Yeni Hükümet ve Devlet Başkanı
20.06.2015 9173 Okunma
2 Yorum 23.06.2015 14:03
Süleyman Karagülle
PKK Mikrobu Üreten Sebepler ve TEDAVİ
6.02.2016 9160 Okunma
1 Yorum 06.02.2016 23:11
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeninde Başkanlık
21.05.2016 9127 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:10
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeni; Çözümü Halk Üretebilir
14.11.2015 9089 Okunma
1 Yorum 16.11.2015 08:32
Süleyman Karagülle
Akevler ve Araştırmacı
12.01.2013 9045 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir Adil Düzen Eleştirisi ve Cevabı
15.11.2011 8971 Okunma
Süleyman Karagülle
Tanrı ve Olasılık
3.10.2015 8873 Okunma
Süleyman Karagülle
Akevler Ekolü ve ...
18.04.2015 8835 Okunma
2 Yorum 20.04.2015 17:09
Süleyman Karagülle
AK Partinin başarıları
16.11.2013 8832 Okunma
Süleyman Karagülle
Erbakan ve Adil Düzen
14.11.2009 8759 Okunma


© 2025 - Akevler