Süleyman Karagülle
MEDENİYETLERİN ÖMRÜ 30.09.200
12.02.2025
567 Okunma, 0 Yorum

بسم الله الرحمن الرحيم

 

و ان يوما عند  ربك  كألف سنة مما تعدون   (الحج 22-47)

يدبر الامر من السماء ألي الأرض  ثم يعرج اليه فى يوم كان مقداره الف سنة مما تعدون 

(سجدة 32-5)

 “Senden azabı isti’cal ediyorlar, Allah va’dinden hulfetmez.”

“Rabbinin indinde bir gün sizin saydığınız bin sene gibidir.”

HAC SÛRESİ – 47. ÂYET

 

MEDENİYETLERİN ÖMRÜ

Burada bu âyete işaret edip geçeceğiz. Rabb’inin indinde bir gün insanların saydığı bin yıl gibidir. Başka bir âyette “TiLKa EayYAvMun NuDAvVıLuHAv BeYNe elNASı” / “Bunlar insanlar arasında devrettiğimiz günlerdir” diyor. “Gün” 24 saattir. “Yevm” 1000 yıldır. Kur’an buna işaret etmektedir. Başka yerde de 50 000 yıldır.

Mezopotamya, İbrani, Hıristiyanlık ve İslâmiyet 1000’er yıl yaşamışlardır. Bunlar gündüz medeniyetleridir. Mısır, Greko-Romen, Bizans 1000’er yıl yaşamışlardır. Batı Medeniyeti 500 yaşındadır. Şimdi Yeni İslâm Medeniyeti doğmaktadır. Doğu’da gündüz olduğu zaman Batı’da gecedir. Batı’da gündüz olduğu zaman Doğu karanlık içindedir. Bu devir sayesinde medeniyetlerde evrim olmaktadır. Ölüm daha ileri bir hayatın sebebidir. Eskisinin tasfiyesi olmadan yenisi oluşturulamaz. Medeniyetlerin 1000 yılda bir devretmesi de evrimin gereğidir. Bu sebepledir ki “Allah’ın indinde” denmemiş de “Rabb’inin indinde” denmiştir. Bu 1000 yıllık periyot, İncil’de ve Maniheizm’de yer almaktadır.  

İkinci Âyet:

يدبر YudebbirDebr, arka demektir. Bir şeyin arkasını düşünmeye “tedbir almak” denir. Türkçede kullanılmaktadır. Mânâsı daha geniştir. “Plan yapmak” anlamına gelmektedir. Devlet için de yıllık bütçeler yapılır. Yıl içinde uygulanır. Sonra kesin hesap olarak divan-ı muhasebata gider. Devlet planlamalarında beş yıllık planlar yapılır. Allah 1000’er yıllık planlar yapmaktadır. Planın yapıldığı tarih İslâm medeniyetlerinin inkıraz ettiği tarihlerdir. O tarihlerde kuvvet medeniyetleri zirvede olacaktır. İslâm medeniyetlerinin doğmaları ile ölümleri, kuvvet medeniyetlerinin çökmeleri ile gelişmeleri “bir yevm” sayılmıştır. Çünkü kuvvet medeniyetleri hak medeniyetlerinin değişmiş bir şeklidir. Hak medeniyetlerinin doğuş ve batış yılları Hazreti İsa’nın doğumu ile tarihlenmiştir. Bundan dolayı O’nun doğumu mucizedir. Kur’an’da “Meryem’i ve oğlunu insanlar için bir başlangıç noktası yaptık” denmektedir. Burada Meryem ile oğlunun zikri tamamen doğum gününe işarettir. Bu doğum günü dünyada milâdi tarih olarak kullanılmaktadır. Çinliler ile ateist komünistler de yalnız bu tarihi kullanıyorlar. Kur’an’ın nâzil olduğu günlerde dünyanın pek az kısmı Hıristiyandı. Asya’da ve Afrika’nın büyük kısmında Hıristiyan yoktu. Kimse milâdi takvimin dünyaya yayılacağını bilemezdi. Araplar zaten takvimi bile bilmiyorlardı.

الامر Emr: İş demektir. Çoğulu “umûr”dur. Ancak burada ma’rife olarak getirilmiştir. Bu ya istiğrak için ya da ahd içindir. Ahd için olduğunda “emr”den maksat “periyodik dönemler”dir. Bunun için tekil kullanılmıştır. Eğer istiğrak için ise, bütün işlerin devri şeklinde anlaşılması gerekir. O zaman astronomik devirlerin de 1000’er yıllık periyotlar içinde olduğu anlaşılır. 10 000 yıllık periyotlarla yeryüzünde değişiklikler olduğunu biliyoruz. Kâinat içindeki oluşalar için de böyle bir periyot sözkonusu olabilir.

Burada çok önemli bir husus ortaya çıkıyor. Kâinatta cereyan eden olayların tamamı hisabi ve ihtimali midir? Yoksa onu zamanla yöneten bilinçli ve iradi bir güç var mıdır?

Fizik kanunlarını incelediğimiz zaman her şeyin başlangıçta kabul edilen birtakım varsayımlara dayandığını görürüz. Bunlar;     

R= C*t         u*v= C^2        Tb= To/(1-(C/v)^2) ^.5       m= mo/(1-(v/c)^2)

dM/dt= 0     dP/dt= 0          dE/dt= 0                         P*L= E*T= h 

Allah atomlara bu özellikleri verdikten sonra serbest bıraktı ve bugünkü kâinat oluştu, yeryüzü oluştu, diyenler vardır. Bu hipotez yeryüzünün aldığı özellikler dolayısıyla geçerli olmamaktadır. Çünkü 10 kadar gezegen içinde yalnız yeryüzü birçok özellikleri ile hayata elverişli hâle gelmiştir.

Bugün hayatın “DNA”larla yönetildiği bilinmektedir. Başlangıçta var edilen bir hücrede tüm hayatın genleri yerleştirilmiş ve o genler sayesinde bugünkü hayat süregelmektedir. Bu anlayışı doğrulamak mümkün olabilir. Ne var ki, o zaman insanın iradesi sözkonusu olmaz. O halde Allah kâinatı var etmiş “Hâlık/ Yaratıcı” sıfatıyla ona bütün özellikleri vermiştir. Bunun dışında melek, ruh, cin ve insan eliyle de onları günün şartlarına göre ayarlamaktadır. Yani yapılan 1000’er yıllık planlarla değişik düzenler oluşturulmaktadır. Bu iddia peygamberlerin iddiasıdır. Bu iddia kâinattaki evrim kanunları ile entropinin büyümesi kanunu tarafından kesin olarak teyit edilmektedir. Cüz’i olaylarda görüldüğü gibi külli oluşlarda da açıkça ispat edilmiştir.

يدبر الامر من السماء ألي الأرض “Semadan arza tedbir etmektedir.” Bunun anlamı, yeryüzünü yönetmek için gökten melekler inmektedirler. Çünkü onların mekânı bâtıni âlemdir. Zâhiri âleme çıkmaktadırlar. Melekler ışık hızından daha büyük hızlarla zâhiri âleme geçebilirler. Kâinatın çapı 10^10 ışık yılıdır. Galaksiler arası mesafe 10^6 ışık yılıdır. Hacim oranları kübiktir. Demek ki 10^12 kadar galaksi vardır. Bu da 10 trilyon etmektedir. Galaksinin hacmi 100 000 * 10 000 = 1 milyar ışık yılı^3’tür. Bir yıldızın hacmi 10 Iy ^3’tür. Demek ki galakside 100  milyon yıldız vardır. Yani 10^8 yıldız vardır. Toplam 10^20 güneş vardır. Bunların çevresinde de birer hayatlı gezegen varsayılırsa, demek bir bu kadar da yer vardır. “Yeri de onlar kadar var etti” âyeti buna işaret eder. Bunlar bir merkezden mi yönetilmekte, yoksa her birine ayrı ayrı melekler görevlendirip başka başka âlem olarak mı var edilmektedir? Bu âyet kâinatın bir merkezden yönetildiği anlamındadır. Galaksi sistemi içinde bir yıldız merkez olarak seçilmiştir ve bizim kayıtlar orada tutulmaktadır. Kâinat içinde de bir merkez seçilip kayıtlar orada tutulmaktadır. Bunu açıklamak için “mine’s-semâi ile’l-erdi” denmiştir. Bununla merkezin dış yıldızlarda olduğu da belirtilmiş olmaktadır.

ثم Sonra: Yani plan yapıldıktan sonra uygulama yapılır. Aradan zaman geçtikten sonra kesin hesap defterleri merkez yıldıza, oradan da merkez galaksiye gider demektir. Bununla beraber yedi semanın dışında “kürsü” ve “arş” vardır. Merkez oradadır. Oradan tedvir etmektedir. “Sema”dan denmesi ile dört boyutluya geçmek için kurulmuş istasyonların yerleri kastedilmektedir. ‘Hâdise bu kadar maddi midir?’ sorusuna Kur’an‘Evet’ cevabını veriyor. Âhirette bile elimize basılmış muhasebe defterleri verileceğini bildirmektedir. Allah bunları bizim için yapmaktadır, dolayısıyla bizim anlayacağımız usullerle kaydetmektedir. O’nun külli ve cüz’i ilimlere vâkıf olması bu olayların dışındadır. O zâtı ile ilgilidir. O hususu bizim kavramamız mümkün değildir. “Arş ve kürsi”ye göre görünen kâinat “arz”dır.

يعرج YaGRuCu: “GRC” eğrilik demektir. Bedeni sakatlara “A’RaC” denir. “GuRCun” bükülmüş salkım demektir. “GRC” kelimesi kavuşma anlamındadır. Yani, tekrar eski duruma gelir demek olur. Devrî hareketlerin tamamlanmasını ifade etmiş olur. İkinci mânâsı ise; “Ya’ruşu”, arşa çıkar yani kesin hesap merkeze ulaşır demektir. Demek ki burada hem medeniyetlerin periyotlarının 1000’er yıl olduğu ifade edilmiş hem de her devre sonunda kesin hesapların alındığı ifade edilmiştir.

اليه “İleyhi”deki zamir emre râcidir. Yani iş 1000 senede kendi kavuşumuna ulaşır, emr kendi kendisine döner anlamı verilmiştir. Bu zamirin semaya gönderilmesi mümkün değildir. Çünkü sema müennestir. Ama sema “arş” anlamında kullanılmış ise gönderilebilir. Arşa doğrudan da gönderilir. Allah’a da gönderilebilir. Bu takdirde 1000 senede bir hesap alır demektir. Bu hesap melekler tarafından verilir. Bu şekilde mânâlandırdığımızda bu mecazi olur.

فى Fıy: Zarf edatıdır. Burada iki fiile birden taalluk etmektedir. “Sirtu Min İstanbul İlâ İzmir Fî Semaniye Saat” dediğimizde, İstanbul’dan İzmir’e 8 saatte vardığımız anlaşılır. Bu ifadede plan ile kesin hesap arasında 1000 sene geçtiği anlatılmış olur. “”nin kullanılmasının daha kısa zamanda da olabileceğini ifade eder. Kıyas yoluyla daha uzun zamanda olacağını bildirir. Bu da 1000 yıllık periyodun insan ömrü gibi bir şey olduğudur. İnsanın nominal ömrü 100 yıldır. Bunun 10 katı medeniyetlerin ömrüdür. Sadece “ya’rucu”ya tâlik edildiğinde de emrin yani planın 1000 yıl içinde uygulandığını ifade eder. O zaman da “Sümme/Sonra”daki terahi tertib için olmuş ulur. Te’hiren ikmal ile olur. ‘Kapıyı açtım ondan sonra girdim’de terahi yoktur. 

يوم Yevm: Durgun akar suya denir. Bunlar periyodik olarak taşarlar. Sonraları devirlere yani çağlara ad olmuş, daha sonra 24 saatin adı olmuştur. Hatta sadece gündüz olarak da kullanılmaktadır. Burada “Yevm”in bir gün olmadığı açıktır. Çünkü 1000 yılla ölçülmüştür. Bir devir içinde ifade edilmektedir. Medeniyetler de insanlar gibi doğar, gelişir, yaşar ve ölürler. Bir canlı gibidirler. “Yerde yürüyen bir hayvan veya iki kanat üzerinde uçan bir kuş yoktur ki sizin gibi bir topluluk olmasın” âyetiyle bu açıkça ifade edilmiştir. “Her topluluğun ömrü vardır. Günü gelince bir saat bile ertelenmez veya öne alınmaz.” âyetleri bunları anlatır. “Yevm” nekre olarak gelmiştir. Çünkü gün güne uymaz. Her topluluğun günü ayrıdır. 

كان KAvNa: İsim cümlelerinin başına gelir. İsimdeki genelliği zahirden nassa çevirir. “Allah alîmdir” denince Allah’ın âlimlik sıfatı lâzım olabilir. Ârız olabilir. Yani Allah sonradan âlim olmuş olabilir. Oysa “Kânellahu alîman” dediğimiz zaman, Allah’ın devamlı olarak âlim bulunduğunu, geçmiş ve gelecekte bu âlimliğin sürüp gittiğini ifade eder. Burada “Kâne” kelimesi kullanılmakla, 1000 yılın çok önemli olduğu ve bu periyotların hep sürüp geldiğini ifade eder. Allah zamanı birtakım dilimlere ayırmış ve her dilim kendi içinde devreder. Tesir kuvantumu da zamanın periyodik olduğunu ifade eder. Esasen zaman periyodik olmasaydı ölçülmesi mümkün olmazdı.

قدر QıdrKazan demektir. Takdir, ölçülendirme demektir. Kader ve Kudret kelimeleri hep buradan gelmektedir. Mikdar, ism-i zaman, ism-i mekân veya masdar-ı mimidir. Burada masdar olarak kullanılmıştır. Ölçüsü demektir. Yani uzunluğu anlamına gelmektedir. “Hu” zamiri “Yevm”e râcidir. “Günün mikdarı sizin saydığınız bin senedir” denmiştir. Burada “Ke” teşbih edatı kullanılmamıştır. Çünkü gerçek uzunluğu ifade eder. Yani medeniyetin ömrü gerçek yıllar ile 1000 yıldır.

الف ElfBin olarak gelmektedir. Sosyal yapılarda “onlu sistem” kullanılır. 10 “ışret”ten gelir. Muaşeret geçinme anlamındadır. Aşiret onlu topluluk demektir. Miet, “Me’va”dan yani “yuva”dan gelir, “vatan” anlamındadır. “Elf” de “ülfet”ten gelir. Aşiret 10 ailedir. Kabile 1000 ailedir. Topluluklar bunlara dayanır. Bundan sonra 100 000 gelir ki o da illeri belirler. Yani “Şa’b”ın ordusudur. Kur’an bu mikdardan söz eder. 1000 yıl topluluğun ömrünü belirtmektedir. 

سنة SenetünSin “diş”ten gelir. Diş gibi dizilmiş varlıklara “mesnun” denir. Sünnet kelimesi de buradan gelir. Seneler de peş peşe dizilirler. Genlerin kromozomlarda dizilişine de “mesnun” denmektedir. Tabii kanunları da sünnetullah ile belirtilmektedir. Kur’an’da, havl, âm ve sene geçmektedir. Sene hem kamerî hem de şemsî yıl için kullanılır. Havl kamerî yıl için kullanılır. Âm şemsî yıl için kullanılır. Böylece senenin günleri yaklaşıktır. Bu sebepledir ki bu 1000 yıllık ömür de vasat ömürdür. “Sizin ta’dat ettiğiniz” demek suretiyle senenin adedî olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten zamanın ölçülemeyeceği ancak sayılabileceği hata formülünde izah edilmiştir. Zaman arası boşluklar vardır. Tane tabiatlıdır.

Bu âyet bize medeniyetlerin biner yıllık periyotlara sahip olduğunu, periyotların başında gelecek medeniyetlerin planlarının yapıldığını açıklamaktadır. Biz öyle işler yapmalıyız ki gelecek nesillere yarasın. Varsayımlarımız şunlardır:

1-    Gelecekte Kur’an nasıl bir topluluk istiyorsa öyle topluluk olacaktır. “Hak Medeniyeti” doğmaktadır. O halde “İkinci Kur’an Medeniyeti” oluşacaktır. Kur’an’a inanan kimse buna da inanmalıdır.

2-    Kur’an’ın mânâsını Allah herkese ihtiyacı kadar ilhâm eder. Her topluluğa da ilhâm eder. Medeniyetleri kuracak olanlara da ilhâm eder. Onlara takvayı da fücuru da ilhâm eder. O halde biz şimdi Kur’an’ı nasıl anlıyorsak, bundan sonra kurulacak 1000 yıllık medeniyet de öyle anlaşılacak ve kurulacaktır. Bizim içtihatlarımızda hata olur ama icmalarımızda hata olmaz. Biz içtihadımızı yaparak Kur’an düzenine göre işletmeler kurmağa başladık. Bize katılanlar olacaktır. Başkaları da kuracaktır. Denemeler sonunda en az hata edenler başarıya ulaşacaklardır. Diğerleri de o başarıya ulaşanlara katılacaktır.

3-    Biz elimizden geleni yapıyoruz. Allah çalışmalarımızı boşa çıkarmayacaktır. Başarı kazanılan paraya göre değil, Allah’ın istediği hedefe yaklaşılıp yaklaşılmaması ile ölçülmelidir. Şeriat içinde kalarak varlığımızı artırırsak o zaman Allah’ın istediği hedefe yaklaşmış oluruz.

4-    Başarısızlığımız olursa bunu kendi hatalarımızda arayacak ve hatalarımızı düzelteceğiz. Ama hiçbir zaman ümitsiz olup da çalışmalarımızı bırakmayacağız. Bir toplulukta faaliyet gösterdiğiniz zaman başlangıç ile sona bakmalıyız. Eğer doğru istikamette değişme varsa o zaman başardınız demektir. Eksiğiniz var, ama doğru yoldasınız.

 

 






Çok Okunan Makaleler
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 42191 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 29469 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 27928 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011 19808 Okunma
9 Yorum 06.02.2016 17:34
Süleyman Karagülle
Akevler
14.07.2013 18741 Okunma
6 Yorum 22.07.2017 20:36
Süleyman Karagülle
Devlete faiz haram mıdır?
9.11.2013 17894 Okunma
Süleyman Karagülle
İlmîlik Demek “Usul” Demektir
3.10.2015 16803 Okunma
Süleyman Karagülle
Neden Arapça; Neden Kuran Arapçası
9.02.2013 15578 Okunma
1 Yorum 10.02.2013 15:18
Süleyman Karagülle
Fıkha Göre Yeni Hükümet
14.06.2015 14250 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 16:16
Süleyman Karagülle
Putin Müslüman Oldu
21.03.2015 13950 Okunma
5 Yorum 24.03.2015 11:50
Süleyman Karagülle
Tesviye mi Tasfiye mi?
1.09.2016 13772 Okunma
3 Yorum 22.09.2016 19:58
Süleyman Karagülle
Akit ve Ahit (Tekrar)
12.04.2012 13703 Okunma
1 Yorum 13.04.2012 17:57
Süleyman Karagülle
Ahmet Davutoğlu’nun Hatası
14.05.2016 13673 Okunma
3 Yorum 17.05.2016 07:37
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016 Neden Yapıldı?
17.07.2016 13530 Okunma
3 Yorum 19.07.2016 19:47
Süleyman Karagülle
Kuran'ı Doğru Anlamak
30.05.2015 13498 Okunma
3 Yorum 27.11.2016 18:52
Süleyman Karagülle
R.T.Erdoğan ve F.Gülen
8.02.2014 13437 Okunma
2 Yorum 27.07.2017 01:05
Süleyman Karagülle
İnsanlık anayasası - Sam Adian'a cevap
24.02.2016 13415 Okunma
10 Yorum 26.02.2016 00:34
Süleyman Karagülle
Evlilik ve Kanun Önerisi
5.03.2016 13410 Okunma
1 Yorum 06.03.2016 01:18
Süleyman Karagülle
Akhan ve Tokul Ailelerine Açık Mektup!
5.09.2015 12942 Okunma
1 Yorum 05.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Yeniden Seçim
25.07.2015 12276 Okunma
3 Yorum 29.07.2015 03:01
Süleyman Karagülle
Düşen Uçak ve Suriye Meselesi
29.11.2015 12271 Okunma
4 Yorum 08.12.2015 06:11
Süleyman Karagülle
İdam ve Öcalan
25.06.2016 12088 Okunma
6 Yorum 02.07.2016 12:02
Süleyman Karagülle
Kesilen Hayvanlar (Mete Firidin’in görüşü üzerine)
14.04.2015 12047 Okunma
1 Yorum 16.04.2015 20:19
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016 12032 Okunma
4 Yorum 22.05.2016 18:44
Süleyman Karagülle
Adil Düzen, N.Erbakan - S.Karagülle-1
1.10.2011 11832 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015 11721 Okunma
4 Yorum 23.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Darbeyi Kim Yaptı?
8.10.2016 11716 Okunma
6 Yorum 11.10.2016 13:15
Süleyman Karagülle
Davet
25.04.2015 11439 Okunma
6 Yorum 27.04.2015 10:03
Süleyman Karagülle
Kur’an Ekonomisi
3.12.2016 11417 Okunma
3 Yorum 05.12.2016 13:19
Süleyman Karagülle
Sam'a cevap: Kuran'daki müşküller, müteşabihler
3.01.2016 11386 Okunma
1 Yorum 16.01.2016 14:15
Süleyman Karagülle
AK Parti’nin Kötülük ve İyilikleri
25.06.2016 11373 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE TAM İSTİHDAM
3.10.2016 11362 Okunma
Süleyman Karagülle
Sam Adian'a cevap
15.11.2015 11227 Okunma
2 Yorum 19.11.2015 21:27
Süleyman Karagülle
Üçüncü Binyıl Uygarlığı
31.10.2015 11215 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:54
Süleyman Karagülle
İki Merkez; Sermaye ve Kur’an
3.10.2015 11200 Okunma
2 Yorum 05.10.2015 08:11
Süleyman Karagülle
Koalisyon ve Çözüm
4.07.2015 11169 Okunma
3 Yorum 24.07.2015 23:29
Süleyman Karagülle
AK Parti’ye Tuzak!
11.04.2015 11110 Okunma
3 Yorum 13.04.2015 12:32
Süleyman Karagülle
Riba/Faiz ve Katılım Bankaları
24.01.2015 11056 Okunma
Süleyman Karagülle
Mümin kimdir?
9.05.2015 10984 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye’yi bekleyen tehlike; uçurum!
6.06.2015 10969 Okunma
2 Yorum 09.06.2015 08:56
Süleyman Karagülle
Kiralar Neden Yüksek?
31.01.2015 10968 Okunma
Süleyman Karagülle
Söz ver, oy vereyim
9.05.2015 10864 Okunma
1 Yorum 11.05.2015 09:51
Süleyman Karagülle
Akit Yorumcularına
21.07.2015 10846 Okunma
1 Yorum 22.07.2015 13:24
Süleyman Karagülle
İstihare; “EVET/HAYIR” manası nedir?
26.02.2017 10843 Okunma
9 Yorum 04.08.2017 21:52
Süleyman Karagülle
Çağımızda Cihad
7.07.2015 10841 Okunma
3 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010 10778 Okunma
4 Yorum 07.06.2010 22:20
Süleyman Karagülle
Çağımızın sorunları
4.05.2013 10772 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:10
Süleyman Karagülle
Türkiye’nin Yeri ve Görevi
27.06.2015 10746 Okunma
1 Yorum 29.06.2015 14:04
Süleyman Karagülle
Kuran'ın değeri, Muhammed'in varlığına dair cevaplar
11.06.2016 10710 Okunma
1 Yorum 12.06.2016 17:31
Süleyman Karagülle
Korkunç Kriz ve Çaresi
16.05.2015 10620 Okunma
3 Yorum 22.05.2015 11:29
Süleyman Karagülle
Medine Vesikası-Taha Akyol’a Cevaplar-2
25.07.2015 10590 Okunma
Süleyman Karagülle
F. Gülen ve İbtihal
26.03.2016 10586 Okunma
Süleyman Karagülle
İran'da zelzele ve teklif
20.04.2013 10578 Okunma
4 Yorum 25.04.2013 18:26
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.11.2016 10550 Okunma
4 Yorum 29.11.2016 07:17
Süleyman Karagülle
Dershaneler
7.12.2013 10547 Okunma
8 Yorum 08.04.2014 09:25
Süleyman Karagülle
Çözüm Süreci ve PKK sorununun çözümü
8.08.2015 10501 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 12:00
Süleyman Karagülle
Avrasya Ekonomik Birliği
3.01.2015 10379 Okunma
3 Yorum 14.01.2015 08:18
Süleyman Karagülle
Akevler ve AK Parti
14.06.2015 10241 Okunma
Süleyman Karagülle
Vergisiz Devlet
26.12.2015 10173 Okunma
2 Yorum 26.12.2015 20:11
Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013 10113 Okunma
9 Yorum 13.04.2013 08:44
Süleyman Karagülle
Kuran'a İman ve Uymamız Gereken Dört İlke
5.11.2016 10057 Okunma
3 Yorum 13.11.2016 13:12
Süleyman Karagülle
Elektrik Kesintisi ve Çözüm Önerisi
4.04.2015 10049 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an ve İki Lider; Putin ve Erdoğan
2.01.2016 10023 Okunma
4 Yorum 08.01.2016 15:13
Süleyman Karagülle
Ruslar ve Türkler
20.12.2015 10003 Okunma
2 Yorum 25.12.2015 14:57
Süleyman Karagülle
Mısır’daki İdamlar ve Yapılması Gerekenler
23.05.2015 9979 Okunma
1 Yorum 25.05.2015 10:09
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 9957 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Süleyman Karagülle
İstişare
2.11.2013 9923 Okunma
8 Yorum 13.11.2013 11:10
Süleyman Karagülle
Vadeli satış, taksit ve murabaha
22.12.2012 9858 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ANÎ ÇÖZÜM
18.04.2016 9849 Okunma
1 Yorum 18.04.2016 10:52
Süleyman Karagülle
Kenan Evren
16.05.2015 9826 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:30
Süleyman Karagülle
PKK, Kürtler ve Yapılması Gereken
7.11.2015 9820 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:52
Süleyman Karagülle
Kıssadan hisse ve devlet yönetimi
17.05.2014 9818 Okunma
Süleyman Karagülle
Altın Bono
17.12.2016 9791 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 21:21
Süleyman Karagülle
Milletvekili Yemini
14.03.2015 9759 Okunma
Süleyman Karagülle
Yeni Bir Dünya İçin Yapılması Gerekenler
19.11.2016 9670 Okunma
1 Yorum 19.11.2016 22:39
Süleyman Karagülle
IŞİD ve PKK ile Neler Oluyor?
1.08.2015 9655 Okunma
Süleyman Karagülle
Sermaye ve siyasi güç, para ve silah
24.05.2014 9572 Okunma
Süleyman Karagülle
GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)
31.12.2011 9556 Okunma
3 Yorum 05.01.2012 13:32
Süleyman Karagülle
Son Ümit!
4.07.2015 9535 Okunma
Süleyman Karagülle
Neden matematik?
16.02.2013 9460 Okunma
1 Yorum 17.02.2013 00:40
Süleyman Karagülle
İslâm Hukuku-Taha Akyol’a Cevaplar-1
25.07.2015 9448 Okunma
Süleyman Karagülle
Çanlar kimin için çalıyor?
19.07.2014 9413 Okunma
5 Yorum 22.07.2014 09:12
Süleyman Karagülle
Adil Kur’an Düzeni ve çağımızın sorunları
5.09.2015 9368 Okunma
2 Yorum 07.09.2015 17:54
Süleyman Karagülle
Vergi indirimi ve vergi iadesi
22.02.2014 9285 Okunma
Süleyman Karagülle
Ayı öldürmek yasak
4.05.2013 9282 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:25
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Çin
1.08.2015 9239 Okunma
1 Yorum 03.08.2015 09:13
Süleyman Karagülle
Rockefeller Ailesi ve Hidrojen Enerjisi
2.04.2016 9179 Okunma
2 Yorum 11.04.2016 08:19
Süleyman Karagülle
Partilere Tavsiye
30.05.2015 9162 Okunma
1 Yorum 01.06.2015 08:08
Süleyman Karagülle
Mehmet Hikmetumut, Ölüm ve Ötesi
5.07.2015 9140 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Rüya
20.02.2016 9116 Okunma
2 Yorum 21.02.2016 11:34
Süleyman Karagülle
PKK Mikrobu Üreten Sebepler ve TEDAVİ
6.02.2016 9100 Okunma
1 Yorum 06.02.2016 23:11
Süleyman Karagülle
Yeni Hükümet ve Devlet Başkanı
20.06.2015 9098 Okunma
2 Yorum 23.06.2015 14:03
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeninde Başkanlık
21.05.2016 9066 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:10
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeni; Çözümü Halk Üretebilir
14.11.2015 9021 Okunma
1 Yorum 16.11.2015 08:32
Süleyman Karagülle
Akevler ve Araştırmacı
12.01.2013 8968 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir Adil Düzen Eleştirisi ve Cevabı
15.11.2011 8859 Okunma
Süleyman Karagülle
Tanrı ve Olasılık
3.10.2015 8821 Okunma
Süleyman Karagülle
Akevler Ekolü ve ...
18.04.2015 8781 Okunma
2 Yorum 20.04.2015 17:09
Süleyman Karagülle
AK Partinin başarıları
16.11.2013 8773 Okunma
Süleyman Karagülle
Erbakan ve Adil Düzen
14.11.2009 8678 Okunma


© 2025 - Akevler