http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/suleyman-karagulle/oruc-ve-ramazanin-hikmetleri-15337.html
İnsan topluluk içinde özgür yaşayan tek varlıktır. İbadetler topluca yapılır.NAMAZ birlikte kılınır. ZEKÂT bir hesapta toplanır. HAC kongre olarak birlikte yapılır. ORUÇ ise kişiler tarafından ayrı ayrı yapılır. Böylece bir insanın topluluk içinde nasıl özgür yaşayacağı hususu oruç ile öğretilir. Örnek olarak, birlikte oruç ayına girerler, birlikte iftar ederler. Periyodik olarak da özel işleri birlikte yaparlar. Kişinin topluluk içinde yaşamasınıoruç öğretti. Herkes ayrı ayrı içtihat yapar ve onunla yaşar; içtihat yapmakta özgürdür, içtihadını değiştirmede de özgürdür. Ne var ki içtihadı yapmak ve onu duyurmak durumundadır. İçtihadını değiştirdiğini duyurmazsa, kişi verdiği fiilî zararları ödemek durumundadır. İçtihadını değiştirdiğini özel olarak daha önce bildirir, insanlığa duyurmuş olmaz ama Ramazan Bayramı’nda ilan eder, ondan sonra herkes değiştirdiğini duymuş kabul edilir.
Sözleşmeler de böyledir. Bir sözleşme üçüncü şahıslara da haklar doğurur, içtihatları mahiyetinde olup halk ona göre davranacaktır. Sözleşmelerin yapıldığı veya sona erdirildiği üçüncü şahıslar için Ramazan Bayramı’nda ilan edilmiş olmakla fiilen duyurulmuş olur.
Herkes kendi beyanına göre ZEKÂT verme durumundadır. Beyanlar Ramazan Bayramı’na kadar yapılır. Dolayısıyla kişinin topluluğa karşı doğan vecibeleri Ramazan ayında belirlenmiş olur. Topluluk bu beyanlara göre bütçelerini yapar.
Kişilere ilmî, dinî, meslekî ve siyasî ehliyetler tevcih edilir. Bu ehliyetlerbucak halkına Ramazan ayında duyurulmuş olur. Ondan sonra toplulukta o kişi o rütbeyi iktisap etmiş olur. Demek ki imtihanların zamanı Ramazan ayıdır. İmtihan Kur’an’dan yapılır. Bu sebepledir ki Ramazan ayı Kur’an çalışmalarının yoğunlaştığı aydır. Herkes Ramazan ayında Kur’an’ın tefsirinden imtihana girer, ona göre ilmî derecesi artırılır. Hâsılı, kişi kendi özgürlüğünü koruyarak toplulukla ilişkilerini Ramazan’da öğrenir.
İnsanlar vecibelerini yerine getirirken güçleri yetmezse kolaylığatabidirler. İki türlü kolaylık vardır, ya görev hafifletilir ya da görev ertelenir. Namazda görev hafifletilir, erteleme yapılmaz. Oruçta ise hafifletme yapılmaz, erteleme yapılır. Ertelemenin sebebi de ya ruhsatşeklinde olur (misafirlik böyledir) ya da azimet şeklinde olur (bu da hastalıktır). İşte bu şekilde erteleme ruhsatının hükümleri öğretilir.
İnsan canlıdır. Lamark’ın (Jean-Baptiste Lamarck) teorileri sonuç olarak doğrudur. Canlı ihtiyaca göre organlarını geliştirir. Yeni bir tür üremez ama mevcut ihtiyaçlara göre güçlenir. Açlık alışılmayan tek özelliktir. Nasrettin Hoca’nın dediği olur, tam alışmışken ölür. Onun için insanları sıkıntıya sokan ORUÇ seçilmiştir. Hücreler şekersiz kalınca harekete geçer ve kendilerine çareler arar, eski depoları boşaltırlar. Böylece tüm vücut hücreleri spor yapmış olur, eğitim görmüş olur.
Vücutta akyuvarlar tarafından zincire bağlı mikroplar vardır. Bunlar vücutta faaliyet göstermezler. Ama açlık ve benzeri sıkıntılı zamanlarda akyuvarların yetişmediği yerde zincirlerini kıran mikroplar çoğalmaya başlar ve hastalık yayılır. Vücut hazırlıksız ise artık dayanamaz veya çok ağır hastalık geçirir ya da ölür. Aşı vücudu zayıf mikroplarla uyararak hazırlık tatbikatını yaptırır. Mikroplar geldiği zaman hazırladıkları ilaçlarla onları etkisiz hâle getirirler. ORUÇ genel bir aşıdır. Aç kalan hücreler mikroplara karşı koyamazlar, ortalığa çıkarlar. Hangi mikroplar çıkmaya hazırsa onlar çıkarlar. Akşamüstü yemek yiyince akyuvarlar birden harekete geçer ve onları tepelerler. İşte, ORUÇ bütün muhtemel hastalıklara aşıdır. Muhtemel olanlara karşı aşı yapılır. Bundan dolayıdır kiORUÇ gündüz yememek ama gece yemektir. Sahura kalkma bunun için sünnettir.
Vücutta yağlar gibi günlük olarak kullanılmayan besinler vardır. Depolanmış olurlar. Bunlar eğer yenileri ile değiştirilmezlerse bozulurlar. Vücut zehirlenmesin diye onların çevresine akyuvarlar bir örtü örer. Artık bu yağlar kullanılmaz, yeni besinlere yer kalmaz. Şişmanlarda depolanmış yağ olur ama kullanılamaz. ORUÇ tutan insanlarda böyle üstü kapatılmış yağlar ve diğer besin maddeleri yoktur. Çünkü YILLIK ORUÇ her yıl ambarların temizlenmesini sağlar. Dolayısıyla insanlar şişmanlamaz, zayıflamaz da. Eski depoyu kullanamayan vücut yeni depolar ekleyerek şişmanlamasına sebep olur.
Kur’an’da, ORUÇ TUTMANIZ sizin için hayırlıdır denmiştir. Hazreti Peygamber, ORUÇ TUTUNUZ sağlıklı olunuz diyor. İnsanlar periyodikolarak yaşarlar; günlük periyotları olduğu gibi yıllık periyotları da vardır. Periyodik olaylarda rezonans meydana gelir ve vücut parçalanır. Tekniğin en zor problemi öz titreşimi yenmektir. Ramazan’ın aylara göre dolaşması, gerek ekonomik, gerekse biyolojik rezonansı önler. Her mevsimin hastalığına şifa olur. Her mevsimin ekonomik krizlerine şifa olur. 33 senede bir ekonomik krizler olur. Sebebi, zekât müessesesinin olmaması ve bazı işlerin Ay takvimine göre düzenlenmemesidir. ORUÇ bize bunları da öğretir.
Demek ki Fıkhın illetleri olduğu gibi hikmetleri de vardır. ÜÇÜNCÜ BİNYIL FIKHI illetlere dayanacak ama insanlara HİKMETLERİ de anlatılacaktır. Ne yazık ki halk ve devlet, orduya harcadığı kadar dini eğitime harcamıyor. Biz bunları “İSLÂM Devlet ve Dünya DÜZENİ” kitabımızda (2 cilt, 1200 sayfa) anlattık, kimse okumuyor bile! Sonra da ahkâm kesenler var; yok Eylül’de, yok Ekim’de oruç tutulacakmış, yok eskiden açlık varmış! Elbette,Ramazan ve orucun hikmetleri bitmedi ama satırlarımız bitti.
Not: “FIKIH VE İBADETLER” makalemi de tavsiye ederim; www.akevler.org sitemizin “MAKALELER” bölümünden okuyabilirsiniz.