Bugün insanlar SİYASİ SAVAŞ içindedirler, savaş olmasa da terör var.
Bugün insanlar EKONOMİDE de savaş içindedirler, çıkar yarışmasının yerini çıkar çatışması almıştır.
Bugün insanlar DİNDE de çatışma içindedirler, laikler ile ilâhiyatçılar birbirlerine saldırmaktadırlar.
Nihayet bugün insanlar arasında İLİMDE de savaş vardır, Sermaye sömürü yalanlarını ilim diye dayatmakta, medreseleri kapattırmaktadır.
Bu savaş bugünkü hâliyle 500 sene evvel başladı ve hâlen de devam ediyor; bugün ise had safhaya varmıştır ama birbirlerini yenme ümidi kalmamıştır. Bu savaş herkese zarardan başka bir şey getiremiyor. Ne kapitalizm dünyaya hâkim oldu ne de sosyalizm. Avrupa Birliği de can çekişiyor. Dinler arası savaş dinlerin ezilmesine sebep oldu. İlimde de Lâtin dünyası İslâm dünyasını yendiğini zannetti ama yenemedi... Savaş devam ediyor…
GELİN BARIŞALIM...
Mademki birbirimizi yenemiyoruz, uzlaşıp barışalım, enerjimizi üçüncü binyıl uygarlığımızı kurmak için harcayalım.
Bu çatışmamın kalktığını düşünün, bu imkânların uygarlaşmak için harcandığını farz edin, dünyanın nasıl uçuşa geçeceğini hemen hesap edebilirsiniz. Kaldı ki bu çatışmada harcananların yanında asıl üretimde dörtte bire düşülmüştür. Barış sonrasında uygarlaşma birkaç kat olacak ve insanlık yüz milyonlara varan nüfusu besleyecek hâle gelecektir. Savaşırlarsa onlar savaşsınlar. Biz neden şimdi pek çok imkân varken savaşıyoruz?!.
Kur’an’ın tercümanı olarak size söylüyorum. Artık herkes barış bayrağını çeksin.
Hepiniz silme giriniz. (Kur’an, 2/208)
Düzen yalnız barıştadır. (Kur’an, 3/19)
O âlemler için ancak hatırlatıcıdır. (Kur’an, 38/87)
Ben açıklayan bir uyarıcıdan başka bir şey değilim. (Kur’an, 46/9)
GELİN BARIŞALIM...
Barışalım diyenler olarak barışalım.
Savaşmak isteyenlerle de birlikte savaşalım ama önce barışalım.
Mademki barışçıyız, o halde barışalım.
Birbirimizi teslim alarak değil, ADALET içinde barışalım.
BARIŞ İÇİN NELER YAPMALIYIZ?
1- Önce herkes herkesin kişiliğini kabul etsin, görüşmek isteyeni reddetmesin, görüşsün. Kendisi görüşemiyorsa elçisi/yetkilisi görüşsün. Uzlaştıkları hususları tespit etsin, ayrıldıkları hususları tespit etsin.
2- Uzlaşamadıkları hususlarda hakemlere gitsin. Hakemlerden birini bir taraf, diğerini diğer taraf seçsin, başhakemi de iki hakem seçsin. Onlar uzlaşma noktasını bulsunlar ve karar versinler. O karara uyalım. Hakemlerin haksızlık yaptığına karar verirsek, hakemler aleyhine hakemlere gidelim, mahkûm olan hakemler olsun ama ilk davacı davayı kazanmıştır, o bozulmasın...
3- Hakem kararlarına uyanlarla artık barış içinde olalım, barışmış olalım, varlıklarımızı ve imkânlarımızı uygarlaşmada harcayalım, insanlığa harcayalım ve üçüncü binyıl büyük uygarlığımızı kuralım.
4- Hakemlik müessesesini kabul etmemekle beraber bize dokunmazlarsa bin yaşasınlar. Ama bize saldırırlarsa, barışçılar bir olsunlar ve birlikte savunsunlar. Savaş ırklar arasında değil, dinler arasında değil, coğrafyalar arasında değil, rejimler arasında değil; savaş adalet ile zulüm arasında olsun, sömürülenler ile sömürenler arasında olsun.
Bu barış birden sağlanamaz. Önce iki kişi barışır ve yukarıdaki maddeleri kabul eder. Sonra onların grupları kabul eder. Sonra iki ulus kabul eder. Sonra bunlara birer birer katılanlar olur, fevc fevc katılanlar olur. Böylece yeryüzü barışa kavuşur.
Ben herkesle böyle bir barış akdi yapmaya hazırım; her parti ile ve her cemaat ile hazırım. Mensubu olduğum Akevler camiası da barışçı olduğu için onlar da hazırdır. Ondan sonra göreceksiniz ki dünya değişecektir.
O zamanki Mekkeliler ile Medineliler gibi barışçı grup arıyoruz...
Gelin barışalım...
GELİN BARIŞALIM...