Suriye’de cihan savaşının denemeleri yapılmaktadır. SERMAYE ile SİYASET savaş halindedir. Sermayenin doları halkı devlete isyan ettirmekte, siyasetin silahı da halkı bombalamaktadır. Her ikisi de Müslümanları öldürmektedirler. Çünkü her ikisinin engeli Müslümanlardır. Sermaye Kur’an’dan korkmaktadır. Siyasiler ise ülkelerindeki Müslüman halkın isyanından korkmaktadırlar.
Sermaye üçüncü cihan savaşını çıkararak Müslümanları yok etmek, sonra da dünyaya kendisi hâkim olmak istiyor. Siyasiler ise üçüncü cihan savaşını çıkarmadan halkın isyanını bastırmak istiyorlar. Deneme yeri olarak bugün Suriye seçilmiştir. Türkiye devletlere Suriye’nin bombalanmasına izin vermiştir, kendisi de PKK’lıları bombalamaktadır. Unutmayalım; onlar da Müslümanların çocukları.
Sermaye üçüncü cihan savaşını çıkarmak istiyor. Bunu dünyayı ikiye bölerek yapacaktır. Rusya ve Çin bir tarafta, ABD ile AB bir taraftadır. Bugün kuvvetleri denktir. Denizde batılılar, karada Doğulular hâkimdir. Kuvvetler arası denge sağlanıp çetin bir savaşın olabilmesi için İran Doğu bloğuna, Türkiye Batı bloğuna dâhil olmalıdır. Savaş bunlar arasında çıkmalıdır. Böylece iki blok uzun zaman savaşa devam ederler. Müslümanların kökü kurur. Sermaye en sonunda mağlup tarafı olur, onu galip getirir ve oturur dünyanın haritasını yeniden çizer.
Demek ki şimdiki durum nedir? Türkiye ile İran’ın savaşa sürüklenmesi gerekmektedir. Türkiye ile İran bir olurlarsa üçüncü cihan savaşı olmaz. Çünkü Türkiye ve İran hangi tarafta yer alırsa orası galip gelir, sermayeye iş kalmaz. Türkiye ve İran bölünürse o zaman meydan sonunda sermayeye kalır. İran ile Türkiye arasını barış içinde tutan bugün Recep Tayyip Erdoğan ve onu destekleyen ordudur. Erdoğan giderse ordu perişan olur, İran-Türkiye çatışması başlar ve üçüncü cihan savaşı sermaye lehine sonuçlanır.
Türkiye ile İran arasında savaş çıkmaması için Muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yapması gerekenler vardır.
1- Devlet Başkanı ülke içinde tarafsız olmalı, AK Parti ile ilişkisini kesmeli, bütün siyasi partileri ve halkları ile herkese eşit yakınlıkta olmalıdır. Bütün siyasi partiler ve halklar da artık Erdoğan’ı cumhurbaşkanı olarak kabul etmelidir.
2- Türkiye Cumhuriyeti devleti uluslararası dengede tarafsız olmalıdır. Bizim için AB, Rusya, ABD ve Çin eşit olmalıdır. Doğru yaptıkları işlerde onların yanında olmalıyız. Yanlış yaptıklarında onlarla beraber olmamalıyız. Sermayenin değil devletlerin yanında yer almalıyız.
3- Komşu devletlerin iç işlerine karışmamalıyız. Esad iktidarda olduğu zaman Esad’ı, Sisi iktidarda olduğu zaman Sisi’yi desteklemeliyiz. Bizim için yöneticiler değil devlet önemlidir. Oralardan gelenler muhacir olarak geleceklerse kabul etmeliyiz, mülteci olarak gelenleri kabul etmemeliyiz. Muhacir gelen der ki; ben Suriye’de ve Irak’ta veya Mısır’daki mal varlığımı Türkiye Devleti’ne bıraktım, karşılığında bana Türkiye’de yer verin, ben artık oraya dönmeyeceğim. Ayrıca kendisine faizsiz kredi veriliri, karşılıksız destek de yapılır.
4- Uluslar arası siyasette hakemliği esas almalıyız. Nizalar hakemler yoluyla çözülmelidir. Hakemlerin kararlarına herkes uymalıdır. Hakem müessesesini kabul etmeyenlere veya kabul ettikten sonra uymayanlara karşı olunmalıdır. Beş büyükler hakemlerin kararlarını uygulayan güç olmalıdır. Birleşmiş Milletler’in kararlarını hakemler bozmalıdır. Bu hususta Türkiye öneride bulunabilir. Ama beş büyükler olmak zorundadır. Başka türlü denge sağlanamaz. Eskiden 7 düvel-i muazzama vardı, biri de Osmanlılardı.
Sayın Erdoğan’ın bunları yapabilmesi için de çalışma şeklini değiştirmelidir.
1- Yakınlarını bakan yapabilir, genel müdür yapabilir, hatta başbakan da yapabilir ama onları özel danışman yapmaz.
2- Cumhurbaşkanı âlimlerden bir danışma kurulu oluşturacak, Akevler’i unutmayacak. Çünkü İslâmiyet’i ona anlatacak başka merci yoktur. Bin sene önceki içtihatları ezberlemek danışmanlık için yeterli değildir.
3- Bundan sonra Genelkurmay başkanlığına havale edip onların görüşünü alacak, onlarla mutabık olmadığı hiçbir iş yapmayacak.
4- Bu suretle kesinleştirdiği kararları, Cumhurbaşkanı yönlendirme kararları olarak ilan edecek. Devlet bu kararlara göre kendi içtihatları ile yürüyecektir. Cumhurbaşkanı kararları için zorlama yapmaz, herkes kendi isteği ile bu kararlara göre işini yapmaya çalışır.