Tarih boyunca bir toplulukta ayırımcılar olmuştur. Bunlar kendi halkını da istismar eden eşkıyalardır. Bunların ülkeyi böldüğü söz konusudur. Yabancılar destek olup devleti yıkmada yardımcı olabilirler ama hiçbir zaman halk onlar tarafı olmayınca devleti bölemezler, ayrı devlet kuramazlar veya ülke toprağını ayrı devlete vermezler.
PKK şimdiye kadar Kürtleri temsil etmiyordu. Kürtlerin haklarını koruyacağız deyip aslında din düşmanı insanlık hainlerini temsil ediyordu. Bunu bilen halk, hele yaşlılar onlara oy vermiyordu. Kürtlerin samimi Müslüman olduğunu bilen dışarıdakiler Kürt Müslümanları desteklemiyordu. Bölünme tehlikesi yoktu.
7 Haziran 2015 Seçimi’nde AK Parti halkın tasvip etmediği ve İslâmiyet ile ilgisi olmayan kimseleri aday gösterdi. HDP de tam tersini yaptı, İslâmiyet ile yakınlığı olanları ve C. Halk Partisi’nin dışladıklarını aday gösterdi. Müslüman Kürtler bu durumda onlara oy verdiler. Doğuda aşiret hayatı yaşanır, halk daha çok partiye değil adaya oy verir.
7 Haziran Seçimi’nin en kötü tarafı, Kürt Müslümanlar da oylarını HDP’ye vererek doğuda dindar olanlarla dinsiz olanlar bir oldular. Böylece asıl bölünme tehlikesi 7 Haziran’da başladı. MHP’nin yanlış siyaseti milliyetçilerle Kürtçülerin meclisteki sandalye sayısını eşitleyerek bölünmeye hazır hal getirdi.
Bu yetmedi, seçimden sonra doğrudan PKK kışkırtıldı. IŞİD için Batı Türkiye’den yardım istedi. PKK ile birlikte evet dedi. Bugün bu saldırı devam ediyor. Böylece bölünmeye doğru şiddetle yürünüyor. Yetmedi; HDP milletvekilleri alenen bölücülerin yanında yer alarak Türk ordusuna karşı cephe aldılar. Savaş Meclis’e kadar girmiş durumdadır.
Türk Ordusu bu çabada galip gelmelidir; galip gelecektir. Ne var ki bu galibiyet Türkiye’yi bölünmekten kurtaramaz. Çanakkale’de büyük zafer kazandık ama iki sene geçmedi, İngilizler masa başında İstanbul’u işgal ettiler. Sonra İstanbul’da savaşmadık ama Lozan’da İstanbul’u aldık.
Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesin vatanıdır. Her vatandaş karnını burada doyurmaktadır. Kürtler bölünse birkaç yıl sonra paramparça olur, Irak’ı Suriye’yi işgal edenler Türkiye’yi işgal ederler.
Gelin, hepimiz bu vatanı birlikte kurtarıp çocuklarımızı yurtsuz bırakmayalım.
Avrupa birlik (Avrupa Birliği) kurarken Türkiye bölünme yolculuğunda!..
Sayın Devlet Başkanımızla bu önemli konuyu ve diğer konuları görüşmek üzere ısrarla randevu talep ettiğimiz halde, onun en yakınları görüştürmüyorlar. İşin vahametinden habersizdirler; onlar maalesef sadece iktidar olmak peşindedirler.
İstiklâl Savaşı’nda Türkiye’yi bağımsız hale getirmek için sermaye çaba gösterdi; Türkiye dinsizleşecek, kurulacak İsrail devletinin tetikçisi olarak Türkiye devleti var olacaktı.
Türkiye dinsizleşmedi, İsrail tetikçisi olmadı. Şimdi Türkiye’yi toptan ortadan kaldırma peşinde. Biliniz ki bugün 1920’lerden daha büyük tehlike durumundayız. Ne var ki Türkiye güçlüdür. En ileri devlettir. Türkiye’nin gücünü diğer makalemde anlattım, oradan okuyabilirsiniz. Anahtar Sayın Cumhurbaşkanımızın elindedir. Ordu görevini yapıyor ve başarıyor. Savaşı kazanmaktan çok zaferi değerlendirmek gerekir. Bunu bugün Erdoğan’dan başkası yapamaz. Herkes aklını başına toplamalıdır. Ülkemizi kurtarmak zorundayız.
1- Önce herkes Erdoğan’ın etrafında toplanmalıdır. Lider kötü olabilir, zalim olabilir ama birliği sağlıyorsa o ülkeyi yaşatır. Devlet başkanına karşı olmak devlete karşı olmaktır.
2- Türk Ordusu’nun itibarı iade edilmelidir. Bütün davalar bir af kanunu ile durdurulmalıdır. Ergenekon ve Balyoz davalarındaki mağdurlara tazminat ödenmelidir. Ordudan özür dilenmelidir.
3- Risale-i Nurların okullarına, yurtlarına, dershanelerine dokunulmamalıdır. Paralel yapı ortadan kaldırılmalıdır.
4- Hakemlik sistemi ve tam yerinden yönetimle halkların istedikleri gibi yaşamalarına izin verilmelidir. Doğudaki medreseler açılmalı, şeyhlerin itibarları iade edilmelidir. Sayın Erdoğan da Millî Görüş ve Adil Düzen’e dönmeli, yeniden Akevler ile irtibat kurmalıdır.