Biz 1973 yılında MSP olarak CHP ile koalisyon yaptık. Çok başarılı bir dönem olmuştur. Kıbrıs fethedilmiş ve Kıbrıs bugünkü Suriye ve Irakolmaktan çıkmıştır. Kırk senedir Kıbrıs’ta barış vardır. Biz 1990’larda RP olarak Tansu Çiller yani DYP ile koalisyon yaptık, hükümetimiz Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti olmuştur. AK Parti’nin 13 senelik iktidarı o yılların deneyimine dayanmaktadır.
Koalisyon hükümetleri milleti daha iyi temsil ettiği için de 7 Haziran seçiminden önce koalisyonu savundum.
Sayın Erdoğan ise koalisyonun ülke için çok tehlikeli olduğunu, tek parti ile iktidara gidilmesi gerektiğini ileri sürerek seçim zamanında meydanlarda dolaşarak konuşmalar yapmıştır. Cumhurbaşkanı olarak milletine tehlikeyi anlatması gerektiğini ileri sürüyordu. Hepimiz bu yaptığı işi yanlış buluyorduk.
Sonunda ne oldu? Bizim dediğimiz değil, Sayın Cumhurbaşkanı’nın dediği doğru çıktı. Hem koalisyon hükümeti kurulamamıştır ve yeniden seçime gidilmektedir, hem de bütün partiler hiç değişiklik yapmadan seçime hazırlanıyorlar!
Halk ise; biz sizi seçtik, koalisyon kuramadınız, programınız ve kadronuzu değiştirmeden seçimde karşımıza çıkıyorsunuz, bizimle eğleniyorsunuz diyebilecek ve ya aynı oyu verecek ya da sandığa gitmeyecektir!
AK Parti’nin gazetelerinin, televizyonlarının, radyolarının olduğu söyleniyor. Ben buna hiç inanmadım. Neden inanmadım? AK Parti kendi imkânları ile televizyon kurabilir, gazete çıkarabilirdi. O ise 4-5 milyon liraya mâl olacak tesisleri yarım milyarlara varan değerlerle satın aldı. Başına güya kendi adamını geçirdi. Oysa aynı kadro devam etti. Öyle programlar yaptılar ki, görünürde AK Parti’yi savunuyorlardı ama AK Parti aleyhine etkiler yapıyordu. Örnek olarak koalisyon konusunu ele alalım. Eğer gerçekten Erdoğan’ın bir basın organı olsa ne yapardı? Yeni seçim çalışmaları ilk günden başlardı: Sayın Cumhurbaşkanımız buyurdular...Halkımızı ikaz ettiler... Halkımız kulak vermedi… İşte koalisyon çıktı... Ve her koalisyon kurulması başarısızlığında bu konu işlenirdi... Söyleye söyleye insanlara koalisyonun kötülüğünün bu seçim sonucu ile anlatılması gerekirdi...
İşte, sermaye bunu yapar. Bir yalan veya yanlış haberi alır, sinsice işler ve sonunda kardeşi kardeşe düşman eder. Türkiye’nin en büyük sorunu basın/medya sorunudur.
Dışarıda hazırlanan kalıp cümleler Türkiye’ye gelir, onu birkaç kişi kendi görüşüymüş gibi yayınlar. O gazeteci/ler üstat kabul edilir ve böylece sağcı-solcu bütün yazarlar ve konuşmacılar o konuyu işlerler. Bu fikrin aleyhine yazılsa onu sustururlar...
Biz CHP ile koalisyon kurduk; AP ve MHP ile koalisyon kurduk; DYP ile koalisyon kurduk ve bu hükümetlerimiz tek partili hükümetlerden daha başarılı oldu.
Şimdi neden koalisyon hükümeti kurulamadı, kurulamıyor?
Bizim geleneğimizden gelen AK Parti’nin bu işi beceremeyişinden mi, yoksa diğer partilerin beceremeyişinden mi? Siyasetçilerin bunun sebeplerini araştırıp çözmeleri gerekmektedir. Her şeyden önce AK Partiiçinde oluşan boşluk üzerinde durulmamış, Erdoğan’ın gitmesinden ortaya çıkan boşluk doldurulamamıştır; hâlen de bu durum devam etmektedir.AK Parti’nin eski birliğe dönebilmesi ancak Kur’an yoluna tekrar dönmeleri ile mümkündür, bu da Adil Düzen yoludur. Akevler’siz Adil Düzen olmaz. Bu itibarla seçim olsun olmasın sonuç değişmez. Çünkü AK Parti dışında bir çözüm gözükmüyor.
Yeni seçimden önce “ekseriyet sistemi” değiştirilip yerine “nisbi sistem”getirilmelidir, Kur’an’ın önerdiği sistem getirilmelidir. Seçim barajları kaldırılmalıdır. Türkiye tek seçim çevresi olmalı, halk partileri değil kişileri seçmelidir. Partiler Meclis içinde milletvekilleri tarafından oluşmalıdır. Böylece bütün vatandaşlar temsil edilir, halkta bölünme olmaz.
Hükümeti de partiler değil, milletvekilleri seçmelidir. Bizde 25 bakanlık vardır. 20 milletvekili bulan bakan olmalıdır. Böylece bölünmüş hükümet yerine millî hükümet oluşmalıdır. Bakanların denetimi de Meclis tarafından yapılmalıdır. 20 milletvekili aleyhinde bulunursa bir bakan yüce divana gitmeli, yüce divan da hakemlerden oluşmalıdır.
Demek ki ekseriyet ve başkanlık sistemi yerine nisbi sistem gelmelidir. Sisteminiz tıkanmıştır. Gelin; inat edip de helake gitmeyin, Adil Düzen’e gelin.