Kurana göre 15 yaşlarında, yasalara göre 18 yaşında insan reşittir, artık istediğini yapmakta serbesttir. Ne babası ne de anası ona karışamaz. O yaptıklarının hesabını yargıya verir. İşte, her insan erginlik çağına gelince karar vermek zorundadır.
Yeryüzünde dört büyük din vardır; Hıristiyanlık, İslâmiyet, Budizm ve Hindu dinleri. İnsanlar bu dinleri seçmek zorundadır. Çünkü insanlar gruplanmadan yaşayamazlar. Siz de bir gruba mensup olmak zorundasınız.
Ben din olarak: a) Son din olduğu için; b) kaynaklarına tam olarak ulaşılabildiği için; c) çevremin dini olduğu için ve c) çağın sorunlarını en iyi bir şekilde çözdüğü için din/düzen olarak İslâmiyet’i seçtim.
Ruhi ihtiyaçları din giderir, bedeni ihtiyaçları din karşılamaz. İnsan devletsiz yaşayamaz, dolayısıyla 15 veya 18 yaşına gelen herkes kedine bir devleti seçmek zorundadır.
Ben devlet olarak: a) Halkının dini İslâm olduğu için; b) İslâm devletleri arasında en güçlü devlet olduğu için; c) Ben bu anda o devletin içinde yaşadığım için; d) III. binyıl uygarlığını kurma ile donatılmış bir devlet olduğu için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni seçtim.
Türkiye’de yaşayan insanların kahir ekseriyeti de benim yaptığımı yapmıştır.
Bununla beraber Türkiye’de dışarıdan ayarlanmış gruplar vardır. Onların farklı anlayışları vardır. Bunlardan farklı anlayışta olanların sayıları %1’lerden azdır. Onları yok sayar geçeriz. Önem vermez ve onlarla didişmeyiz bile. Ama bugün iki akım artık %10’ları aştı ve aralarına kanlı bıçaklıdırlar. Bunlara kulak vermemezlik edemeyiz.
Bunlardan HDP’de kümelenen grup kendilerinin laik olduğunu, dolayısıyla İslâmiyet ile ilgilerinin olmadığını ve Kürtlerin hukukunu koruduklarını, Türk olmadıklarını, dolayısıyla ‘Türküm’ diye ant içmeğe razı olmadıklarını söylemektedirler. Buna karşılık bu görüşe karşı çıkıp Türklük dışında bir ırka mensup olduğunu söylemek devleti parçalamak manasına gelir diyen grup, o halde bunların ortadan kaldırılması gerektiği görüşündedir.
Biz Müslüman Türkler şimdi tehlike içindeyiz. %10 barajını geçip eşit milletvekiline sahip ayrılıkçılarla birlikçiler Meclis’te eşit sayıda. Gittikçe artıyorlar. Yarın Meclis’e bu iki parti hâkim olursa sorunlar başlar. Biz ise kaçmak veya ölmekle karşı karşıya geliriz.
Zorla birlik sağlanamaz; isteyenler ayrılmalı, kalan sağlar bizim olmalıdır.
Herkes ABD vatandaşı olmakla uğraşıyor!
Kırk senedir biz AB’ye girelim diye atmadığımız takla kalmadı!
Bunlar orta seviyedeki devletleri parçalıyorlar; biz de durup bakıyoruz!
Bunu önce AK Parti ve CHP idrak etmeli ve savunma moduna geçmelidirler. Sonra HDP ve MHP yöneticileri görmelidirler.
Son çare olarak ordumuz da uyanık olmalı ve gaflete düşmemelidir.
Peki, ne yapalım, bu iki partiyi kapatalım mı? Yöneticileri yakalayıp hapishanelere atalım mı? Bunları yaparsanız tam tersine onları güçlendirirsiniz. İç savaşlarla barış sağlanamaz. Halk gerçekten barışırsa savaş biter ve devlet yaşamaya devam eder. Biz bunları ikna ederek birlikte yaşamaya devam etmeliyiz.
Bunlar diyorlar ki; seçimleri hep büyük partiler kazandı. Bize sıra gelemeyecek. O halde zorla alalım diyorlar. Bu iddiaları gittikçe güç kazanır. Biz bu sorunu barış yoluyla çözüyoruz. Israr eden kalırsa, onlara kendilerine düşen toprağı verip tatlılıkla ayrılmak gerekir. Savaşla sağlanan birlik ve çatışarak ayrılma, barışla ayrılmadan daha kötüdür.
MHP her milletvekili, HDP’li bir milletvekili bulmalıdır. Doğrudan kendileri tüm Türklerin ve tüm Kürtlerin temsilcisi olarak görüşürler. Çözümün çok şart olduğunu ve çözümün devamlı çözüm olduğunu daha önce yazdım. İki kişi anlaştıktan sonra cephe oluşur, akın akın gelirler.
Bu sözler Süleyman Karagülle’nin sözleri değildir, Karagülle’ye Allah söyletmiştir. Doğrular O’nun, hatalar Karagülle’nin.
Önce her söze kulak vereceksiniz, sonra aklınızla seçtiğiniz en iyisine uyacaksınız. Kur’an’ın emri budur. Ben de Kur’an’dan anladıklarımı anlattım.