İlk uygarlık Mezopotamya’da Hazreti Nuh Peygamber tarafından kurulmuş oldu. MÖ 2000’li yıllarda kurulan Mezopotamya İmparatorluğu’nun etkisi ile 500 sene sonra yani Milattan Önce 1500’lü yıllarda Mısır Uygarlığı oluştu.
İkinci Hak uygarlığı İbrani Uygarlığı’dır. MÖ 1000’li yıllarda oluşmaya başlayan bu uygarlık MÖ 500 yılına kadar sürmüştür. Mısır’da ise ikinci Mısır Uygarlığı (Yunan) kurulmuştur ve Milada kadar sürmüştür. Milatta kurulan Hıristiyanlık MS 1000 yılına kadar sürmüştür. Hıristiyanlık ilk yıllarda büyük zulüm görmüş, sonunda Kostantinopol Hıristiyanlığı kabul ederek Müslüman olmuştur. İstanbul’un ilk fatihi Konstantinopol’dur.
İstanbul’un ikinci fatihi büyük Hıristiyan Justinianos’tur. Ayasofya mabedini o yaptırmıştır. 500’lü yıllarda yaşamıştır. İslamiyet’e çok yakın bir zamanda şaşalı bir Bizans vardır. Kur’an da onların tarafında yer almaktadır.
İstanbul’un üçüncü fatihi Fatih Sultan Mehmet’tir. Bu üç fatih de İstanbul’u tahrip etmemiş, tam tersine imar etmişlerdir. Hepsi de iyi Müslüman idiler.
Bizans yaşlanmış ve artık kendi kendisini koruyamaz durumdadır. Bizans Osmanlıların Edirne’ye gelip yerleşmelerini istemiş, böylece kendisini Latinlerin saldırısından korumuştur.
Osmanlı İmparatorluğu İstanbul’u fethedince hiçbir şey değişmemiş, İstanbul yağmalanmamış, kimsenin ne malına ne canına dokunulmuş, sadece İstanbul güvenliğe kavuşmuştur. Birinci Cihan Savaşı’nda da düşmanlar İstanbul’u fethedemediler, sonra anlaşmalı olarak girdiler. Biz de askeri fetihle girmedik, anlaşarak girdik.
Yani Fatih’in İstanbul’u fethi ile Roma uygarlığı yeniden canlanmış, kimsenin savaş dışı burnu bile kanamamıştır. İmparator intihar etmiştir, kimse onu öldürmemiştir.
İstanbul’un fethinden sonra İstanbul bir barış şehri olmalıdır.
Ben İstanbul’a 1950’lerde geldim, sokaklarda Türkçe değil Rumca ve Ermenice konuşuluyordu. Bugün %2 civarında olan azınlıklar İstanbul piyasasına hâkimdirler. Büyük firmalar ya azınlıkların firmasıdır ya da arkada azınlık vardır.
Önce İstanbul’un fethi ile insanlara değişik din ve ırkların bir arada yaşamasını öğretti. Ondan sonra İtalya’ya giden Bizans âlimleri Rönesans yaparak bugünkü uygarlığı Batı’ya armağan ettiler. Osmanlılardan öğrendikleri coğrafya, astronomi, pusula, barut ve gemicilik sayesinde Amerika’yı keşfettiler ve bugünkü yeni dünya ortaya çıktı.
Bu anlattıklarımızdan öğreniyoruz ki İstanbul’un fethi Müslümanlardan çok Hıristiyanlara nimet olmuştur, insanlığa insanlığı öğretmiştir. Sonuç olarak İstanbul’un fethini Müslümanlardan çok Hıristiyanlar ve Yahudiler kutlayacaklardır. Yahudiler de Batı uygarlığında varlıklarını ancak İstanbul fethi sayesinde kazandılar.
İstanbul coğrafi bakımdan da merkezi bir yerdir. İstanbul’a sahip devletler dünyanın merkezinde olduklarından ister istemez dünyaya etki ederler. Ne var ki İstanbul’un sahipleri demokratik olmak zorundadır, laik olmak zorundadır, yoksa orada oturamazlar.
İşte…
III. Binyıl Uygarlığı için İstanbul en büyük şanstır.
Neler yapmalıyız?
1- Bir İstanbul Vakfı kurulmalıdır. Bu vakfı büyük dinler kurmalıdır. Sünniler, Şiiler, Ortodokslar, Katolikler, Hindular, Budistler bu vakfa kaydolmalıdır.
2- İstanbul serbest bölge hâline getirilmelidir, buraya girip çıkanlarda vize ve gümrük aranmamalıdır.
3- Bütün mabetler Sultan Ahmet Meydanı’nda toplanmalı, toplantı yeri olmalı, ortak olarak kullanılmalıdır.
4- İstanbul aynı zamanda bütün dinlerin derslerini kendi ibadetleri içinde verdiği yer hâline getirilmelidir. İstanbul’un fethini tüm dünya birden birlikte kutlamalıdır.