Sömürü sermayesi kendi varlığını ulusları çatıştırarak kuracağı denge üzerinde sürdürmektedir. Başlangıçta İslâmiyet ile Hıristiyanlığı çatıştırarak bin sene varlığını sürdürmüştür. Son beş yüz yıldır bu siyasi stratejisini son derece mahirane kullanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktıktan sonra Türkiye’de dinsiz ulusal bir devlet oluşturmak istemiştir. Her yerde yaptığı gibi sınırlarımızda kavgalı topraklar bırakmıştır: Batum, Batı Trakya, on iki ada, Midilli, Kıbrıs, Musul, Nahçıvan ile Türkiye’yi çevirmiştir.
Sermayenin bu taktiğini bilen Mustafa Kemal, “Yurtta sulh, cihanda sulh” deyip bu nizalı yerlerden vazgeçmiştir.
Kıbrıs davasını İngilizlerin finanse ettiği Hürriyet gazetesi başlatmış, Kıbrıs’taki İngiliz hâkimiyetini sürdürmek için Rumlarla Türkleri kapıştırıp orada oturmak istemiştir.
1950’lerde CHP ile DP arasında bu çekişme vardı, o zaman biz DP’yi tutuyorduk...
***
Süleyman Şah Türbesi de bu amaçla icat edilmiş bir olaydır.
Cumhuriyet döneminde tüm kitaplar sultanlara hakaretlerle doldurulmuştu. Herkes haindi. İstanbul’da türbeler yıkılıyor yahut ziyaretlere yasaklanıyordu ama Süleyman Şah Türbesi korunuyordu!
Sermaye bugün sıkıntıdadır. Sözünü beş büyüğe geçirmektedir. Dünya sermayenin prangalarını kırmak üzeredir. Sermaye üçüncü dünya savaşını çıkarmak istemekte, böylece tekrar devletlere zincir vurmayı planlamaktadır.
Ancak üçüncü dünya savaşının çıkarılması çok kolay görülmüyor. Dünya sermayenin bu oyununu öğrendi. Bu sebeple Almanya ile Fransa ezeli düşman iken ebedi dost oldular. Gorbaçov Sovyetler döneminde bunun inkılâbını yaptı ve askerlerini Afganistan’dan çekti.
Sermayenin tek ümidi vardır, o da Şii Müslümanlar ile Sünni Müslümanları birbirleri ile çatıştırarak dünyada terör olayları çıkarmak... İran ile Türkiye’yi kapıştırmak ve sonra dünya devletlerini büyük savaşa sokmak... Türkiye ile Suriye’nin arasını bu amaçla açmıştır.
İslâmiyet ile ilgisi olmayan nev-zuhur İslâmcı bir hareket var, bu hareket IŞİD hareketidir. Sünni olduklarını söyleyen ama Sünnilikle hiçbir ilgisi olmayan bu ajan sürüsü, Ortadoğu’yu ateşe sürüklemek amacıyla oluşturulmuştur. Musul Türk Konsolosluğu’nu işgal etmiş, konsolosluk mensuplarını rehin almış ama sonradan terk etmiştir...
Süleyman Şah Türbesi de tehlikeli bir şekilde tehdit altında idi...
İsabetli bir kararla türbe güvenli bir yere alınmış, bu arada çok başarılı bir askeri harekât yapılmıştır...
Türk ordusu eski gücünü korumaktadır.
Ordu-Hükmet dayanışması içinde başarılı sonuç elde edilmiştir.
Gerek Musul Konsolosluğu mensuplarını kurtarma, gerekse bu türbeyi nakletme olayları göstermiştir ki; Türk ordusu isterse bir hafta içinde Suriye’yi işgal edebilir ama işgal ile meşgul değildir, Türkiye kurucusunun yurtta sulh cihanda sulh ilkesine sadık kalmıştır.
***
Kur’an’ın öğrettikleri ile biliyoruz ki silahlı güç ulusal güçtür. Devletler var olacak ve devletleri uluslar kuracaktır. Dünya tek devleti ve dünya tek silah gücü olmayacaktır.
Bu anlamda NATO Kur’an hükümlerine aykırıdır.
Daha önce suni de olsa iki blok vardı; bunlar arasında ordular kurulur, halk bunlarla korkutularak yeryüzü idare edilirdi.
Bugün Varşova Ordusu var olmadığına göre NATO’nun görevi nedir?
Şimdi Türkiye NATO’dan çekilmeli ve dağılmasını istemelidir.
Batı artık sermayenin tetikçiliğini bırakıp kendi tarihi uygarlığını yaşatmalıdır.
Süleyman KARAGÜLLE