Bugün paraya para kazanma sistemi yani “faizli sistem” çalışmaktadır. Herkes para kazanayım diye uğraşmaktadır. Bankalar “faiz” olarak piyasadan parayı çekmektedir. Merkez Bankası “faiz” alarak parayı piyasadan çekmektedir. Rockfeller ve Koç gibi zenginler kârlarını para olarak piyasadan çekmektedir. Bundan dolayı piyasada “para darlığı” meydana gelmekte, bu darlığı gidermek için Merkez Bankası “karşılıksız parayı” yeniden kredi olarak vermektedir. Bankalar karşılığı olan para vermez. Çünkü piyasada yeni işletmeleri faaliyete geçiren emek yoktur, “tam istihdam” sağlanmamakta, böylece devamlı “enflasyon” olmakta, “fiyatlar ve ücretler anarşisi” meydana gelmektedir. Bunlar yetmemiş gibi kurduğunuz işletmelerin defterleri on sene sonra denetime alınmakta, aleyhinize dava açılabilmekte ve ondan sonra da artık torunlarınız bile mahkemelerde sürünmektedir.
Sermaye bu “vergi” sistemini, bu “faiz” sistemini, akılsız koyunlar gibi davranan insanlara dayatmıştır ve hâlâ bu sömürüsünü devam ettirmektedir. Necmettin Erbakan’ın uyarıları bile insanları akıllandırmamıştır. O halde bu “faizli zalim sömürü düzeninde” hiçbir işletme kârını ve zararını hesaplayamaz, kâr ettim diye yalandan beyanda bulunur. Ona kredi veren banka da işte bu yalan beyan üzerine güya payını alır. Oysa dikkat edin, bütün Katılım Bankaları’nın “kâr payı” dedikleri şey olarak o yılın “faizlerini” dağıtmaktadırlar. Bunu belki Hayrettin Karaman bilmez vee Katılım Bankaları’na fetva verir ama Katılım Bankaları’nda çalışan her görevli bunu bilmektedir.
Şimdi kendisine oy vereceğimi vaad ettiğim AK Parti’ye soruyorum: Nasıl oluyor da buz gibi “faizli banka” olan Katılım Bankalarını “faizsiz banka” imiş gibi kabul edip yenisini kurmaya çalışarak Müslümanların faizsiz banka kurmalarını engelliyorsunuz?! İzmir’de kırk sene evvel bir Katılım Bankası’nın şubesini Suudi Krallığından biri açıyordu. Beni de açılışa davet etmişlerdi. Ben kendisine bunu izah ettim. Bana dedi ki; Mayıs’ta veya Haziran’da bu hususta bir toplantı yapacağım, seni oraya davet edeyim, gel ve orada açıkla dedi. Memnuniyetle gelirim dedim. Hâlâ bekliyorum; kırk sene sonraki Mayıs olsa da bekliyorum!
Prof. Dr. Sabahattin Zaim anlatmıştı, İslâm Bankası’nın tüm sözleşmesini İngilizler hazırladı, bankayı da onlar idare ediyor. Ben yanlış anlamıştım, biz de çalışıyoruz sanmıştım. Yanlış anladın, onlar yönetiyor dedi.
Allah Kur’an’da diyor ki; onlar inanmadıkları halde inandık diyorlar, Allah’ı ve müminleri kandırmak istiyorlar, kendilerini kandırıyorlar ama farkında değildirler. (Bakara; 8,9)
Ben bunları yazarken size karşı bir hasımlığım olduğu için yazmıyorum. Tam tersine ben sizi sevdiğim, sizin bataklıklardan kurtulup dünya ve âhirette saadete ermenizi istediğim için yazıyorum. Sizi iyi niyetli kabul ettiğim için yazıyorum.
O HALDE NELER YAPILACAK, NELER YAPILMALI?
Önce banka değil, önce kooperatifler kurulacak, faizsiz işletmeler oluşturulacaktır. Yarım asırlık “Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi” Allah’ın insanlığa ihsanıdır. Tüm saldırılara rağmen, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ndeki yargılamalara rağmen, yarım asırdır ayaktadır. Necmettin Erbakan’ın dediği gibi; o bir okuldur. Şimdi yeni kooperatifler kurmaktayız. Onlar asıl olacaktır. Gelin, insanlığın kurtuluşu için bu çalışmalarımıza katılın. Şeytanla beraber olanların sizleri yönetmesine müsaade etmeyin. Gelin halk olarak Adil Düzen’e, Adil Ekonomik Düzen’e göre kooperatifler kuralım, önce halk olarak biz değişelim ki sonra iktidar da değişsin. İktidarın inmesine gerek yok, o zaten bize yani halka uymak zorundadır, çünkü seçim var. Sömürü sermayesi de değişecektir, değişmek zorundadır, çünkü o da malı bizden alacaktır, malı bize satacaktır. Dolayısıyla onlar da ister istemez bize teslim olacaklardır.
Bizim sorunumuz Ak Parti değildir, bizin sorunumuz CHP, MHP veya BDP/HDP değildir. Bizim sorununuz Yahudi sermayesi değildir. Bizim sorunumuz Sabancı veya Koç değildir. Bizim sorunumuz nefsimizdir, kendi nefsimizdir.
Evet, iktidarlara geldik. Yanız Türkiye’de değil dünyada iktidarlar bizim oldu. Anayasa ekseriyetiyle iktidardayız. Evet, iktidarlar elimizde ama bu küçük cihaddan sonra asıl kazanılması gereken büyük cihadı henüz kazanamadık. Akevler Kooperatifi olarak örnek bir bakkal/marketi işletip örnek bir Adil Düzen işletmesini göstermedik. Bu sebeple diyorlar ki; evet, sizin söyledikleriniz güzel ama ütopya! Bir “dinlenme sitesi”ni kurmalıyız... Bir “yüz lojmanlı işyeri apartmanı”nı yapmalıyız... Bir “mala-mal marketi”ni kuramlıyız... Devlet olarak değil, biz halk olarak bunu yapmalıyız... (Devamı “Riba/Faiz ve Katılım Bankaları” yazımızda)
Süleyman KARAGÜLLE