Batılılar olayları tesbit ederken yalan söylemiyorlar. Yalan söyleseler kendileri de o yalanın içinde boğulurlar. Yorumlarken kendilerine göre yorumlarlar. Bazı bilgileri ise önemsiz kabul eder, onu topluluğa duyurmazlar.

Ben Batılıların verilerini değerlendirirken Kur’an’dan yararlanırım. Eğer Kur’an’da ona işaret bulursam onu benimserim, bulamazsam beklerim. Aykırı olanları reddederim.

Diğer Taraftan da Kur’an’ı doğru anlamak sanıldığı gibi kolay değildir. Tarihteki yanlış yorumlar bize o kadar etki etmiştir ki onu doğru anlamamız çoğu zaman mümkün olmaz. O zaman da müsbet ilme başvururum. Eğer müsbet ilimle izahı mümkün olursa, o zaman doğru anladığıma kanaat getiririm ve onu benimserim.

Sonuç olarak benim sizlere söylediklerim benim şahsi kehanetlerim değildir, Kur’an ve müsbet ilimlere dayanarak anladıklarımı aktarıyorum. Bunların içinde hatalarım vardır. Benden duyun ama bana inanmayın, kendi aklınızla da onu kontrol edin. Yalnız şunu bilin ki, bin yıllık tahribat sizi Kur’an’a ulaşmaktan alıkoyar.

Bu şekilde teyit ettiğim bilgileri sizlere aktarıyorum.

MÖ 3000 yıllarında Mezopotamya’da Nuh uygarlığı doğdu. Ondan 500 sene sonra Mısır’da Firavun uygarlığı doğdu. MÖ 2000 yıllarında Ortadoğu’da İbrahimî uygarlık ortaya çıktı. Ondan 500 yıl sonra Mısır’da ikinci uygarlık gelişti. MÖ 1000 yıllarında Musa aleyhisselâmın İbrani uygarlığı doğdu. Ondan 500 sene sonra Yunan uygarlığı gelmiştir. Miladi Tarihte Hazreti İsa geldi ve Hıristiyanlık doğdu. 500 sene sonra Bizans imparatorluğu ortaya çıktı. MS 1000 yıllarında I. Kur’an uygarlığı yayıldı. Ondan 500 sene sonra yani MS 1500 yıllarında Avrupa uygarlığı doğdu. Şimdi de II. Kur’an uygarlığı doğmaktadır.

Her yeni medeniyet, iki uygarlığın sentezinden doğar. Üçüncü binyıl uygarlığı da iki medeniyetin sentezinden doğacaktır; İslam medeniyeti ve Batı medeniyeti. Her uygarlık, iki-üç asır öncesinde başlayan hazırlıklar sonunda doğar. Bugünkü yeni uygarlığın hazırlığı da üç asırdır sürmektedir. Bugün sentez zamanı gelmiştir.

Her uygarlığı görevli bir ulus hazırlar. Üçüncü binyıl uygarlığının hazırlığı da Türkiye’de yapılmıştır; İslâm ile Avrupa’nın sentezini Türkler yapacaklardır, Türkiye bunu yapmakla görevlidir. Yeni medeniyeti Müslümanlar ile Hıristiyanlar gerçekleştireceklerdir. Kur’an’da buna dair açık ifadeler olduğu gibi tarihi gelişme de bunu göstermektedir.

Bundan önce Papalar İslâm dinini tanımaz, Müslümanları ateist kabul ederlerdi. Papa Jan Pol (Jean Paul); Türker de İbrahimî dindendir, onları da Avrupa Birliği’ne almalıyız, dedi. Bu tarihten itibaren Papalık hidayete ermiştir. Müslümanları da İbrahimî dinden kabul etmek demek, Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu kabul etmek demektir. Bundan sonra bundan önceki Papa geldi ve Sultanahmet Camii’nde dua etti; "Yerlerin ve göklerin Rabbine dua ettim." dedi. Şimdi de bu Papa geldi ve selefinin yolunu takip etti. Böylece bizim Kur’an’dan anladıklarımız adım adım gerçekleşmektedir.

Hazreti İsa’ya tapma hususunu ortaya koyan Yahudi dönmesi Pavlus’tur. Yahudiler Hıristiyanlığı yenemeyeceklerini anlayınca içine girdiler ve şirki getirdiler. Roma ikiye ayrıldı; Doğu ve Batı Roma. Kiliseler de ikiye ayrıldı ve bunlar birbirlerini aforoz ederek iki ayrı din haline geldiler. Bu da Yahudi fitnesi idi. Papa İstanbul’da Patriğe sarılarak, iki kiliseyi tekleştirdi. Yakında Papalık Hz. İsa’nın tanrı olmadığını ilan ederse şaşırmayın.

Bir taraftan İslâm âleminde Şiiler ile Sünniler birbirlerine yakınlaşırken, diğer taraftan da Hıristiyanların dünyasında Katolikler ile Ortodokslar birbirlerine yaklaşmaktadır. Bu yaklaşma da Türkiye’de gerçekleşmektedir. Demek ki Hıristiyanlarla Müslümanlar bir olmakta, Bediüzzaman’ın dediği gibi hep birlikte ömrünü doldurmuş olan sömürü sermayesine karşı insanlığı birleştirmektedirler.

Burada dikkat edilecek bir husus vardır; Putin ile Papa aynı günlerde Türkiye’yi ziyaret ediyorlar.

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org  (0532) 246 68 92