1- Suriye Devlet Başkanı’ndan özür dileriz. ‘Yanlış yaptık, sizin hükümranlığınızı kabul ediyoruz; kabul ederseniz sizinle dost olacağız’ diyeceksiniz.
2- Sonra Esed’i ikna ederek Suriye’deki muhalifleri hakemlere başvurmaya davet etmeliyiz. Türkiye ve İran; Suriye’den, Türkiye’den ve İran’dan 20 kadar hakem adaylarını seçmeli ve taraflara bunlardan istediğiniz hakemleri seçin demelidir. Suriye de kendisine bunlardan bir hakem seçmelidir. Başhakemi de hakemler seçmelidirler.
3- Sonunda yerinden yönetimli bucak ve il sistemi getirilmelidir. Ülke yüze yakın ile, her il de yüze yakın bucağa ayrılmalıdır. Her bucak bağımsız olmalı. Her il bağımsız olmalı. Bucaklar kendi kanunlarını kendileri yapmalı, ceza kanunu dâhil asla karışılmamalıdır. Başkanlarının istemediği il veya devlet güçleri oraya girmemelidir.
4- Devletin emrinde on kadar merkez il kalmalı, orada Suriye’nin orduları bulunmalıdır. Orduların yönetimi devlete ait olmalıdır. Bölgelerdeki ordular başka bölge halklarından oluşmalıdır. Bu merkez illerde Suriye hükümeti mutlak olarak hâkim olmalıdır. Bölgeler arası da geniş meskûn şeritler olmak üzere merkezi devletin olmalıdır.
5- Türkiye ile Suriye arasındaki vizeler ve gümrükler kaldırılmalı, iki tarafta da çalışmalar ve çalışanlar tamamen serbest olmalıdır. Türkiye, Suriye’yi de gümrük birliğine alırlarsa kalmalıdır, aksi halde Avrupa Gümrük Birliği’nden ayrılmalıdır. Ağalık kolay değildir. Siz fedakârlık yapmazsanız karşı taraf size saygı göstermez, size inanmaz. Ama siz onun için AB’yi terk ederseniz “büyük devlet” olursunuz.
6- Suriye’nin meskûn olmayan geniş çöl alanları vardır. Fırat Nehri Suriye’den geçer. Fırat’ın suları ile buralar en verimli topraklar hâline getirilebilir. Buralarda “muhacir” kabul edilerek “siteler” kurulabilir. Bunun için dövize gerek yoktur. Muhacir olarak geleceklerin “emeği” yeterli olur.
7- Suriye’ye tüm dünyadan Müslüman göçü yani “muhacir” kabul edilir. Önce “bekâr” olarak gelir ve çalışırlar. İslâm âlemi bunları destekler, çölü ihya ederler. İşyerlerini kurarlar. Sonra “ailelerini” de yanlarına alırlar.
8- Çölün kenarında “yüz lojmanlı apartmanlar” kurulur. Apartmanların altında “işyerleri” olur. Sonra “Fırat’ın suları” ve “yeraltı suları” ile çöl cennet hâline getirilir. Böylece Suriye’nin nüfusu “kırk milyona” çıkarılır. Bunların çoğu Arap göçmenleri olur, diğerleri Orta Asya ve Çin Müslümanları olabilir.
9- Bizim yaptığımız hesaplara göre böyle bir yerin bir aileye maliyeti 50 000 TL olacaktır. Bir kimse 2500 TL’lik iş yapar. 500 TL ile yaşar. Yani 2000 TL artırabilir. Böylece emek sahibi çalışan kişi başına senede 24 000 TL artırılarak iki senede çöle 10 milyon insanı yerleştirebiliriz. Bunun için onların ürettiği malları satın almamız gerekir. Bunlar Türkiye’de, İran’da, Irak’ta ve Suriye’deki inşaat malzemesi üreten fabrikalarda çalışırlar. O fabrikalar da üretim fazlası yaparak bu üretimleri bunlara ücret olarak verir. Muhacirlerin bir kısmı da Suriye’de inşaatla meşgul olur.
10- İran, Türkiye, Suriye ve Irak’ın toplam nüfusu 225 milyondur. 10 milyon %5 civarında etmektedir. Bir borç verme hamlesi ile bu kadar halkı buralarda yerleştirebiliriz.
11- İzmir Akevler’de yaptığımız bir denemede bir ağacın köklerine künk koyar onu su ile doldurursanız, ağaç onun köklerini sarar ve suyunu kullanarak yaşar. Hem fazla su sarf etmez, hem de çevrenin otla dolmasını önler. Bu tür sulama teknikleri ile çok az su ile kurak yerleri yeşillendirmek mümkündür.
12- Bugün Sibirya’dan Türkiye’ye kadar gaz gelmektedir. Künk imali çok basittir, kum ve çimento ile yapılmaktadır. Çimento da küldür. O halde yerinde ürettiğimiz malzeme ile Fırat Nehri’nin sularını rahatlıkla çöle yayabilir, o toprakları cennet hâline getirebiliriz.
Türkiye’de yeterli seviyede ve güçte teknik eleman vardır. Görev verseniz size çok güzel projeler üretirler.
Siz şimdi öyle yapmaz da Türk mühendisleri aç bırakır, dışarıdakilere beş misli ücret öderseniz, onlar da -geçmişte olduğu gibi- sizi batıracak projeler üretirler...
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92