Kurban Bayramı’nda torunlarım beni mezarlığa götürdüler. Bundan sekiz-on sene önce o çıplak alanda sadece mezar taşları vardı. Şimdi ağaçlar büyümüş, orman olmuş. Mezar taşları duvarları ile duruyor. Levhalara bakıyorum, ölenlerin isimleri var, doğum tarihleri var, ölüm tarihleri var, kiminin memleketi yazılı. Yarın bu taşlar bize İzmir’e göçün tarihini tesbit etmemize yarayacaktır. Levhalardan birinde "Sevgili babamız, ebediyen kalbimizde yaşayacaksın" diye yazılmıştı. Bunun dallin bi’l-iktiza manası, biz ebediyen yaşayacağız, dolayısıyla sen de kalbimizde yaşayacaksın. İnsanlar kendilerini unutur, ölenlere üzülür. Bir de oradaki taşları görünce, levhaları okuyunca, her doğum tarihinin yanında bir de ölüm tarihinin yazıldığını görünce, kendisinin de öleceğini, bir gün böyle mezara gömüleceğini, belki de mezarın doğum ve ölüm tarihlerini yazacaklarını düşünecektir.
Hazreti Peygamber aleyhisselâm mezarları ziyaret etmeyi yasakladı, çünkü insanlar mezarlara tapıyorlardı. Ölülerin tanrılaştıklarına inanıyorlardı. Bu dünyada işlerin iyi gitmesi için ölülerden istimdat ediyorlardı. Kur’an bunu yasaklamış, aksini tedvin etmiştir. Onlar bize yardım edemez ama biz onlar için dua edersek duamız sebebiyle Allah onları mağfiret eder. Kur’an’da bu hususta öğretilmiş dualar vardır: Rabbim; beni, anne babamı ve bütün müminleri hesabın yapıldığı günde mağfiret et... Anne babam beni yetiştirdiği gibi onlara Sen rahmet et... Kaldı ki mezarda çürümüş bedenimizden başka bir şey yoktur, oradaki toprağın da kutsi hiçbir tarafı yoktur. Bu âyetler geldikten sonra Hazreti Peygamber aleyhisselâm; ben size mezarları ziyaret etmekten nehy ettim ama artık ziyaret edebilirsiniz demiştir. Çünkü insanlar artık ölülere tapmıyor, onlar için sadece dua etmeye başlamışlardır.
Bayramdan bayrama mezarı ziyaret ettiğiniz zaman; bir yıl içinde ne yaptım, mezarımda ölüm tarihi yazıldığı zaman buraya ne yükle gireceğimi düşünmeli insan. Başı açık birçok hanımların ve kızların orada başlarını örttüklerini gördüm. Kadınların başlarını örtmeleri onların mümin olduklarını gösterir. Ne var ki ölülere saygılı oldukları için değil, Allah’ın emri olduğu için örtmektedirler.
Seçim sandıklarında görevli olanlar bir gün önce görev yerlerine götürülür, ertesi gün yapacaklarını gösterirler. Biz de mezarlıkları ziyaret ederken gideceğimiz yerin kapılarını öğrenmiş oluruz.
Bu arada torunum sesli olarak Kur’an’dan âyetler okudu, biz de dinledik...
Tebareke Sûresi’ni okuduğu zaman âhiretin kapısına gelmişim de önümde gideceğim yerler anlatılıyor gibi geldi bana. Yaşlı olmanın etkisi ile bir gün bu sûrenin yorumunu yapmaya çalışayım ve yazayım dedim.
تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (1)
Mülkün kendisine ait olan kimse tebarük etti.
Yönetimin kendisine ait olduğu kimse bolluk olmaktadır.
الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ (2)
Hanginiz ahsenini amel ettiği belv etmek için hayatı ve mevti halk etti. / Hanginizin daha ahsen amel ettiğini sınamak için yaşamayı ve ölümü var etti. O azizdir, gafurdur.
Gördüğüm mezar taşları cennete giden yolların köşe taşlarıdır. Beni mezara koydukları zaman, ruhumuz alıkonacak. Birkaç saat bekletildikten sonra, hepimiz birden kıyam edeceğiz. Zamanlar kısalacak, milyonlarca yıllar birkaç saate eşitlenecek. Beklemeden birlikte ayağa kalkacağız. Kur’an bu zamanın kısalmasını anlatıyor, kelamcılar da bunu kabul etmişlerdir. Yirmici yüzyılda izafiyet nazariyesiyle bu ispat edildi. Göğe fırlatılan saatler yerdeki saatlerden geri kaldı. Geri kalma hesaplanan miktara uydu.
Ölüleri hatırlamak iyi bir şeydir. Onların başlattıkları hayırlı işler böylece devam eder. Her hareketi ne için yaptığımızı bilmemiz gerekir.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92