Benim temel varsayımımdır, bugün mevcut olan fitnenin tek kaynağı vardır: Sömürü sermayesi. Onun dışında ortaya çıkan fitneler geçicidir ve mevziidir, basında yer bile almaz.
IŞİD’i de ben hep böyle değerlendiriyorum.
ABD’de şimdi iki büyük güç var; CIA ve sermayenin gizli örgütü. Sermayenin gizli örgütünün adını bilemiyoruz ama varlığı kesin olarak bilinmektedir. IŞİD olayı sermayenin mi yoksa CIA’nın teşkilatı mıdır, daha anlamış değilim.
Sermaye Ortadoğu’yu karıştırıp sonunda İran ile Türkiye’yi savaştırma ve o vesile ile III. cihan savaşını çıkarma amacındadır. Bunun dışında sermaye Kürtlere büyük yatırım yaptı. Onlara fazlasıyla güvendi. Hattâ onları İsrail oğullarına akraba yaptı. Ne var ki Barzani bu oyuna gelmedi ve Türkiye ile iyi geçinme ihtiyacını duydu. Bu amaçla Kürt olmayan Sünnilerden bir birlik kurdu ve Ortadoğu’ya saldı. Birinci ihtimal budur.
İkinci ihtimal ise CIA Suriye ve Irak’ın Şiilerin eline geçmesini İsrail için uygun bulmadı. Çünkü Şiiler intikamcıdır, Yahudileri ellerine geçirirlerse onların yaptığını yaparlar. Suriye ve Irak’taki Şii hâkimiyetini kırmak için IŞİD’leri ortaya çıkardı. Böylece yeni bir düzen kurma arzusundadır. Dolayısıyla IŞİD ABD devletinin bir teşkilatıdır.
Hangi taraftan tezgâhlanırsa tezgâhlansın, fahiş hatalar yapmaktadırlar.
Önce; Müslümanlar hiçbir zaman suçsuz kimseleri öldürmezler. Eğer birileri mezhep veya benzeri sebeple öldürüyorsa, Müslümanlar hemen bunların Müslüman olmadığına karar verir. Onlarla savaşa da girmez. Uyar görünür. Sonunda başarısızlığa uğrarlar ve sorun biter.
IŞİD ister CIA ister sermaye ajanları tarafından oluşturulmuş olsun, sonuçta artık büyük başarı elde edemeyeceklerdir. Çünkü artık Müslümanlar oyunları öğrenmeğe başladılar. Halk düşmana karşı gün geçtikçe birleşmektedir. Iraklı Kürtler ve Araplar savaşıyorlar mı? Hayır. Aynı şekilde Suriye’de de bunlar arasında barış vardır.
Sizlere şunu söyleyebilirim ki Şii ve Sünniler arasında da zannedildiği gibi bir çatışma yoktur. Biri gösteriliyor, ajanlar yapıyor, mezheplere şarj ediliyor.
Türkiye’nin çok basit siyaseti ile bu oyunların hepsi biter. Hattâ Türkiye isterse Filistinliler ile Yahudiler arasındaki savaşa da son verebilir. Çünkü onlar arasındaki çatışma da sermayenin fitnesidir. İki tarafı savaştırmaktadır ki İsrail Yahudileri zengin olmasın.
IŞİD olayında Türkiye’nin durumu nedir?
Benim baştan beri tahminim şudur.
Türkiye bu operasyonlara ortak olmuştur. Operasyon ister CIA’nın ister sermaye ajanlarının olsun, Türkiye IŞİD’i desteklemiştir. Bu desteğin anlaşılmaması için de IŞİD Türk Konsolosluğunu işgal etmiş ve oradakileri esir etmiş ama onlara asla kötü muamele yapmamıştır. Çünkü bu esaret anlaşmalı esaret idi.
Şimdi ne odu da bunlar serbest bırakıldı?
Bu serbestlik Öcalan’ın teslimi gibidir. MİT’in kurtardığı senaryosu görünüşte doğru olabilir. Nasıl serbest bırakalım deyip birlikte böyle senaryolar oluşturabilirler. Fazla inandırıcı senaryo yazmamışlar. IŞİD’den kişiler kaçırılacak da dünyanı haberi olmayacak. Herkes atlatılacak. Oysa bir yerde bir kimse kaybolsa ortalık kaynar.
Konsolosluk elemanlarının görevi bitti. Geri çekildiler. Arada MİT kahraman yapıldı.
Biz baştan beri Türkiye’nin dışarıda operasyonlar yapmasına karşıyız. 100 esir tutan teşkilata Türkiye haddini bildirmelidir. Çuval geçirene haddini bildirmelidir. Açık denizlerde katliam yapanlara haddini bildirmelidir. Hiçbir şey yapamazsa, siyasi ilişkilerini kesebilir. Yahut Kıbrıs’ı aldığı gibi oralara girer ve alır. Gücü yoksa sabreder. Ama unutmaz.
Süleyman KARAGÜLLE