BİR GENEL DURUM DEĞERLENDİRMESİ:
YENİ DÖNEM VE “ADİL DÜZEN” NEDİR?
İnsanlar birçok kelimeleri kelime olarak severler, birçok kelimelerden de kelime olarak nefret ederler, anlamlarını ne kimse onlara ne sorar ne de onlar onu öğrenmek isterler. Bunun için yani bu kelimeler için savaşırlar, uğruna canlarını verirler. Oysa bu insanlar bu kelimeler için savaşmıyorlar, aksine bu kelimeleri savaş aracı olarak kullanıyorlar. Kelimeler bayrak gibidir. Yıldızlı veya orak çekiçli olmaları değil, birinin birini, diğerinin diğerini benimsemiş olmaları sebebiyle uğruna can verilmektedir.
Bugün Adil Düzen cephesinde olanlar ile Adil Düzen cephesi karşısında olanlar arasında savaş vardır. Baştan bizim cephede olanlar karşı tarafa geçmişler, cephe değiştirmişlerdir. Bu cephe neden değiştirilmiştir? Bunu yapanlar bizim mağlup olacağımızı sanmış, galip gelenlerin yanında yer alarak kendilerini kurtaracaklarını düşünmüşlerdir.
Bu iki cephenin iki komutanı vardı; Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan.
Biri İslâm’ı sadece “din” yani “tarikat” kabul ediyor, sömürü sermayesi ile işbirliği içinde “ameli” koruyamayacaksa bari “imanı” korumayı benimsemiş cephedir. Diğeri ise “iman amel içindir” deyip “İslâm Düzenini” getirmek isteyenin komuta ettiği cephedir.
Cephe komutanının biri askerlerden İslâm dinini de kabul etmeyen, şeriat kadar inanca da karşı olan cepheye teslim ederek komutanlıktan çekilmiş, diğeri de vefat etmesi sebebiyle meydandan çekilmiştir. Böylece komutansız kalan iki cephede de acayip bir durum vardır.
Erbakan’ı değiştirip Demirel’in yanında yer alan eski Adil Düzenciler -sağ olsa da siyasetten çekilmiş olmasından dolayı- şimdi komutansız olarak bir yerlerdedirler.
Dine karşı olan cephe de komutanını iftira ile uzaklaştırmış, komutansız kalmıştır. Artık “dine karşı” olma yerine sadece “şeriata karşı” olma durumuna gelmişlerdir.
Yani…
Bugün üç parti tek parti hâline gelmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve AK Parti, komutanlarını kaybetmiş olarak, aralarındaki savaşlarını bayraksız, slogansız, heyecansız ve hedefsiz olarak yer yer güya sürdürme dışında bir şey yapamamaktadırlar.
Dünya görüşü olarak Ekmeleddin İhsanoğlu ile Recep Tayyip Erdoğan arasında bir kıl kadar fark yoktur. Peki, ne için yarışıyorlar? Tahttan sen in ben çıkayım için yarışıyorlar! Bayrakları, sloganları, heyecanları ve hedefleri kalmayan cepheler de dağınık bir şekilde ve komutanları da olmaksızın bir yarış veya arayış içindedirler.
Peki, bu durumda asıl savaş nerededir?
Asıl savaş Anadolu topraklarına sahip çıkmak isteyen Türk halkı ile Anadolu topraklarını yeniden geri almak isteyen Türk düşmanları arasındadır. Çatışma gerçekte bunlar arasında devam etmektedir. Bu acayip bir durum değil midir?
Peki, bundan sonra ne olacaktır?
Millet elbette komutanını bulacak, devletini ve yurdunu savunacaktır.
Saldıranlar da Türkiye’de bir komutan ayarlayacaklar ve savaş devam edecektir.
Peki, bu savaşta kim galip gelecek, kim kimi yenecektir?
Biz diyoruz ki;
ADİL DÜZEN’i benimseyen bir komutan çıkacak, milletin başına geçecek ve ülkeyi milleti ile birlikte yeniden yaşama ve var olma heyecanına kavuşturacaktır. Bayrağı bayrak olacak, sloganı da “ADİL DÜZEN” olacaktır. Bu slogan sadece slogan olmayacak, imanın ta kendisi olacaktır. Cephe değiştirenlerin çoğu boşlukta kaldıklarını anlayacak ve ADİL DÜZEN cephesine yani millî cepheye geleceklerdir.
Bunu en başta ordumuz idrak edecek ve kendi kırmızı kitaplarına yazacaklardır. Türk ordusunu görevi ADİL DÜZEN’i yani İslâm düzenini, Hak düzeni, şeriat düzenini getirmek olacaktır. Bu kavramların Lâtince karşılığı vardır ve anayasamızda yer almışlardır.
a) ADİL Düzen liberal düzendir ama “ekseriyet demokrasisi”ni değil, “hicret demokrasisi”ni getirecektir.
b) ŞERİAT DÜZENİ demokratik düzendir ama “merkezi yönetim” yerine “içtihad ve icma demokrasisini” yani “yerinden yönetimli nisbî demokrasiyi” getirecektir.
c) HAK DÜZEN sosyal düzendir ama aidatlı olarak zenginlerin halkı sömürmesi için kurulu sigorta sistemini değil, “yeryüzündeki kira payından” bütün insanları, çalışmayanları ve çalışamayanları da hak sahibi yapan “dayanışma sistemi”dir.
d) İSLÂM DÜZENİ liberal düzendir ama “faizli karşılıksız para” ile kurulan, sermayenin ve devletin halkı ezdiği “tekel ekonomi” yerine, “emek karşılığı kooperatiflerin çıkardığı senetlerin” düzenlediği bir serbest sistemi benimseyen bir düzendir.
Yani…
Tek kelime olarak “ADİL DÜZEN”i slogan yapan bir cephe komutanı ortaya çıkacak ve zafer işte o komutanın zaferi olacaktır.
Bu komutan kim olabilir?
1) Recep Tayyip Erdoğan olabilir...
2) Ekmeleddin İhsanoğlu da olabilir...
3) MHP’nin destekleyeceği bir müsbet emekli general olabilir...
4) Bu kişi Doğu medresesinde okumuş, KUR’AN ARAPÇASINI bilen, MATEMATİĞİ öğrenmiş, MUHASEBE ve FIKHA da vakıf olan bir kişi olarak BDP/HDP’nin adayı da olabilir...
BU cephe komutanı bunlardan veya bunlara benzer bir yerden ortaya çıkacak ve Türkiye saldırılara karşı kendisini koruyacaktır... Akevler Adil Düzen Çalışanlarının görüşü budur ve bu konuda bütün muarızlarına meydan okumaya devam etmektedirler...
Kim/ler “ADİL DÜZEN”i ve “ADİL EKONOMİK DÜZEN”i benimserse, biz onun/onların yanında olacağız, halkımız da onun/onların yanında olacaktır...
Hiçbiriniz yapmazsanız; o zaman Adil Düzen Partisi’ni kurup ulusumuzun cephesini oluşturacağız ve milletimiz devleti ile birlikte tarihî görevi yapmaya devam edecektir...
Süleyman KARAGÜLLE