Yalova ve Ağrı’da seçim yapılmış, ittifak eden partiler az farkla olsa da kazanmışlardır. Bu sonuç siyasileri düşündürmelidir. Bu sonuçlar bize gösteriyor AK Parti’ye karşı diğer partiler ittifak ettikleri takdirde halk ittifak edilen adayı cumhurbaşkanı yapacaktır. Yine bu seçim göstermiştir ki halk 30 Mart’ta AK Parti’ye oy verirken bir cephe savaşı olarak vermiştir, AK Parti’ye saldırıldığı için halk onu desteklemiştir, yoksa AK Parti’yi beğendiği için oy vermemiştir.

Bunun anlamı şudur.

20 milletvekili bulup kim güçlü adayı koyarsa o adaya halkımız oy verecektir. Bu adayı koyanların bir parti olması gerekmez. Yirmi milletvekili bulma gücüne sahip olan herkes adayını koyabilir ve başarı ümidi yüksek olur. Yeter ki aday halkın benimsediği aday olsun.

Cumhurbaşkanlığına lâyık aday kimdir/kimlerdir?

1- Devlet başkanının birinci görevi Türk ordusunu güçlü tutma, onların moralini yükseltmedir. Asker inanacak ki benim başkomutanım güçlüdür ve biz yeneriz. “İnanıyorsanız yenersiniz” âyeti bunu ifade etmektedir. Ordumuzun moralini yükselten başkana ihtiyacı vardır. Bu da ancak bir asker olabilir.

2- Devletimizin bağımsızlığını korumak için dışarıda güçlü ama aynı zamanda adil olan müttefiklere ihtiyacımız vardır. Dışarıda böyle müttefikler bulmak basireti gerektirir. Yanlış seçim sizi de batırır müttefikinizi de batırır. Bu tercih sizin elinizde değildir. Karşı tarafın da sizi müttefik kabul etmesi gerekir. Güçlü ordunuz ve azimli bir başkanınız varsa, herkes sizinle beraber olmayı ister. Uluslararası denge her şeyden önce askeri seziye dayanır. Hata kabul etmez. Hata demek mağlup olmak demektir. Bu bakımdan da asker birinin devlet başkanı olması gerekir.

3- Devlet başkanının dindar olması gerekir. Allah’a inanmayan ve O’nun emirlerini yerine getirmeyen birinin devlete inanması ve onun için malını canını vermesi düşünülemez. Kişi Hıristiyan olabilir, Budist olabilir ama mümin olmalıdır. Devlet başkanı yönetimde laik olacak ama kendisi dindar olacaktır. Halkımız daima bunu gözetler. O halde dindar bir orgeneral, namazlarını kılan bir orgeneral, eşi başını örten bir orgeneralimiz varsa, seçimi kazanmamız için sebep kalmaz.

4- Devlet aynı dili konuşan halklardan oluşmuş ulusa dayanır. Devletin bölünmez bütünlüğünü benimseyen ve bundan taviz vermeyen bir inanca sahip olması gerekir. Bu husustaki görüşleri ortaya koymalıdır. Yani devlet başkanı adayı bir proje ile halkın önüne çıkmalıdır.  Kendi siyasi görüşünü halk bilmelidir. Devlet başkanı yönetirken tarafsız olmalıdır.

Devlet başkanının başka önemli bir görevi de kurumlar arası dengeyi sağlamadır. Dört ana kurum vardır; yasama, yürütme, yönetme ve yargı. Bugün bu kurumların oluşma şekilleri belirsizdir ve iç içedir. Görevler, yetkiler ve sorumluluklar belirsizdir. Önce sivil ile asker arasında denge kurulmalıdır. Asker kendi işinde ve sivillerin emrinde olmalıdır. Ama asker de sivillerin işlerine karışmamalıdır. Bunun sınırını belirleyecek başkan olacaktır. Bir genelkurmay başkanının değil, bir erin bile sivil mahkemelerde muhakeme edilmesi fahiş hatadır. Buna devlet başkanı müdahale etmeli idi.

Türkiye’de yine çözülmemiş bir ana sorun vardır. Yasama ile yürütme arasındaki sınır belirsizdir. Anayasada kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul etmiş ama yasalar hükümette hazırlanmakta, mecliste sadece onaylanmaktadır. Hükümet tekliflerine öncelik verildiği için de meclis iş takibi bürosuna dönüşmüş bulunmaktadır. Devlet başkanı bu sorunu da çözme durumundadır. Bir taraftan kanunları reddetme yetkisini bu amaçla kullanmalıdır, diğer taraftan hükümetlerin kanunlarını üniversitelerimize hazırlattırmalıdır.

Yargı ile yürütme arasındaki denge de aynı şekilde son derece çarpıktır.

Üniversitelerimiz Batı sömürüsünü empoze etme merkezi olma dışına çıkamamaktadır.

Görülüyor ki cumhurbaşkanının önünde çok ağır sorunlar vardır.

Bu sorunları çözecek aday bulmak önemlidir.

Süleyman KARAGÜLLE